- 1508 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
‘’ATATÜRK ÖLDÜ DİYE BANA GÖZÜN AYDIN DEMEYE GELMİŞ OLANLAR VARSA ARANIZDA, DEFOLUP GİTSİN EVİMDEN’’ .
Öncelikle hemen şunu belirteyim: Bir insan ölümünün üzerinden yetmiş altı yıl geçtikten sonra bile sanki hiç ölmemiş de hayattaymış gibi her gün çeşitli vesilelerle kendisinden bahsettiriyorsa o insan büyük insandır.
Bu gün önemli bir bölümünü Oda Tv de yazılarını sıkça okuduğum Sinan Meydan’ın bir makalesinden yapacağım alıntılardan oluşacak bir yazı yazayım dedim Atatürk’ün ölümünün 76. Yılında. ( İtalik yazıyla yazılı olanlar ona ait, köşeli parantez içindeki yazılar bana ait, diğer alıntı ve yazılar koyu siyah renkte olacaktır. )
Niye böyle bir yazı peki?
Birileri nasılsa bu gün ‘’Atatürk 1881 de Selanik’te doğdu, Babasının adı Ali Rıza, Annesinin adı Zübeyde idi. Çocukluğunda da karga kovalamıştı.’’ Diye daha önce hiç bilmediğimiz(!) duymadığımız (!) şeyler anlatacak sonra da ‘’Atatürk İlkeleri: a) Cumhuriyetçilik b) Milliyetçilik c) Laiklik d) Halkçılık e) Devrimcilik f) Devletçilik tir’’ Deyip bizlere Atatürk ve Atatürkçülüğü bu minval üzre bir güzel (!) anlatacaktır. Ben biraz farklı bir şey yapayım da Atatürk düşmanları niçin Atatürk’e düşmandır. Gerek Atatürk düşmanlarının, gerek onu çok ama çok ( İmzasını göbeğine dövme olarak kazıyacak kadar çok ) sevenlerin çelişkileri üzerinde bir iki satır kelam eyleyeyim dedim. Atatürkçülüğün bu kadar kolay, Atatürk düşmanlığının ise bazılarının –akılları kesmediği –herkese yapıştırdıkları bir etiket olduğu şu canım memlekette bir iki cümle de biz edelim dedim Atatürk’ün ebediyete irtihal eylediği bu günün Yetmiş altıncı senesinde.
Maalesef uzun bir yazı olacak…Okuyacak dostların sabır ve hoşgörüleri için şimdiden teşekkür ediyorum.
Tarihçi Sinan Meydan Atatürk Düşmanlarının kimler olduğunu ve niçin Atatürk’e düşman olduklarını açıklamış önce. O çok çok büyük Atatürkçüye(!) göre Atatürk düşmanları şunlarmış
1.Dinci kesim:
a) Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışının sorumlusu olarak Atatürk’ü görenler ve Atatürk’ün saltanatı ve halifeliği kaldırıp cumhuriyeti ilan etmesine tepki duyanlar.
b) Atatürk’ün eskimiş Osmanlı toplumsal düzeni yerine çağdaş ve laik bir toplumsal düzen kurmasına; Atatürk devrimlerine tepki duyanlar.
[ Her ne kadar bu kesime ‘’ Dinci’’ denilmesi beni rahatsız etse de evet böyle bir kesim vardır ve bu kesim istikrarlı bir şekilde, -bahsedilen sebeplerden dolayı - Atatürk düşmanıdırlar. Özellikle de Laikliği getirmiş olması düşmanlığın ana sebebidir. Bunlar 1924 Anayasasında yer alan ‘’ Devletin dini, din-i İslamdır’’ Maddesinin 1928 de kaldırılmasından tutun da Medreselerin kapatılması, Arap harflerinin kaldırılması vs pek çok inkılaba karşıdır. ( Bu arada belirteyim: Bizim ülkücü kesimin de artık kullandığı üzre Atatürk devrim yapmamıştır Efendim… Devrimi yapan Lenindir, Maodur,…Karıştırılmaya. ) Bunlara da gerçek dindarlarla karıştırılmaması için ‘’Dinci’’ derler her ne kadar gerçek dindarın tarifi tam olarak yapılamasa da. Gerçi bu konuda bazı söylentiler ( bazılarına göre net belgeler ) vardır. Mesela bu din ve dindarlık konusunda akıllarımıza takılan sorulara Doğu Perinçek net bir açıklama getirmiştir kendince:’’ Atatürk , devrimi dine karşı yaptı’’ Diyerek. Ya da Aziz Nesin , gerçek Müslümanın Kara Ses Cemalettin Kaplan olduğunu belirttikten sonra ‘’ Gerçek Müslüman Atatürk’ü sevmez. Seviyorsa ya ahmaktır, ya sahtekar’’ Demiştir deniliyor ama dedim ya söylenti… ( bazı resimler filan var ama yine de ‘’ Bu zatlar böyle bir şey demez’’ diyememekle beraber kesin emin değilim. Böyle bir şey demişlerse bu durumda ben ya sahtekar ya ahmak oluyorum. Ya da gerçek Müslüman değilim (!) (onlara göre tabii ki .) Peki böyleyse nasıl ‘’ Atatürk İslam Dinine karşı değildi’’ diyebillmektedir bu zevatı başlarına tac yapanlar? ]
2. Marksist-Komünist Kesim:
a) Atatürk’ün eski Osmanlı düzeninin yerine komünist bir düzen kurmamasına tepki duyanlar.
b) Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında ve sonrasında Komünist yapılanmaya izin vermemesine, hatta Komünizmle mücadele etmesine tepki duyanlar. Bu kesimde çoğunlukla Komünist Mustafa Suphi’yi Mustafa Kemal’in öldürttüğü inancı yaygındır.
[ Bu kesim 12 Eylül 1980 öncesinde pek çok resmi kurum ve kuruluştan Atatürk resimlerini kaldırıp yerine Lenin ve Stalin’in resimlerini koyan , Türk Bayrağı yerine orak-çekiçli Sovyet bayrağı taşıyan kesim olmakla beraber bu gün hükümet karşıtı her gösteriye bir ellerinde Türk bayrağı, öteki ellerinde Atatürk resimleri ve başlarında TKP yazılı şapkalarla katılırlar. ( Komünistlikten asla taviz vermeden nasıl Atatürkçü olunur? Anlayabilen beri gelsin ) Tabii ki bu arada sayın Sinan Meydan her nedense bu kesime 12 Eylül öncesinde ‘’Sen komünist misin?’’ Diye sorduğumuzda ‘’ Keşke olabilsem ‘’ Diyen ve yine o dönemlerde Atatürk’ün adını sanını ağzına almayan Sosyalistleri dahil edememiş . ]
3. Bölücü Kesim:
a) Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında Kürt unsurlardan da yararlandığını, hatta bu sırada, “ilerde Kürtlere devlet kurma sözü verdiğini” ileri sürerek Kurtuluş Savaşı sonrasında Atatürk’ün bu sözünü tutmadığını düşünenler
b) Atatürk’ün 1930’larda Türk milliyetçiliğini ön plana çıkararak Kürtleri yok saydığını iddia edenler.
c) Atatürk’ün 1925’deki Şeyh Sait İsyanı’nı ve 1930’lardaki Kürt İsyanlarını aşırı şiddet kullanarak bastırdığını, bu sırada Kürtlere eziyet edildiğini düşünenler.
[ a ve b maddeleri doğrudur. Bu konu bölücü Kürtlerin en çok dillendirdikleri konu olduğu gibi Ermeniler de hâla Wilson ilkeleri de Wilson ilkeleri diyerek Kürtlerle birlikte Kürdistan ve Ermenistan haritaları çizerler. Her zaman bir hayalden öteye gidemeyecek bu arzuları Atatürk tarafından önlendiği için ona düşmandırlar.
c maddesi de doğrudur ama buradaki ifadeden sanki ‘’Aşırı şiddet kullanılmadığı halde öyle düşünürler’’ şeklinde bir mana çıkıyor ki bu yanlıştır. Bence bahsedilen isyanlarda aşırı şiddet kullanılmıştır. Kullanılması gerektiği için kullanılmıştır. Zira bu isyanları başka türlü bastırmanın yolu yoktur. Hele de bir taraftan Yunan ilerleyişi sürerken başlayan Koçgiri ayaklanmasını bastırmak için her halde düşmana (İsyancılara ) çiçek dağıtılacak değildir. Nitekim Atatürk ‘’ Düşmana merhamet , acz ve zaaftır’’(16.03.1923…Adana Çiftçileriyle konuşmasından.) düşüncesinde olduğunu zaten bizzat kendisi söylemiştir ve karşısında bir düşman gördüğünde hiç de öyle merhametli olmamıştır. Buraya almayacağım ( konuyu uzatmamak için ) bir hatırasında da ‘’Düşmanın karşısından düşman gibi geçilir’’ demiştir.]
4.Atatürk’ün bazı silah arkadaşları
a) Kurtuluş Savaşı sonrasında Atatürk’ün “fazlaca ön plana” çıkmasından rahatsızlık duyan Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy gibi Kurtuluş Savaşı’nda bir şekilde yer almış kişilerin Atatürk’e yönelik ağır eleştirileri…
b) Atatürk’ün ölümünden sonra, İkinci Adam İsmet İnönü’nün Atatürk’ün devrimci anlayışına aykırı bazı uygulamaları: Örneğin Atatürk’ün "tam bağımsızlık" ilkesinden taviz verip ABD ve Avrupa ile "bağımlılık" anlaşmaları imzalaması, Atatürk’ün çok önem verdiği Tarih ve Dil Tezleri projelerine gereken önemi vermemesi, bu projelerin önce Greko-Latin tezine sonra Türk-İslam Sentezi’nde evrilmesine göz yumması...
[ Benim için önemli olan a şıkkıdır. Zira b şıkkı CHP lilerin kendi iç sorunlarıdır ve dikkat edilecek olursa burada düşman olunan Atatürk değil İsmet İnönü’dür. ( Ayrı bir tartışma konusu olabilir )
Peki a şıkkı neden önemli?
Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy !!!
Çünkü Milli mücadelenin Atatürk’le beraber diğer mimarları olan bu paşaların ‘’Atatürk’e düşman olanlar ‘’ Başlığı altında anılması son derece yanlıştır, haksızlıktır, daha ötesi bu kahramanların manevi şahsiyetlerine hakarettir.
İyi ama Atatürk 1927 de irad ettiği Nutukta : “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası programı en hain dimağların mahsûlüdür; bu fırka, memlekette suikastçilerin, mürtecilerin( gericilerin ) tahassungâhı,( Korunakları ) ümidi istinadı ( Dayanacakları ümid ) oldu; harici düşmanların, yeni Türk devletini, taze Türk Cumhuriyetini mahvetmeye matuf ( yönelik ) planlarının sühûleti ( Uygun ortamı) tatbikatına hizmete çalıştı.” “Terakkiperver ve cumhuriyet kelimelerini kullanarak, bize ve münevveranı millete ( Milletin aydınları ) karşı din bayrağını gizlemek tedbirlerinde bulunanlar, memlekette umumî irtica ve isyan yapmak için dahil ve hariçte tertipleler…’’ Demiyor mu? Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bu paşalar tarafından kurulduğuna göre bir yerde bu paşalara ‘’ Hain ‘’ demiş olmuyor mu?
O zaman bir başka sorunun cevabı verilmelidir. Kazım Karabekir de dahil diğer paşalar daha sonraki yıllarda nasıl olmuş da CHP milletvekili olmuştur? Hem de ikisi Atatürk hayattayken? ( Ali Fuat Cebesoy 1933- Refet Bele 1935 , Atatürk’ten sonra bile olsa Rauf Orbay 1939 Ve Kazım Karabekir…Atatürk’e kırgın ve kızgın olsa da asla ona düşman değildir.( Ki o da Atatürk’ten sonra CHP İstanbul Milletvekili olmuştur. )
Şimdi Bir anı aktarayım da Kazım Karabekir Atatürk düşmanı mıydı değil miydi herkesin kafasındaki soru işareti kalksın.
Atatürk’ün ölümünün ardından Murat Sertoğlu’nun bir grup arkadaşıyla birlikte Kâzım Karabekir’in evine “Baş sağlığı/taziye ziyaretine” gitmeleri hadisesi:
“Atatürk’ün ölümü üzerine bir grup arkadaşla bir araya geldik ve Kâzım Karabekir Paşa’ya başsağlığı ziyaretine gitmeye karar verdik. Gruptaki en genç kişi bendim. Aramızdan birkaçı da Atatürk’ün ölümüyle birlikte artık özgürlüğüne kavuşmuş olmasına binaen Karabekir Paşa’ya ‘Gözün aydın’ demek düşüncesindeydi. Önce, başsağlığı dileklerimizi ilettik. Sonra aramızdan biri söz alıp, ‘Paşam! Artık hürsünüz. Bu bakımdan size göz aydınında bulunmak istiyorum’ deyince Kâzım Paşa heybetle ayağa kalktı ve gözleri yaşlı bir şekilde şöyle dedi:
‘- Beyler! Siz ne diyorsunuz? Beni yargılatıp 14 sene göz altında tuttuktan sonra dahi aynı şartlar vâki olsa, yine Atatürk’ü lider seçerdim. Yine O’nun emrine girerdim. Aramızdaki bütün ihtilaflarda hep O haklı çıktı. Bana başsağlığı için gelenler başım üstünedir. Ama aranızda gözün aydın demeye gelmiş olanlar varsa defolup gitsin evimden .
Evet…Bütün bunlara rağmen büyük Atatürkçü (!) Sinan Meydan aynı yazısında “Atatürk düşmanlığının” doğuşunda özellikle Dr.Rıza Nur, Kazım Karabekir ve Said-i Nursi’nin çok özel bir yeri vardır’’ Diyerek maalesef Kazım Karabekir’i de Atatürk düşmanlığının odak noktasına getirmiştir. Hani verdiği örneklerden sonra ‘’Aralarında şunlar şunlar geçti ama aslında Ne Kazım Karabekir ne de Ali Fuat, Refet, Rauf Orbay ( Ki Atatürk’e suikast olayından yargılananlardan birisi de odur) Paşalar Atatürk’e düşmandı ne de Atatürk onlara… Bir takım kırgınlıklar yaşasalar da sonra barıştılar’’ Filan dese bu makalede neyse..Yok öyle bir açıklama.
Bu üçlü yani Rıza Nur, Kazım Karabekir ve Said-i Nursi den diğer ikisine baktığımızda çok rahatlıkla her ikisi için de ( Yani Rıza Nur ve Said-i Nursi )’’ Bunların Atatürk düşmanı olduğu su götürmez bir gerçektir.’’ Diyebiliriz ancak bana göre bu ikisinden Said-i Nursi’nin Atatürk’e ‘’Deccal’’ demesi, Lozan Antlaşması için İsviçre’ye gönderilen heyette İsmet İnönü’den sonraki ikinci adamken aklı başında, Atatürk’e en ağır hakaretleri yaparken deli olan Rıza Nur’un Atatürk için ‘’Eşcinsel ‘’ deme şerefsizliğini göstermesi ne kadar tepkiyle karşılanması gereken bir durum ise Kemalettin Kamu’dan Edip Ayel’e, Faruk Nafiz Çamlıbel’den, Behçet Kemal Çağlar’a pek çok şair ve yazarın onu tanrılaştırmasına da aynı tepki konulmalıdır düşüncesindeyim. Bence Said Nursi’nin Atatürk’e ‘’Sufyan=Deccal ‘’ demesi ile Kemalettin Kamu’nun ‘’Ne mucize ne efsun / ne örümcek ne yosun/Çankaya yeter bize/Kabe Arab’ın olsun...’’ demesi arasında çok da fark yoktur. ( Bu şiiri ilk ve orta okul öğrencisiyken milli bayramlarda ya da 10 Kasımlarda okuduğumuzu çok iyi hatırlıyorum.)
Evet… Önemli bir bölümünü Sinan Meydan’ın bir makalesinden alıntıladığım ve arada kendi düşüncelerimi de yazdığım bu yazıyı doğrudan doğruya ‘’BEN’’ den bahsederek bitireceğim:
Ben, annesi Ermenilere karşı silah kuşanmış ve çarpışmış bir Celali Aşireti Kürdü olan Êli Eyüb’ün torunuyum ( Baba tarafından ) Anne tarafındam dedem ise Trabzon- Sürmene Lazı, Hacı Hafız namıyla maruf İmam, Cafer Sürmen’dir. Ne babası laz bir imam olan Annem Fatma, ne de babaannesi Kürt olan babam Kamil bana bir tek gün, bir tek defa Atatürk’ün aleyhine olabilecek tek bir kelime söyledi. Hatta babam gençlik yıllarında bir sebeple hastanede yatarken o hastaneyi ziyarete gelen İsmet İnönü’nün kendisinin başını okşayıp ‘’ Geçmiş olsun delikanlı ‘’ demesini hep gururla anlatırdı. Bir gün ‘’ Baba alt tarafı başını okşamış..Bunu niye bu kadar abartıyorsun ki’’ dediğimde çok kızarak ‘’ Ulan eşşeoğlu eşek. Nasıl gurur duymazsın. O benim başımı okşayan el, zamanında Atatürk’ün ellerini tuttu ‘’ Diyerek bir ton fırça atmıştı bana.
Bu yazıya ‘’BEN’’ i ve bu hatırayı niçin kattım?
Şunun için kattım: Bu millet Lazıyla, Kürdüyle , Dinlisiyle, Dinsiziyle Atatürk’ü sever. Yeter ki onlara Atatürk’ü doğru anlatın. Deccallaştırmaya çalışanların suratına şamarı indirin ama Tanrılaştırmayın da…
Ben altmış yaşındayım. Altmış yıldır insan Atatürk’ü seviyorum. 1978 senesinde başladığımöğretmenlik hayatımda da hep insan Atatürk’ü anlattım.
Tabii ki herkesin kendine göre bir sevgi anlayışı vardır. Bu gün saat dokuzu beş geçe kimileri saygı duruşunda bulunacak, kimileri ‘’ Yattığı yer ışıklı olsun, üzerine yıldızlar yağsın ‘’ Diyecek, ben ise bir Fatiha göndereceğim ruhuna.
Ruhun şâd olsun Aziz Atatürk.
----------------------------------------------------------------------------------------------
Resim: Atatürk’ü anlamak ve onun hakkında konuşabilmek için aslında hiç olmazsa hayatımızda bir kez olsun vatan ve millet için şöyle karlar üzerinde uyumamız, sonra kaleme sarılmamız gerek ya…Neyse…
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil demiş şair.
YORUMLAR
Sizi ve Tarihçilik yönteminizi tam anlamak için bütün yazılarınız okumaktan başka çaremiz kalmadı.. :))
Kurgucu tarihsel malzeme verilerini çokça kullanıyorsunuz ama bundan reel tarihsellik diyebileceğim olgucu mu , kurgucu mu olduğu tam da belli olmayan türde çıkarımlarda bulunuyorsunuz ?!
Bir de dinastik bakışı ulusal bakışa tercih ediyorsunuz gibi bir algı oluşuyor.
Dinastik bakış etnik bakışa yakındır. Ulusal bakış ise; içinde bütünsellik bulunan bir bakış oluyor. Kült bütün gibi...
Eklektizim istismarına açıktır.
Öznel belgeleri, nesnel malzeme saymakta da "ola ki" diyen bir tarzınız yok!...
Sınıf toplumsal bakışı ise; en azından tarihsel kesitleri ayrıştırırken dahi kullanabilmeli tarihçi; göremiyoruz.
Belki, eser miktarda, çok az...
Neyse bakacağız ve merakla okuyacağız, okudukça katkılarımız olacak.. polemik olacak, eleştiri olacak, esenlikle...
Göktürkmen tarafından 12/5/2014 3:32:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Anlaşılan size bayağı zahmet vereceğim.
Şimdiden teşekkür ediyor sabırsızlıkla bekliyorum eleştirilerinizi, katkılara gerçekten de oldukça ihtiyacım var. polemiğe gelince, o da bir ihtiyaç. Dört gözle bekliyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Göktürkmen
Esenlikle...
Bir hikayem var kaleme alınacak,
orijininde Atatürk var diye,
kaç haftadır ayak sürüyorum.
Nasıl da korkutmuşlar, nasıl da ürkütmüşler bizleri bu konuda.
Bir insanı sevmenin de gizliden olması gerektiği fikri doğdu içimizde.
O kadar çok suiistimal ediliyor ki zira.
İlgi ile okudum yazıyı.
İlgi duyduğum alanlardan biriydi.
Bir de şu Çerkez Ethem'i yazsanız hocam enine boyuna.
Ona vatan haini demeleri çok çanımı sıkıyor.
Paylaşım için teşekkürler
Gün matem günü değil Atamızın yolunda vatan hainleriyle mücadele günü...
ELLERİNİZE VATANSEVER DUYARLI YÜREĞİNİZE SAĞLIK
'BİZLERİ AFFET ATAM'
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Şu günlerde o olsaydı diyorsak başka lafa gerek yok aslında...
Tebrik ederim hocam saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Sami hocam çok güzeldi beğenerek okudum yüreğinize kaleminize sağlık kutluyorum herdem saygılarımla..
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Emeğinize sağlık efendim..okumayada zaman ayırmayada daha fazlasınada değer atamız..bu arada Sinan Meydan neredeyse tüm kariyerini atatürkü araştırmaya adamış hakiki bir tarihçidir..bütün kitapları özellike Atatürk ile Allah arasında ve Aklı- Kemal serisi kesinlikle okunmalı..teşekküürler
sami biberoğulları
Sinan Meydan'ın kitaplarını alarak okumuşluğum yok ama internetten en fazla okuduğum tarihçi-yazarların başında gelir.
Selam ve sevgilerimle.
TEŞEKKÜR EDERİM...
Bekliyordum bu yazıyı ve okuduğuma değdi..
Sevgiler,
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
merhaba arkadaşım ben ATAÜRKÜ sevmeyen o kesim var ya bir türlü analayamıyorum acaba ATATÜRK bu vatanı elbette yanız başına kurtarmadı ve bizlerde herkeste bunu biliyor BİNLERCE ŞEHİT VERDİK ee hal böyle olunca hala neyin davasını güdüyorlar ah bi anlasam anlayamıyorum işte acaba şimdi kimin çocukları olurda adımız hayrunisa yerine ne olurdu işte bunu anlatamıyorum yunan adımı fransızmı ingilizmi olurdu tabiki babamız ALLAH göstermesin hadi gelde ATATÜRKÜMÜ sevme nasıl sevmem hürriyetimizi ve bu güzel VATANI bizlere armağan eden ATAMI sevmeyim kim engel olabilirki ben feystede yazıyorum sayfama ATATÜRKÜMÜ SEVMEYEN BENİM SAYFAMA GELMESİN DİYE GELMESİN bildiklerimide silerim arkadaşım senin yazdıklarına cevap yazamam biliyorum severek okudum yüreğin var olsun arkadaşım sevgiler yolluyorum güzel yüreğine rum
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle