Bana Göre Değil
Sanki bütün mutluluklarım geri alınmak üzre emanet edilmiş kalbime,
baksanıza gülüşlerim bile eğri duruyor,iğneyle iliştirilmiş gibi yüzüme!
diyerek başlamak istedim cümlelerime
çünkü bundan önce başlayamadığım her cümlenin aslında sonunda olduğumu bugünlerde daha iyi anlamaya başladım.
Tıpkı yaşamak istediğimi sanarken içimdeki intiharlar ile yaşamaya alıştığımın farkına vardığım gibi.
Ya gerçekten yalnızım ya da bu kalabalıklar bana ait değil.
Zira ölüm bile daha korkutucu değil içimdeki yalnızlıktan!
Oysa ben de herkes gibi aynı şeyler için varım fakat aynı şeyleri yaşayamıyorum!
Sadece nefes aldığım sürece mi eşitim?
Hayır hayır bana göre değil bu mevsim!
Şu an korkaklıktan hayatımdan çıkaramadığım insanları sevmekte zorlandığım zamanların en dibinde kendimle yaptığım savaşı yazmaya çalışıyorum fakat hayatımdaki gereksizler gibi gereksiz kelimeler kullanıp hayatımdaki anlam bozukluğunu cümlelerime yansıtıp anlatım bozukluğundan yararlanmaya çalışarak aczimi örtbas etmeye çalışıyorum.
Aslında leb demeden Çorumla ilgili her şeyi anlatan içimdeki ötekinin ukala varlığı,
kelimelerle aramı fena açmıyor değil hani.
Ve aslında ben ’Çok yalnızım be Atam’ diyerek kısa ve net anlatabilirdim her şeyi.
Kahretsin! Bana göre değil sanırım bu iklim!
Yeni yeni farkına varıyorum mutluluğa çıkan yolun,
gidenlerin bıraktıklarını kabullenmekten geçtiğini.
Belki de büyüdüğümü anlamanın tek yolu budur.
Eşşeğe zorla hoşaf içtirmeye çalışan anlamsız fakat bi o kadar popüler duygularımdan arınmalıyım belki.
Belki de sarı çiçeğe sorulacak daha anlamlı alternatif sorular türetmeliyim.
Kısaca bırakmalıyım artık asi saydığım farklı gördüğüm yanlarımın beni şımartmasını.
Kabullenmeliyim sıradan aciz bir tip olduğumu.
Belki o zaman daha yaşanabilir olur yalnızlığım.
Hem ne demişti şair?
Mutluluk iki kişinin yaşadığı ağır bi kefaret,
Oysa yalnızken de mutlu olmak değil mi esas maharet?
Haklıydı sanırım.
Yalnızlığın, mutsuzluğun tadını çıkarmak varken
ne demeye başkalarının yokluğu ile kendi varlığımı hiç ettim, anlayamıyorum!
Hayat sabah uyanır uyanmaz yatağın kenarındaki anlamsız oturuşlarımdan daha yaşanabilir gelmeli bana.
Kimselere anlatmak zorunda kalmadan kendimi,
kimsenin de anlamasını beklemeden beni,
öncesini-sonrasını sorgulamadan ve üzerime yakışan kasvete aldırmadan çıkmalıyım artık bu karanlıktan.
Sıkıldım zira söylemek isteyip de söyleyediğim cümlelerimin beni yiyip bitirmesinden..
Ve bıktım artık, her söyleyemediğim cümlenin beni kendimden bir şehir daha uzağa düşürmesinden.
Bu kirli gökyüzü şu küfürlü yeryüzü düşmeli artık yakamdan
ve çıkmalı artık ellerimden kirleri.
Artık yazmadığım şiirler anmalı benden gidenleri.
Ve ben, beni unutanlar gibi benim de gidenleri unuttuğum yerde olmalıyım artık!
Zira bana göre değil bu kalabalık!
YORUMLAR
Yalnızlık ile bir başınalık arasındaki farkı hatırlattı yazınız...
Düşünün ki insan bir başınayken de bir başka hayalle çok olabilir yahut kalabalıklar içinde de yalnız kalabilir...
Dileğim odur ki,
Bir başına olsanız bile
Hiçbir vakit yalnız hissetmeyin kendinizi...
Velev ki yârenlik eden bir bîçare (nin) hayal (i) olsun size...
Cok guzel bir yazi , kaleminize yureginize saglik. Edebiyat Defteri ailesine yeni katildim bu aralar sadece okuyarak tanimaya calisiyorum yurek kalemlerini ancak boylesi bir kaleme de kayitsiz kalamadim...Yolunuz acik olsun yurek kaleminiz hic tukenmesin...