- 899 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
ÖZÜR VE TEŞEKKÜR..
Doğru ya da yanlış temiz ya da kirli anlaşılır ya da anlaşılmaz olsun..
Dünyayı saran bu yoğun bilgi bombardımanının içinden çıkılmaz karmaşası içinde gerçeği görebilmek ve temiz kalabilmek hiç öyle kolay gibi görünmüyor..
Teknolojinin akıl sınırlarını zorladığı. Toplumların iç içe geçtiği. Avuçlara sığabilen minik telefonlar sayesinde dünyanın öteki ucundakilerle sesli ve görsel iletişimlerin kurulabildiği. Hızla değişen yeni dünya düzeninin her geçen gün farklı boyutlar kazandığı böyle bir zamanda, insanlar arasındaki her türden rekabet ve yarış da haklı olarak kızışıp hız kazanmakta.
Başta edebiyat ve resim olmak üzere her sanat dalı zamanın gereği olarak alışılmışın dışında farklı bir tarz bir üslup ve yorum biçimi yarattı kendi kendine..
Uzun yıllar sonra eserlerine paha biçilemeyen dünyaca ünlü ressamların çalışmaları, geçmişte zerrece kabul görmemiş. Bir şişe içkiye bile alıcı bulamamıştı. Eser sahipleri sefalet içinde ölüp gitmişlerdi.
Aslında bu gün de değişen pek bir şey olmadı bu anlamda bence..
Çünkü bana göre klasik sanat çalışmaları, her ne kadar İşin tekniğine ve kurallara dayandırılsa da, bir beğeni, bir hissediş ve kabullenme olgusu içeren göreceli bir durumdur ayrıca da..
Böyle bir girişi neden yaptım derseniz..
Edebiyat dediğimiz bir ortamın içindeyiz mademki..
Sözü naçizane biraz da oraya getirmeye çalışacağım da ondan. .
İyi bir yazın ustası olabilmenin öncelikli yanı; fevkalade iyi bir okur, çok dikkatli bir gözlemci/ araştırmacı ve biraz da doğuştan kendine bahşedilen yetenek sayesindedir bildiği gibi..
Tabii daha başka etmenleri göz ardı etmemek koşuluyla..
Her başarılı ve kalıcı işlerde olduğu gibi, durmaksızın çalışmak. Kendini yenilemek. Ruhun derin manasını kavramak. Kendi iç dünyasına sayısız yolculuklar yapmak. Ve çok geniş bir bilgi-kültür birikimini elde etmiş olmaktır daha çok da..
Başkalarını taklit etmek, onlarla yarışmak yerine, kendi özüne yönelmek. Kendisiyle yarışmak ve kalemini çok daha üst noktalara doğru tırmandırmak olmalıdır bir yazarın ideali bana kalırsa..
Bu konuda daha fazla ileriye gitmem doğru olmasa da..
Defterde zaman zaman rastladığım ve oldukça başarılı bulduğum kalemlerden söz etmeden geçmem de doğru olmaz..
Daha çok da genç kuşağın bireyleri olduklarını düşündüğüm bu güzel kalemlerle övünç duyduğumu da eklemeliyim sözlerime ayrıca..
Defterin ‘seçici kurul’ dediğimiz kurul üyeleri ise kendi gönüllerine göre seçip duruyorlar istedikleri isimleri..
Şimdi şu alttaki cümlenin yazdıklarımla bir ilgisi olmadığını düşünebilirsiniz. Ama var aslında..
‘Özür dilemek bir erdemdir’ sözü oldum olası beni çileden çıkaran hatta tiksindiren bir sözdür..
Özür dilemek bir erdemse eğer; İnsani erdemler. Ahlaki- manevi onca yüce ve kutsal değerler ne tür ve nasıl değerler oluyor dersiniz?
Sen kalk insanlara korkunç zararlar ver. Hayatlarını karart. Yaşam haklarını ellerinden al. Hiç olmadık çirkin söylem ve tehditlerle onları savunmasız bırak. Ve hata devlet idaresinde görülmedik ihmallere göz yum. Umursama. Duygusal sosyal anlamda alabildiğine yıprat. Sonra da kalk bir ÖZÜR sözcüğünün arkasına sığın ve olan bitenleri olmamış say!
İnsanlık hali dediğimiz haller vardır ki, insanı bazen yaptıklarına söylediklerine bin pişman eder.
Ufak tefek hatalar. Yanlış anlamalar. Bir anlık öfke. Psikolojik durumlar, insanı özür dileme noktasına getirebilir sonuçta. Bunu alışkanlık haline getirmek. Hele ki bunun bir erdem olduğunu düşünmek çok yanlış bir düşünce bir inanç olur..
İşte bu bağlamda bir Edebiyatçı’ nın görevi yalnızca şık, ilginç, farklı bir üsluba hakim olmak. Ya da toplumda her dönem rağbet gördüğü bilinen o yürek burkan gözyaşı içeren türden edebiyat yapmak değil . Toplumun sakat, aksayan gerçek sorunlarını dile getirmek olmalıdır kanaatimce.
Dikkatimi çeken bir başka durum ise; üyelikleri uzun yıllara dayanan ve çalışmaları sıkça güne gelen bir çok ismin, yine belli isimlerin dışında pek kimseye yüz vermemeleri.
Olumlu yada olumsuz yapıcı ve samimi eleştiride bulunmaktan kaçınıyor olmaları..
Yine bazı üyelerin çalışmalarına yapılan değerli yorumlara - ki ben asıl çalışmaların yerine yorumlara takılırım. Onları okumaktan haz alır ve onlara değer biçerim gönlümce.
Hatta eski bir üyemize ‘Yorum Sihirbazı’ yakıştırmasını yapmıştım. O da bunu pek benimsemişti-
bir ‘Teşekkür’ mesajı bile iletmediklerini görüyorum.
Bu durumu kınayan üyelere de rastlamıştım bir aralar. Şimdinin trendi bu demek ki..!
İşte burada devreye görgü, zarafet, incelik, olgunluk ve hazım giriyor kanımca..
Gösterilen ilgiye teşekkür etmek düşmüyor mu bu çalışmaların sahiplerine adabı-muaşeret gereği..
Öte yandan yazı ya da şiir sahibi üyelerin, yorum yapan üyelerle aralarında geçen yararlı ve hoş teatiler ise yabana atılır gibi değil bence..
YORUMLAR
Haklı yanlarınız olduğu kadar aslında dikkat edilmesi gereken şeylerde var bence...Yazan her insanın yazılarının incelendiğinden eminim. Ayrıca sizin bu serzenişlerinizi bende dile getirmiştim ve üyeliğim 1 yılı doldurduğunda hiç bir yazım ve şiirim seçilmemişti.Bunun nedenini sadece bir kaç kişiyle paylaşmıştım. Fakat ne üzüntümü nede tepkimi site yönetenlerine belirtmedim sadece yazdım,daha iyi ve daha edebi yazmak için ...
Sonuç olarak farklı olduğumu farklı bir edebi dil kullandığımı kanıtladım. Fakat bunu yaparken sıradanlıktan kurtulmak için bütün yazan çizenleri de inceledim.Burada önemli olan edebi bir dil ve edebiyat. Bunu gerçekten yazılarıma yaptığım büyük değişiklikle hep kendime hemde siteye kanıtladım. Yani bir ayrım yapıldığını sanmıyorum çünkü gerçekten edebi yazılar seçiliyor.
Bunun dışında kendini geliştirenler fark edildiğinde o yazılarda seçilebiliyor. Yani şunu demek istiyorum sizin düşüncelerinizi ilk 1 yıl boyunca bende taşıdım. Sonra bu düşüncelerimi yenmek için gerçekten iyi bir okuyucu ve iyi yazmanın uğraşısını verdim. EdebiyatDefteri inanın yazılarınıza ve düşüncelerinize ummadığınız katkıyı yapacak. Bence kardeşim biraz daha sabır...
Saygılar,sevgiler
Gönül insanı sevgili yürek bende yorumuma şöyle bir sözle başlamak istiyorum söz buldum içinde mana yok, mana buldum anlayan insan yok,asalet öz ,medeniyet ,fazillet değerini kaybetmiş,bakmak var görmek var ikisinden anlamayan çakma bakışlar var,hissedişlerle var okumadan ana fikri anlamadan peşin fikirlerle ön yargılarla fikirlere tahammül etmeden kelimelere argolara balıklama dalanlar var
işte bunlar genelde fikir yoksunu edep yoksunu insanlar kendilerini savunamazlar belli kalıp ve sabit düşüncede konuşurlar aslında konuştuklarını da anlamazlar ruh incelik öz atmosferinden çok uzaktalar,
çamur, kumpas,zan dan medet umarlar,güneşe aydınlığa ,asalete, öze ,vicdana,pek sığınmazlar bazen laf salatalarıyla sayfaları dolar aynı telden çalarlar,kendi çalıp, kendi oynarlar karşı düşünceye saygı duymazlar,
medeniyetten,aydınlıktan yararlanırlar,araç olarak kullanırlar hedeflerine ulaştıklarında yapmadıklarını bu değerlere bırakmazlar,karanlıktan medet umarlar mai duygulara, mai dünyaya kapalılar
Bazı duyguları ,hissiyatları, fikirleri algılayamazlar
Manidar bir yazı dertleşme fırsatı yarattınız
Bilge cesur yüreğinize selam olsun
Saygılar
DEVRİM DENİZERİ
Sen defterin KALBİSİN inan bana...
Selamlar esenlikler...
Merhabalar Devrim Denizeri hanımefendi..
Ben henüz üyeyim bu deftere...Ortama konulara kişilere biraz yabancı biraz dısardayım..
Yazınızı okudum..Bir çok noktada haklı olmakla birlikte bir konuda eklemek istediğim bir husus var..
Edebiyat ve sanat hangi dalda olursa olsun topluma nüfuz edip ona bir şekil yada yön verebilmesi için önce profosyonellik gerektirir bence..Sosyolojik,psikolojik,kültürel ve çağdaşlaşma alanlarında kitleleri yönlendirmek onlara bir renk bir duruş kazandırabilecek kadar kuvvetli olmayı gerektirir..Burada hiç kimseye edebiyatçı yada sanatçı demek doğru değil..burada insanlar daha çok kendini ifade etme noktasında birleşmiş durumda..kimsenin yazdığının kendisini dünyaya açmaktan öteye geçtiğini sanmıyorum..ama elbette profosyonelleşmek adına yapılması gerekende bu..yani burda herkes henüz yolun başında bile değil..İnsanın kendini ifade biçimini (resim,müzik,şiir,..vs) sanata çevirmesi kendi çemberinden dışarı çıkartıp,eserindeki o estetiği başka insanlara ve ardından toplumlara hissettirebilmesi bu kadar kolay değil...Elbette sanata dönük yeteneklerı ve kazanımları olan insanların bu yolda ilerlemesi en büyük temennimdir benim..Bu defterde bu amaca hizmet eden bir arac olarak tüm verimiyle kullanımımıza açık..saygıyla
hüzn-ü derin... tarafından 11/2/2014 4:43:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
DEVRİM DENİZERİ
Aynı şeyleri söylüyoruz. Ancak okursanız göreceksiniz. Popüler yazarları aratmayacak üyeler var aramızda..Kitap çıkaranlar dergi ve gazetelerde yazanlar...
Benim asıl demek istediğim; sanat anlayışı anlaşılmayacak kadar çok değişti. Bir şiiri anlamanız için bir sözlüğe ihtiyaç var artık! pek çok üye bundan yakınıyor ancak dile getirmiyorlar nedense...Resimlerde öyle.
İmgeler simgelerle anlatılıyor konular...Şimdi biraz duruldu gibime geliyor.
Sevgiyle kucaklıyor huzurlu çalışmalar diliyorum.
Öncelikle değerli görüşler içeren yazınızı kutlamama müsaade edin lütfen
Biraz yüksek müsaadenizle havası estirdiysem affola...
Özellikle dünyaca ünlü kimi sanatçıların yaşarken sefalet içerisinde öldüklerinden söz etmenize bayıldım. Gerçektende ressam hayattayken kıymet bulmayan tablolar çok sonraları milyarlara alıcı bulabiliyor. Kimbilir ince sanat zevki olmayan bir zengin tarafından belki de. Hani malikânesinde vereceği partilerde gösteriş yapmak, yapabilmek adına.
Dahi besteci Mozart'ta yaşarken türlü sıkıntılar çeker. Evet çocukken taltif ediliyor. Dahi çocuk statüsü kazanıyor. Bir çocuğun yetenekleri büyüklerde kıskançlık doğurmayabilir. Tam tersi ah! Canını seveyim senin coşkusu da uyandırabilir. Ne ki, büyüdükçe Mozart devrin müzik çevrelerinden aldığı geri bildirimlerde adeta zart etmeye başlıyor. Ona konservatuar eğitimi almasını salık veren insanlar peyda oluyor. Her meslek alanında insanı aşağı çeken kemikleşmiş bir bürokrasi vardır. Kıskançlık, çekememezlik, bu bizim ekmeğimizi elimizden alır duygusu insanları kemirir. İlginçtir, Mozart öldükten sonra iki yüz yıldır yere göğe konmuyor. Oysa öldükten sonra gökteki yedi kandilli Süreyya'ya benzetsen ne yazar.
John Steinbeck'e eleştirmenler hakkında ne düşündüğünü sormuşlar. "Onlar hep geç kalırlar" der. Ben eseri yayınlamışım, okurun önüne gelmiş, kusurlarımı göstersen ne gibi bir duygu. Yine Voltaire "yaşayan insanlara karşı nazik olmalıyız, ölülere karşı tek borcumuz kalmıştır hakikat" demek suretiyle önemli bir soruna parmak basıyor olmalı.
Bu bağlamda sizin de belirttiğiniz üzere öldükten sonra taltif edilmelerin kişiye faydası yok. Kuşkusuz eserlerinin çağlar boyunca yankılanması insanlık için bir fayda membaıdır.
Saygı ve selamlarımla...
DEVRİM DENİZERİ
Canı gönülden teşekkürler ediyorum hem yorumun hem harika katkıların için. Ne çok seviniyorum sizlere rastladığımda. Aslınca sayfalar dolusu yazabilir insan bazı konularda.
Dediğim gibi artık o eski anlaşılır sade yazı be şiirler kalmadı. Zamanla birlikte onlar da biçim değiştirdi. Ben anlamakta zorlanıyorum çok zaman.
Bu da böyle bir zaman işte...
Selam ve esenlik dileklerimi yolluyorum...
Bir gerçeği kaleme almışsınız.
Gerçekten,
benim kısaca edebiyat duayeni olarak tanımladığım bazı arkadaşlar,
nedendir bilinmez,
buralara düşen onca güzel çalışmaya hiç yorum düşmez, yol göstermezler.
Vardır elbet bir sebebi diyoruz.
Bir de,
şu eleştiriye açık olma meselesi var.
Birine, bir cümle eleştiri yazsanız(Onu da saygı çerçevesinde yapıyoruz ha),
hemen hakaretler sökün ediyor.
Hiç bir şey yapamaz ise,
''Senli, benli'' cümlelerle aşağılamaya çalışıyor.
Bir de engelleyenler var.
Fikirleriniz hoşuna gitmedi mi, hemen engel koyuyor size.
Yav arkadaş, en azından okuyor karşındaki seni. Daha ne istiyorsun ki?
Neyse.
Elden bir şey gelmiyor.
Okuma zevkinizi, yorumlama zevkinizi kırıyor bu durum.
Konuyu,
gerçekten güzel dile getirmişsiniz.
Bizler adına da kaleme almış oldunuz.
Çok sağ olun.
Diliyorum, gelecek günlerdeki manzarası daha güzel olur defterimizin.
DEVRİM DENİZERİ
Ben kendime bayılıyorum yetmez mi!
Ömrüne bereket.
Buralardan oralara Selam olsun
Devrim Denizeri favori listemde bulunan bir isim olduğundan yazıları yayına girince haberim oljuyor ve açıp okuyorum.Genelde keyifle okuduğum yazılar oluyor ve yorum yazma özürlüsü olduğum için orayı ES geçiyorum. Her ne kadar erdemsizlikse de bunun için ÖZÜR DİLERİM...SAYGIYLA
DEVRİM DENİZERİ
Böyle bir özür başım üstüne...
selam sevgiyle...
Güzel yazınız için teşekkür ederim,katıldığım ve katılmadığım tüm yönlerine ve içtenliğinize...
DEVRİM DENİZERİ
Ben çok teşekkür ederim güzel yorumunuza...
Selam ve sevgiler..
Canım benim, çok teşekkür ederim. Gerçekten çok naziksiniz. Şiirden hiç anlamam desem yeridir. Bu konuda yorum yapamam. Seçki kuruluna gelince...Elbette hiç önemi yok güne gelmenin. Hatta bir ara kendi adıma bunu hakaret olarak kabul edeceğimi bile söylemiştim biraz ayıp ederek. Fakat önemli yazıların çok okunmasının da yararları yadsınamaz. Aynı düşünce doğrultusunda olmak da her zaman mümkün olmayabiliyor.Yeter ki insan inanarak samimi bir gönülle savunsun düşüncelerini ve duygularını.
Sivri dilimden dolayı kantarın ucunu kaçırdığım oluyor ama ben de böyleyim..Ve kendimi çok seviyorum.
Kucak dolusu sevgiler.
Esenlikler dilerim.
DEVRİM DENİZERİ tarafından 11/2/2014 12:22:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bazı konularda düşüncenize katılmasam da edebiyatla ilgilenen birisinin sitemini yazarak, hem de ince bir şekilde dile getirmesini takdir ettim. Yorumlara cevaptan bahsetmişsiniz, elbette yorum yapan, yapmasa da okuyan, özelden de olsa beğenisini bildiren bütün arkadaşlara minnet borçluyuz. Kim ne düşünce veya sebeple cevap veremiyor, sayfasına gitmiyor bilmem ama kendi adıma söylersem sınırlı vaktimi şiirleri okuyarak, bazı hatalarda arkadaşları uyararak değerlendirmeye çalışıyorum. Kurul hakkında da şikayetiniz var, hece şiirinin kuralları vardır, hatalıysa şiir seçki almaz genellikle. Hatalı olmasa da basit bulunulabilir yine almaz. Serbest şiir öyle değildir, okuyana hitap etmiyorsa etkilemez, kurul da etkilenmediği şiire seçki vermez. Çok mu önemli bence değil, sadece biraz daha fazla okunmasını sağlıyor. Siz yazmaya devam edin, bu gün olmasa da ileride hak ettiğiniz yere ulaşırsınız. Saygılar.
DEVRİM DENİZERİ
Sivri dilimden dolayı kantarın ucunu kaçırdığım oluyor ama ben de böyleyim..Ve kendimi çok seviyorum.
Kucak dolusu sevgiler.
Esenlikler dilerim.