- 2784 Okunma
- 15 Yorum
- 2 Beğeni
BİJİ KURDISTAN MI LONG LIVE HAYASTANUM MU?
29.04.2014-20.06.2014 Tarihleri arasında Edebiyat Defteri adlı sitede Yirmi sekiz bölüm halinde ‘’ ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM’’ Başlıklı bir yazı dizisi yayınladım. Bu yazı dizisi maalesef bizim Türk milletini öyle çok da enterese etmedi. Çünkü malum bizim Millet öyle uzun yazıları okumaz. Bizim milletin önüne at bir slogan her şehit cenazesinde ‘’ Şehitler ölmez Vatan bölünmez’’ desin dursunlar. Cenazeler toprağa verilir verilmez de tekrar asıl acılarına yani yaşları ister on beş ister yetmiş beş olsun aşk acılarına ve sancılarına geri dönerler.
Evet 28 Bölümlük ‘’ ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM’’ Başlıklı yazım Türkiye’de ilgi görmedi ama hani Allah var hiç ilgi görmediğini söylersem yalan olur. Çünkü bir devlet, bir topluluk bu yazıya oldukça ilgi gösterdi. Kim miydi o devlet ve topluluk? Ermenistan ve Ermeniler…
Bu yazı dizisinin son bölümünden sonra benim face book sayfama ‘’Ermeni - Türk Diyalogu Platformu ‘’ adlı bir platform sık sık yazılar göndermeye başladı. Engellemedim o platformu . Çünkü bazı sorularımın cevapları o platformda vardı.
Çok çok değerli hocam ( Hocam derken sadece saygımdan değil, doğrudan doğruya hocam olduğu için diyorum ) MHP Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hani demişti ya Bu gün vatanımızda yaşayan Kürtlerin oldukça büyük bir bölümü aslında Müslümanlaşmış ya da kimliklerini gizleyen Ermenilerdir.’’ Diye ve pek çok aydınımız (!) da hocamı ırkçılıkla, kafatasçılıkla, faşistlikle suçlamış ve söylediklerinin safsatadan ibaret olduğunu iddia etmişlerdi ya. ( Sırrı Sakık’ın ‘’Anamız Kürtse babamız Ermenidir’’ yazılı mendille fotoğraf çektirmesine rağmen) İşte Hocamın bu söylediklerini Ermenistan’ın ve Ermenilerin de doğruladığını ve işin ilginci sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde değil Türkiye’nin tamamında, daha önce Ermenilerin yaşadıkları ama bu gün tek bir Ermeni’nin bile yaşamadığı şehir, köy ve kasabalarımızda asıl kökü Ermeni olup Türk ve Müslüman kimliği ile yaşayan ama asıl kendi kimliklerine dönmek için gerekli ortamı bekleyen milyonlarca Ermeni olduğunu işte bu ‘’Ermeni-Türk Diyalogu Platformu’’ da teyid ediyor. Mesela onlara göre asıl adı Dikranagerd olan Diyarbakır’da sayısız Ermeni, Müslüman-Kürt kimliği ile yaşarken Çamlıhemşinde de pek çok Ermeni, Sünni Müslüman-Türk Kimliği ile, Sivas, Kahramanmaraş, Gaziantep ve daha pek çok şehirde Alevi Müslüman-Türk kimliği ile yaşamaktadır.
Şimdi işte o tam adı ‘’Repair of Armanian-Turkhısh Platform’’ Olan sitede yayınlanan bir yazıyı ve orada yayınlanan bir haritayı okuyucuların bilgisine sunuyorum. Biliyorum yine pek çok vatandaşımız aşklarının gaz sancısı sebebiyle bunu da okumayacak ama olsun bir tek kişiye ulaştırabilirsem yine de kar kardır.
Bu yazıyı okurken aynı zamanda bölücü ve ayrılıkçı Kürtlerin günümüzde niçin bu kadar fazla azgınlaştıklarının ( Kaba tabirle g.tlerinin kalktığının ) sebeplerini de göreceksiniz.
İşte o Yazı:
Ermeni soykırımı Tanıma ve tazminatlar
Ermeni diasporasından bakış
Taşnak Partisi’nin Türkiye’den toprakla ilgili talepleri
Ermenistan Devrimci Federasyonu Batı Amerika Bürosu, Pazar günü yapılan (22Haziran 2014 ) 49.uncu Bölgesel Kongrede; Ermeni Soykırımının yüzüncü yıl dönümünün arifesinde adalet taleplerine dair organizasyon şemasını tanımlayan bir beyanı oy birliğiyle Kabul etti.
Ermenistan Devrimci Federasyonu - Taşnaktsutün - Batı Amerika Bürosu Ermeni Soykırımı için Adalet Taleplerine Dair Beyandır
MADEM Kİ, Ermeni Ulusu sistematik ve önceden planlanmış, resmi olarak 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı İmparatorluğunun Genç Türkler (Jön Türkler) Hükumeti tarafından başlatılmış ve 1915-1919 tarihleri arasında da devam etmiş, sonrasında Türkiye Kemalist Hareketi tarafından 1920-1923 tarihleri arasında uygulanmaya devam etmiş, 1,5 milyonu aşkın Ermeni erkek, kadın ve çocuğun katledildiği veya Ermeni Ulusunu(Irkını) modern zamanların İlk Soykırımıyla ortadan kaldırma çabasıyla ölüme sürüldüğü, hayatta kalmayı başaran binlerce Ermeni kadın ve çocuğun zorla Müslüman yapıldığı ve yüzlercesinin modern Türkiye Cumhuriyeti döneminde 1924-1937 yılları arasında etnik temizliğe maruz kaldığı Ermeni Soykırımı’na maruz kalmışlardır; ve
MADEM Kİ, Soykırım planlamak ve uygulamak, uluslar arası yasalarda kesin olarak “İnsanlık Suçu” (İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suç) olarak Kabul ediliyor ve bu şekilde cezalandırılıyor; ve
MADEM Kİ, Soykırım ile işlenmiş bu İnsanlık Suçu neredeyse yüz yıldır cezalandırılmamış ve Türkiye Hükumeti tarihi gerçekleri çarpıtmasına ve hem Osmanlı ataları hem de kendi selef rejimleri tarafından işlenmiş olan bu Soykırımı ve sonuçlarını, Amerika Birleşik Devletlerinin de içinde bulunduğu 23 ülke tarafından Kabul edilmesine rağmen reddetmesine rağmen dokunulmazlığına izin veriliyor; ve
MADEM Kİ, Ermeniler, Ermeni Soykırımından önce binlerce yıl boyunca kendi ana topraklarının yerlileri ve gerçek sahibiydiler ve madem ki bu gerçek, sözü edilen topraklarda bulunan yüzlerce antik Ermeni kilisesi, manastırları, mezarlıkları ve diğer aleni dini ve kültürel yapıları, yerleşim merkezleri ve eski yapıların yıkıntılarına bakılarak kolayca kanıtlanabilmektedir ve kanıt olarak Ermeni Soykırımına kadar orada bulundukları saptanabilmektedir; ve
MADEM Kİ, Ermenilerin ata toprakları, özellikle de tamamı Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut (şimdiki) sınırları dahilinde olan altı tarihi Ermeni bölgesi olan Van, Erzurum, Kharpert( Harput) , Bitlis, Dikranagerd(Diyarbakır) ve Sebastia (Sivas ) sessiz zulme maruz kalan Müslümanlaştırılmış veya gizlenmiş binlerce Ermeni dışında, Ermeni Soykırımı nedeniyle gerçek sakinlerinden temizlenmiş ve bu kişilerden bazıları son yıllarda kendi gerçek etnik kimliklerini idrak etmek istemektedir, o halde bu kişilerin kendi köklerine dönmeleri için cesaretlendirilmeleri gerekmektedir; ve
MADEM Kİ, Ermenilerin ata toprakları, GERÇEK VATANLARI, bu topraklar üzerindeki tüm tarihi Ermeni varlığını silmek için her türlü girişimi yapan Türkiye Cumhuriyeti tarafından yasal olmayan şekilde işgal edilmiştir; ve
MADEM Kİ, Ermeni Ulusu, Osmanlı Türkiye’sinin ve Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini yok etme girişimine karşı hayatta kalabilmiştir; ve
MADEM Kİ, Ermeni Ulusunun Soykırım korkusundan kurtulup hayatta kalması, büyük ölçüde, Yakın Doğu Amerikan Yardım Komitesi (Near East Relief) adında Birleşik Devletler Kongresi tarafından 1916’da kurulan ve kendi anayurtlarından, ana vatanlarından tüm dünyaya özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’ne sığınıp hayatta kalmaya çalışan 132.000’den fazla insanı kurtaran bu komitenin önderliğinde Amerikan ve uluslararası çabalara bağlıdır; ve
MADEM Kİ, İlk Ermenistan Bağımsız Cumhuriyeti, Sevr Anlaşması yoluyla Ermeni Soykırımının ardından uluslararası olarak tanındı; ve
MADEM Kİ, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson, Osmanlı İmparatorluğu tarafından Ermeni Soykırımının bir sonucu olarak ve kendi uluslararası sınırlarını, Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon şehirleri ile Ermenistan Cumhuriyeti içinde yer alan Karadeniz’e erişimi de içine alarak yeniden yazması sonucu Ermeni Ulusunun elinden alınan mülki haklarını yeniden düzenleyen nihai ve bağlayıcı Tahkim Kararını 22 Kasım 1920 tarihinde yayınlamıştır; ve
MADEM Kİ, yasal olarak bağlayıcı şartlarına rağmen, Wilson’un Tahkim Kararı hiç bir zaman yürürlüğe girmedi ve aslında yasal olarak Ermenistan’a ait olan topraklar üzerindeki Türk işgali apaçık bir ihlal olarak günümüze dek sürmektedir; ve
MADEM Kİ, Ermeni İnsanı, Ermeni Soykırımından bu yana neredeyse bir asırdır bireysel ve kolektif olarak, kendi gerçek ve kişisel mülkiyetlerinden, kültürlerinden ve kendi ata Toprakları(Anavatanları) üzerinde yaşamaktan mahrum bırakıldılar; ve
MADEM Kİ, Batı Amerika Ermeni Devrimci Federasyonu, çoğunluğu, Ermeni Soykırımından kurtulmuş ve sonunda Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiş kişilerin soyundan gelenlerden ve Ermeni Diasporasının en büyük organize topluluğu olan Birleşik Devletler vatandaşı olan üyelerden oluşmaktadır ve bu üyelerin, Wilson Tahkim Kararının uygulanması, doğrudan Birleşik Devletler’de yerel, ulusal ve Federal seviyelerde davalar açma dahil ve fakat bunlarla sınırlı kalmayan yollarla Ermeni Ulusu adına adalet isteme hakkına sahiptirler; ve
MADEM Kİ, Türkiye Hükümeti, kendinden önceki hükümetlerin Soykırım kampanyalarını ve politikalarını devam ettirmekte ve fütursuzca Ermeni Ulusunu yok etmeye teşebbüs etmiştir; bunu aşağıdaki fiilleri gerçekleştirerek yapmıştır:
(a) illegal (yasadışı bir şekilde) olarak Batı Ermenistan’ı işgal etmiş;
(b) illegal olarak, şu anda mevcut ikinci Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin batı sınırını kuşatma altına almaktadır;
(c) şu andaki ikinci Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin doğu sınırını illegal olarak kuşatma altına alması için, suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(d) şu andaki Bağımsız Artsakh ( Dağlık Karabağ ) Cumhuriyeti’ni illegal olarak kuşatma altına alması için, suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(e) Djulfa’daki antik Ermeni mezarlığının Azeri ordusu tarafından fütursuzca yok edilmesi de dahil ve fakat bunlarla sınırlı kalmamak koşuluyla, Ermenistan Ulusunun tarihi varlığının izlerini silmesi ve Ermenistan Ulusunun Nahcivan’a karşı hak iddia etmesini önlemesi için, suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(f) Bakü, Sumgait ve Kirovabad’da yaşayan yerli halka karşı yapılan katliamın inkarı ve bu gerçeğin çarpıtılması için kampanya başlatan suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(g) Kessab’da ve Suriye’nin diğer bölgelerinde yaşayan yerli Ermeni nüfusuna karşı yürütülen radikal saldırgan hareketlere ve etnik temizliğe yardım ve yataklık yapmaktadır;
(h) Türk Devletinin en üst mercileri ile bağlantılı bir suç olan Hrant Dink cinayetinin faillerini adalete teslim edememiştir;
(i) gizli ve Müslümanlaştırılmış Ermenilere karşı sessiz baskısını devam ettirmektedir; bu Ermenilerin çoğu kendi gerçek kimliklerini ifşa etmekten ya da intikam tehdidi altında din özgürlüğünü yaşamaktan korkmaktadır;
(j) Ermeni Ulusuna ait tarihi varlığa ve geçerli haklarını, işledikleri Soykırım suçunun sonucu olarak ortadan kaldırma gücüne dair atabileceği tüm adımları atmaya devam eder; ve
MADEM Kİ, Türkiye’deki Kürt nüfusunun mevcut lider partisi olan Barış & Demokrasi Partisi (BDP), parti içinde Ermeni Soykırımına dahil olan Kürt nüfusunun rolü için Ermenilerden özür dileme ve Soykırımı tanıma adına bir platform kurarak yapmış olduğu resmi kabul süreci tanınmalı ve teşvik edilmelidir; BDP’nin bu girişimi, Ermeni Ulusu’nun bazı mülki haklarını yeniden vermeyi deneme ve Türkiye Hükumetine Ermeni Soykırımını tanımasını ve tazmin önermesine dair çağrı yapma planıdır;
MADEM Kİ, Türkiye’de bulunan Diyarbakır Şehrinin (Dikranagerd) belediye idari teşkilatı demokratik olarak Kürt Barış ve Demokrasi partisi tarafından yönetilmektedir. Bu teşkilat, aslen, Ermeni Surp Giragos Katedralini restore etme, Soykırım kurbanları için bir anıt dikme ve Müslümanlaştırılmış veya gizlenmiş Ermeniler için Ermeni dil ve din derslerine izin verme ve teşvik etme, Şehrin girişine Ermenice bir “hoş geldiniz” tabelası asma ve buna benzer teşvik ve takdir edilmesi gereken, uzlaşma yolunda sağlam adımlar atmıştır; ve
MADEM Kİ, Yakın Doğu ve Orta Doğudaki mevcut jeopolitik çatışmalar, bölgedeki uluslararası sınırların yeniden çizilmesi gibi önemli potansiyel sonuçlar doğurabilmektedir. Sözü edilen sınırlar, burada altı çizilen şekilde savaş tazminatları ve iade etme için sağlam bir çerçeveye oturan diyalog, işbirliği ve barışçıl bir şekilde bir arada yaşaması gerekecek olan Batılı Ermenilerin ana vatanını ve bağımsız Kürdistan’ı kapsamaktadır;
DOLAYISIYLA, AŞAĞIDA BELİRTİLEN KARAR ALINMIŞTIR;
Yaygın şekilde 24 Nisan 2015 olarak bilinen Ermeni Soykırımının yüzüncü yılının arifesinde ve Ermeni Soykırımından kurtulanların ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nin Batı Kesiminde yaşamaya devam eden Ermeniler adına, Batı Amerika Ermeni Devrimci Federasyonunun Bölgesel Kongresi, Ermeni Soykırımı için Adalet İsteği ‘ne dair aşağıdaki taslak metni yayınlamaktadır:
1. Türkiye Cumhuriyeti, tartışmasız bir şekilde, Osmanlı İmparatorluğu Genç Türkler (Jön Türkler) Hükümeti tarafından 1915-1919 yılları arasında planlanan ve uygulanan, daha sonrasında 1920-1923 yılları arasında Kemalist Hareketin de uygulamaya devam ettiği ve Modern Türkiye Cumhuriyeti tarafından, 1924-1937 yılları arasında, kendinden önceki rejimin devamı olarak etnik temizliğe kadar götürülen Ermeni Soykırımı’nı tanımalı ve sonuçlarına katlanmalıdır.
2. Türkiye Cumhuriyeti, işlediği İnsanlığa Karşı Soykırım Suçu nedeniyle Ermeni Ulusuna karşı iade sorumluluğun almak için hızlı ve anlamlı adımlar atmalıdır, bunu yaparken, hiçbir iade / tazmin girişiminin Ermeni Ulusunu kendi topraklarında yaşamaya veya nüfus sayısına ilişkin olarak yeniden eski haline getiremeyeceğinin farkında olmalı, fakat yine de Ermenilere karşı işlenen Soykırım suçuna dair, Ermeni Ulusunun elinden alınan tüm hakları iade ederek geçmişin yanlışlarını düzelmeye çalışarak iyi niyet göstermelidir.
3. Ermeni Ulusunun bölgesel mülki haklarının iadesi, Birleşik Devletler Başkanı Woodrow Wilson’ın 22 Kasım 1920’de aldığı nihai ve bağlayıcı Tahkim Kararına dayanarak uluslararası sınırların yeniden çizilmesini; Ermenistan Cumhuriyeti’nin Van, Bitlis, Erzurum ve Trabzon illeri ve bölgeleri ile yeniden birleşmesi ve bu şekilde Karadeniz’e kısıtlanmadan erişimi sağlayabilmesini, ve bunun yanında İlk(Birinci) Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin sınırları içinde yer alan Kars ve Ardahan illerinin de, Ararat (Ağrı) Dağı’nın ve çevresindeki bölgelerin de iade edilmesini içermektedir.
4. Ermeni Ulusu’nun bölgesel mülki haklarının eksiksiz ve tartışmasız bir şekilde yeniden yapılandırılması; Dağlık Karabağ (Artsakh) Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve uluslararası egemenliğinin ve mevcut sınırlarının kabul edilmesini de içermektedir.
5. Ermeni Ulusu’nun bölgesel mülki haklarının eksiksiz ve tartışmasız bir şekilde yeniden yapılandırılması Nahcivan’ı içermektedir.
6. Ermeni Ulusu’nun bölgesel mülki haklarının eksiksiz ve tartışmasız bir şekilde yeniden yapılandırılması; tüm doğal kaynaklara ve insani yapımı ulaşım, taşıma, taşınma ve arazi kullanımına sınırsız ve bedava erişimi içerecektir.
7. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti, kendi mevcut ve gelecekteki sınırları içinde yer alan yüzlerce antik Ermeni kiliseleri, manastırları, mezarlıkları ve diğer tarihi ve kültürel yapıları, şehirleri ve antikaları tanıyacak, masrafları kendisine ait olmak üzere, koruyacak ve muhafaza edecektir ve ayrıca bunlara karşı yapılacak her türlü yok etme, yağmalama ve ortadan kaldırma girişiminden kaçınacaktır.
8. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan ve Artsakh’a karşı tüm ablukalarını derhal kaldıracak ve kendi sınırlarından kısıtlanmadan geçişe izin verecek ve ayrıca Ermeni Soykırımını , sonuçlarını ve burada altı çizilen onarma/yeniden yapılandırma çalışmalarına dair tüm planı destekleyen, tanıyan ve sıkı sıkıya bağlı olan sözü edilen ülkeler ile ilişkilerini normalleştirmek ve dostluk kurmaya çalışmak için iyi niyetli diğer önlemleri de alacaktır.
9. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti, sınır ötesi şiddet eylemlerini provoke edecek veya Ermenistan Cumhuriyeti ve Artsakh Cumhuriyeti ile barışı tehdit edebilecek herhangi bir askeri ya da diğer aksiyonlar almaktan kaçınmalıdır.
10. Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul Ermeni Patrikhanesini, Kilikya Kutsal Makamını ve/veya Ermeni Ulusunun yetkililerince tahsis edilen ipoteksiz mülkiyet haklarını geri verecek ve mevcut ve gelecekteki sınırları içerisinde yer alan tüm Ermeni kiliselerine, manastırlarına, cenazelerine ve diğer dini, inanç temelli, tarihi veya kültürel yapılara, sitelere ve eski eserlere erişimi sağlayacak, buralardan herhangi bir geçmiş ya da gelecek mülkiyet vergisi istemeyecek veya diğer potansiyel yükümlülüklere dair bir talepte bulunmayacak ve tazmin etmeye yönelik alacağı önlemlerin bir parçası olarak görecektir.
11. Türkiye Cumhuriyeti, Ermeni Soykırımı kurbanlarının soyundan gelen kişilere veya bu kişiler tarafından belirlenmiş topluluklarına ya da örgütsel yetkililerine maddi tazminat ödemeli ve bu amaçla toplanmış ve gerektiği şekilde atanmış olan uluslararası mahkeme tarafından belirlenen tutar ve yollarda Ermenistan Cumhuriyeti’ne ekonomik yardım sağlayacaktır.
12. Türkiye Cumhuriyeti, Ermeni Soykırımı kurbanlarının soyundan gelen kişilere, bireysel ya da kolektif olarak, veya Ermeni Milletine ait temsilci örgütlere ya da kuruluşlara; zamanaşımı kanunları, terk etme teorileri, yasal nedene dayanmayan fiili işgaller ve/veya hem Osmanlı döneminde hem de Osmanlı Sonrası Türkiye Cumhuriyeti döneminde var olan herhangi bir yasa, veya bu taleplerin/iddiaların geçerliliğini etkileyecek diğer yasal handikaplara bakılmaksızın ve hepsinden tamamen feragat ederek kendi yargı sistemini ve mahkememelerine sınırlandırılmamış erişim sağlayacaktır.
13. Türkiye Cumhuriyeti, Ermeni Soykırımının tam ve eksiksiz kabulünü ve sonuçlarını ulusal eğitim sisteminin bir parçası olarak benimseyecek ve tarihinin bu karanlık bölümüne ilişkin açık ve samimi diyaloglara izin verecek ve teşvik edecektir.
14. Türkiye Cumhuriyeti, etnik Ermenilerin, etnisiteleri nedeniyle şu anda ve gelecekteki sınırları dahilinde ayrımcılığa, sindirilmelerine veya rahatsız edilmelerine engel olmak ve bu yöntem yapılan girişimleri cezalandırmak için gerekli olan tüm adımları atacaktır ayrıca, gizli ve/veya Müslümanlaştırılmış Ermenilerin, hiçbir handikap olmaksızın, isterlerse kendi gerçek kimliklerine geri dönmesine ve herhangi bir misilleme ya da intikam korkusu olmaksızın dini ve etnik özgürlüklerini yaşamalarına izin verecektir;
15. Türkiye Cumhuriyeti; Ermeni Soykırımının Yüzüncü Yılı olarak kabul edilen 24 Nisan 2015 tarihinden itibaren, her yıl 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımının Kurbanlarını Anma Günü olarak belirleyecekler ve şu anda ve gelecekte sahip olacağı sınırları içinde sınırlandırılmamış anma organizasyonlarının yapılmasını teşvik edecek ve izin verecektir.
Ermeni Soykırımı için yukarıda belirtilen Adalet İsteklerinin eksiksiz ve hızlı bir şekilde uygulanmasıyla; Ermeni Ulusu, bölgede bulunan Türk, Azeri ve Kürt nüfuslarıyla, sonunda özgün, gerçek, sağlam ve uzun süreli uzlaşma ve barış içinde yaşama ortamı sağlayabilecektir.
Montebello - 22 Haziran 2014
Evet bu gün geldiğimiz noktada Biji Kurdistan mı ( Yaşasın Kürdistan ) Yoksa Long Live Hayastunum ( Uzun yaşa Ermenistan ) mı? Ya da her ikisi birden mi?
YORUMLAR
Kafa karıştıran meselelerde inceleme-araştırma yönünden gerçek bilgilerle okura sunulan yazılarınızı yorumlamasam da takip ediyorum. Bir çok konuda ezbere konuştuğumuzu/konuştuğumu da dürüst olmam gerekirse anladım. Biz Türk milleti olarak kulaktan dolma bilgilere çok itibar ediyoruz araştırma yapmadan biri"ALLAH ALLAH" diye sokağa çıksa ardına takılıp gidiyoruz. Bu yönden öncelikle siz gibi bir kalemin böyle bir sitede yazmış olması tüm okuyuculara bir kazançtır. Benim kızım bir kürtle evli Allah var öncelikle düşündük(kaldı ki insan ayırmak kayırmak şu bizimdir bu bizimdir felsefesi ile yetişmedim) zira ben değil ama diğer insanların önyargı ve düşünceleri kırmak o kadar zor ki! Bunlarla da mücadele verdim. Nedense, hatalı olana hatasını söylemekten kaçındık ve yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal safsatasıyla yıllarca haklı olana haklısın diyemedik. Yazılarınızı okumaya devam edeceğim. Yorumlamıyorsam okumuyorum anlamında değil. Saygımla.
sami biberoğulları
Ben elimden geldiğince, dilimin döndüğünce bir şeyler yazıp değerli dostlarla paylaşıyorum. Umarım tarafsız olabiliyor ve umarım yazdıklarıma kendi duygu ve düşüncelerimi değil olanı biteni aktarabiliyorumdur.
İlginiz için çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Demirci Kawa efsanesini anlatmıştım aslında ama öyle zamanlarda uğramaz bu zibidiler bizim mekana.
Ben o yazının linkini gönderiyorum sana..Bunun 1. si de var..Okumak istersen onun linkini de gönderirim.
Selam ve sevgilerimle.
www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=127483
KEMAH_LI
Ermeni soykırımı neyse Dersim soykırımı zilan newala kasaba aynısıdır... Ermeni kardeşlerimizin yaşadıkları toprakları bugünkü çoğu ismi değişikliğe uğramış olduğunu görebiliriz Mezopotamya uygarlığı bir çok millete ev sahipliği yapmıştır Ermenistan-Kürdistan kardeşliği çok önemlidir dört parça Kurd Coğrafyasının ve Ermenistan devletinin tarihi değerleri ile kültürü ile bir bütün olması gerekir ... isimler üzerinde fazla durmanın bir anlamı yok çünkü yıllarca Ermeni ve Kürtler bu kadim Coğrafya da akraba ve kardeşçe yaşamışlardir İsmi Diyarbakır olmasın da Amed mi olur dikranagerd mi olur hiç te önemli değil çünkü üstünü örtùlmeye çalışıldığı bu kültür yok edilmek isteniyor. ...yıllarca Ermeni soykırımı yoktur Ne mutlu Türk'üm diye kurd katliamı yoktur ne mutlu kardeşlik diye diye inkâr üzerine bir tarih kurdular. ...
MHP'nin Kürtlere karşı tavrı çok devşirmecil çok asimilasyonel ve insani değerleri yitirmiş bir vaziyette tekabül eder. .. ama hakkını vermek gerekirse takdir edilebilir bir yanı var MHP'nin Kurttan türeyis ile kard kurt masallarını çok heyecanlıdir bizim için. ...
.....
Saygılarımla
sami biberoğulları
Eleştirinde kullandığın üslup rencide edici olmadığı için ben de seni rencide etmeyecek bir üslup kullanacağım ve uzun uzun polemikler yerine sadece bir tek soru soracağım. Kürt-Ermeni kardeşliği bu kadar önemli ise neden Türk- Kürt kardeşliği önemli değildir? Diyarbakır niçin Amed ya da Digranekert olsun farketmez de Diyarbakır olarak kalırsa fark eder?
Sorularım bunlar....Kart-kurt meselesine gelince: O Kenan Evren'in bir fantezisiydi. MHP ve ülkücülerle bir alakası yok. Zaten de tutmadı o salakça söylem.
Haa Kurttan Türeyişe gelince: Sanırım Demirci Kawa ile zalim Dehhak'ın mücadelesi efsanesini pek bilmiyorsun. Oysa Kürtler çok iyi bilir bu efsaneyi. Orada da böyle akıl almaz olaylar vardır. Şu zalim Dehhak'ın her gün bir Kürt çocuğunu yediği gibi mesela...Eğer destanlarda ve efsanelerde ille de %100 gerçeklik arayacaksan Demirci Kawa efsanesini bir daha oku derim.
Benden de saygılar.
Öteki Şair
ama yukarıda belirtilen g... kalkmış Kürtler söyleminiz hiç olmamış bir . yakıştırma bizim kimseye bir kinimiz bir ofkemiz yok... Ermenilerin kaderi ile Kürtlerin kaderi bir değildir yaşadıkları drama aynıdır ama kaderleri bkr değildir bunun ayrımına iyi bakmak lazım bugün Ermeni kardeşlerimizin bir yurdu var onları savunacak bir hukuk sistemleri var onları dünyada savunup koruyacak bir devletleri var ... ama Kürtlerin öyle bir şansı yok maalesef ki yok.... Kürt halkı tarih boyunca kandırılmış ve kardeşlik ile kandırilmis bir halk olmasi kaderimiz olarak algılamaya ve buna bizi alıştırmaya çalışılıyor olmasi kabul edilir türden değildir. ...
Tekrar saygilarimla. .
sami biberoğulları
Ben de bir Kürdüm...Kars-Kağızmanlı ve Celali aşireti diye bilinen ( bu gün fazla kalmamış olan ) bir aşirete mensubum. Aşiretimizin ismi aynen bu şekilde yani ''Celali '' olarak Lozan antlaşması öncesinde oraya giden Ermeni Arahonyan tarafından Lord Corzon'a zikredilmiş ve ''Kürt Celaliler var mesela, onlar bizi hiç sevmezler'' diyor.
İşte bu gün pkk nın ve dolayısıyla ABDnin kıçını yalayan Kürtlerden kendimi ayırmak için onlara ''G.tü kalkan Kürtler'' dedim. Biz hiç bir zaman baş düşman ABD nin başkanına '' Biji serok Obama '' demeyiz.
Gelelim iki yüzlülüğüne...Bana verdiğin cevabın ilk satırlarında ''MHP'nin net bir tavrı var Kürtler üzerinde iki kıvirip bir döneklik üzerinde siyaset yapmıyorlar burası çok önemlidir. .. benim için onurlu bir düşman olarak kalacaklar .
Diyorsun
Sonraki satırlarda ise ''bizim kimseye bir kinimiz bir ofkemiz yok...''
Biz de salağız ya yiyoruz tabii ki.
Bu masalları başkasına anlatın siz. Sizi bilmeyenlere, tanımayanlara, Doğu ve Güneydoğu topraklarına adımını bile atmayıp uzaktan ahkam kesenlere anlatın. Bana değil.
Şu kısacık cevabi yazında bile bir sürü kıvırma örnekleri sergilemişsin: Kimseye kininiz, düşmanlığınız yokmuş...Sevsinler sizi
Öteki Şair
Sizin kurd olup olmamanız beni alakadar etmez binlerce Türk tanıdım Kürtlerin haklarını ve Kürdistani haklarının yanında canını dahi verecek kadar Kürtlerin dostu. ... meseleyi kurd Türk arenasına çevirmek kimseye bir şey kazandırmaz ... mesela ismail beşikçi hoca , Kemal pir duran kalkan ve sırrı Süreyya gibileri gerçek bir adaletin ve haksızlığa ugrayanlarin yanında mücadele ettiklerini açık ve net görebilirsiniz. ...
Evet MHP'yi sevmiyorum siyasi ideolojik olarak benim düşmanımdır öyle insanlarla asla aynı düşünceyi paylaşmam ... ama MHP'ye karşı bir ofkem bir kin ve nefretim yok.hicbir siyasi kurulusa karşı ve allahın yarattığı hiçbir varlığa karşı ofkem yok.ama beni inkâr etmekten beni yok saymaktan kendilerine bir gelecek çizen herkese karşı da teslim olacak onları cevapsız bırakacak halimde yok.. Artık nasıl anlıyorsunuz o size kalmış ...
.......
Çokça uzun değildi bence yazı.
Tarihi sevdiğimizden midir nedir, bir çırpıda okuyuverdim.
Ermeni Meselesi yazınızı da okumuştum baştan sona.
Konu,
gerçekten enteresan bir konu.
Şu haritaya değinelim önce.
Malumunuz, ben Trabzonluyum.
Doğup büyüdüğüm toprakların müstakbel bir Ermeni devleti sınırları içinde çizilmesinden çok rahatsız olduğumu belirteyim önce.
Şunu belirteyim ki;
bu yazıyı kaleme alanlar, buraları gelip görmemiş, insanını tanımamışlar besbelli.
Sıkar biraz buradan bir çakıl taşı bile almak.
O nedenle, bu konuyu geçiyorum.
Eğer Rusya'nın,
siyasi, askeri ve ekonomik çıkarları olmasa idi ve bu nedenle de Ermenistan'da kovuşlanma ihtiyacı duymasa idi,
çoktan paspas olmuştu bu yaygarayı koparan insanlar iki Türk devleti arasında.
Yaptıkları zalimlikler nedeni ile, Azerbaycan'da inanılmaz bir nefret oluşmuş Ermenistan'a karşı.
İnsanlar,
dört gözle savaşın çıkacağı, Ermenilerin Karabağ'dan atılacağı günü bekliyor.
Yav arkadaş,
senin edin ne, budun ne?
Yaslamışsın sırtını başka milletlere, devletlere, ahkam kesmedesin.
Bu devirde kim kime yardım eder çıkarı olmadıkça?
Sözü uzatmayalım.
Tüm bu yazılanlar safsatadan ibarettir.
Öyle oturmuş biri,
bir şeyler yazmış, bir şeyler çizmiş, haritalar icat etmiş diye,
kendi kendinize gelin olup, bir şeylerden pay çıkarmayın demeli bu şaşkınlara.
Yani hocam,
bu işler o kadar kolay değil.
Birinci dünya savaşında yaşananları, tarihe merakı olanlar çok iyi biliyor.
Bu ülke kanla kuruldu.
Bölmek isteyenlerin de, akıtacak yeteri miktarda kanları olmalıdır.
Güzel bir çalışma olmuş.
Elinize sağlık.
sami biberoğulları
Meseleyi gayet güzel özetlemişsin.
Bazıları kendi kendine gelin güvey oluyor ama yine de uyanık olmak lazım. Baksana arkadaşın biri '' Diyarbakır olmasın da Amed ya da Digranekert olsun fark etmez'' diyor. ( Öteki şair rumuzlu bey ) Ben sordum neden Diyarbakır olmasın da Amed ya da Digranakert olsun'' diye..Bakalım cevap verecek mi.
Selam ve sevgilerimle.
derin bir konu derin bir düşünce ve şapkayı önüne alıp düşünülmesi gereken gerçekler...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Yazının baştaki giriş bölümünü bir yazınızda daha okumuştum. Okuyucuya haksızlık ediyorsunuz.
Zaten okunuyor yazılarınız, böyle sitemli başlık atmaya hiç gerek yok.
Ermeniymiş, Kürtmüş beni nedense ilgilendirmiyor.Beni asıl ilgilendiren ülkemiz üstüne oynanan oyunlar.
Ülkemiz bölünmek isteniyor ve kürt yurttaşlarımız soyu ermeni olsun kürt olsun farketmez, kullanılıyor
milliyetçi duyguları kabartılarak.
Ülkemizden bir şeyler koparmak için öne sürülen koca bir yalan Ermeni soykırımı.
Bilgilendirici güzel bir yazıydı,
selâm ve sevgilerimle..
sami biberoğulları
Gerek sizin gerek diğer iki diğer arkadaşın da dikkat çekmesi üzerine yazımın girişindeki o sitem dolu cümleyi kaldırdım. Evet çok yanlış yapmışım çünkü böyle yazıları okumayanlar yine okumayacaklar ve onlara yaptığım bu sitemi görmeyeceklerdi. Böyle bir ifade ise yazılarımı okuyan arkadaşlarımı ister istemz irrite etti. O bakımdan okuyan arkadaşlardan -siz de dahil- özür diliyorum.
Yzımda karşı karşıya olduğumuz tehlikenin ya da sorunun sadece bir Kürt sorunu olmadığını izah etmeye çalıştım. Bu sorun sadece Kürt sorunu olmadığı gibi Ermeni sorunu da değildir. Yazımda kullandığım resmde o haritanın başındaki kişi ABD nin 1918 li yıllardaki Başkanı Wilson dur. Yani sorun uluslararsı bir sorundur.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam tek bildiğim bu ülkeyi bölmek isteyenin genelde kürt adı altında aslı ermeni olan kişilerdir Asıl kürtlerin bu ülkeyi bölmek istediğine kesinlikle inanmıyorum ha yokmudur vardır tabi ama çok azınlıktadır sizin o ŞU ERMENİ MESELESİNE BİRDE BİZ DOKUNALIM yazı dizinizi baştan sona okudum ve kopyasınıda aldım Tarihi olarak sizden çok yararlanıyorum kaleminize emeğinize sağlık saygılarımla
sami biberoğulları
Ben Kürt asıllı olduğuma göre başka delile gerek var mı? )))
Selam ve sevgilerimle.
Çıktı aldım
zira sizin yazdıklarınız arşivlik
sonra yorum yazmaya gene geleceğim/
ermeni meselesi konulu yazı dizinizi de arşivledim
Kobani konulu yazınız da aynı şekilde arşivime girdi ve okuduğumu anlattığımda gördüm ki kimse bilmiyor
yine geleceğim
saygı sunuyorum
sami biberoğulları
Neyse ben çok çok teşekkür ediyorum. Dilim döndüğü elimden geldiği kadar bu tür yazıları yazmaya devam edeceğim.
Selam ve sevgilerimle.
Filiz Şahin.
sadece anasının nikahını istememmişler ki o isteklerinden birini alırlarsa zaten onu da almış olacaklar.
çıktımı aldım arşivime taktım
emeğinize sğalık
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve güzel yorumuz için çok çok teşekkür edrerim.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam iki konuda haksızlık ediyorsunuz. Birincisi kendi adıma ‘’ ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM’’adlı yazı dizisinin her bölümünü satır satır okudum. İkincisi Amerika, İngiltere, İsrail, Ermenistan ve diğer perde arkasındaki şer odakları hakkında çok yanlış düşünüyorsunuz.
Hocam görmüyor musunuz? Adamlar bölgedeki Kürtler için nasıl yırtındıklarını Kürtlere olan sevdalarından dolayı sinelerini parca parca ettiklerini bağırlarını Kürtlere açıp özgür Kürdistan için ne mücadeleler verdiklerini yani ne diyeyim teessüf ederim.
Kaleminize emeğinize sağlık
Saygı sevgi selamlarımla.
sami biberoğulları
Birinci eleştirini çok çok haklı bulduğum için yazımın o sitem içeren cümlesini sildim. Her ne kadar sözlerim sizlere değil idiyse de düşündüm ki okumayan zaten okumayacak ve o sitemden haberi bile olmayacak. O halde okuyan arkadaşlarımı rencide eder bu sözler. Yani o konuda çok haklıydınız. Yalnız 2. Haksızlığımı anlayamadım. ABD, İngiltere, İsrail, Ermenistan ve diğer şer odakları hakkında yanlış düşündüğüm ile ilgili olanı yani.
''Hocam görmüyor musunuz? Adamlar bölgedeki Kürtler için nasıl yırtındıklarını Kürtlere olan sevdalarından dolayı sinelerini parca parca ettiklerini bağırlarını Kürtlere açıp özgür Kürdistan için ne mücadeleler verdiklerini yani ne diyeyim teessüf ederim'' demişsin...Görmez miyim Sevgili Sehat..Yazımdaki resimde harita başındaki herif kim? ABD nin 1918-1920 li yıllardaki başkanı Wilson. O haritayı yapan da o.
Selam ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Sevgili abim keşke silmeseydiniz birincisinde de ikincisinde de latife yapmıştım samimi söylüyorum gülücük koysam mı? Koymasam mı? Diye düşünmüştüm ama herhalde nazire yaptığım anlaşılıyordur düşüncesiyle koymamıştım. Benim hatam oldu. Özürlerimle
Yazının her satırı için elinize kolunuza emeğinize sağlık bu yazıyı özgür Kürdistan hayalleri olanların okumasını çok isterim.
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Diğer yorumları da okuyor musun?
Özellikle ''ÖtekiŞair'in'' yorumlarını...
sami biberoğulları
Diğer yorumları da okuyor musun?
Özellikle ''ÖtekiŞair'in'' yorumlarını...
Serhat BİNGÖL
Evet, okuyorum hocam yorum yapmayı düşündüm ama sizi aşmak istemedim. Arkadaşımızın fikirlerine ‘’özgür düşünce’’ kapsamında değerlendireceğim ama gerçektende çelişkilerle dolu açıklamaları var örneğin; Ermenileri kardeş kabul etmesi! İnsan hakları bağlamında elbette bizlerde hiçbir Ermeni’nin burnunun bile kanamasını istemeyiz ama kardeşlikse onu kabul edemem çünkü âcizane benim kardeşlik kıstasım İslam kardeşliğiyle sınırlıdır. Arkadaşımızın Kürtlüğü konusunda bir ideada bulunamam ama İslami bilgileri tartışılır.
Niye? çünkü yüce ‘’ALLAH’’ Kuran-ı Kerimde yanlış hatırlamıyorsam Nida suresi 51.ayet’te şöyle buyuruyor;’’ Hıristiyanları ve Yahudileri dost edinmeyiniz onlar bir birinin dostudur siz onların dinine geçmedikçe onlar sizi dost ve kardeş görmezler’’diyerek devam eden ayet’te bir Müslüman’ın nasıl düşünmesi ve hareket etmesi gerektiği açık ve nettir.
Arkadaşımızın ifadeleri düşündürücü!
Saygılarımla
Serhat BİNGÖL
Eve geldiğimde Kuran’a baktım nisa suresi 51.ayet değil maide süresi 51.ayetmiş
Eyvallah hocam yüreğinize sağlık geçmişlerine rahmet olsun malumunuz bu ülkeyi parçalamak için türlü oyunlar oynandı oynanmaya devam ediyor .Tükiyem en kısa zamanda özüne dönmeli içte tek yumruk olup dünyaya kuvvetini göstermek zorundadır.Mahkumdur.Yoksa oyunlar bizi içten parçalar birbirimize düşürür.
Onun için ikdidarıyla muhalefetiyle kısır çekişmeleri bırakıp birlik olmak zorundayız .Dünyanın geleceği Türkiyeye bağlıdır fakat bazılar hala uyuyor uyanmak istemiyor. hala ne olduğunun farkında değil.Selam ve saygılarımla hocam
sami biberoğulları
Gelin canlar bir olalım denilecek zaman bu zaman. Allah birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın.
Selam ve sevgilerimle.
Evet yazı oldukça uzun ama okudum.
Kayseri, develi doğumlu olan babaannemin de aslında bir ermeni kızı olduğuna dair söylentiler duymuştum küçükken. Yıllar sonra bunu araştırmak, gerçek nedir anlamak için soy ağacımızda epeyce geriye gitmiştim ama bir sonuç elde edemedim.
Annemin ailesi ise yedi kuşak İstanbullu. Ancak onların İstanbul'a Sinop'dan geldikleri oraya da Rusya'dan gelmiş oldukları ve anamın beyaz bir Rus olduğu gibi bir rivayet de vardı. Yani herkes kökenini iyi araştırsa bir karışıklık çıkar. Osmanlı döneminde olanlar malum...
Geçmişte ne olmuş bitmiş yazılanlardan, ortaya dökülecek kanıtlardan bilebiliriz bunu. Ama ne olursa olsun her zaman barıştan, kardeşçe yaşamaktan yanayım. Geçmişle yüzleşerek mi olacak artık bilmem bir huzura ersin şu dünya yahu!!!
sami biberoğulları
Meselemiz soy-sop incelemesi ve ırk araştırma meselesi değil. Bu ülkede nice kumandan vardır ki asıllrı Sırptır, Hırvattır, Bulgardır ama bu devlete en büyük hizmetleri yapmışlardır. Aslen bir Ermeni çocuğu olan Mimar Sinan Dünyanın en büyük ve görkemli camilerini yapmıştır.
Bu memleketin huzuruna, barışına, kardeşliğine gölge düşürmeyenle hiç bir alıp veremediğimiz olmamıştır, olmayacaktır da ama başka emeller peşinde olanlara da gereken cevap verilmelidir mutlaka:
Evet..Şu dünya artık huzura ersin...
Selam ve sevgilerimle.
Billur T. Phelps
Bizim ülkemizin üzerinde çok göz var.. Neresinden ne koparsak peşinde millet...
Ama o kadar da kolay değil...
Sevgili hocam:
Uzun ve bilgilendiren, çok açılı bir perspektif getiren yazınızı sonuna dek okudum. Belgeler, idealler ve yaşananlar tüm çıplaklığıyla ortaya konulmuştu. Özenle ve bir ulusun derdini başkalarına anlatabilmek için giriştiği serüven, öteki ulusunsa tarirsel süreç boyunca savunma pozisyonundan gayrı bir yöntem izlemeyerek kendisini adeta peşinen mesul ilân ettiği bir kör dövüşü çok hoş anlatılmıştı. Fakat yazının giriş bölümündeki aşk sancısı çekenler okumasınlar vb. İfadeleri aşırı buldum. Kanımca çok nadide bir anlatı olan yazıya gölge düşürüyordu bu ifadeler. Zira, konuyaa vakıf olmak isteyen, ancak aşkı da yaşamının bir yerlerine oturtmuş insanlarda bir olumsuz algıya neden oluyordu. Yine kanımca, bu ve benzer yazıların her kesimden insanımızca okunması, her kesimden insanımızın ülkesine, yaşadığı cografyaya, bu cografyanın tarihsel sürecine dair bilgi sahibi olması elzem. Siz kuşkusuz ki bunu yaptınızsa, bir bildiğiniz vardır. Aslında ben de yazılanların geniş kitlelerce okunmaması, insanların genelde aşk ve aşk içerikli yazıları okuyup yordaması, bu yordayışı da çoğunlukla dalkavukça yapıyorluğundan rahatsızım. Hal böyle dahi olsa, genellemeler yaparak insanları yazılardan ve okumaktan uzaklaştırmayı maksadını aşan bir yaklaşım olarak görmekteyim. Hem ben de aşk acısı çekiyorluklarımla, aşka dair kendimce özenli özensiz girişimlerimle, insani olan bu duygudan nasiplenmekteyim. Direkt olarak kendimi ileri sürdüm ki, ne tartışılacaksa benim üzerimden tartışılsın. Yüksek gönüllülüğünüze, hoşgörünüze sığınarak aktardığım bu düşüncelerim, umarım ters tesir yapmaz. Saygı ve selâmlarımla.
sami biberoğulları
Gerek senin gerek diğer iki diğer arkadaşın da dikkat çekmesi üzerine yazımın girişindeki o sitem dolu cümleyi kaldırdım. Evet çok yanlış yapmışım çünkü böyle yazıları okumayanlar yine okumayacaklar ve onlara yaptığım bu sitemi görmeyeceklerdi. Böyle bir ifade ise yazılarımı okuyan arkadaşlarımı ister istemez irrite etti. O bakımdan okuyan arkadaşlardan -siz de dahil- özür diliyorum. Her ne kadar o sitemler sizlere değil idiyse de yine de haklıydınız.
Aşk sancısına gelince...İşte o konuda da ben haklıyım aslında ama yine sanırım doğru cümlelerle ifade edemedim söylemek istediklerimi.
Üç askerimizin şehit edildiği bir günde dahi yegane sıkıntısı ayrıldığı sevgilisi olup sadece bunu konuşan insanlar var. ya da sabahlara kadar bir mantı- kek muhabbeti ( Özel bir konu tabii ki. anlatması uzun sürer ) Yahut ya Allah'ın kulu iki satır bir şey de o vatan evlatları için yaz, Karamanda 16 kişi toprak altında onlar için yaz bir şeyler. Yok...Aşkım da aşkım...İşte aşklarının gaz sancısı tutanlar dediklerim bunlardı. Yoksa merak etme aşk acısı çekenlerin en başında geliyorum ben pek belli etmesem de. Yani o acı ve sancı bende de var ziyadesiyle.
Neyse...Her şeye rağmen yine de özürlerimin kabulünü rica ederek selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Madem ki amerika kızılderelilerin,
Orada ne işleri var beyaz adamların..
Kara afrika siyahların ne işleri var güney afrikada beyazların..
Tebrik ederim hocam saygılarımla.
sami biberoğulları
Şimdi... Versinler Bize Orta Asyayı. Japon Denizinden Hazar denizine, Hindistandan Sibiryaya kadar olan toprakları madem..