- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KADER (SİZ) MELEK
Yollar kar altıda göz alabidiğine uzuyor.Kar yolu kesmiş.Issız,sesiz,terk edilmiş gibi.Yalnızlığa mahkum tek tük bacası tüten evler küme küme dağılmış.Don,kar ve soğuk tüm haşmetiyle örtmüş evleri,yolları..Yalnızlılk her yere sinmiş...Evler,eve benzemiyor biriketten yapılmış tek göz oda.Ya da bir sofa iki oda...Kış güneşi,kar bulutlarının arkasında bir kaybolup bir gözüküyor.Isıtmaktan yoksun kara yansıyan ışıkları göz kamaştırıyor...Küçük,çelimsiz bir kız çocuğu biriketten bir evin kırk dökük kapısında,zor taşıdığı kovadaki suyu yere koyup,buz tutan ellerini ovuşturarak -Ana suyu getirdim.Diye içeriye sesleniyor. Anası -Onu bırak. Bir kaç kova daha getir.Bir kova suyla iş mi görülür? Aha gün bitiyor neredeyse öğlen olacak.Sen hala uyuşuk uyuşuk gez.Sanki bana görücü gelecek...diye söyleniyor.
-Anaaa ben istemeyom demedim mi?!Ben okuyacam.Doktor olacam.Kimse gelmesin beni görmeye..kimse istemesin..Evlenmeycem ben..
-Bak hele sen.Dil de pabuç kadar.Kız sana soran mı var da böyle abuk sabuk konuşuyon.Beni çileden çıkarma.. Buban,ağan duymasın.Kırar bacaklarını.Okulmuş!! ne işin var okulla. Okuyup da ne olacan.Bak ağa zengin.Senin de bizim de hayatımız kurtulacak.Elde yok,avuçta yok.Akşama ne yiyecez ondan habarın var mı ? Hadiii dikilip durma öyle birkaç kova daha su getir...Melek sessizce boynunu büküp,yavaşça kovayı yerden aldı.Çeşmeye yöneldi.Keskin bir ayaz ellerini yüzünü dalıyordu, Evlenmek falan istemiyordu.okumak doktor olmak istiyordu.nerden çıkmıştı bu ağa.Nasıl,ne zaman görmüştü onu.Görmez olasıca.Babası geçen akşam sofrada,yüzüne bakmadan Melek artık okula gitmeyecek.Koca kız oldu.Evlenme çağı geldi.Şükür biz de kurtulduk.Başımıza devlet kuşu kondu.Ağa haber salmış.Kızına talibim diye.Bu gün yarın istemeye gelirler.Yakışık almaz artık okula neyin gitmesi.Dediydi de dünyası karardı. Bir haftadır okula da göndermiyorlardı.Keşke öğretmene bir haber salabilseydi.Belki yardım eder,babasını okuması için ikna ederdi.Ama bir yere gidemiyordu ki.Ahaa şu çeşme başından başka.Okul,çarşı yasaktı..Babası görmeyecem,görürsem bacaklarını kırarım demişti.. Ahhh bir haber yollasa öğretmene.Öğretmen kesin bir çare bulurdu.Ama nasıl ,kiminle gönderecekti.Bir ağabeyi iki ablası kendinden küçük bir kız bir de erkek kardeşi vardı.İki ablası da kendi gibi daha çocukluğunu yaşamadan koca evine gitmişti.Babası bir boğaz eksilsin diyerek başlık parasını verene vermişti onları.Onlar,kendi gibi şanslı değildi okula bile gidememişlerdi.Hoş kendisi de artık gidemeyecekti.Köye yeni gelen öğretmen köydeki tüm çocuklar kız erkek ayrımı yapmadan hepsi okula gelecek. Yoksa cezası büyük demişti de babası cezadan korkmuştu.Okula gitmesine razı olmasa da ses çıkaramamıştı.Öğretmene bir şey diyememişti.Ama evde canına okuyordu Sağa sola bakmıyacan,hemen dosdoğru eve gelecen diye tembihliyordu.Bu ağa işi çıkınca pek bi sevinmişti Şimdi ne yapıp edip öğretmene haber salmalıydı.Anası duymadan Emeti’lere gitse Emeti’ye böyleyken böyle git öğretmene haber ver dese.Öldürür anası.Hem nasıl gidecek ki! Anası bir dakka gözünü üstünde ayırmıyo.İşte anası yine -Meleek kızz Meleek nerde kaldın? Getirsene suyu aha akşam olacak. Diye sesleniyordu..Çaresiz kaldırdı kovayı çelimsiz bacaklarıyla sallanarak evin yolunu tuttu....
Güneşin zayıf huzmeleri yavaşça köyü terk ederken karanlık da çökmeye başlamıştı.Melek Pencerenin önündeki sedire oturmuş kara kara düşünüyordu.Ne olacaktı şimdi? Ne yapacaktı ?Evlenmek falan istemiyordu.Hele kendinden onlarca yaş büyük,dedesi yaşında o adamla nasıl evlenirdi ki..Allah bile buna razı gelmezdi.O daha küçücüktü.şehir yerlerinde yaşıtları bebekleriyle oynayıp,okula giderken o nasıl evlenirdi.Aklı bir türlü almıyordu..Keşke şeerde yaşıyo olsalardı babası da o zaman. illa evlenecek diye tutturmazdı.Orada rahatça okuluna gider,doktor olur sonra da köydeki hasta çocuklara,kadınlara bakardı.
Anası odaya hışımla girdi.
-Ne oturup duruyon kız .Hadi hazırlan. Yeni esvaplarını giy. Neredeyse gelirler..
-Anaaa gözünün yağını yiyem. Ne olur bubamla konuş. Küçük o daha de,olmaz de,okuyacak o de ,ne olur ben evlenmek istemiyom.Okumak doktor olmak istiyom..
-Geet kızzz. bubana nasıl derim ben bunları.Beni de de seni de öldürür.Bilmeyon mu? -Hadi kızım hadi deli deli düşünüp durma.Bak ne güzel zengin olacan.Evin olacak.Ocakta yemeğin hep kaynayacak.Yeni yeni urbaların olacak hadi benim güzel kızım,hadi Meleğim.
Anası ocağa odun atarken söyleniyordu.O öğretmen var ya..İşte,hep o yani gelen öğretmen çelmişti kızın aklını.Kız kısmı okuyup da ne olacaktı sanki.Ablaları evlenip,yuvasını bilmişti de kötü mü olmuştu. İyi ki onlar,okula neyin gitmemiş, akılları çelinmemişti..Bu gitti de ne oldu sanki bir okumadır tutturmuştu...Unutur unutur hele bi evlensin. kucağına bebesini alsın okul falan kalmazdı aklında.Buralarda hep böyleydi.O da küçücükken varmamış mıydı kocaya. varmayıp da ne yapacaktı zaten.Kim bakacaktı kolay mı?..Okumakmış.Hadi okudu deyelimm.Bunun sonrası var. Nasıl,neyle gidecek böyük şehre.Kim kollayıp kayıracak kızını oralarda.Yok yok böylesi daha iyi.Evini ,ocağını,yuvasını bilsindi.
Akşam iyice inmiş kadın akşam sofrasını hazırlamaya girişmişti.Kızzz hadiiii soraya su getir diye seslendiğinde kocası sofraya kurulmuştu bile.Kimseyi beklemeden atıştırıp duruyordu.Hiç konuşmadan çarçabuk yemek yenildi Kocasının gözlerinde garip bir ışık yanıp sönüyordu.Bilirdi hayal kurmaya başladığında böyle bakardı kocası.Başlık parasını hayal ettiğini adı gibi biliyordu.Gevşemişti adam.Bir güven,rahatlık gelmişti üstüne..Kapının çalınmasıyla Kocası yerinden kalktı Hadi siz içeri. Deyip gidip,kapıyı açtı.Ağa yanında iki kişi,eli kolu hediyelerle dolu kapıdaydı.Kocasının sesi geliyordu
-Buyur ağam,buyur hoş gelmişsiniz.
Ağa sobaya en yakın yere bağdaş kurup oturdu. yanınıdakiler de kapı ağzına yakın bir yerlere çöktüler.Neden sonra kocası seslendi.-Melek kahvelerimizi getirsin gayrı..
Anası,Bir tepside kahve dolu fincanları tutuşturdu eline.Hadi kız deyip itekledi odaya.Melek,küçücük ellerinde zor taşıdığı kahve tepsiyle oda kapısına geldiğinde ağanın keskin bakışlarını üzerinde hissetti.Yılışık gülümsemesi yüzüne yayılmış,zayıf,sakallı yaşlıca bir adam yiyecekmiş gibi ona bakıyordu.Korkudan olduğu yere mıhlanmış gibi kalakaldı.Eşikten adım atamıyordu.Babasının sesiyle irkildi.
-Getir kız kahveleri.
-Maşallahhh pek de güzellleşmiş.Büyümüş,serpilmiş.Dedi ağa,yılışık sesiyle.
Melek o kadar masum o kadar güzeldi ki .Çocuk yüzünde kocaman iri kahverengi gözleri yüzünün büyük bir kısmını kaplıyordu.Kirpikleri,o güzelim ceylan gözlerini kötü bakışlardan korumak istercesine gür ve uzundu.Pembe yanaklar,hokka gibi bir burun, küçücük bir çene.iİlahi bir ressamın elinden çıkmış gibi adına yakışan,ilahi bir güzellik veriyordu ona.Ama buralarda güzellik kötü kader ve şansa delaletti.Boşa denmemişti Allah çirkin şansı versin diye..
Ne zamandır köyde bir telaş,bir koşuşturmacadır sürüyordu.Melek hiç istemediği yeni evine,kocası olacak o adama gelin gidedecekti.Köydeki bütün kadınlar seferber olmuştu.Kimi imrenerek,kimi acıyarak yardıma gelmişti.Köyde düğün kurulmuş,ağa kesenin ağzını açmıştı.Küçük gelininin yüzüsuyu hürmetine sofralar kurdurmuştu,Davullar,zurnalar çadırıyordu.Herkes duysun işitsin ki ağa bilmem kaçıncı karısını alıyordu.
Uğursuz gecenin sessizliğini peş peşe duyulan silah sesleri yırttı..Bütün köy sesin geldiği yöne aktı.karınca sürüsü gibi nerden çıktıkları belli olmayan bir yığın insan birden ortaya çıkmış,ölünün başına toplanmıştı.
Ağası vurmuş diyordu biri..
Kaçarken görmüş...Ardına düşmüş.Neden sonra kıstırmış burada..Yürü kız demiş.Sen bizi rezil mi edecen .Sen bizim namusumuza leke mi sürecen.Öldürürüm seni.Dön demiş..
-Melek ,ağam,ölsem de dönmem.Öldürürsen öldür.Ben o adamla evlenmem diyesiymiş.
Ağası,çekmiş tabancayı vurmuş.
Küçük masum kızın karlar üstünde yatan çelimsiz,küçücük bedenine,kana bulanmış elbiselerine inat,yüzüne tatlı bir yorgunluk ve dinginlik sinmişti.Görenlerin uyuyor sanacakları kadar masum,çocuk yüzü,yaşanmamış gençliğiyle henüz oniki yaşında bu dünyadan göçüp gitmişti Melek.
Anası,çökmüş başına saçını,başını yoluyor,Meleğim,maralm,ceylanım,Kadersizim..Diye dövünüp duruyordu.
Kalabalığın arasından sıyrılan yaşlı bir kadın,
-Bu nasıl yazgı? Bu nasıl kader ?Allah kahretsin hepinizi.El kadar bebelerinizi babası,dedesi yaşında koca koca adamlara verip,buna yazgı mı diyorsunuz siz?Hepinizin vebalı var bu masumun ölümünde.Diye söylenerek kalabalıktan uzaklaştı. Canan YÖNTER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.