- 776 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇÖZÜM SÜRECİ NETAMESİ
Son derece hassas ve zorunlu bir süreçten geçiyoruz: şı çözüm süreci arifesinde. Sokaklarda kaynatılan nefret kazanına sabr-ı sebatta karar kılmak öylesine zor ki… Tarafları kargaşaya sürükleme konusunda sağ olsun (!) dış mihrak kışkırtıcısı Almanya ( Yeşiller Partisi ) başta olmak üzere Avrupa spekülatif yaklaşımları sergileme noktasında elinden geleni ardına koymuyor.
Zaten ayet-i kerimede de yüce rabbimiz zikretmek suretiyle bizleri uyarmıyor mu ‘’ Müminin mümin kardeşinden başka dostu yoktur ’’ diye! Bu sokak olayları da neyin nesi kardeşim? Hiç hak ediyor mu aceba böylesi terörizm hareketlerini doğu gibi mübarek şehirlerin ana merkezi konumundaki kutlu diyarlar? Diyarbakır desen zaten tasavvufta velilerin bereket yatağı ve birçok peygamberin ziyaretgâhı ve nurlu kabirlerin istikâmetgâhı.
Sokaklarda oyun oynayan çocuklara para verip, huzuru ve sükûneti bozanlar da neyin nesi, kimin fesi oluyor? Halen anlamış değilim. Oluk oluk akan kardeşkanına seyirci vicdan yoksunlarına karşı yarasını sarmak, dahası aradaki kanlı düşmanlığa son vermek gerek ülkücüler ve gerekse de solcu Kürtlerin (Bdp ve Hdp)’in işine gelmiyor tabiî ki! Ellerinden cesaret hapı verip aldıkları hatta tabiri caiz değilse de ara malı gibi kullandıkları ayak işlerini yaptırdıkları adamları gidecek. Angarya işler ise bizatihi kendilerine kalacak ya kendilerince haklı bir militan kaybının endişesini derinden duyuyorlar şu çözüm sürecinde. Böylece olayları bugün Kobani yarın başka bir kılıf altında ısıtıp tekrar kargaşa tadında sunmayı çare görüyorlar.
Bu hassas dönemin arabulucu noktasında kilit rolü üstlenen Abdullah Öcalan’ı itibarsızlaştırma, politikası güdülmeye başlandı: solcu Kürtlerin gündemi lehine evirme politikasında. Her ne denli geçmişinde çoluk, çocuk demeden kanlı eylemlere imzasını atan ve onlarca masumun diyetini hapsedilmek ödemeye kâfi gelmese de haz edilmeyecek sayısız kıtaller ve canice vahşetlerin adamı Apo, bence bu kanlı ve gözyaşı buğulu süreci bitirecek eldeki altın anahtar ve kilit isimdir.
Bir Ermeni’yi karşına alıp da kavga dövüş olmadan rahatça konuşabilirken 1915 ermeni tehciri olaylarını ne güzel! Rumlarla Kıbrıs’ta müzakere görüşmeleri için eli kanlı azınlık çetelerini adam yerine koyup antlaşma imzalarsın da birkaç kanı bozuk nefret kusuyor, düzenini bozuyor diye yıllar yılı akan bu kan selini görmezden gelmek ve İslâm’ı yaşama noktasında birçok kesimden daha zirvelerde bulunan Kürtleri yok sayamazsınız ey kafatası sevdasına düşen ülkücüler!
Neymiş efendim vatana ihanet! Hop arkadaş dur orada bir bakayım! Sen savunduğun bu gayenin hedefi vatanın selameti mi yoksa kuru kafatasıcılık iddiası ile meşhur dönme (Ziya Gökalp) ağzından İslam’ı yudum yudum içen Kürtlere nefret kusmak mı?
Bu konunun kabul edilebilir birçok insanî ve insaf dolu tarafı olduğu gibi şiddetle de öteberi edilecek birtakım noktaları da mevcuttur. Bunları sıralama yoluna gidersek eğer:
1) Hiçbir şart koşulmaksızın Doğu’da Pkk’nın silahını bırakması
2) Dağa çıkma hadiselerine karşı, ailelerin elerlini sorumluluk taşının altına koyması ve çocuklarını bilinçlendirmesi
3) Sokak Olaylarına meydan verilmeyecek şekilde polise yetki verilmesi
4) Bayrak indirme girişimi gibi tahriklerde gereken önlemlerin alınması ve gerekirse hiç gözünü kırpmadan öldürme yoluna gidilmesi
5) Doğu insanının çözüm sürecine destek olunması, elden gelen yardımın esirgenmemesi
6) Birlik ve beraberliğimizi zedeleyen olaylarına toplu şekilde kardeşlik hissiyatı ile karşılık verilmesi ve engelleme yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Böylesi önlemler iki taraflı ve muahede halinde alınmadığı takdirde gerek Kobani ve gerekse de gezi olaylarının sonu gelmez. Daha nice masum insanın canları yanar kim bilir? Bu bakımdan Doğu insanına ve bizlere düşen en büyük vazife evladını kardeşlik hamuruyla yoğurup, bilinçlendirmek böylece eğitim yolunda ulu bir çınar gibi kökleri maziye dayanacak halde yetiştirmek olacaktır.
Bu demek değildir ki; bütün suç ayrılıkçı ve solcu kesimin Kürtlerinde? Asla! Ortada bir suç varsa o her zaman iki taraflı olagelmiştir günümüze kadar! Bilhassa cumhuriyet döneminde yapılan Zilan katliamı, Dersim katliamı, Halepçe katliamı, Enfal katliamı gibi eklenen Uludere hadisesi de tuzu biberi olmuştur. Biz de tarihin bu karanlık sayfalarına ilmin refakatinde ışık tuttuğumuz ve onları ne derece anladığımız ölçüde kardeşlik can kazanacak ve sevgi sunacaktır huzura susayan yanık gönüllere.
Karanlık eller sokakları kirli emelleri için ele almadan bize düşen asli vazife, her daim bir olmak ve yine birlik halinde diri kalmak gereğince büyük ülkemiz gibi bağımsız Türkiye olmaktır.
Kalemdâr 01.15.38 23.10.2014.