- 581 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İLK İŞÇİ KADIN ŞAİRİMİZ
Tarihimizdeki ilk işçi kadın şairimiz Yaşar Nezihe Bükülmez’dir. Onun önemi
sadece şairliğinden gelmemektedir. Aynı zamanda kadın hakları konusunda verdiği mücadele, bu savunusunu kendi yaşamına taşıyabilmesi ve işçi sınıfının çıkarlarına yönelik yürüttüğü mücadele onu önemli kılmaktadır.
Yaşar Nezihinin tüm yaşamı büyük zorluklar içinde geçti.İşçi hakları mücadelesini Amele Cemiyeti çatısı altında yürüten bu güzel insan, Kantar idaresi amelesi bir babanın kızı olarak 17 Ocak 1882’de Silivrikapı’nın yoksul yerlerinden birinde dünyaya geldi.Altı yaşındayken annesini kaybeden Yaşar Nezihe, teyzesinin yanına sığınmak zorunda kaldı.Okumaya çok hevesliydi ama babası kızların okumasına karşıydı.O yinede mahalle mektebine gizlice yazılınca babası onu evden kovdu.
Yaşar Nezihe’nin mücadeleci kişiliği işte o yaşlarda oluşmuştu.Yoksulluğun çektirdiği sıkıntılarla, okumaya duyduğu ilgi sayesinde küçük yaşlarda yazmaya yöneldi. Ahmet Rasim’in Leyla Feride imzasıyla yazdığı şiiri okuduktan sonra,ona özenerek on dört yaşında şiir yazmaya başladı. Malumat gazetesinde Mahmure, Mazlume, Mehcure, takma adlarıyla bir çok şiir yayınladı.
Yaşar Nezihe’nin ilk evliliği kendisinden yaşça oldukça büyük olan Atıf bey’le idi.Bu evlilik babasının iyice yoksullaşması üzerine zorla yaptırılmıştı.Ve kocasıyla geçinemedi, ayrıldı.Daha sonra mühendis Fevzi Bey ile evlendi.1906’da ilk çocuğu Vedat dünyaya geldi.Sonra da sırasıyla Suat ve Sedat doğdu.Kocasını çok seviyordu fakat bu mutluluk uzun sürmeyecek kocası onu aldatacak ve üstelik birde eve kuma getirecekti.Onun gibi bağımsızlığına düşkün bir kadın bu durumu kabullenemezdi.Oda öyle yaptı ve çocuklarını yanına alıp kocasını terk etti.
O dönemin koşullarında bir kadının yalnız yaşamayı göze alması çok zordu.Buna rağmen çocuklarıyla tek başına mücadele etti. Yaşamını sürdürebilmek için darphanede işçi olarak çalıştı.Evinde dantel,elişi Hilali Ahmer için nakış işleri yaptı. Şark eşya pazarında çalıştı.İşçilik yaşamını Kızılay ve Çocuk Esirgeme Derneğinde sürdürdü.Savaş yıllarında mektup yazdı,yapma çiçek sattı.Ama yoksulluk bir türlü peşini bırakmadı.Uzunca bir müddet hastalanıp işsiz kalınca iki çocuğu soğuktan ve açlıktan öldü.
Bu yiğit kadın o acı ve ızdırap dolu günlerini şöyle anlatacaktı;
(“Ne kadar bela oku varsa,hedef olarak onun inleyen gönlünü seçmiş.Arkadaşı gam ve ferya, nasibi de Ah’uzar. Hayatın bütün meşakkatlerini ve mihnetlerini,kahrını ve sefaletini tatmış bir şair. Hazan yaprağı gibi yerlerde sürünen ve sürüklenen bu kadın, kaderle durmadan boğuşuyor.Zehirlenmiş ömrünü, kader her an zehirlemede.Binlerce bahar olsa gülüp eğlenemiyor.Her gül mevsimi onun gönlünde yara açıyor.Oğlunun taşsız kalbi önünde diz çöküyor.Payansız felaketler arasında ölümü en büyük falaket sayacak kadar kötümser.”)
Yaşar Nezihe şiirlerini, Bir Deste Menekşe, 1915 ve Feryatlarım 1924 adlarını taşıyan kitaplarında toplamayı başarır bu kitapları basan yayınevi ne yazık ki kitaplara hem gereken özeni göstermeyecek hem de doğru dürüst bir para ödemeyecektir. Şiirlerini çok beğenen bir yazarla yaptıkları sohbette “Eserlerinizden hiç para aldınız mı ?” sorusuna, sadece bir şiirden beş lira aldığını söyleyecektir.
Şair Yaşar Nezihe sadece yoksullukla değil, aynı zamanda kadınların ve işçi sınıfının çıkarlarını savunan biri olarak da mücadele etti.Döneminin kadınları bir çok yönden horlanıp eve kapatılırken o kadın kimliğine sahip çıktı ve kimseye boyun eğmedi. Hayat koşullarının ona dayattığı zorluklar içinde çok acı çekti. Fakat bireysel yaşamın içinde boğulmadı. Döneminin koşullarında işçi olmanın bilincini taşıyarak işçi sınıfının çıkarları için mücadele etti. O bir paşa çocuğu değildi. Açlık ve sefalet içinde büyümüş ve ona karşı savaşmıştır.
İçinde bulunduğu zor yaşam koşulları şiirlerine de yansımıştır. Gündelik yaşama ilişkin konuları yaşamın içinden yazar. Sürekli çalışma acı, yoksulluk, ölüm, ayrılık, ihanet gibi yaşamında da yer alan olaylar şiirlerinin de konusunu oluşturur. “Kaybolan Sevgiliye”, “Istırap Saatlerinde”, “Benim Olmayana” gibi ithaflarla yazdığı şiirlerinde Kocası Fevzi Bey’in ihanetlerine ilişkin örselenmenin izleri görülür. Bunun yanında çok sevdiği çocuklarına ithaf ettiği şiirleri de vardır.
1914 yılında Nevsal-i Milli’de çarşaflı resmi, kısa biyografisi ve “Rah-i Maişet” adlı şiiri basılır. Bu şiirinde realist bir fırçayla geçim şeklini anlatmaktadır.
“Sağım solum yüce dağlar önümde bir uçurum
Düşer yuvarlanırım, incinir harab olurum
Niçin bu dağları ben böyle tırmanır aşarım
Niçin bu yolda muttasıl koşarım
Niçin…Neden olacak hep kuru bir ekmek için iğneyle dağ kazılırmı?
Kırık kalemle, çektikleri nasıl yazılsın
Bir aciz iğneyle bir cebel nasıl kazınır
Şikestehane ile çektiğim nasıl yazılır
Açlık ve soğuk Yaşar Nezihe’nin sadece şiirlerinin konusu değildir. Kömürün bir türlü bulunamadığı, fırın kapılarının bir parça ekmek için kana bulandığı 1914-1918 Emperyalist Dünya Savaşı’nın sefalet içinde geçirilen trajik yılları…Çocuğu ile birlikte çaresiz kalan Yaşar Nezihe’de halk yığınlarının yoksulluğunu yüreğinde hissediyor ve bu sızısını şiirlerinde dile getiriyordu.
“Ekmek ve kömür ihtiyacı” adlı şiiri Nazikter adlı derginin 20. Sayısında yayınlanacak ve çok büyük ilgi görecektir. Şiir Emperyalist savaş yıllarında insanların çektiği acıları bakın ne güzel anlatıyor.
“Mahalleden iki gündür verilmiyor ekmek
Kolay değil gece gündüz bu açşığı çekmek
Zavallı milletin aç karnı dört buçuk senedir
İaşe meselesi hallolununmuyor bu nedir
Satıldı evlerin eşyası hep bir ekmek için
Ne yaptı millet acep bu azabı çekmek için
Kiminde kalmadı yatmak için yatak yorgan
Doyunca bulamadı yazık birçokları kuru bir nan
Şaşırdı yollarını genç kadınlar oldu zelil
Eden bu milleti hep açlıktır bu rütbe sefil
Sokak sokak kadın erkek çoluk çocuk dilenir
Görünce bunları bir yare dilde tazelenir
Mahalle ekmeği çıkmazsa iş fanalaşıryor
Çoluk çocuk dökülüp yollara aç ağlaşıyor
O gün hamur çamur ekmekler on beş satılır
Paradan yoksa yetim yavrularla aç yatılır
Elimde iğne kalem var bende muhtacım
Yetim Vedad’ım ile kırk sekiz saattir açım
Çalışmak isterim iş yok bu hale hayranım
Bu aç yetime bakıp ağlarım perişanım
Vatan harabe fakir millet aç sefil üryan
Bu gün düşüncesi halkın biraz kömür ile nan”
Amele derneğine giren Yaşar Nezihe kendi yazgısıyla sınıfının yazgısı arasında hiçbir farkı olmadığı bilincine ulaşacak “Bir Mayıs” adlı şiirinde işçilerin birleşmelerini ve hakları için mücadele etmelerini isteyecektir.
“Ey işçiler! Bir Mayıs sizin serbest gününüz
Yürüyünüz ileri “Aydınlık”tır önünüz
Atölyeler kapandı dünya sanki uykuda
Meşru olan hakkını istemekten usanma
“Sabret biraz” derlerse bu söze inanma
Burjuvazi yalanla dolabını döndürür
Kalbindeki emelin nurlarını söndürür
Sen bir mağdur işçisin senelerce ezildin
“Bir Mayıs” bir oldun bunu bir bayram bildin
Evet hürsün, yarında gür olmaksa emelin
Esaret bağlarını kırsın kuvvetli elin
Bir günlük hürriyetin sana bayram oluyor
Dudakların gülüyor, kalbin sevinç doluyor
Fakat idrak etmedin sen hakiki bayramı
Yine yarın hırpalar maişe!in ala mı ?
En büyük bayram sana hakkını aldığın gün
İstismardan kurtuluş ne tatlıdır bir düşün
Böyle daim birleşip kuvvetini göster sen
İhtihattan ayrılma,galip olmak istersen
Patronların elinde sen oyuncak değilsin
Biraz kaldır başını sana başlar eğilsin”
Çağının ilerisinde düşünen ve bunun için mücadele eden herkese olduğu gibi Yaşar Nezihe’de yazdığı toplumcu şiirlerinden ötürü baskıya uğradı, evi arandı şiirleri toplatıldı, göz altına alındı.
Bu güzel insanın ölümünden sonra oğlu Vedat’ta Aydınlık gazetesinde yazılar yazacak İstanbul’daki işçi ve küçük zanaatkarları ve onların sorunlarını anlatacaktır.
İlk işçi kadın şair Yaşar Nezihe, o zorlu yıllarda tüm çilelere göğüs germiş, nice acılara katlanarak yeryüzünü aşkın yüzü yapma yolunda acının gergefine umut gülleri işlemiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.