- 726 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KELEBEĞİN ZAMANA HÜKMÜ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Her gülümseme hayatın bize sunduğu bir mükafattır. Belki de bu yüzden kısa sürer tüm mutluluklarımız. Ya da biz öyle varsayarız. Asıl kısa süren zamandır. Hayatın değerlerini ne kadar anlayabilirsek zaman da önümüzde o kadar uzar gider.
Uzun bir yolculuğa çıktığımızı söyleyip sonra da zamanın ne kadar kısa olduğunu dile getirir kendimizle çelişiriz bu hayatın inişli çıkışlı yollarında…
Asıl yargılamamız gereken o hayatı nasıl yaşadığımızdır. Zamanın değeri nesilden nesile farklılık gösteriyor ve biz teknolojinin bağımlısı olup çıkıyoruz. Hangimiz sosyal medya ağlarından tatlı bi tebessümle arkadaşımızın doğum gününü kutlayabilmekte? Hangimiz değer verip de o arkadaşımızın doğum gününü hatırlamak için hafızasını zorlamakta? Kaçımız yemek fotoğraflarını çeşitli sosyal hesaplarımıza yüklerken komşumuza bi tabak yemek götürmekte? Biz toplum olarak yardımsever ve Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Bunların kaçımız farkında..
Sorulması gereken onca soru varken biz bulunduğumuz mekanı hiç tanımadığımız insanlarla paylaşmanın derdine düşmüşüz o akıllı telefonlardan o bilgisayarlardan başımızı kaldırmanın vakti geldi de geçiyor bile. İnsanların özenle yazdığı o buram buram kağıt kokusu bile kalmıyor artık hepsi cihazların içine giriyor ve insanlar birbirinden uzaklaşıyor. Bu birlik olma duygusunu da aile olma duygusunu da yok ediyor. Bu milletin bu kadar yenilmez olmasının tek nedeni olan birlik duygusu yavaş yavaş kalbimizden ve aklımızdan silinip, tuşların arasında kayıp gidiyor.
Hala değerlerini yitirmemiş insanlar var bu yazılarıma hak verip onaylayanlar kadar onaylamayanlar da olacaktır. Peki toplum olarak nerede olduğumuzu anlamamız için sadece küçük bir deney yapsak..
Buram buram tarih kokan şehir-i diyarımız Antakya’mızda ismini hayata olan inatçılığından almış Asi nehrimize bi insan düşse ama öyle susuz olduğu bu dönemde değil ! baya suyun taştığı o soğuk günlerde? Ne olur sizce kaçımız kurtarmak için çaba sarf ederken kaçımız eline telefonu almaya kalkar?
Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz aslında. Çoğumuz elimize telefonları alacağız… Birlik beraberliğin en yoğun yaşandığı, medeniyetler şehri ismine layık olmuş bi kentin insanları olan biz bile bu hale geldik. Peki kafamızı o cihazlardan kaldırmamız gerektiğinin bilincine ne zaman varacağız. Artık zamana hükmetmenin vakti gelmedi mi sizce?
Peki ama nasıl diye soruyorum kendime bunu hemen asırlar öncesinden bir söz geliyor aklıma..
“ Çocuklarınızı sizden sonraki çağa göre yetiştirin. “ demiş Hz Ali. Bir kulak verebilsek; zaman bize değil, biz zamana hükmedeceğiz.
Sanırım asırlar öncesinden sorduğumuz sorunun cevabı verilmiş. Yeni nesili doğru ama sonraki çağa göre yetiştirebilmekte mesele…
Zamana hükmedebilmeniz duası ile….
YORUMLAR
Tebrikler...Gerçeklerin farkında olmamıza rağmen değişmek için çaba göstermiyoruz...Söylenen tek söz ah eski günler ...o güzel günlere dönmek ve hatırlamak bizim elimizde...Saygıyla.
Kalbim ö(z)lüyor
Niyetlerin kurak bir çölü geçip,vahalara ulaşmak için çırpındığı bir gece karanlığı. Aklımızda o kadar güzel şeyler var ki paylaşmak istediğimiz,lakin niyetlerimizi gerçekleştireceğimiz eylemler, daha aklımızdan çıkmadan tek tek çöküşe geçer...
Çöküş !
İnadına inadına bizden uzaklaşan toplumsal duygular,niyet olarak kalır ve sadece sizin gibi sanal dünyanın ekranından zamanın kahkahalarına kalmadan çeker gider. Biz yine bildiğimiz bireyselliğin hükmüne uğrayan bencil yanımızı, yine sizin niyetleriniz doğrultusunda pansuman etmeye çalışırız...Hasta yanımız giderek kötüleşiyor ve maalesef hızla bir salgın gibi almış başını gidiyor...
Dönüş !
Sonunu göremeyen insan kendine dönüşünü ne zaman gerçekleştirir bilinmez...Lakin geri döndüğünde kendini bıraktığı yerde bulur mu ,onuda Allah bilir...
Saygılar,sevgiler