- 827 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EĞİTİMDE TALTİF VE TEHDİDİN YERİ
Öğretmenlerle ilgili özel yasalardaki cezalar kaldırılmıştır, bu olumlu ve isabetli bir yaklaşımdır. Bundan sonra öğretmen ve yöneticiler sadece 657 sayılı DMK’nun 125.maddesindeki “disiplin cezaları”na tabidirler.
İlgili yasadaki disiplin cezalarını gerektiren hususlara bir göz atalım:
A. Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller: 8 adet
B. Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller: 13 adet
C. Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller: 7 adet
D. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller: 14 adet
E. Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller: 11 adet
Olmak üzere, toplam 53 çeşit fiil ve halden ötürü memurlara(dolayısıyla öğretmen ve yöneticilere)disiplin cezası ön görülmektedir. Her cezayı gerektiren fiil ve hallerin içeriğine baktığımızda bu sayı daha da artmaktadır.
Örneğin; uyarma cezasının a) bendinde:
1.“Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında,”
2.“görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde,”
3.“görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında”
“kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak” şeklinde farklı üç fiil yer almaktadır.
Birçok maddenin içeriği, bu şekilde, birden çok farklı fiillerle yapılandırılmıştır. Yani ilgili yasada öngörülen disiplin cezaları bir hayli fazladır.
Peki bu kadar cezaya karşı memurlara öngörülen ödüller nelerdir? Aslında ödüllerden ziyade bir tek ödülden bahsedebiliriz.
Çünkü daha önce verilmekte olan; “Teşekkür, Takdirname ve Aylıkla Ödül” kaldırılarak, 657 sayılı DMK’nun 122. maddesi ile: “Başarı ve Üstün Başarı” ödül sistemi getirilmiştir.
Başarı belgesini; Merkezde bağlı veya ilgili bakan, İllerde vali, İlçelerde kaymakam verebilecektir. Üç kez başarı belgesi alana “Üstün Başarı Belgesi” verilecektir.
Görüleceği üzere, ödül ve ceza sisteminde abartılı bir dengesizlik mevcuttur. Elliden fazla ceza türüne karşılık, sadece bir tür ödül öngörülmektedir.
O da, memuru daha iyi ve yakından tanıyan, alt disiplin amirlerinin yetkisinden çıkartılarak, sadece üç makama verilmiş, adeta ulaşılması imkansız hale getirilmiştir.
Yani ceza almak, ödül almaktan daha kolay ve daha fazladır.
Mevzuat, memurun iyi tarafını keşfetme, öne çıkarma, güdüleme, potansiyel gücünü üretime yönlendirme yerine, güvenmeme, eksiğini arama, tehdit etme ve ceza ile yaptırım uygulama yolunu seçmektedir.
Diğer yandan, 657 sayılı DMK, okul/kurum müdürlerine, şube müdürlerine, ilçe ve il milli eğitim müdürlerine ; “uyarma”, “kınama” ve “aylıktan kesme” cezalarını verme yetkisi sağladığı halde, ödül verme yetkisi tanımamıştır.
Bu yaklaşım, hukuk normlarına ve hakkaniyet ölçülerine terstir. Yasa, ilgili amirlere hep ceza veren, ürkütücü bir rol yüklemiştir. Oysa cezalandıran makam, gerektiğinde ödül de verebilmelidir.
Sistem, artık insanına kuşkuyla ve korkuyla bakmamalıdır. Ödülün, cezadan daha etkili, motive edici, caydırıcı, özendirici olduğunu her eğitim paydaşı bilmektedir.
Devletin resmi mevzuatında, bilim veren kurumlarındaki kaynaklarda da böyle yazmakta ve böyle öğretilmektedir.
Kurumlarımızdaki yapılanma incelendiğinde; insan faktörünü göz ardı eden, makinanın bir parçası olarak gören, tek tip, duygulardan yoksun, insan anlayışını öngören, bilimselliğini yitirmiş “Klasik Yönetim Teorisi” ile, otoriter yapıda olan, çalışanlara güvenmek yerine, onları denetlemeyi öngören “Neo Klasik Yönetim Teorisi”ndeki “X Kuramı”na daha çok uyduğu görülmektedir.
Oysa çağdaş ve sosyal devletler, çoktandır Modern Yöntemleri uygulamaktadırlar.
Önceki yazılarımda güncelliğini yitirmiş birçok disiplin cezasının kaldırıldığını yazmıştım. Bu yaklaşım fevkalade isabetli ve ümit vericidir. Fakat yeterli değildir.
Hala 657 de, disiplin cezası almayı gerektiren, demode olmuş, komik fiiller mevcuttur. Bunların ivedilikle çağın şartlarına uyarlanması şarttır.
Ayrıca ödül sisteminin çeşitlendirilerek teşvik edilmesi, bazılarının alt disiplin amirlerince de verilebilmesinin sağlanması, Toplam Kalite ruhuna, modern yönetimlerdeki ekip ve katılımcı perspektifine uygun ve isabetli olacaktır.
Özellikle 657 sayılı yasanın, 4. bölümündeki “yasaklar”ın azaltılmasında da yarar bulunmaktadır. Zaten bu hususlar, ilgili sendikaların gündeminde de önemini korumaktadır.
Umudumuz ve dileğimiz, çağdaş, verimli ve insana değer veren huzurlu çalışma ortamlarının oluşturulmasıdır.
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR
Eğitim ve dolayısıyla öğretmenle ilgili yazınız aydınlatıcı ve güzeldi.
Genç meslektaşlarımızın okumasını dilerim.
Bence asıl sorun Öğretmen yetiştirilmesinde yaşanılan durumlardır.Sadece karın doyurmak, kolay maaşa geçmek amacıyla bu mesleğe yönelmek oldukça yanlıştır.
Öğretmen yetiştiren kurumlar, Orta öğretimle başlayıp üniversite ile tamamlanmalı. Aksi halde Daha fazla puan alamayarak hiç olmazsa öğretmen olurum diye Eğitim fakültesini bitirenlerden çok da iyi öğretmen olacağını sanmıyorum.
Hal böyle olunca, yönetenler sorgulamayan, araştırmayan, düşünmeyen Var olan Hükumetlerin istediği şekilde çalışan memurlar ordusu ortaya çıkar ki buda onların işine gelmektedir. Bu şekilde çalışan meslektaşlarımın cezalar, taltifler çok da umurlarında değildir ki görev yaptığım yıllarda misallerini gördüm.
Bir şeyler eklemek istedim Öğretmenim, saygılarımla