- 1446 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
FENERİ DOĞRU DÜZGÜN TUTAN OLURSA NEDEN HALLEDİLMESİN Kİ?
Peşin peşin düşeyim notu: Bu yazının tamamını okumayacaksanız hiç başlamayın okumaya. İlk başlar biraz sıkıcı olabilir. Çünkü maalesef bizim millet tarih dersini sıkıcı bulduğundan fazla sevmiyor. Sevse bu hallerde olur muyduk hiç?
Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ‘’ HDP başta olmak üzere. Eğer siyasi partiyseniz, kimliğinizi açık bir şekilde demokrasiden ve barış içinde siyaset yapmadan yana koymalısınız. Yok başka bir niyetiniz varsa, kimliğinizi bilelim. Ne yapmak istediğinizi bilelim, ona göre de bizden muamele görürsünüz.’’ Demiş.
Kime demiş? Bu gün bütün Türkiye’de bir iç savaş çıkarmış olan başta HDP olmak üzere KCK, PKK, PYD, YPG ye demiş? Ne demiş? ‘’ Ne yapmak istediğinizi bilelim’’ Demiş.
Bu ne demektir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başbakanı HDP, KCK, PKK, PYD, YPG nin ne yapmak istediğini bilmiyor. Yani anlayabilmiş değil. Anlatalım o zaman.
Anlatmasına anlatalım da bu yazacaklarımı normal bir ortaokul öğrencisi bile bilir aslında. Çünkü mesela ben bunları bilmeyen ortaokul öğrencimi sınıfta bırakmışımdır.
Neyse…Koskoca Başbakana biraz tarih dersi vereceğiz anlaşılan. Sanırım Lise yıllarında Kurtuluş Savaşımızdaki hain din adamlarını (!) anlatmaktan fırsat bulamadılar Sırbistan’ın nasıl bağımsızlık elde ettiğini anlatmaya , onun Tarih Öğretmenleri. Daha sonra da kendisi öğrenmek için bir gayret sarf etmemiş anlaşılan.
Osmanlı Devleti 1806 da Rusya ile savaşa tutuşur. Bu Savaş altı yıl sürer ve sonunda yapılan Bükreş Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti pek çok yükümlülüklerin yanında Sırbistan için onların lehine bir takım reformlar yapmayı kabul eder ( Aynen Demokratik açılımda olduğu gibi ) Domuz kasabı Kara Yorgi’nin başlattığı isyan adım adım hedefine doğru gitmektedir. ( Bizde domuz yok..Bizzat domuzun kendisi var ki İmralı’da beslemekteyiz onu.) Ancak hedef elbette ki kıytırık bir iki düzenleme değildir.
Osmanlı Devleti 1823 de Rusya ile bir savaşa daha girer. Bu savaşın amacı Yunanistan’a bağımsızlık kazandırmaktır. Rus Donanması 1827 de Navarin’de Osmanlı donanmasını yakarken Avrupa’nın pek çok ülkesinden gönüllüler de bu savaşta Yunanistan’ın yanında olurlar. Hatta ünlü İngiliz yazar Lord Byron da bir rivayete göre bu savaşa katılmak istemiş ama ateşli bir hastalığa yakalanarak geberdiği için savaşamamış; Bir başka rivaye göre ise savaşa katılmış ve savaşta gebermiştir. Her neyse… Bu savaşın sonucunda Yunanistan bağımsız bir devlet olurken Sırbistan’a özerklik verilmiştir. ( Demokratik miydi bilmem ama özerklik işte. ) Aynen bu günkü bazı HDP lilerin ‘’ Kürdistan eyaletinde hem Pkk hem Türk bayrağı dalgalansa bundan kime ne zarar gelir?’’ dediği gibi Sırbistan topraklarında hem Türk, hem Sırp bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. 1829 da yapılan Edirne Antlaşmasıyla…
1853te Osmanlı devleti bir kez daha Rusya ile Savaşa girer. (Ancak 1829-1853 yılları arasında Osmanlı devleti pek çok badire atlatmıştır. Mesela Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı, Tanzimat Fermanı gibi. Bu konulara girmiyorum uzatmamak için.) Evet 1853 te başlayan ve Kırım savaşı denilen bu savaşta İngiltere, Fransa ve İtalya’nın Piyemonte Hükümeti Osmanlı Devleti’nin yanında yer alır ( Tabii ki kara kaşı ve kara gözünün hatırına değil. Boğazlar sorunudur onları Osmanlı’nın yanına çeken sebep ) Sonuçta Rusya yenilir ve Paris Atlaşması yapılır ( 1856 ) Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti Avrupa Birliğine girmiştir. Evet evet..Şaşırmayın Çünkü bu antlaşmanın bir maddesinde ‘’ Osmanlı Devleti bir Avrupa Devleti olarak kabul edilecek ve toprak bütünlüğü Avrupa’lı Devletlerin garantisi altında olacaktır’’ Deniliyordu. Osmanlı Devleti başına geleceği anlamıştı ve antlaşmanın bu maddesi ile iç işlerine karışılacağını çok iyi bildiğinden Islahat Fermanını ilan etti ama Ne Avrupalı devletler bu Islahat Fermanını salladılar ne de Rusya Paris Antlaşmasını salladı. Nitekim Paris Antlaşmasından yirmi bir yıl sonra Rusya tekrar saldırıya geçti.
1877-1878 Osmanlı- Rus Harbi, ya da genel deyişle 93 Harbinde Doğu’da Gazi Ahmet Muhtar Paşa ve Nene Hatun,( Nene Hatunu da Kurtuluş Savaşımızın bir kadın kahramanı zanneder pek çok kişi ) Batıda, Plevne’de Gazi Osman Paşa Kahramanlık destanları yazdılar ama yenilgiden kurtulamadı Osmanlı devleti ve 1878 de Berlin Antlaşması yapıldı. Bu antlaşma ile kaybettiklerimiz içinde neresi de vardı peki? Sırbistan ve Romanya…Her ikisi de bağımsız devletler oldular. Velhasılı yirmi iki sene önce ‘’ Osmanlı Devleti’in toprak bütünlüğü Avrupa’lı Devletlerin garantisi altındadır.’’ Diyenler de durup seyrettiler olayı. O zamanın Avrupa Birliği fos çıkmıştı ( Bu günkünün de fos olacağı gibi )
Kara Yorgi’nin 1804te başlattığı bağımsızlık mücadelesinin aşamalarına bir daha bakalım mı: 1. Aşama: Demokratik reformlar ( Açılım ) 2. Aşama ( Özerklik ) 3. Aşama ( Bağımsızlık)
Bilmem anlatabildim mi bu ufak tarih dersiyle. Dün Kara Yorgi ne istiyor idiyse bu gün Abdullah Öcalan ve yukarıdaki harf kombinasyonları ile ifade ettiklerimiz de onu istiyor.
Haaa..Bu tarih dersinden yukarıda bahsettiklerimizin niyeti anlaşılmadı ise şöyle izah edeyim:
Bir ağa ile kahyası birlikte yola çıkmışlar. Yolda şiddetli bir yağmura kapılıp iliklerine kadar ıslanmışlar. Derken bir boş avcı kulübesi görüp oraya atmışlar kendilerini. Kulübede bir dolapta biraz yiyecek varmış ama yakacak hiç bir şey yok. Titremeye başlamışlar. Önce dolaptaki yiyeceği yiyip karınlarını doyurduktan sonra ağa kahyaya ‘’ Elbiseleri çıkaralım yoksa iyice donarız.’’ Demiş. Çırılçıplak soyunmuşlar. Ağa ‘’ Gel güreş tutalım. Böylece ısınırız ‘’ demiş. Başlamışlar güreş tutmaya. Lakin karnı doydu ya , ağa niyeti bozmuş. Kahyanın her arkasına geçişte ‘ Ah Pardon ‘’ demeye başlamış. Sonunda kahya dayanamamış : ‘’ Bak ağam..Hani ısınmak için yapıyorsan bir şey diyeceğim yok. Canım feda ama başka bir niyetin varsa bozulmaya başlıyorum söyleyeyim’’
Valla ben açık açık söyleyeyim: Isınmak için yapmıyorlar. Isınmak için değil o yaktıkları ateşler Sayın Başbakanım. Niyet kötü.
Peki bu badireyi atlatmak mümkün müdür?
Onu da anlatayım:
Alman Subayı Müller’in bir tatbikat esnasında canı fena halde kadın çekmiş. Derken bulmuş bir yosma atmış çadırına ama bir türlü beceremiyor. Kabahati karanlıkta bulmuş ve emir eri Hans’ı çağırmış. Hansın eline bir fener verip ‘’ Şu feneri çadıra doğru tut ‘’ Demiş. Hans feneri tutmuş çadıra ama Müller yine işi becerememiş. Kalkmış kadının üzerinden ve Hansın elindeki feneri alıp ‘’ Sen yap ‘’ demiş. Yirmi yaşında aslan gibi delikanlı Hans affeder mi. Anında işlem tamam.
Dışarıda fener tutmakta olan Müller bağırmış. ‘’Gördün mü bak… Bu anasını…. min feneri işte böyle tutulur.’’
Yani şunu diyorum: Feneri doğru düzgün tutan olursa neden halledilmesin ki ?
YORUMLAR
sami hocam hem güldüren hem düşündüren çok güzel yazı,yüreğin ,kalemin daim olsun
Saygılar,selamlar.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
sami biberoğulları
Allah Razı olsun.
Selam ve sevgilerimle.
Evet Hocam dediğiniz gibi fener doğru düzgün tutulursa her işin üstesinden gelinilir kaleminize sağlık saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Allah razı olsun
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Unutma ki Ahmet Davutoğlu da olsan mutlaka pek çok öğretmenin rahle-i tedrisinden geçerek o makamlara geliyorsun. Dolayısıyla öyle hafife alma bir öğretmenin verdiği tarih dersini. Bir başbakan belki çıkaramadık ama bizim yetiştirdiklerimiz arasında bir vali var en azından. Şu anda Hatay İli Valiliğini yapmakta.
Kanuniyi ti ye aldığını iddia ettiğin yazıma gelince. Kusura bakma ama burada biraz ağzımı bozacağım. O kadar öküzsün ki o yazının Kanuniyi tiye almak amacıyla değil. Tam tersine Bazı beyinsizlere '' Kanuni zamanında böyle mi olmuştu da 20 Milyon kilometre kare toprak ve dünyanın tek hakimi olmuştuk'' amacıyla yazıldığının farkına bile varamamışsın.
Benim yazdıklarımı beğenmediğine göre benden çok daha üstün bir yazma kaabiliyetine sahip olmalısın: İçinde Atatürk geçen o kapkara mizahı da sen yaz eğer becerebiliyorsan.
Ayrıca senin gibileri düldürmek diye bir endişem yok. Mizahtan anlamak için zeka gerekir. Dolayısıyla uğraşmam senin gibilerle...
sami biberoğulları
Verilen onca taviz aslında bu güne kadar dökülen kanlara bir başka metodla son verebilir miyiz düşüncesinin eyleme dönüşmüş haliydi. Gelinen şu noktada sanırım o tavizleri verenler de anlamışlardır ki taviz daha büyük tavizleri doğuruyor. Umarım yapılan hatadan dönerler ama şu an için pek niyetleri yok gibi. Hâla çözüm süreci diyorlar...
Üllkeyi yönetenler kadar yönetmeyen muhalafetin de suçu var.
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli hocam
Sizin yazılarınızı okuyunca gerçekten önemli ölçüde bilgileniyoruz bu nedenle size ne kadar teşekkür etsek yeridir.
Tarihten örnekler verdiğiniz olayların bu günümüzde yaşanan olaylarla benzer tarafları var tabii ancak geçmişteki olaylardan ders alalım derken kantarın topuzunu kaçırıp ülkesine dinine bağlı yurt sever Kürt kardeşlerimizi de incitmetken kaçınmalıyız (bu sözüm size değil). Sonuçta ülkemizde tam sayısı bilmiyorum ama 16 ile 20 milyon civarında Kürt kardeşimiz var. Oysa pkk’nın kendiside dâhil bölücü kesimin sayısı üç beş bini geçmez yani milyon sayısının yanında devede kulak kalır. kaldı ki onlarında önemli bir bölümü zaman içerisinde gerçekleri anlayacaktır. Benim gönlüm rahat yeter ki demokrasiden özgürlüklerden ödün vermeyelim bu sorunları zamanla aşarız çünkü bu ülkenin insanı gerçekten bir birini çok seviyor çünkü 30 yıldır bizim yaşadığımız bu olaylar başka ülkede yaşansa kaç parçaya bölünürdü tahmin bile edemeyiz
Ülkemizde yaşanan bu kadar gürültüye rağmen örneğin; mesai arkadaşım etnik kökeni Boşnak olan şerife kardeşimizle aile dostlarının tanıştırdığı Kürt kökenli muşlu Mustafa kardeşimiz nişanlanmış ve bir ay sonra evleniyorlarsa bizi kimse yıkamaz.
Benim asıl korktuğum muhtemelen sizde rastlıyorsunuzdur yaşanan bu olayları fırsat bilip tüm Kürt kardeşlerimize ağza alınmayacak küfür ve hakaret eden insan müsveddeleridir onları daha tehlikeli görüyorum.
Kaleminize emeğinize sağlık
İyi varsınız Hocam
Saygı sevgi selamlarımla.
sami biberoğulları
Bahsettiğin tiplerden ben de iğreniyorum. Adam '' Kürdün iyisi kötüsüyoktur, hepsinin canı cehenneme'' diyor yahu. Yani bunca pkk düşmanlığma, Apo denen köpeğe ettiğim bunca küfre, Şu pislik eylemleri dolayısyla memleketin yakılıp yıkılması dolasıyla pkk lıra yazdığım '' Varsa eğer g.tünüz- Kobane'de ötünüz'' şiirime rağmen Karslı olduğum için benim de canım cehenneme...İşte bu tehlikeli. Beni en çok ürküten şey bu.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
YAZGI24.
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Gülme krizinizin en önemli sebebi aslında Serhat Bingöl. En son fıkra ondandı. Ben de yeri ve zamanı geldi kullandım. Şu anda okuduğunu görüyorum yazımı. Sanırım uzun bir yorum hazırlıyor. Yani biraz da Serhattan kaynaklandı bu geceki muzurluk.)))))))
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.