İkiz ruhlar 14 arkası yarın deneme öykü
İkiz ruhlar 14 arkası yarın deneme öykü
Ben bu adamı tanıyordum, bir yerden değil bi başka yerden ve bir diğerinden...Kaç kişiliği vardı ki bu hem her yerde görünen hem de görünmeyen adama bak hele...
Her seferinde çok az da görsem o gözler yok mu onlar bir kez görüldükten sonra unutulacak gözler miydi ki..
Çok az tanıdığımı düşünürken neden çok, çok iyi tanıdığım hissine kapılıyordum.
Allah, Allah Fransızca hocamız burada ne arıyordu
Gerçek tüm çıplaklığıyla kafamda çözülüyor, ve her şey yerli yerine oturuyor.
Bak şu köpek hırsızına hayatıma iyiden iyiye yerleşmek üzere.
Ben bu adamı bir değil, iki değil üç haliyle üç yerden tanıyordum.
Mezarlık yolunda ben giderken oradan dönen gördüğüm o yakışıklı uzun boylu melon şapkalı yeşil gözlü adam.
Israrlı bakışlarım karşısında kibarca selam veren o tanıdık yüz kimdi bu adam.
Köşkteki esrarengiz köpek hırsızı, adamcağız bütün bunları duysa kendini nasıl savunacaktı acaba.
Sıra şimdi bende deyip arabaya binmek için ayağımı uzattığımda,
biraz ileri gittiğimi anlamış mahcup olmuştum.
Bu mahcubiyetle yüzüm kızarmış olmalı ki, sordu
ne o hasta mısınız yoksa
Yoo değilim demek istesem de sorularından fırsat bulup bir türlü söyleyemiyorum
Şimdilik açık vermek istemediğimden sorularını, sakin, sakin cevaplandırıyorum.
Ben de en nihayet ilk karşılaştığımız yeri mezarlık yolundaki karşılaşmamızı anımsatmayı başarıyorum.
Güzel gözlerinden bir anda bir hüzün bulutu geçiyor.
Yolun nasıl geçtiğini anlayamıyorum, oldukça hoş sohbet oluşu şaşırtıyor beni.
Öyle hocayım falan kasıntıları da yok hani kaç yıllık arkadaşım gibi samimi, bir erkekte görmeye pek alışık olmadığım kadar ince ve zarif.
Bana sonunda komşuluk hatırına evde Fransızca derslerime yardımcı olabileceğini söyleyip bombayı patlatmıştı...
Kasvetli köşklerini aydınlatacağımı evlerine taze bir ruh ve ışık olacağımı falan buranın yabancısı olduklarını söylemesi de cabası
Hıı çapkın seni meramı anlaşılmıştı, ne münasebet canım Allah, Allah...
Ressam olan abisinin çok sessiz, sakin biri olduğunu söylerken her şeyi tartarak sade bir dille anlatması kaçmıyıor dikkatimden.
Oysa ben onun hakkında neler, neler düşünmüştüm, utandığımı hissederken yine de açık kapı bırakmamak lazım deyip kontrolü elden bırakmayacağımı biliyordum.
Böyle sık sık karşılaşmalar, okulda sohbetlerimiz; derken, derken ahbaplığı hayli ilerletmiştik.
Olanları gelip evde anlatıyordum, teyzem de önceki tavrımı bildiğinden şaşırıp kalıyordu.
Hatta arkadaşlığımız öyle ileri boyuttaydı ki, Hülya’nın nişan törenini kendi evlerinde yapmamızı bile teklif etti.
Kimsenin itirazına kulak asmadan, hazırlıklara başlamıştım bile...Biricik kardeşimin çok, çok mutlu olması için elimden ne gelirse yapacaktım.
Nihayet o gün geldi ve başladı nişan töreni.
Sevgili kardeşim ne kadar da mutlu, ayakları yerden kesilmiş sanki. Onu bu günkü kadar güzel gördüğümü hatırlamıyorum.
Bir kaç akraba ve komşu köşklerin sakinlerinden başka kimseyi davet etmemiştik.
Bir ara Rutkay Şefik’le dans ediyoruz, kendimi tüy gibi hafif ve şefkatli kollardaymışım gibi hissedişime anlam veremiyorum.
Ona içimden hoca demek istemesem de tabii ki yüzüne hocam diyorum. Bana yaklaşımı, nezaketi bir kuzen bir abi, bir sevgili gibi de değil. Oldukça tuhaf hisler içinde bocalıyorum.
Tören iki saat kadar sürüp bitiyor, Hülya’lar bir gece kulübüne giderlerken ortalığı toplamaları için Gülsüm’ü orada bırakıp biz de eve dönüyoruz.
Teyzemi ve Tayfun’un annesini babasını küçük kız kardeşini eve bırakıp tekrar dönüyor ev sahiplerine teşekkür ediyorum. İyi geceler diliyorum.
Nişan bahçede olduğu için Mazlum bahçeyi, Gülsüm de içeride karışan mutfağı toparladığını söylüyor, birlikte eve dönüyoruz.
Tayfun’un ailesini de yatıya alı koyuyoruz Onlar da bizim aile gibi fazla kalabalık değiller.
Yorgunluktan geberiyorum,, ama odama girer girmez aynada kendime bir göz atmaktan kendimi alamıyorum.
Yeni elbisemin ve saç modelimin güzelliği törendeki ısrarlı, hayran bakışların sebebini açıklıyor.
Atıf’ın yüzüğü hala parmağımda Rutkay bey şimdiye kadar bir kez olsun sormadı.
Artık onun hakkında kuşkularımın tamamen yersiz olduğunu anlamıştım.
Adam gerçekten de çok asil biriydi. İyi tahsil terbiye görmüş, tahsilini Fransa’da Paris’de yapmıştı.
Neyin ne zaman konuşulacağını çok iyi bilen aynı zamanda esprili bir dile sahip nüktedan haza bir beyefendi
Yüksel Nimet Apel
16/Haziran/2014/Pazartesi/Bodrum
YORUMLAR
Hızınıza yetişmekte zorlanıyorum.
İyice konunun içine dahil olduğumu hissediyorum.
Hayli akıcı ve keyifliydi...
yukapel
Beş bölüm kaldı bitmesine. Baki selamlar.