TELEVİZYONA BAKSANA SEBASTİAN?
‘’Televizyona baksana Sebastian?’’
‘’Nesine bakacakmışım televizyonun?’’
‘’Sence şu olayları çıkaran insanların ataları Çanakkale’de savaştı mı Sebastian?’’
‘’Tabii savaştı, bunlar da savaşıyor işte! Yeni Çanakkaleleri Kobani oluyor! Ezildiler ve şimdi onlar eziyorlar!’’
‘’Bir yanlışın var, Çanakkale’de savaşanlar ne bunların ne bizim atalarımızdı. Biz onların soyundan gelmiyoruz… Evet, ezilenler ezer, tüm bunlardan bağımsız bir gerçek.’’
‘’Peki o kahramanlar bizim de bunların da ataları değil! Kabul! Peki bizim atalarımız kimler. Merak ettim şimdi!’’
‘’Bizim atalarımız savaş korkusundan ve kadın hayranlığından savaşa gitmeyen seksi Osmanlı serserileridir. Biz serserilerle harabelerde sevişen aşüfte kadınlardan türedik… Acı ama gerçek bu Sebastian! Bu serseriler ve aşüfte kadınlar gerçek atalarımız!’’
‘’Ondan mı şu an bu durumdayız!’’
‘’Olabilir, yiğit Osmanlı gençlerinin hepsi savaş meydanında, namuslu Osmanlı kadını ise cephe gerisinde kendisini elin adamına vermediği için süngülerle öldürüldü…’’
‘’Yani bu soydan türeyen nesilden bir şey beklememek mi lazım?’’
‘’Bilmiyorum, gerçekten sorunlu bir nesil türedi genç Türkiye cumhuriyetinden ve bu güne kadar geldi!’’
‘’Ben kimim?’’
‘’Sen köşe başındaki binada oturan seksi ‘Osmanlı’ torunun en çok hoşlandığı, ismini ağzına pelesenk ettiği Sebastiansın!’’
‘’Sen kimsin!’’
‘’Ben Türk olduğunu dedemin babasına yutturmuş bir Ermeni kadının torunuyum! Hitler haklıymış Sebastian! Soy çok önemliymiş!’’
‘’Ağır konuştun!’’
‘’Acı ama gerçek bu Sebastian!’’
(Buradaki diyaloglar benim düşüncelerimden bağımsızdır. Bir sohbetten kesittir. Bence bozuk bir soydan harika insanlar türeyebilir! Ve her insan bağımsız olarak doğruyu bulup yaşayabilir, öyle olmasaydı kötü insanların suçu olmazdı. Kötülük onların ellerinde olmayan bir olgu olurdu. Ve hiçbir şeyin anlamı olmazdı. Tanrının sorgusunun da…)