- 757 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Urba
harman önü düvenciler gelirdi,
eksik çakmak taşlarını tamamlayarak,
düvenleri tamir ederlerdi
semerci havut otunu[1]
uzun çuvaldızlarla
sıkı sıkı dikerdi,
boyacılar her kazana ayrı renk koyup
renk renk boyarlardı
gelin tacı olacak tavuk tüyleri
ıstarda heybe, yün yastık olacak yünler
yumak, gelep yün ipler
kazanda kaynatıldıktan sonra
çelenlere sererlerdi
o günlerde çalılıklar, çelenler, taşlar hatta eller
mavi, kırmızı yeşil renk - renkti
"-Sücülü’lü Bıkkanın Halil
artık hacı,
ha! Hecaza[2] getmiş garısıynan
hac’ıda arkadaş olmuşlar
Yalavaşlı bi basmacıynan[3]
devrisi yıl[4] bizim Sücüllülü kökboyacı Hacıağa
oğlan everecekmiş,
çekilip varmış..
gapısını çalmış..
hacı arkadaşını zeyaret etmiş
dünürüynen, geliniynen oğluynan
Yalavaşlı bunnarı görmeden daha
en yünsek mertebeden
“-vayyy aleyküm!! es-selam
ehlen ve sehlen
koşun çocuklar goşuunn..
çay söyleyin hacı amcanıza, dünüürbubanıza
davşan ganı ossuuun
amman ha!
gardaşıımm..
gözeler gözeli i(n)san
Hecaz arkideşim
Ahiret gonşum
teşrif etmiş mekanımıza
adımına nur yağsın,
hamd-ü senalar ossun
inşaallahu Teala
Allah Rabbim Tealallah
bin gatından i(y)razi ossun”
Halil Ağa
"-hacım şu kaça" dese
hacı"-yau sana ne oluyo
kes oğlum ondan om-beş metiro”
Halil Ağa
“-okuluk” deycek olsa
“-oğlum ayır ordan ikkiyüs parça”
iççamaşırı, dış çamaşırı
örtüsü, çarşafı, dastarı[5]
peşkiri, tülbendi, şarpısı
papbası, çorabı, gelinliği, fanilası
hamam havlısı, şampiyonu°, kınası
takunyası, sabını, meşrupası[6]
cukcuğu[7], bardağı
altılı pasda dakımı
bizim Hacı Halil Ağğa susmuş
hacı basmacı coşmuş;
gelingıza[8] sormuş
damada, hacı hanıma, dünüre, dünür hanıma
keşmiş, biçmiş, yığmış tezgaha
bazılarını da sarıp sarmalayıp
“herkeşe teş(h)ir olmaz, sadaca mühim doslara
tafsiyye” ettiklerini de yan tarafa
göz alıcı ne varsa, desteleyip, sarmalayıp,
paketleyip koymuş
gözleri felfecir[9], dili “ha-şa”
“sümma(ha)şa” okumuş
“-gaynanaya fistan[10], gaynataya gömlek
hacıhanım apla’ya ma(h)sıs dastar, çar, fistan, önecek[11]
hacım sana da illa bi dakım elbise gerek”
lazım olan-olmayan aklına ne gelirse
bebelere, gayınnara,
görümcelere, baldızlara
yakınnara, büyükannelere,
evlerdeki dedelere
“el içine çıkılacak Hacım, lazıma baha ermez”
“-ehemmimi, mühimime
tercih etmek ilazım”
işimize gelse de, gelmese de”
……….
“-Hacım..
Ahiret gonşum
Hecaz arkideşim
has-öz gardaşdan eleri
can gardaşım”
“-“hacı”lık bir humayın gibidir
ahiret gardaşım
neye dersen eyatlı bi güneş çalsa ilekelenir”
……..
“-eyisi mi sen beni diğne[12] gözel Hacım”
yükte hafif, pahada ağır
Halil Ağğa susmuş ister-istemez
helbet Hecaz arkadaşının bir bildiği vardır
“-iyi ki” demiştir, “değilse
bunlar akıla gelmez,
Hacının dediği gibi “lazıma baha ermez”.”
..
“gonşu akıla gelmez bayramda, düğünde
eyi kiyne gelmişiz Hecaz arkedeşine”
..
“yolu bilene gılavız gerekmez
emme ve lakin danışmak gerek bi işi bilene
arab eli öpmeynen, dudak kirlenmez”
Hacı Basmacı;
“Haccı Hallil Ağğa”nın düğün
tedariğini tamamlamış
kendinde bulunmayanı
sağdan-soldan getirterek
“bu zamanda böyle dostluk mu var”mış
herkese illa bir Hecaz arkadaşı gerek
Yalavaşlı;
kendince bir sürü hesap etmiş
Halil Ağa
"gelinliği bari kiralık alsak"
diyecek olsa
"-ne! sen napıyon yau
orda dur bireş"
!……………
"-Allah Allaaahhh
töbossun olmaz Hacı
yau sen ne dimeğ isdeyyon yauu
heç olcek şeymi arkideş
ben demad-o(ğ)luma, elin galdırdığı
gelinniği gulladırı(r) mıyın heş" dermiş
Halil Ağa
"-şu varıdı hacım" demeye kalksa
“-ben gözel gelinnime
eski şey mi gullandıracan bee”
sonura hacının gulağına eğilir,
"-destur ver hacım,
münafikliğ itme
orda bi dur
senin bildiğin gadak,
benim unutduğum (v)maa(r)
bişiy biliyoz ki!
deyoruz yahu Allah Allaaahhh
vallahi ve billahi
Mü’min gardaşımın hayrına
senin eyinniğine
emme ve-lakin illa!!!”
olmadık bir azametle hiddetlenir..
“-dediğin gibi bi tedarik görceğsen
ged!!…
..
get başga yerden al arkideş”
..
“-benim malıma..
garezim mi var len
düğün dediğin ömürde bi tefa
sen beni diğne
ele bakma
hacım üş gün sonura ilaf-söz olur,
daş yerinde ağırdır,
ağırıkane yeyniceklik[13] etme
vesveseye gark olup da,
kör şeytana uyma
neneceen
sen beni diğne arkideş
..
leen bağa bak.. yoğusam seni..ha!
Hacı Abla mı fişdekleyyoru acıba!
ö(y)le bişi varsa bak, obal da boynuna
beni günaha sokma,
neme gerek hu üş günnük dünnada”
“-sen, gel ben Hacı arkideşini,
ahret gonşunu diğne[14]
hincikinner asri,
zamane…
zaman sana uymaycak,
sen zamana uyacan hacım
zaman bizim zamanımız de(ğ)el gari
onnarın zamani,
iki gün sonura baş kakıncı olur nemi(e)nazım”
..
“-Allah m(uh)afaza
sen bana gulak ver
sakalını yerine goy
güccük hesabı boş ver
he hacım!
he benim ahret gonşum, Hecaz garındaşımm"
Halil Ağa;
"-hacım şu gerekmez
hemi de da(h)a bunun arkasından gelen va(r)" derse
"-amma yaptın
sen benim ahretliğimsin,
böğüne böğün sen..
sen benim bitecik ahiret gonşumsun
orada da görüşecez inşa-Allah
ne-u zü billah,
hekmetinden söval olunmaz i(n)şaallaaahh..
ne dediykdii sen benim Dünna-Ahret gardaşımsın
damat da benim oğlum-evladım sayılma(z) mııı
evvel-Allahh canımdan can sayılı(r), hemide candan ulu
bunna(r) dova edecek bize ikiğün sonura bunna(r)
başga kimimiz va(r) arkada goyup getceek ulen!
münafikliğ etme Allahın sevgili gulu
kırkbin kerre maşşallah
tühh! tüh! maşşallah suphanallah
hu çapıt uçun mu düşünüyossun
eh! madem ö(y)le
gönün hoş ossun, de bakalım bee
o da bizden oluve(r)siin, olmaz olu(r) mu?
ha hacı arkideşden de kâr etmeyiverelim
lafı mı olur hacım
evlat bunnaaa(r) evlat
iki gözümüzün nuru
maşallah suphan Allah"
………
“-sen ki Cenab-ı Rabb-il Aleminin
mübarek topraklarına yüz sürmüş
Cenab-ı Hakk Teala Celle Celalüh Haziretlerinin
mübarek sevgili bi gulu olalak
bu fakir haneyi zeyaret ederek,
bizi düşünmüş,
bizi isdemişsin
helal rızık kapımıza şeref vermişsin
Allah-ı Azimüş-Şan da senden irazi ossun
Yövmiş Gıyametde cennetlik mü’min kullarına
İlhak olasın i(n)şallah
evliyaların, velilerin, veliyullahların
yüzü suyu hormetine
lutfet elinden öpeyin mübarek insan
şükür sana gözel Irapbım Teal-Allah
şefaati Ya Resulullah
bereketi Halilibram’dan
Allah’dan i(n)şaallah”
"-hacım şu hesabı!”
"-ne! sen bana
paramı teklifat ediyon len
çık şurdan,
get başımdan
get başka işini gör
münafık fasık gullar gibi
o ne yauu
sana da mı hesap dutacaz
gönünden ne goparsa
bizi ki peygambr bazarlığı Müslüman
get başga işini gör
get şurdan."
velev kii Hacı Ağğa
üç gün sonra gittiyse, hecaz arkadaşına
bi çalım, bi azamet
"-ne! çık len şurdan
senden para isteyen mi va(r),
düğünde basmalar,
parça bezler yağmış adeta
hecaz arkadaşından geline, damada
sağdıca, çalgıcılara
ağır misafir Hacı Basmacı, maaile
Hacc’ın faziletlerini anlatmış azametle
baş köşeye gurulmuş
atmış, üfürmüş, savurmuş,
haram-helal, fayız hususunda
eski köylüye yeni adet buyurmuş
her şey dediği gibi olmuş
Hacı Halil Ağğa! düğünden sonra
çıkmışsa haşa huzura
selamı almadan daha
hesap muhabbete,
muhabbet boğulmuş “davşan ganı çay”a
bi soluklanma arasında
Hacı Halil ağğa
“-hacım şu bizim he…” demeye kalksa
“-yau arkideş ne eviyossun”
sonra hiddetle bir illallah
"-fe! suphan-Allah
töbeler töbossun
Ya-Rabbim, Ya! Resul-Allah
Allahım!, sen bana sabır ver
Ya-Rabbim, cık.. cık.. cık!
get len şurdan, münafık
bir ay sonra tekrar varmışsa;
“-bre ğidi çay yetişdirin Hacı Amcanıza”
her zamankinden büyük
"-hacım hu sepedi boşaldivirin”
“-Allah senden iyrazi ossun
………..”
“-bi de şu bizim hesap"
basmacı ağzına dıkmış lafı
basmış kalayı
"-çık!! çık! şurdan derhal
bi daha da gelme! haneme
yüzümü göremezsin vallahi! ve billahi
ne bu alemde ne ayhiretde
tercih ederin olmadığın cehendemi
üçden-dokuza şert osun
hakkımı heylal etmen..
iki c(ih)anda
ya hu! el bana ne demez len
bizim dostluğumuz paraynan mı
sen beni, bu fukara kul
hecaz arkadaşını taniyememişsin herhal
bizim dosluğumuz bazara gadar deel
mezara gadardır evel-Allah!!!..
biz seninen bu fani dünyada arkedeş
gerçek dünyada gonşu olcez inşallah
onun uçu a(ğ)zından çıkanı kula(ğı)n duysun len!
kulanı eyi aş(ç), senin teklifatın nedir
sen ne demeğisteyon vetandaş
üş guruşa tenezzül eden
münezzehtir
yoldaş, arkideş, gardaş
ha-şaaa, sümma(ha)aaşşşaaa!
hu senin bana yaptığın cayiz[15] midir hacı ağğa
ürüsva[16] mı edecen beni elaleme
get şurdan gardaşım yaa erezil etdin[17] bee
Allah indinde hesabını sorarın vallah
yau senin yapdığın maazallah
garacahillig değil de nedir
işallahu Teala duymazdan geli(r) günah yazmaz
yövmül gıyamete gadak ezap duyarın ma’az Allah”
her gittiğindeki gibi
altı ay sonra gene elinde sepedine
köyde ne yetişiyosa o günün behrinde
hacı basmacının huzuruna vardığında
gene aynı teraneler
gelsin çaylar, gitsin kahveler
hal-hatır.. muhabbetler
sepet-sepet meyva
bin temenna selamla
davşan ganı çayla
iadeten birkaç parça basma
hesabı görmeye yanaşmamış asla
Halil ağa ne zaman varsa
Köyden kalkıp Yalavaç’a
arkadaşsız gitmemeli Hecaz’a
Halil Ağa “-bismillah” deyip çayını
bile karıştırmadan daha
bu defa işi halletmeye kararlı
“-Hacım” demiş ama..
…
ters ters bakmış,
hitdetle gaşlarını çatmış gene Hacı Basmacı
beklemiş..
beklemiş
bu defa sesini yükseltmemiş..
yumuşacıııık
“-ne ulen münafık..
ulen ne lafdan anlamaz ahretliksin sen yahu he..
hıı!!
de bakalım ne!
buyur..”
"-Hacım ölüm olur,
zulüm olur
“buyur”
Allahın emri
yarına çıkcamız ne malim
hesabı görüp helalleşelim"
dediğinde
munis bir sesle kucaklamış
Hecaz arkadaşının sakalını okşamış
iki omzundan tutup
karşısına almış
gözlerinin içine bakmış
"-ulen..!!
gapımızı çaldın, eyvallah,
bereket yağdırdın
Rabbil Alemin’de senin ömrüne bereket yağdırsın..
İnşa-Allah!!
İnşaalla-u Teala her iki dünyan da nura gark ossun”
“-sen de İnşallah hacım” deyoru, yutkunuyoru
“-inan bu hesap beni huzursuz ediyoru”
hazır kimse yoğukana..
şu hesabı bi görsek! Ha!1”
“-eyi madem..
pekey.. madem ısrar ettin..
gel bakalım da!
len sanada mı hesap dutacaz, münafik
göynünden ne goparsa ırafık
“hunu müynasip gördüm,
göynümden bu gopdu de”
eyvallah
gerisinden bana nee.. sana neee!!”
“-…”
Allah cezanı galdırsın
get!.... benden yannı
gatın gatın[18] helal-hoş ossun."
Halil Ağa geldiğine pişman,
o(ğ)lanı everdiğine de(ğ)el emme
urba uçu Yalavaca geldiğine bin pişman
neytse nafile
Sücüllü’nün yolunu dutmuş her seferinde
bir üç beş
n(ih)ayet iki sene sonura
Halil Ağa kapıyı çalıp,
"hacım hesabı görmeden töbossun getmen
mahçup oluyon valla yauv
uykularım gaçıyo"
der demez,
bizim basmacının canına tak etmiş
"-ne!
sen hesap mı deyon”
“-..”
“-....”
“-gel görelim hacım
…
gel otur..”
..
“-gel bakalım hacım höyle annacıma
bakalım-bakalııım
bizim kara kaplıya"
açmış -eski yazılı[19]-
kara kaplı defterin sayfalarını
"-Bismillahirrahmanirrahiym!"
"-ahret gardaşım hacım"
böğün dünya yarın ahret
böğün mübarek gün cüm!a
gelelim senin urba[20] hesabına
gara gaplının ak sayfasına
eveeet………,
evvet !!
Sücüğüllülü gadim[21] dosd
Haci Halil Ağ!ğa!"
cem’an
"-binüçyus liyra!"
benyinden ataş fışkırmış senin Halil Ağanın
"-ne!" demiş
"-hacım neyttin sen Allah-lillah aşkına
ben üç yüz bile yoktur deyodum"
"-aldığımız bi düğünlük urba"
Yalavaşlı, Hacı Basmacı
hiddetle çatmış gaşlarını
eğmiş çehresini
..
…
…
…
bir müddet beklemiş
ne nefes alınmış,
ne renk verilmiş
"-Haci Efendiiiii" demiş
beklemiş,
“-…”
beklemiş
tekrar
"-Hac(i) Efendi" demiş,
………
"-biz seninen peygamber bazarlığı[22] etdik."
“-..”
"-düğün ediyon,
durumun sıkışıktır dedik
dile goley bi hakkın ikki sene de bekledik,
…
onuna-bununa selam göndermedik
bi günden bi ğüne
gapını de(v)şirmedik
yolunu çevirmedik
"hacı bizim hesap" demedik."
“-..”
"-o ğün deviz şu fiyetti
böğün bu fiyet
habarın var mı senin ektisattan
bu çark nassı dönüyo zannediyon
e(n)flasyon va(r), memlikette eflasyon."
"-eh! artık bizim de canımıza yetti
sen de birez mer(ha)emetli ol,
canına okuyoru milletin bu ektisat
ee… idaret et gari
zaten işle(r) kesat,
sana göre işler ayna
çal-çal oyna
değil mi yaa!!
senin umurunda mı Yalavaşlı basmacı hacı ağa
boninin[23] mühleti[24] geşmiş, ona keza
başga ödemelerimiz de vaa
canım burnuma ğeldi vallaha
yete(r) gari yau Allan aşgına"
“…………….”
“-bu ğadar da olmaz gayri ya”
………
"-bak arkıdeş
burası bi tecarethana
burada her bişşey para!
öde!”
“-…”
“-öde, değilse icra galdırıyın valla
heciz endiriyin hem valla hem billa
me(v)zu tecaret oldumuydu
plensipimden şaşman
benim annayışım bu
feriştahımış annaman
bobamı bile diğnemen Hacı Ağğa"
Halil Ağa, düşünmüş,
"-senet yok, sepet yok desem
Allah mafaza, harcandı geyildi,
aldıklarımı iade etsem
aradan bunca zaman geçti eskidi”
hacı arkadaşı gene bunu
bağrından itmemiş
fayız gomuş emme borcunu
heş değilse taksitlendirivimiş"
de! de(ye)cen senin Bıkkanın Halil
namı diğer Hacı Halil Ağa
tö(v)be gadim dost Hacı Halil Ağğa
böyle düğün edivimiş
hacı arkadaşı basmacının sayasında!
“-gari hinci
Allah! duşmanıma dahi böyle basmacı
üsdelikde Yalavaşlı,
hemi de hacı arkadaşı
böylesi dost hele hele gadim dost
vermesin”
deye dova ederimiş
Terziler Ovasından yedi dönüm yer satmış
taksitden filan vazgeçmiş,
hesabı gapatmış.
“-vahtıyla bi dönüm yer satsam
oynaya galgıya düğün ederdim” derimiş
ne bi da(h)a hacı arkadaşının yanına ğetmiş
ne de bi daha o sokakdan, geşmiş
ne de hacı da olsa basmacılara etibar etmiş
ALLAH RAHMET EYLESİN
[1] havut otu: hasır, hasır otu
[2] Hicaz: Müslümanların Hac bölgesi
[3] basma: pamuklu bez, basmacı:manifaturacı
[4] devrisi yıl : ertedi yıl devreden yıl.. müteakip yıl
[5] dastar: Sücüllü’ye özgü beyaz pamuklu dokuma baş örtüsü, çember
° şampuan
[6] meşrupa / maşrapa: kulplu tas, su tası
[7] cukcuk: sürahi (su boşaltırken cukcuk diye ses çıkardığından olmalı
[8] Gelingız / gelinkız : gelin olacak ya da yeni gelin olmuş kişinin nişanlısı ya da eşinin ana-babasına göre adı
[9] velfecir: göz, (kurnazlıkla) ışıl ışıl parlayan göz
[10] fistan: kadınların (omuzdan ayağa kadar uzunlukta) giydiği tek parça basma entari
[11] önecek/önlük: belden aşağı önü kapatan(60x90) düz çizgi işlemeli dokuma
[12] diğne : dinle
[13] yeğnicek:hafiflik,düşük iş
[14] diğne: dinle, kulak ver
[15] caiz(Arapça): uygun, münasip, yerinde, geçerli sayılan
[16] rüsva: toplumda ayıplanmış, rezil olmuş kimse
[17] erezil etmek / irezil etmek: acınacak hale getirmek, rezil etmek
[18] katın katın: kat-kat, katbe kat fazlasıyla
[19] eski yazı: Arap harfleri
[20] urba;düğün için alınan elbiseleri ifade eder
[21] Kadim: çok eski, ezelden beri
[22] Peygamber pazarlığında taraflar karşı tarafın teklifini kabul eder, bir itimat söz konusudur
[23] boni / bono : senet
[24] mühlet / müddet : vade
Resim için İSFODER / Ümran Beyhan SÜLDÜR’e teşekkürler
YORUMLAR
İbrahim Çelikli.
adam köy odasında anlatmış
derim ki biz şiir üzre yaşarız kaleme alınca şairi olur..
sağ olasın gardaş
İşte bizim hikayemiz....
Maalesef dün aynı bu gün aynı.
Dini kullanarak Milleti soyanlar yine aynı sadece mekan ve zaman farklı.
Kaleminize sağlık
İbrahim Çelikli.
ekmek parası..
kimi için top
kimi için toplumsal katmanlar
amerikadan yayılan bir ürün var aleovera gibi bir şey.. aynı zamanda saadet zinciri..
her şey aynı fiyar biraz düşük
oradakiler de dini gruplardı
bitki de alovera
türünde birşey
ama bu ilaç daha etkili..
kulaktam kellikte,n ayak mantarına
diğerinde biraz daha sosyete terimler vardı
birinde sinsel organlar
diğerinde tenasül mahalleri..
işte öyle bir şey
saygılar sunarım