- 500 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tutulan Ay değil,akıldı.
8 Ekim günlü gazetelerde "Ay tutulmasıyla" ilgili haberler vardı ama ülkemizde bir gün önce başlayan "yangınlar" da vardı.
Ay tutulmasını görmedim/göremedim.
Ama şiddetin,saldırının nelere mal olduğuna bir kez daha tanık oldum/olduk.
Sonuç ortada:
23 ölüm.
Onlarca yaralı,yüzlerce yakılan,yıkılan iş yeri ve hizmet araçları.
Ve şiddet.
1963’ten beri ülkemizde olan/yaşanan yüzlerce olaya tanıklık ettim hayat yolculuğumda.
Her defasında şu net olarak görüldü:
Bütün demokratik hamle ve atılımların,taleplerin,beklentilerin "şiddet" bahane edilerek
"boğulduğunu" göre göre bu günlere geldik.
Dolayısıyla şiddet sadece ve sadece demokrasi karşıtlarının işine yaradı,onların değirmenine su taşıdı.
Şimdi de şiddetten medet umanlar,sandıkta elde edemediği gücü sokakta arayarak,vurarak,kırarak bir hedefe "motive "olmuş gibiler.
O da "barış" ve ülkemizin normalleşme sürecidir.
Onlarca/yüzlerce yıllık birikimlerimiz,tarihi tecrübemiz bize bunu yorumlama,anlama şansı verecek kadar vardır.
Olayları tekrar tekrar yaşamanın bir mantığı ve açıklaması olamaz.
Ve "öğrendiğimiz" kısaca şudur:
Demokrasi,"şiddetten " medet umanların da sığınacağı geniş bir limandır.Ama şiddeti yöntem olarak seçen anlayışların demokrasilerde yeri yoktur.Meşru bir yol değildir de ondan.
Bu bir akıl tutulması halidir/haliydi.
Sorumluluğu başkalarına atma kolaycılığından vazgeçilerek,"sokağa davetiye çıkaranlar" bu toplumdan özür dilemelidirler.
Gerisi lafügüzaftır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.