İkiz ruhlar 12 arkası yarın deneme öykü
Hemen yukarı çıkıyoruz, teyzem soyunup dökünüyor
biraz odasında dinleneceğini söylüyor.
İyi diyorum ben de, çayımızı da taraçada içeriz sen dinlendikten sonra.
İçime bir kurt düştü şimdi neden teyzem gelir gelmez yüzüme bile bakmadan Hülya’yı sordu.
Yoksa abartıyor muyum niye yüzüme bakmasın canım. Kadın yorgun az değil yaşı da hem teyzemle biz ikimiz karamsarlığımızla Hülya olmasa neşeleneceğimiz yok kadın haklı yani...
Teyzem belki de bu yüzden kaçtı; ama tatil ona yaramış. Ara sıra gitmesi için teşvik etmeliyiz kadının yaşıtı bir arkadaşı da yok ki bunalıyor bütün gün evde.
Çok geçmeden uyanıyor belli ki ki uyku tutmadı e hadi diyorum.
Gülsüm’ün yaptığı taze çöreklerle çayımızı yudumlarken soruyorum:
-Teyze neden kapıdan girer girmez Hülya’yı sordun
Hülya’yı mı sordum ben farkında değilim canım. Aa doğru ya o cadısız olmuyor bu ev.
Bize hayatı billur kasede sunan Hülya’mız olmadan olmuyor.
Açıkçası ne düşündüğümü söyliyeyim sana. Hülya o çocukla evlense bile buraya yerleşseler, diyorum.
-Teyze sanırım bu isteğin gerçekleşebilir, Tayfun’un Hülya’ya olan aşkı meslek aşkına galip gelecek gibi.
İnşallah kızım inşallah
Birden Gülsüm geliyor kucağında da Alpina’m Rüya, Rüya diyor köpeğin bulunmuş.
Amaan nerdeymiş bi tanem çok özledim onu koşup Gülsüm’ün kacağından almak isterken Alpina atlıyor üstüme zaten yüzümü, gözümü yalıyor.
Bir süre hasret gideriyoruz, Puro tütünü gibi kokuyor içimden hımm diyorum bunun nedenini biliyorum ben, o köpek hırsızının üzerinden sinmiş besbelli..
-Benim sadık köpeğiim kaç gündür nerelerdeydin sen, çok özledim seni, bi daha kaçma e mi.
İpeksi tüylerinin arasında ben hasret giderirken o da yüzümü gözümü ıslatmaktan vazgeçmiyor.
-Hoş geldin Alpina’m beni bi daha terketme lütfeen
Birden aklıma geliyor soruyorum Gülsüm’ e
-onu nerede buldun nerdeymiş
Bitişik köşkteki yeni misafir uzattı duvardan, bütün çabaları boşa gitmiş bir türlü dışarı çıkarmayı başaramamışlar.
Adam özür diler gibiydi.
-Misafir de kimmiş ben dinlemem misafir falan, bal gibi çalmışlardı köpeğimi, sonra nolduysa
O ressamın kardeşi işte yeni gelmiş Fransa’dan.
Birden sinirlerim tepeme fırladı, esrarengiz her gün odamı dikizlerken şimdi de köpeğimi çaldı demek ki.İçimden konuşurken dudaklarım kıpırdamış olacak ki: Gülsüm sordu
Ne dedin
Biraz da hırsımı Gülsümden alır gibi
-Neyse neyse kapatalım bu konuyu bi şey demedim Gülsüm hadi sen işine bak canım deyip kendimi öfkeyle odama zor atıyorum
Kızacağızın ne günahı varsa onu da azarlar gibi konuşmuştum. Bir ara gönlünü almalıyım.
Beni odama getiren kabul etmek istemediğim o merak duygusu muydu
evet kabul etmeliydim ki görmek istediğim de tepkimi ölçmek için beni beklemiş olacaktı ki işte oradaydı.
Tülün arkasından belli belirsiz gördüğüm, görmek istediğim; merakla beklediğim işte o karşı penceredeki, yaşlı ressamın Paris’ten dönen kardeşiydi odamı gözetleyen.
-Kendi kendime bu hikaye artık şenlenmeli demiştim, Hülya gibi
konuştuğumu fark edip irkildim neler oluyordu bana
Onu daha sonra sık sık görecektim.
Artık yaşantımda değişik bir şeyler olmalıydı, Atıf’ın yüzü günden güne siliniyor,siliniyor son bir kez el sallayıp uzaklaşır gibi oluyordu ve ben bu durumdan çok muazzeptim.
Yüksel Nimet Apel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.