- 520 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Türk Tarihi
Dünyada “süper güç ” olarak bilinen, medya tarafından insanlara takdim edilen ülkeler, yeni nesillere tarihi öğretirken hayal ürünü olan kahramanlardan ve tarihten yararlanmışlardır.
Çünkü onların tarih boyunca hadise olarak yazacakları ve takdim edecekleri faziletli örnek şahsiyetleri yoktur. Tüm dünya insanı bilirler ki dünyanın tarihte yer alan yedi harikası vardır.
Fakat karanlık odaklardaki belirli kişiler, dünya ticaret piyasasında birçok sektörel alanda sömürge düzeni kurarak servetlerine zenginlik katmışlardır. Bu kişiler tarihin değişmez bütünü olan yedi harikasının sayısını sekiz olduğunu dikta eden zihniyetlerdir.
Bu yüzden ortaya Teksas, Red-Kit, Tommiks vs gibi çizgi roman kahramanları Süpermen gibi hayali kahraman çıkarmışlardır. Lakin bizim tarihimiz baştanbaşa şanla, şerefle doludur. Tarihe damgasını vuran sayısız kahramanlar, kumandanlar, idareciler, ilim adamları, sanatkârlar, maneviyat büyükleri birer hayal ürünü değildir, yaptıklarının çoğunu tevazu perdesi altına gizlemiş birer gerçek kahramanlardır. Düşünün ecdadımız İstanbul’u fethettiği zaman, daha Amerika kıtası bile keşfedilmemişti. Ecdadımız dünyanın en büyük topunu icat eder, dünyanın en mükemmel silah fabrikasını kurarken bugün dünya silah pazarını elinde bulunduran ülkelerin adları sanları yoktu. Ecdadımız, dünyanın en mükemmel ordu teşkilatını, en gelişmiş harp sanayini kurarken, mimaride, sanatta, ilimde en mükemmel örnekleri ortaya koyarken, Batı dünyası, bütün bu icraatları hayretler içerisinde ve hasetle seyrediyordu. Gün geldi, devran döndü. Bizim çocuklarımız, tarihini bilmeyen ecdadını tanımayan nesliler oldu. Bunun diyetini 1960’lı dönemlerde ödediğimizi hatırlatmak isterim. 1946 dönemlerini gözler önüne getirelim “Açık oy gizli tasnif” yapıldığı dönemler, tarihe damgasını vuran “sopalı seçim”‘i unutmadık.Acaba kaçımız toprakların altında yatan binlerce şehitten hangilerini bilmekteyiz.Günümüzde atalarımıza olan saygıyı,tarihe olan ilgiyi,namusa önem veren hayata eyfel kulesi gibi bakmayan kaç gence sahibiz.Allaha olan inancını yitirmiş kişilerin bastığı toprakları nasıl sahip olunduğu sorulduğunda,”bunu tarihimizin şanlı kahramanlarına borçluyuz,onlar için okuyor,çalışıyor,örnek kişilik mücadelesi veriyoruz” demesi içten bile değil.
YORUMLAR
İlginç bir yazı.
Osmanlının, bazı istisnaları bir kenara bırakırsak,
Kanuni'den sonraki dönemi rezildir.
Hele de, 1800-1920 arası.
Resmen rezalet sissilesi gibidir bu dönem.
İstisnaları ayrı koyuyorum.
Abdülhamit gibi mesela.
Yukarıda yazdıklarım dişındaki tüm yazılanların altına imzamı atıyorum.
Gerçekten mükemmel bir çalışmaydı.
Yani,
sunduğu bilgileri bir tarafa bırakıyorum,
üslubu bile çok fazla taktir cümlesini hak ediyor.
Yazanı tebrik ediyorum.
Bayramınız mubarek olsun.