- 982 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
BÖYLE Mİ OLMUŞTU DA OLMUŞTU -4-
Evet...Uzun bir ara verdiğimiz dizimize kaldığımız yerden devam edelim.
Hürrem Sultan birden bire has odaya dalıp da Kanuni ile Fatıma Nur Hanımı başbaşa görünce ne yaptıydı? İşte orada kalmıştık.
Ne yaptığını sanıyorsunuz ki. Her medeni kadın gibi ‘’ Çok özür dilerim hayatım iş görüşmesi yaptığınız bilmiyordum. Ben çıkayım siz rahat rahat görüşün ‘’ dedi. Kanuni içinden ‘’ Ulan pişmiş işe su kattın hatun’’ dese de dışından ‘’ Yok yok zaten başlamadan bitti iş görüşmesi ‘’ Diyerekten Fatıma Nur Hanımı sepetledi odadan. Sonra tekrar Hürrem Sultan’a döndü.
-Neler aldın pazardan bakalım?
Hürrem Sultan yorgunluktan bitap bir vaziyette cevap verdi.
-Ayol yüz lira ile ne alınır ki. Pırasa, ıspanak, kereviz, patates, soğan. Üç metre de beyaz bez aldım. Çocuklara don dikeyim. Zavallıların kıçlarında don kalmadı.
Kanuni Hürremin elindeki kağıtlara baktı.
-O kağıtlar nedir Hatun?
Hürrem üzüntüyle boynunu büktü.
-Bunlar mı? Bunları Selim için aldım. Baba olup da zavallı çocuğa bir gemicik almadın. Biçare evladım gemicik, gemicik diye diye helak olacak. Bu kağıtları aldım ki onlardan kağıt gemiler yapsın da bir yerleri şişmesin zavallının.
Yedi iklim dört köşenin padişahı Kanuni iplik iplik gözyaşları dökmeye başladı. ‘’Ah ulan ah…Padişah olmasaydım ne gemiler alırdım o oğlana ama ne yazık ki padişahım. Alamıyorum işte’’ diye ağlamaya başladı. Öte taraftan çocuğunun aklına bu habis gemicik fikrini kimin soktuğunu düşünmeye başladı. Evet..Bu habis fikri onun kafasına soksa soksa Pire Reis sokmuş olabilirdi. Derhal Kaptan-ı Derya Armatör Pire Reisi huzuruna çağırttı.
Yarım saat kadar sonra Pire Reis Kanuninin karşısındaydı. Kanuni Öfkeyle bağırdı.
-Pire Reis de hele bakalım. Benim Selim’in kafasına gemicik fikrini sen mi soktun?
Pire Reis saf saf baktı Padişahın yüzüne
-Haçan baa mı dedun?
-Evet sana dedim.
-Ne dedun?
-Benim şehzadelerin kafalarına gemicik fikrini sen mi soktun?
-Haçan niye soraysun?
-Bir baba olarak oğullarımın kafalarına kötü düşünceleri sokanların kimler olduğunu öğrenmek hakkım değil mi?
-Ula sen baa hesap mı soraysun yoksa? İyi anasunu satayum. Gemileri karadan yürüt kapudan-ı derya, Bahr-ı Sefidi ve Bahr-ı siyahı ( Yani Akdenizi ve Karadenizi ) Türk gölü yab kapudan-ı derya, Amerika’yı bul kapudan-ı derya. Sıra çocuklara biraz ticaret oğretmağa celince ‘’ Gel de hesab ver kapudan-ı derya’’
-Demek sensin…Kendi ağzınla itiraf ettin. Bu durumda kelleni almak zorundayım kusura bakma
Pire Reis müstehzi ( Alay eden ) bir tavırla kolunu yumruk yapıp uzattı. Yani hepimizin bildiği o Türk’e has hareketi yaptı.
-Naaahhh alursun kellemu. Ula kelle kesmek var midur ganunlarımizda finduk beyinlu?
Kanuni sakallarını sıvazladı. Evet ülkede asırlardır kelle kesilmiyordu. Esefle başını salladı.
-Haklısın. Bu durumda senin gidip Boğaz Köprüsünden kendini atman gerekiyor
Pire Reis yine gülümsedi.
-Ula sen sabah sabah bonzai mi aldun? Ne poğazi, ne çoprisi ?
Kanuni iyice öfkelendi.
-Ulan tamam Boğaz Köprüsü diye bir şey yok da bonzai var mı sanki? Neyse sen de git kendini Galata Kulesinden at.
Pire Reis yumuşamıştı biraz bunca ısrar karşısında.
-Ula tamam atmasuna atayum da ya bir yerlerim kirirlirsa?
Kanuni bu inatçı Lazla anlaşamayacağını anladı. Eliyle çık işareti yaptı. Pire Reis yavaşça huzurdan ayrılırken zavallı adama öyle bir çelme taktı ki yılların Pire Reisi bir daha artık hiç sıçrayamadı.
Çoook sonraki yıllarda tarih kitapları Pire Reisin adını Piri Resi yapıp ölüm sebebini de Hint seferlerinde gösterdiği başarısızlık olarak yazsa da külliyen yalandır. Asıl sebep şehzadelerin aklına gemicik fikri sokmasıdır.
Kanuni , artık rahmetli olan Kaptan-ı Deryasının başına gelip tarihe mal olan meşhur sözünü söyledi:
‘’ Mülk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’’
Artık gaza gelmişti. Bir tane daha patlattı.
‘’ Bir sıçrarsın pire, iki sıçrarsın pire, üçüncüde böyle yakalanırsın pire…Pardon çekirgeydi sanırım ama bu saatten sonra ne fark eder ki.’’
Ve bir de atasözü patlattı:
‘’Ecel gelmiş cihane, baş ağrısı bahane’’
Daha sonra saray görevlilerini çağırdı ve onlara emretti
-Pire Reis sekte-i kalpten terk-i alem-i a’yal eyleyerek dar-ü bekâya irtihal eylemiştir ( Yani kalp krizinden ölmüştür.) Derhal alıp güzel bir mezar hazırlayıp defneyleyin. Yalnız unutmayın. Değerli bir paşamızdır. Mezarını en parlağından kandillerle süsleyin ki ışıklar içinde uyusun.
Evet o dönemlerde ölenler hep ışıklar içinde uyurlardı böyle. Hele de ünlü bir şahsiyetse ölen o gün kandilciler bayram ederledi. Ayrıca yine bu ünlü şahsiyetler öldüğünde üzerlerine meteorlar, yıldızlar hatta gezegenler bile yağardı.
Kanuni daha sonra tekrar emretti
-Bali Paşa bana acele Fuzuli denilen o gereksiz şairi çağır da şu bizim Pire Reis için bir kaç beyit mersiye yazsın.
Artık Has odanın has başı olan Bali Paşa ok gibi fırladı ve beş dakikaya varmadan şair Fuzuli de Kanuni’nin huzuruna girdi. Kanuni durumu kısaca izah etti Fuzuli’ye…’’Haydi şuna şöyle güzel ve anlamlı bir şeyler döktür ‘’ Dedi. Fuzuli iki dakika bile düşünmeden patlattı beyiti:
Çaydanlığın buğusunda kururken gevrek salebin hazım dokusu.
Deviniyordu martıların kanadında demlenen kuru fasulyenin kokusu.
Kanuni elbette ki bir b.k anlamamıştı bu beyitten ama ‘’ Ulan bu ne? Bu nasıl bir şey böyle’’ deyip de hanzo durumuna düşmek de istemezdi doğal olarak. O zamanlar öyle beğen butonu olmadığı için mühür kullanılıyordu. Kanuni de Mühürdar Mihri Efendi’ye kazıttığı ve üzerinde ‘’ Beğendim ‘’ Yazılı mührünü önce ıstampaya sonra Fuzulinin tamponuna çakıverdi. Ancak çok önemli bir sorun daha vardı. Kanuni Fuzuliye bu eşsiz beyit için ayrıca bir kese de altın verdi örtülü ödenekten. Sonra da hışımla ana menüye geldi. Yani onu huzura çağırmasının asıl sebebine.
-Eveeettt. Pire Reise yazdığın beyit için kaptın parsayı. Şimdi de hesap ver bakalım. Ulan sen utanmıyormusun ‘’ Selam verdim rüşvet değüldür deyu almadılar ‘’ Diye şiir yazmaya. Memalik-i Âl-i Osmanda rüşvet mi vardır da böyle şiir yazarsın gereksiz herif?
Fuzuli teaccüple ( Yani utanarak ) başını önüne eğdi.
-Padişahım geçenlerde bir iş için bir devlet dairesine gittiydim. Oradaki hızmet ehline ‘’Selamün aleyküm ‘’ Diye selam verdim. Hiç biri selamımı almayınca ben de kızdım ve gaza gelip yazdım bir şeyler.
Kanuni iyice celallendi bu cevap üzerine.
-Tabii ki almazlar selamını. Ulan burası Acem diyarı mıdır ki Selamün Aleyküm dersin? Adam gibi selam versene millete. Bak bir daha böyle halt edersen o Baki denen herifi Bağdat’a sürdüğüm gibi seni de Galaphagos Adalarına sürerim de Komodor ejderlerine yem olursun.
Fuzuli ne Galaphagos adalarını ne de Komodor ejderlerini bilirdi lakin yine de ‘’ Ula fena bir şey olsa gerek ‘’ diye düşünüp tir tir titredi korkusundan. Hürmetle eğildi ve Padişahın eteğini öptü.
-Mersi bokubiyen Padişahım. Hatta aynı zamanda danke şön ve hatta hatta tenkyu veri maç.
O dönemlerde elbette ki böyle yalakalıklara asla tahammül edilemezdi. Kanuni selam olayından sonra bir de üstüne üstlük eteğinin öpülmesi yani düpedüz yalakalık olan bu hareket üzerine tekrar Bali Paşayı çağırdı ve ‘’ Alın bu yalakayı. Kendisini Burkina Faso’ya vali olarak atadım. Orada açlıktan gebersin deyus.’’ dedi. Bali Paşa dayanamadı artık:
-Yahu Padişahım bir kerecik de şöyle bilidiğimiz bir yere sürsen kıyamet mi kopar? Burkina Faso da neresi? Senin bu saçma sapan atamaların yüzünden haritalarda memleket aramaktan anamız ağladı. Bize de yazık daaa.
Kanuni Bali Paşanın sızlanmalarını duymazlıktan geldi çünkü spor vakti gelmişti. Bali Paşa ve Fuzuli huzurdan çıkarken o, içine çimento doldurduğu ve ortasına bir sopa sokarak halter yaptığı yağ tenekelerinin başına gitti. Halkı fitness salonlarında, sauna ve spalarda form tutarken Kanuni o kadar mütevazi bir hayat sürmekteydi ki o kadar olur yani.
Yağ tenekeleri ile çalışmaya başladı…Bir, iki, üç derken kapısı çalındı. Gelen Manisa’ye gönderdiği ulaktı. Hemen halterleri yere bırakarak ulağa döndü.
-Gel Dümbelekzade gel. Anamdan ne haberler getirdin bakalım bana?
Dümbelek zade üzüntüyle başını önüne eğdi.
-Sormayın Sultanım. Muhteterem valideniz fena halde dağıttı.
Kanuni kulaklarına inanamadı.
-Nasıl yani?
-Ah padişahım ahhhh. Kabahat ananızın değildir aslında. O merkez Efendi yok mu o Merkez Efendi… Ananızla birlikte dama çıktılar.
Kanuni yer yarılsa yerin dibine girecekti neredeyse. Anası…O yaştaki hatun damlarda, hem de Merkez Efendi gibi zamanının en popüler doktoruyla…Olacak iş değildi.
-Ne yaparlarmış damlarda bre Dümbelekzade?
-Dağıtırlar sultanım. Ne yapacaklar. Mesir denen bir macun yapmışlar ikisi birden Darüşşifanın damına çıkıp oradan millete macun dağıtırlar.
Kanuni derin bir ohhh çekti. Hani kadın kısmısının dağıtması oldukça normaldi o devirlerde ama yine de seksen yaşında bir hatunun yine kendisi gibi seksen yaşlarında bir adem ile, üstelik de damlarda dağıtması pek de hoş karşılanmazdı ülke ne kadar medeni olursa olsun.
E yoruldum artık…Devamı da sonraki bölüme kalsın.
YORUMLAR
öyle olmuş olabilir o zaman buda 2014 dördünkü
Sanada Gelir Bu Sancı
Höykürürler meydanlardan sesleri kısılıncaya dek
Analar ağlamasın diye oysa ağlatırlar anaları
Ölüm karası madenlerin kapılarında bu işin fıtratında
Ölüm var derken
Vijdan bir yana savrulur insanlık biryana
Dökülürken gözyaşları Mısırdaki rabiyaya ak kefenlere belenir
Onbeşlik yirmilik delikanlılar acımadan vururlar anaları
Gül yüreklerinden
Timsah misali bile akmaz gözlerden tek damla
Kışın ayazında titreye titreye ölürken bebeler
Okul harclığının peşinde koşarken
Umutlar bir yana bedenler biryana
Şarapnellerle savrulurken masumlar
Sıcak villalarında saymayı bitiremezler
Milyonlarca milyon dolarını
Yeşil dolar tanrıları beyaz evde gömülüdür göbek
Bağları
Ey ruhunu beyaz adama satan soytarı tutar elinde yuları
Çekince ipleri yutarlar van münitleri
Dolar pazarlarımıza ısrail mamülleri
Gevşetince ipleri küreciki mesken tutar coninin itleri
Severler rakamla konuşmayıağızlarından damlata damlata
Balı
Düşünür durur ayşe teyzem bunca refahsa ahvalimiz
Neden dolmaz pazardaki filemiz
Dönünce mutfağına şaşar kalır balın zehir olduğuna
Allayıp pullamakta rahmet okuturlar
Hitlerin propaganda bakanına
Gerçek derki
Ben bakiyim sen fani ey yalan
Ben halkım sen zalimsin ol sebebten yenemezsin sen beni
hoş görünüze sığınarak ustam buda benim lugatımla emeğine sağlık
Hocam o zamanlar çimonto varmıydı hakikaten çimento dedimde kim ne zaman nerde nasıl icat etmiş bu çimento yu Kanuniyle pire reisin aralarında geçen konuşmalar oldukça komikti çok güzel bir bölüm olmuş kaleminize sağlık saygılarımla
sami biberoğulları
O zamanlar Çimento yoktu tabii ki. Bildiğim kadarıyla d çimentonun tarihi en fazla yüz elli sene:
Pire Reise gelince...İşin içine bir Laz katılır da komik olmaz mı hiç? Anne tarafından Karadenizli olmanın avantajı o da.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Rabbime şükürler olsun veriyor ilhamı.
Selam ve sevgilerimle.
Yav hocam,
iyiki varsın ha!
Sen de olmasan, tebessümler uğramaz olacak bu güzel sayfalara.
Hele de dünkü tarihi görecektin.
kara sevdaya tutulmuş millet, döktürdü de döktürdü buralarda.
Okuyacak, yorumlayacak yazı bulamadık,
sağanak sağanak dökülen yaşlar perde oldu gözlerimize.
Ne demeli?
Onların da yazılması, söylenmesi gerkiyor herhalde.
Bizim zamanımızda böyle sayfalar yoktu,
aşkımızı anlatamadık kimselere,
mektuplarla paylaşırdık dertlerimizi.
Onu da,
becerip bir türlü veremezdik sevdiğimiz kıza.
Kolay değildi, her an çanta, ya da ayakkabı topuğu yiyebilirdin kafana.
Şimdilerde öyle mi ya.
Yaz sanal aleme, faceye, tivitmidir nedir ona, ya da SMS at yattığın yerde.
Ya hoş bir dönüş olur,
ya da kısaltırmış küfürler herhalde.
Ne yazacaktık, nereye getirdik lafı.
Bu Kanuni'nin nedir bizlerden çektiği?
Bir yandan adamı uçkur düşkünü bir gariban olarak resmederiz,
bir yandan,
Sami Hocanın elinde şekilden şekile sokarız.
Bu yazdıklarını bir okuyabilseydi var ya,
sarığı yere çalar, padişahlıktan filan isitfa ederdi garibim.
Bu Şeno Güneş,
ülkeyi dünya üçüncüsü yaptı futbolda,
adamın esamesi okunmuyor ortalıkta.
Neden?
Trabzon'lu da ondan.
Bu Kanuni de Trabzonlu ya,
vurun bakalım abalıya.
Nedir bu hemşerilerin sizlerden çektiği?
Lafın ucunu kaçırdık hocam.
Bu günlerde çok mu yazdıklarının etkisinde kalıyoruz, nedir?
Kusura bakma hani.
Eğer kusur var ise,
aramakta da ısrarlı isen,
kendinde aramanı öneriyorum.
Sonuçta hocamız değil misin?
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam tarih dersini çok sdeverim . Sağolsum Hürrem sayesinde de epey o dönemi iyice belledik zihnimizde. Ama sizin Kanunuiyle hürremin maceraları ne kadar çok benziyor şimdiki zamana. Tebrikler hocam hem de yürekten.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
Kıymetli hocam
İlgiyle ve tebessümle okuduğum yazı dizisinden dolayı sizi gönülden kutlarım
Müthiş bir yeteneksiniz size hayranlık duyuyorum, fakat itiraf edeyim ki, kafama takılan bir şey var. Sizin gibi entelektüel bir insan kompleksten arınmış olaylara objektif bakabilen biri, nasıl oluyor da bazen statükocu bir tavra bürünüyor anlamıyorum doğrusu.
Gerçi tartışmalı sohbet konuları açısından bu tavrınız fenada olmuyor ama ben gene de sizin eski bir solcu olduğunuzu düşünüyorum ama ne olduysa bir şey olmuş işte!))))
Şaka bir yana ağabeyliğinize mizahi zekânıza ve hoş görünüze sığınarak böyle küçük latifeler yapıyor olmam size olan sevgim ve sempatimdendir.
Gerçi ben her fırsatta esprili dokundurmalarımı yapmaya devam edeceğimi söyleyeyim de, sonra vay! Benim haberim yoktu vay! ben bilmiyordum durumu olmasın sonra.))))))
Kaleminize ve hoş görülü yüreğinize sağlık
Saygı sevgi selamlarımla.
.
sami biberoğulları
Hiç bir zaman bilinçli bir solcu olmadım ama kim bilir belki de omurilik soğanımın cücüğünde benden habersiz bir şeyler olabilir.
Espriden anlayan ve hoşlanan insanları hep sevmişimdir çünkü dünyanın en zararsız insanlarıdır onlar. İster sağcı, ister solcu, ister ateist, ister komünist, ülkücü, şeriatçı ne olursa olsun gülebilen insandan zarar gelmez. Onlarla dostluk kurulur.
Sen dokkandırmaya devam et. Bizim elimiz armut toplamıyor ya )))))))
Selam ve sevgilerimle.
demek Manisalar onlardan ilham alıp her sene mesir saçıyorlar..
Tebrik ederim hocam saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sanırım önceki bölümleri de okumam lazım:)
Tarihi tebessümler yazınıza saygımla...
sami biberoğulları
Öteki bölümleri de okumadan en azından bu yazının niçin yazıldığını anlamanız oldukça zor olur.
Tavsiye ederim.
Selam ve sevgilerimle.