- 647 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AHİ EVRAN ŞENLİKLERİ
1974 yılıydı.
Ve ben ‘çiçeği burnunda’ bir aylık yeni gelin olarak Kırşehir ilimizde bulunuyordum.
Oturduğumuz Terme Caddesi günün erken saatlerden itibaren o güne değin hiç rastlamadığım ve hiç görmediğim çok farklı bir görsellik ve şenlikle coşkulu bir bayram yerine dönmüştü adeta.
Ardı ardına sıralanan araç konvoylarının üstündeki insanlar; sokakta yollarda balkonlarda kendilerine alkış tutan çoluk çocuk genç yaşlı halka, akla gelebilecek her türden yiyecek içecek ve diğer ihtiyaçları güle söyleye ve hatta dualar eşliğinde dağıtarak ilerliyorlardı.
Ben de balkondan alışık olmadığım bu güzelliği ve festivali hayranlık ve heyecanla izliyordum.
Ancak buna bir anlam veremiyordum. O sıra bunu sorup öğrenebileceğim biri yoktu yanımda.
Elbette bunun bir nedeni ve adı olmalıydı. Öyle değil mi?
Yıllardır süregelen bu geleneksel şenliğin; Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtı olduğunu. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenme olup kendi kural ve kurulları ile varlığını sürdüren ve Ahilik anlayışının iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzene dayalı olduğunu da sevinçle öğrenmiş ve dağarcığıma atmış oldum böylece.
Temelinin 13. yüzyılda Kırşehir’de atıldığını ve daha sonra dalga dalga bütün Anadolu’ya yayılan ve izleri bugüne kadar süregelmiş Türk milletine özgü bir sivil cemiyet kuruluşu olduğunu ve bunun ortaya çıkmasıyla da dini ve ahlaki binanın korunmasında, Anadolu insanının yetişmesi ve terbiyesinde, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda, Türklerin yerleşik yaşama geçişinde, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında hizmetleri bulunan Ahilik geleneğinin yıllardır düzenlenen çok önemli ve itibarlı bir şenlik olduğunu da öğrendim ayrıca.
“Ahi Evran, kaynağını Yesi’den alan kutlu bir davânın gönül erleri ile birlikte bu toprakları vatan yapmaya, Türk ve Müslüman yapmaya öncülüğünü etmiştir. Ahi Evran-ı Veli, özellikle yeni kurulan Ahilik sistemi ile Anadolu’ya göç eden Türkmenlere hem aş hem iş vermiş; onları tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici insan haline getirmiştir. Onları hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışan insanlar halinde yetiştirmiştir. Böylece Anadolu’nun iktisadi kalkınmasına ve imar edilmesine öncülük etmiştir.
Ahi Evran 32 çeşit esnafı teşkilatlandırmış; Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında sanatını icra eden bütün esnaflar Türk-İslâm medeniyetinin zirve kuruluşu Ahilik teşkilatının merkezi Kırşehir olduğu için buradan ‘İcazetname’ almışlardır.
Kardeşliğin, cömertliğin, yiğitliğin, fedakârlığın, doğruluğun, dürüstlüğün, kalitenin, üretimin, ahlâkın, sanatın, aklın ve bilimin esas alındığı Ahilik teşkilatının kurucusu bu faziletli âlim ve mutasavvıf Ahi Evran-ı Veli, Moğollara karşı mücadele ederken 93 yaşında şehit edilmiştir 1261 (H.653). Kabri Kırşehir’de kendi adı ile anılan caminin avlusunda bulunmaktadır. “
Ve ben hemen ertesi gün bu ulu zatın kabrini ziyarete gittim.
YORUMLAR
Ahililk ve ahi evran ahlaki değerleri acaba günümüzün insanlarında neden acaba kabul görmedi neden ahlaki değerleri güçlendirmesi gerekirken ahlaksızlığa kine, kibire kefene cep diktirmeye yöneldi
Neden hırsızlığı,çalmayı,kul hakkını yetim hakkını gasp etmeyi vazife edindi neden islamiyet adına ALLAHU EKBER deyip kardeşini kesti göğsünü yardı,henüz çarpan kalbini, kanlı ciğerini çiğ çiğ yedi,bu kinin bu kadar öfkenin gerekçesi acaba neydi neden hakiki müslümanlık pasiflendi,radikal şiddet vahşet barbar kan göz yaşı ile beslenen bir islamiyet üretildi, ve bazı çevrelerce desteklendi ve bıyık altında gülümsemelerle bu insanlık vahşeti seyrede bildi
Ahilik ve ahi devran oysa barışı kardeşliği dostluğu dürüstlüğü namuslu onurlu yaşamayı bize öğretmemişlermiydi
Tarihe ışık tutan bir arif yazı
Bizi aydınlatan ,ışık olan bilge yüreğe cesur mahir kaleme selam olsun
Gönüller dolusu saygı
DEVRİM DENİZERİ
Ne kadar öğrendiğimiz ve devam ettirdiğimiz ortada!
Nasıl oluyor da böyle bir inanç. İslamiyet denen böyle bir din müthiş bir vahşet ve insanlık dışı bir düzen haline geliyor!
Ve bu bütün İslam dünyası için geçerli!
Benim yabancı hayranlığım boşuna değilmiş dostum...
Yazıya katkıların için çok sağol.
şair67
Sorarım acaba bunca insanlığı insanlığından utandıran bu vahşeti yapmaktan çekinmeyen, kafası kesilen de keseninde Allahu Ekber tekbirleri ile acımasızca kellesini gövdesinden ayırırken aldığı keyifle Gavur kelimesinin yeri neresi diye sormazlarmı sorgulamazlarmı gerçek müslümanlar vicdanlarda
Konu konuyu gündeme taşıyor,duyarlı yüreğinize arif ders niteliğindeki bilge yazınıza bir kez daha selam olsun iyiki varsınız
Saygılarımla
Yolumuz düşerse, biz de ziyaret edelim.
Böyle değerleri yaşatmamız gere.
1985 yılında işim gereği Antep'e gitmiştim.
3-4 yıl kadar kaldım orada.
Bir mesai arkadaşım vardı ve soyadı ''Ahi'' idi.
Çok ilgimi çekmişti ve ne anlama geldiğini bilmiyordum.
Burada okuduklarımızı ilk ondan dinledim.
Gerçekten çok etkileyici idi.
O günden sonra, hep ilgimi çekmiştir bu Ahilik teşkilatı.
Bu yazıyı da ilgi ile okudum.
DEVRİM DENİZERİ
Merhaba;
Yalnız bir bölgeyi tanıyabilmek için kaç ömür harcamamız gerekir diye düşünüyorum bazen..
Çok yerinde bir tesadüf olmuş. Sevindim.