- 850 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
399 terekeme osman ağa- ardahan öyküleri- yeniyazım
1925 yılının aralık ayı: Ardahan’ın yüzü gülüyor. İşgal bitmiş. Rus çekilmiş. Yüz yıllık yalnızlık son bulmuştu.
Louis Armstong’ un şarkısı :
What a wonderful world ’deki gibi:
" Dünya ne harika"
I see trees of green... Red roses too
I see’ m bloom ... for me and for you
Hayat ne kadar harika... Ardahan ne kadar harika .
Babam anlattı:
" Osman emi, Ardahan’a yerleşti. Bizleri Yaylacık köyüne getirdi."
Okumuş yazmışlığı olduğundan Osman emi’nin Ardahan’da yükselmesi zor olmadı. Liseyi Tiflis’te okumuştu. Rusçası akıcı ve güzeldi.
Borçalı: Dağ Arıklısından Çıldır’a geliş, savaş yılları yokluk, işgal ve Ardahan ile beraber özgürlüğe kavuşma: 1925 yılı...
I see skies of blue... Clouds of white
Bright blesssed days... dark sacred nights
İçimden bir ses... Hayat ne kadar güzel..
Terekeme Osman ağa Ardahan’ın ileri gelenleri içinde yer aldı. Arkadaşları Gadana Zikri, Akoş emi, Müteahhitler ve bürokratlar oldu.
Osman emi: Usul erkanı Tiflis’te yaşayarak öğrenmişti. Tiflis ağalarını, beylerini hatta Vladikafkas, Bakü, Gence ileri gelen insanları, yaşantılarını tanımıştı. Şimdi Ardahan onun için kolay gelirdi. Birinci eşi ile çok güzel bir yaşamı olmuştu. Güzel ismi olan "Güzel" hanımın yedi tane de çocuğu olmuştu. Güzelin köyü Sukalesi köyüdür. O da Borçalı’da kaldı.
İnsan nerede doğuyor. Nerede ölüyor...
The colours of rainbow... so pretty... in the sky
Are also on the faces .. of people.. going by
Hayat ne kadar harika! Yaşamak ne kadar güzel!
1925 yılı 26 aralığı akşamı Terekeme Osman ağa’nın Kahvehanesinde Aşık Şenliğin oğlu Kasım çalıp söyleyecek. Ardahan o anı dört gözle bekliyor.
Herkes ama herkes.
Herkesden biri; bir delikanlı:
- Ola Firgani! Aşkama Osman eminin kahvesine gelecen mi?
- Gelmem mi? Ne diyorsun?
Osman emi akşam yemeğini yedikten sonra Kulu Akçay’a sattığı evden Kahvehaneye dere boyundan yürüdü.
Ay beyaz... Gece mavi... Yer kar ve Ardahan sanki Petersburg’a nisbet yapıyor:
"Beyaz geceler" orada mı güzel, burada mı güzeldi?
Aşık Kasım:
"Ey Felek senin elinden abad olan görmedim
Düşüfte cengine bir daha geri gelen görmedim
Nice yüz bin garaf oluf bina salan görmedim."
Kahvehane ağzına kadar doluydu. Aşık Kasım babası Şenlikten çalıp söylüyordu.
Halk çoşmuştu. Erkeklerin çay içip oturduğu burada müzik şölenleri de oluyordu.
Osman emi de efkarlandı. Tiflisteki günler aklına geldi. Ağlamamak için kendini zor tuttu. Halil Azeri de oradaydı. Tiflis’i bilen ve en iyi yaşayanlardan biri de oydu. Kime sorsaydınız bu cevabı alırdınız.
Tiflis... Dolçe vita hayat ve Ardahan...
Hala bu tarz devam eder Ardahan da
Ne demişti Louis Armstong:
"Bebeklerin ağladığını işitiyorum... büyüyüşlerini görüyorum.
Bebeler neler öğrenecekler neler... Ben görmeyeceğim....
İçimde bir ses diyor: Hayat ne kadar güzel!.."
Osman emi "Sukaleli" Güzel hanımı kaybettikten sonra; ruh güzeli; Pantuş bibi ile evlendi.
Ondan da beş çocuğu oldu.
Albay oldu en büyük oğlu.
On iki tane çocuktan öğretmen iki tane. Biri avukat oldu.
Kızların hepsi ünlü çocuklar yetiştirdiler.
Bütün sülalesine ışık oldu.
Profesör torunu oldu. Görmedi.
Cumhuriyetin anlamını çok iyi okuduğundan "Işık"olmağı becerdi. Çevresine ve cemiyete yararlı oldu. Tiflis’te okumasının yararını Atatürk Türkiyesine iyi zerk etti. Tiflis’te rönesans geçirmiş bir Kafkasya’yı içselleştirmişti. Onu Ardahan’a ve cemiyete ve de çevresine çok iyi yansıttı.
Zülali’ye Çıldır’da dediler ya!
" Eşyayı alemde halki mevcudat
Cihanın temeli neyin üstüne
Ezeli imanı kim kabul etti
Hudanın cemali neyin üstüne."
Işık olmak... Yararlı olmak...
Osman ağa bunu anlamış aydın insandı... Aymak... Ayılmak... Aydınlanmak... Ayıkmak.
Güneş gibi: Güneş ne güzel ışıtır değil mi?
Görünür ve gördürür!...
Görünüp! Gördürmek.
Hayat ne kadar harika!
Yalçıner Yılmaz
Resim öğretmeni
21/12/2008
Gebze.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.