DÜĞÜMLERE ÜFLEYEN DUDAKLAR…
Elindeki su dolu tasın üzerine kaşlarını çatarak eğilmişti…. Arada garip mırıltılar çıkarmaktaydı… Gözlerini kapatıp, karnının ne kadar acıktığını düşündü…. Aklından ‘’ Şunu da gönderdikten sonra yerim ’’ dedi kendine…. Karşısındaki kadın pür dikkat her hareketini korkulu gözlerle seyretmekteydi…. Kadının gerginliğini hissedebiliyordu.. İçin için gülümsedi kendine.. ‘’ Bu kekler olmasa halim nice olurdu ‘’ diye geçirdi kafasından..
Sonra fısıltı dolu bir sesle ‘’ Bak kızım..! Kocanla sana büyü yapılmış.. Uçkuru düğümlenmiş kocanın.. Başka bir kadın yaptırmış bunu… Kocanda gözü olan biri.. O sebeple kocan sana uçkur çözmüyor… Anladın mı beni..? ‘’ dedi… Kadın ağlamalık bir biçimde şiddetle kafasını salladı… Sonrada hararetle ‘’ Kim peki.. kim yapmış hocam ? ‘’ dedi…
Bir süre daha eğildi suyun üzerine.. Vakti geçirip heyecan katmaktı niyeti… Birden başını kaldırdı.. Karşısındaki kadının gözlerinin içine doğru karanlık baktı… ‘’ Aşığı var kocanın, hemde seninde tanıdığın biri, kocanı avucunun içine almış… ‘’ dedi… Daha da dik baktı kadının yüzüne.. Karşısındaki bu acizane medet bekleyen insanın yüzündeki kendiyle cebelleşmesini seyretti bir süre… Kafasından geçenler gözlerini yansıyordu adeta… İçinde sinsi bir tebessüm belirdi… ‘’ Aptal ‘’ dedi kadın için… ‘’ Nasılda kafasında isimleri dolaştırıp duruyor… Nasılda acizlik akıyor yüzünden… Benden medet umacaksın… Benden..! Ve bende lütfedip yardım edeceğim sana… ‘’ diye geçirdi aklından… Sonunda konuştu tekrar karşısındaki kadınla… ‘’ İsmini cismini bilemem onu sadece Allah bilir… Ama dediğim gibi senin ve kocanın tanıdığı bir kadın bu.. evinin içine kadar sokmuşsun yellozu..’’ dedi…
Kadın telaşını sesine yansıtarak sordu..’’ Peki hocam… Ben şimdi ne yapacağım..? ‘’ diye sordu.. Kadının yüzüne bir süre daha bakıp, hafifçe kıpırdandı yerinde, çünkü şimdi can alıcı noktaya gelinmişti… Usulca araladı dudaklarını.. Etkili olmalıydı konuşma şekli.. ‘’ Bak kızım..Bu büyüyü bozarız evellallah ..! sen onu hiç kafaya takma.. Ama her dediğimi yapman gerekli.. Tabi birde…! ‘’ dedi ve sustu… Karşısında adeta ufalmış olan kadın aynı soruyu yöneltti hocaya..’’ Tabi birde.. Ne hocam ! ‘’ dedi..
Hafifçe gırtlağını temizledi… ve ‘’ Tabi birde… Para hususu var… Böyle şeyler belirli bedeller karşılığında yapılır.. Bilirsin… Bunun için yeterince durumun varmı ki.. ‘’ dedi…
Kadın bir an düşündü.. Yüzünde öfke, hırs, ihanet, korku, bir dolu slayt geçiyordu sanki… Ama en sonunda gurur galip gelmiş olmalı ki… Hafifçe çenesini dikti havaya… ‘’ Elbette hocam.. ne gerekirse yapalım… Para mevzu bahis bile değil..’’ dedi..
Şimdi oldu diye düşündü.. Kadına yumuşak bir tebessümle bakarak.. ‘’ Alaaa, o halde.. Yarın gelirsin.. bende malzemeleri hazır ederim… Akşam üzerine doğru burada ol… işimiz uzun sürecek, senin geldiğin vakte kimseyi almayacağım… Ona görede tedarikli gel.. Anladınmı beni…? ‘’ dedi… Kadın kurbanlık koyun edasıyla başını salladı yine…. ‘’ Peki hocam.. Akşamüzeri burada olurum.. ‘’ dedi…
‘’ Tamam o halde şimdi gidebilirsin… Dışardakiler den birini yolla içeri giderken…. Onlarada çare olalım Allahın izniyle.. ‘’ dedi… Hafifçe sakalını sıvazladı tebessümle…
Kadın hocaya selam vererek… Ayağa kalktı.. Telaşla odadan çıktı… Kapı açıldığında dışarıdaki fısıltılı sesler doldurdu odayı… Çocuk ağlamaları… Mırıltı dolu kadın sesleri yükselip geldiler… Oturduğu odanın içine… Sonra tekrar gömüldü oda sessizliğe… İçerde çıplak bir ampulün aydınlattığı kör bir ışık vardı… Oturduğu sedirin yanında bir sehpa ve üzeri bir sürü Arapça yazılar yazılmış kağıt tomarı vardı.. ve küçük kaselere konmuş muskalar, dolduruyordu sehpanın üzerini…
Odanın sessizliğine birden midesinin gurultusu duyuldu gene, aklına açlığı geldi… Yerinden kalktı.. Birkaç adımla odanın kapısına vardı.. Hızlıca açtı kapıyı.. Kadınların mırıltılı sesileri çarptı yüzüne… Hiç birinin yüzüne bakmadan çıktı odadan… Doğruca mutfağın yolunu tuttu.. Tam dolaba ulaşmıştı.. ki… Arkasından biri dokundu omuzuna… Gayri ihtiyarı döndü o yöne…
Karşısında kendi boylarında bir adamla göz göze geldi… Adamın gözleri öfkeyle parlıyordu… ‘’ Buyur ‘’ dedi.. Adamı süzerek merakla…
Adam zifir olmuş siyah öfkeli gözlerle yüzüne hala bakmaktaydı… Sonra birden yakasına yapıştı.. ‘’ Sen nasıl bir mahlukat-ı eşreftensin ki, bu insanların duygularıyla, inançlarıyla, maddiyatlarıyla oynayabiliyorsun… Sen hangi akla hizmetle Allah rolü oynamaya soyundun be insan müsveddesi… Sen kimsin..! kimsinde büyünün, üfürüğün günahını bile bile bu kara zihniyetinle insanların kafalarına olur olmadık şeyleri musallat ediyorsun….’’ diye kükredi….
Öyle korkmuş ve afallamıştı ki.. Yakasındaki elin baskısı canını hatırlattı kendine… Yüzüne kovalarla ateşler dökülmüştü sanki… eli, ayağı titremeye başladı… Yanıyordu resmen, karşısındakinin ateşi de cabasıydı üstelik.. Yakasındaki ele yapıştı.. ‘’ Dur efendi! Dur hele.. Derdin nedir.. Ne bu öfken, bilmeden bir şey mi yaptım sana ? ‘’ dedi..
Adam yakasını bırakacağına daha da sarıldı aksine gırtlağına.. ‘’ Nemi yaptın.. Nemi yaptın.. Birde sıfatından utanmadan mı soruyorsun bu soruyu…? Sen benim yuvamı fitilledin… Ateş düşürdün ocağıma… Yandım tutuştum senin yüzünden…Birde ne yaptım diye soruyorsun şerefsiz…!’’ dedi…
‘’ Yahu ne yapmışım ‘’ dedi kısık bir sesle.. İçerdekiler pür dikkat mırıltılı fısıltıları kesmiş dinleyip seyrediyorlardı olayı… Adam olunca yüksek bir sesle.. ‘’ Bakın buraya… Bu adamdan medet umanlar.. Bakın bu adama..! iyi bakın hemde… Eşimin kafasını olur olmadık saçmalıklarla doldurdu bu insan müsveddesi… Evimin yuvamın huzurunu ilgisiz,alakasız şeylerle bozdu.. Husumet çıkardı aramızda… Eşimi çok seviyordum oysaki… Seviyordum diyorum.. Çünkü o dün gece öldü.. Hemde bu adi üfürükçünün vermiş olduğu pis nefesiyle okuduğu düğümlü urganla öldü… Anladınız mı beni… Bu adam fitne fesatlık ekti karımın yüreğine… Pis iftiralar fısıldadı kulaklarına.. Ona yalan olduğunu anlatamadım bir türlü… inandıramadım karımı, Bana inanmayı değil.. Bu adi hokkabaza inanmayı tercih etti.. Dün sabaha karşı astı kendini…’’ dedi avaz avaz… Sonra hıçkırıklara boğuldu…. Ama bırakmamıştı yakasını hocanın… Aksine daha da yapıştı bu sefer.. Bastı gırtlağına..Sonra yüzünü yaklaştırdı hocanın yüzüne.. Deli gözlerle baktı yüzüne.. ‘’ Şimdi söyle… Bu dudaklarlamı üfledin o düğümlü urganı… Hangi bildiğin duaları okudun üzerine… ‘’ …. Tuhaf tuhaf sırıttı sonra… ‘’ Çıkar dilini ! ‘’ diye emretti..
‘’ Başka insanların yüreklerine bir daha o pis nefesinle üflediğin duaları okuyamayacaksin… !! Çıkar dilini dedim… Burdan Allah şahidim olsun.. o dilini kesmeden gitmeyeceğim… !! ‘’
25/09/2014
16:35
YORUMLAR
Olmuyor mu? O kadar çok böyle olaylar oluyor ki inanılır gibi değil bu tür ahlaksızlar yüzünden nice yuvalar dağılmıştır kim bilir.
Böyle insanların dilini koparmak çözüm olur mu bilmem ama cezasız kalmamaları gerektiğine inanıyorum.
Yazınızı ilgiyle okudum kaleminize sağlık
Saygı selamlarımla.