- 1051 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TARLA MI KESEKLİ BEN Mİ KOŞAMIYOM
Çocuklar bitmez tükenmez enerjileriyle hayatı ileri taşıyan birikimlere sahiptir. Maalesef anne ve babalar mülkiyetlerinin bir parçasıymış gibi çocuklarını benimserler. Bunun için olmalı ki ihtiyatlı olmak adına çocuklarını kanatları altından çıkartmayan annelere “tavuk anne” denilmiştir.
Eskiden çocuk eğitiminde konu komşu, hatta yoldan geçen her hangi birisi kâmil olmak koşuluyla çocuklar üzerinde otoritesini konuştururdu. Büyük olmak otorite için yeterli sayılırdı. O kişinin güngörmüşlüğüne, tecrübesine saygı duyulurdu.
“İnsan kulaklarından zehirlenir” derler ya şimdilerde anlatılan şehir efsaneleri sokakları tekin olmaktan çıkardı. Eski Türkçede “tekin” kelimesi prens anlamında kullanılır ve güvenlik kavramına karşılık gelirdi. Sokaklar tekin değil, geceler tekin olmaz demek, sokağın ve gecenin güvenlik açısından mahzurunu vurgulayan deyimler oldu artık..
Biz de Çocuktuk Allahım
Ömrümüz ne felaket, ne saadetti.
Arzularımız çerden çöpten
Dilimiz hazdan
Dinimiz oyundan
Dünyamız acımaktan ibaretti.
Bizde çocuktuk Allahım
Ekmek elden gelirdi su gölden
Günlerimiz uzun, evlerimiz büyüktü
Ve yağmur çift çubuk için değil
Sadece bizim için yağardı.
Bedri Rahmi Eyuboğlu üstâdın “Biz de Çocuktuk Allahım” başlıklı şiirindeki gibi arzuları çerden çöpten ibaret olan iki komşu köyün çocukları “kavga kaşağısı” denilen ortalık karıştırmayı seven, fitneci bir çocuğun kışkırtması sonucu iki köy arasında bir mevkide kavgaya tutuşmuşlar.
Orta Anadolu’da kavga bile çeşit çeşittir. Taşlı kavga ayrıdır, sopalı kavga ayrıdır, hatta meydan kavgası ayrıdır. Yaşlılar çocukların ve gençlerin yaptığı kavganın şeklinden o çocukların hangi köyün çocukları olduklarını bilirler. Eee ne de olsa şimdinin yaşlıları eski çocuklar..
Hani nasipte yoksa dayak bile yenmezmiş ya bizim oğlan öyle maraza çıkartıca ve kavgacı olmadığı için arkadaşlarına uyup onlarla yola revan olanlardan.
İki köy arasında çocuk kavgası kızışınca, yukarı köyün çocukları, bizim komşu köyün çocuklarını püskürtmüş. Komşu köyün pasif oğlunun korkudan dizinin bağı çözülmüş olmalı ki arkadaşları yeni herk edilmiş tarlada kendi köylerine doğru kaçarken mesafeyi epey açınca, bizim oğlan sırtına sırtına taş yerken kendi kendine başlamış:
- Herkes kaçtı da ben niye kaçamyom Allahım. Tarla mı kesekli ben mi koşamıyom diye söylenmeye
Bizim oralarda “milletin diline düşeceğine Van’ın gölüne düş” daha iyidir. Bu kavga olayından sonra kim yarışta veya bir işte azıcık geride kalsa başlar “tarla mı kesekli ben mi koşamıyom” demeye.
Not:
Kesek: Toprağın yağmur suyunu altına süzüp tava gelmediği için bel, çapa veya sabanın kaldırdığı iri iri parçalanmamış toprak parçası.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.