- 2515 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ALASI İÇİNDEDİR İNSANIN
ALASI İÇİNDEDİR İNSANIN
Marifet bir dürüm azık, acıkınca aç ye kızım derdi annem. İdrak bir altın bilezikse, vicdan kulağa küpe olmalı gibi. Ve hayatın içinde ne çok engel ve engel olmaya soyunan akl-ı evveller var maalesef. Hatta öyle burunlarının dikine giderler ki, her şeyi onlar bilir, onlar anlar ve onlar görür. Ahkâm kesmekte de üstlerine toz kondurmazlar. Bukalemun gibidirler. Çeşitlilik pek hoşlarına gider. Dillerinde pelesenk olmuş edep adap ise cabası ve en afillisinden fiyakalarıdır. Ne ebegümeci olmayı ne de semizotu olmayı beceremedikleri gibi, ISIRGAN OTU olduklarını adları gibi bilirler ama her ne hikmetse, bildiklerini öyle ötelerler ki, akıllara zarar bir durumla burun buruna gelirseniz hiç şaşırmayın. Çoklu adları vardır ve çoklu yürekleri ile çoklu dilleri vardır. Madalyayı hak eden bir diğer yanları ise nabza göre şerbet vermekte ki, üstün gayret ve üstün vasıflarıdır.
Dürüstlükten dem vurur dururlar. Varsa yoksa doğruları ve doğruluklarıdır, tüm dünyaları. Elleri ve avuçları içine aldıkları insanları, gözlerini kırpmadan, bozuk para gibi harcamaktan hiç çekinmezler. Ömürleri boyunca tek gayeleri, ilgi odağı olma istekleridir. San ki, dünya onlar için kurulmuş ve onların yörüngesinde dönmektedir. Es kaza, himayelerinde(!) olanlardan biri ile diyaloğunuz varsa, yandığınızın resmidir. Allah korkusu taşımadıklarından olsa gerek, dilleri dönerde döner. En ağır itham ve yakıştırmaların yakanıza yapıştırılmasından kaçamazsınız. Çamur atarlar. Bilirler ki: en azından izi kalacaktır ya, işte o zaman zafer naraları eşliğinde, körkütük sarhoş olurlar. Cüretkârdırlar. Hatta akıl almaz bir şekilde, gözü karadırlar. Çünkü: ben merkezleri yaşam tarzları ve egoları ile kendilerini hep üstün görürler. En önemlisi ve en çirkini ise, dillerinde sürekli Allah kelâmı mevcuttur. Hiç çekinmeden yemin ederler. Nasılsa ne yaşarlarsa yaşasınlar ve ne yaparlarsa yapsınlar, hepsi örtülü ödenek gibi gizlidir ve kapalı kapılar ardındadır.
En büyük ilkeleri ise: amaçsızlıklarını büyük hedefleri göstererek kamufle etmektir. İç dünyalarında yaşadıkları çöküntüler veya eksiklikler yüzünden, sürekli savunma halindedirler. Etraflarında gerek dost-arkadaş, gerek eş veya sevgili, gerek ise kan bağı olan insanlar kümesi ile yıldızları hiç barışmamasına rağmen, sırf egoları yüzünden s/aklarlar kendilerini. Meraklı yanlarını da yabana atmamak gerekir. Araştırırlar. Ellerine ne geçecekse!!! Burada gayeleri öğrenmek değildir ve ellerinde koz bulundurmak için çaba sarf ederler. Kim için veya ne için olduğunun hiç önemi yoktur. Yeter ki: zamanı gelince kullanabilecekleri doneler olsun ellerinde. Sosyal medya, tünedikleri yegâne daldır. Çeşitliliklerinin getirisinin bir tezahürü olsa gerek, isim familyaları mevcuttur. Sorsan, her şey insanlık namına ve insanlık hayrınadır. Sebil gibidirler vesselam. içlerinde insan yanlarını hala muhafaza eden gariplerim ise, iç yangınlarını gidermek adına veya dostluk-arkadaşlık ya da sevgili olmak adına, yandıkça yanaşır ve kana kana içecekleri umuduyla, içerde içerler bu sebilden. Ya gözleri kararmıştır ya da gözlerine perde inmiştir ki: sebilden akan suyun acı ve tuzlu olduğunu fark edemezler bile. Fark ettiklerinde ise tutuşan paçalarıyla yanmak bile onları kurtarmaya yetmez.
Şükufe’likleri gurur kaynaklarıdır. Allem eder, güllem eder ve yağın suyun yüzüne çıkması gibi sıyrılırlar her durum ve vakadan. Gözleri öyle dönmüştür ki: ne ahreti düşünürler ne de ilahi adaleti. Varsa yoksa kendileri ve bildiğinden şaşmayan tutumlarıdır. Asla ders almazlar ve ders verir tavırlarıyla adeta sütten çıkmış ak kaşıktırlar. İnsanın tüylerini diken diken edeni ise, gönül ceplerinde timsah gözyaşları doludur. Hiç umulmadık anda önünüze koymaya hazırdırlar. Rollerini yıllardır sıkı bir şekilde çalıştıkları için, gafil avlanmaktan kaçma şansınız yoktur. Duygu sömürüsü onların, ziyafet sofrasıdır. Tadını çıkara çıkara yerler ve mest olurlar adeta. Ters köşe, en gurur duydukları eylemleridir. Aldıkları ahlar ve veballer ( ki: kul hakkıdır bu.) umurlarının kapsama alanına girmez. Yalan, kurdukları kraliyet malikanesidir. Bir süre sonra, kendileri bile o yalan çarkının dişlileri arasında erirler ama farkına varmazlar. Yalan yalanı, yalan da yılanı doğurur. Yılan ise: sokmaya hazırdır ve en afilli zehrini akıtmak için, emre amade beklemektedir. Kendi ruh dünyalarının karanlığını, başkalarının ışığında aydınlatma gayreti içindedirler.
Sizlerde bilirsiniz eminim, karanlık ışığı emer. Onları ele veren tek gerçek: kaçak güreşmeleridir. Kuyuya taşı atar ve köşelerine çekilerek seyre dururlar. Vicdan mı? Hak getire. Siz uğradığınız haksızlığın içinde hem kendinizi aklamak hem de sırtınıza yediğiniz hançerden kurtulmak için debelendikçe, onlar zevkten dört köşe olurlar. Sadisttirler. Mazoşisttirler. En önemlisi ise, narsistdirler. Kendi adıma, kötünün kötüsü diyeceğim ise, böylelerinin edebiyatı kullanarak emellerine ulaşmalarıdır içimi acıtan. Kökü edepten gelen bu güzidelik, bunu asla hak etmiyor. Nazlıdırlar. Özellikle bir bayanın karşı cinse aktarmaktan ar etmesi gereken özel durumlarını bile, söylemekten imtina etmezler. Destekçi ve şakşakçı familyalarına bir üye daha eklenmesi yeterlidir onlar adına. Yaptıkları insanî bir dertleşmedir güya(!).
Bazen o kadar ileri giderler ki: kendisine evlilik teklif ettiğini iddia ettikleri şahsı, nasıl bir mideleri varsa, hiç çekinmeden hatta gururla başkasına sunarken bile, kılları kıpırdamaz. Utanmazlar. Haya etmezler. Hay Allah’ım ya, ne günlere kaldık Ya Rabbi!!! Siz ey insanlık fukaraları, kendinizi sergileyip göstereceğiniz, emelinize daha çabuk ve kolay ulaşacağınız, mudilerinizi çığ gibi büyüteceğiniz sosyal medya alanları çokkk. Gidin oralarda ne haliniz varsa görün ama, edebiyat üzerinden kirli ellerinizi çekin artık. Mide bulandırıyorsunuz vesselam. Siz gibiler edebiyat eleğinden patır patır dökülüyorsunuz, farkında olmayacak kadar egonuza esirsiniz. Unutmayın ki; ava giden, gün gelir av olur. Allah sizlere akıl, fikir versin.
Okuyan gözlere teşekkür ve saygımla.
HÜZÜN ŞAİRİ: N Y
Devam edecek…
YORUMLAR
Okudum, nutkum tutuldu demesem yalan olur.
Ben genellikle insanlar ile tek tek uğraşmam, fikirler ile uğraşmayı severim.
İnsanlara pek akıl vermeye de gelmiyor, bilmediklerini yüzüne söyleyince biliyor da unutmuş havasına girmeye hazır durumda olanlar var.
Fakat eleştirilerinizin yerden göğe haklı bir ortamda yaşıyoruz..
Bilincinize sağlık, severek okudum.
Saygılar.
hüzün şairi
Teşekkür ve saygımla.
Şaban Aktaş (Homerotik)
MASKELİ AVUNTULAR
Hayâletlerin beyaz örtülü
Sevgisizliklerin ölüme içgüdülü
Danslarını sundu gece
Maskeli balodakiler...
Karışamadım eğlencelere
Kapılardan pencerelere
Esen yeller önünde
Sürüklenip koştular
İçeriksiz şarkılar
Evinsiz fındık kadar
Ruhlar aç kaldı...
Yorgun argın düştüler
Acı acı gülüştüler
Cansız kalan dudaklar
Yalanlarla öpüştüler
Başımı eğdim
Takıldı kaldı gözlerim
Okyanuslar dibine
Mercan kayalıklara
Renk renk balıklara...
Korkusuzca yüzüşler
Sevgi kolonisi gülüşler
Dizilişler; güzellik zinciri...
Döndüm; bizimkiler
Katışıksız sevgiler aradım
Yüzlerinde, ne gezer
Baharlar saklı durur
Güze dönmüş güzellikler!
Çıkarın ne olur
Güzelim ellerinizle
Açılsın gönül çiçekleri,
İndirin yüzünüzden
Ölümcül maskeleri!!!
Şaban AKTAŞ
23.11.1996