- 1195 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İslam; akıl ve İlim Dinidir
İslam, Akıl ve İlim Dinidir
Yüce Allah (c.c.) esirgeyen ve bağışlayandır. Yüce Allah’ın kullarına olan şefkati, kırk anne şefkati gibidir. O, yarattığı kullarının hem fani âlemde ve hem de baki âlemde huzur ve saadet içinde yaşamasını istemiştir. O, kullarını cehennem ateşinde yakmak için yaratmamıştır. O, kâinatın yaratıcısı (Rabbi) olduğunu; çok esirgeyici, çok bağışlayıcı, çok rızık verici ve çok affedici olduğu kadar şiddetli azap verici olduğunu ayetleriyle bildirmiştir. O, kendisini inkâr edenlere ve eş koşanlara ‘Kâfir’ demiş; kâfirlerin yurdunun da cehennem olacağını müjdelemiştir. Yüce Allah, (c.c.) varlığının ispatı olarak sonsuz evreni ve bu evren içinde zerreden kürreye her şeyi bir sis-tem dâhilinde yaratmıştır. Gökyüzünde ve yeryüzünde meydana gelen hareketlilik, bir nizam ve bir düzen içinde devam edegelmiştir: Güneş, o günden bu güne kadar hep doğudan doğup, batıdan batmıştır. Yağmur, şimşek, deprem gibi çeşitli doğal olaylar hep olagelmiştir. Canlılar, aynı şekilde üreyerek nesillerini devam ettirmiştir. Hiçbir canlı türü bir başka canlı türüne dönüş-memiştir. Balık, balık olarak, fil ve dinozor fil ve dinozor olarak varlığını sürdürmüştür. Bir ma-mut asla bir maymuna, bir maymun da bir ayıya dönüşmemiştir. Bir aslan bir fareye, bir fare de bir kediye dönüşmemiştir. Canlıların ortaya çıkmasından milyarlarca yıl sonra çeşitli doğal olay-lar meydana gelmiş, pek çok canlı türü bu doğal olaylar sonucunda yok olmuştur. Varlığını sür-dürebilen pek çok canlı türü de, iklim ve bölgesel şartlar neticesinde bir başka türe dönüşmeden fiziksel değişikliğe uğramıştır.
Bilim insanları, kâinatın nasıl yaratıldığını ve önceden yaşamış olan canlı türlerini anlayabilmek için milyar dolarlık laboratuvarlar kurmakta ve bilimsel çalışmalar yapmaktadır. Ancak akıl sa-hipleri ilim yapabilir. Aklı olmayanın ilmi de, dini de olamaz gerçeğinden hareketle, Yüce Allah (c.c.) kendisini tanıyıp, kabul edecek akıl sahibi insanlar yaratmıştır. İnsanlar, akıl yoluyla hare-ket ederken; hayvanlar içgüdüleriyle hareket ederler: Akıl, insanın düşünmesini ve muhakeme yapmasını sağlar. İnsan, bir iş yapmadan evvel düşünür; tehlikeleri veya riskleri görür ve ona göre davranır. Hayvanlarda akıl olmadığından düşünemez. Bu nedenle kendi yaşam alanlarında pek çok sıkıntılara veya tehlikelere maruz kalırlar: Hayvanlarda ‘sürü psikolojisi’ dediğimiz bir psikoloji hâkimdir. Liderlerinin kendisini uçurumdan attığını gören sürü, tıpkı liderleri gibi ken-dilerini uçurumdan aşağı atıverir. Liderinin niçin uçurumdan atladığını veya niçin ölümü tercih ettiğini; kendisini de niçin uçurumdan attığını asla muhakeme edemez. ‘Sürü Psikolojisi’ hay-vanlar için bu kadar tehlikeli olurken; bilim insanları hayvanların yüksek dereceli hislerinden bilimsel alanlarda faydalanmaktadır. Örneğin: Deprem öncesi karıncaların yönünü değiştirmele-ri, köpeklerin uzun süre ulumaları, arıların sıra dışı tavırlar sergilemesi, koyunların tedirgin ta-vırları, gibi. İşte bu yaratılış şekli bile Yüce Allah’ın (c.c.) insanoğluna bir lütfudur. İnsanoğlu akıl yoluyla anlamıştır ki; tüm mahlûkat, etiyle, sütüyle, gücüyle ve hisleriyle Allah’ın (c.c.) emriyle Eşref-i Mahlûkatın (insan) emrine verilmiştir.
Yüce Allah’ın (c.c.) varlığını inkâr edenler veya O’na eş koşanlar, ‘ilmi tespitler’ aldatmacası ile inkâr yolunu seçmişlerdir. Bu inkârcıların başında Bilimsel Materyalizm gelmektedir. Materya-listlere göre kâinat tesadüfen oluşmuştur: Önceden var olan atmosferdeki gaz ve toz kümeleri eksi ve artı yüklü atomlarıyla birbirini çekmiş, bütünleşmiş ve yer kabuğunu oluşturmuştur. Aşırı ısıdan dolayı yer kabuğu uzun bir dönem ateş topu gibi yanmış ve bir dönem sonunda so-ğumuştur. Bu aşamadan sonra su oluşmuş; güneş ısısıyla su buharlaşıp atmosfere ulaşmıştır. Güneş ısısıyla buharlaşan sıcak su buharları atmosferde soğuk hava akımıyla karşılaşmış ve yağmur olarak yeryüzüne düşmüştür. Böylece yeryüzünde yaşayabilecek çeşitli canlı türleriyle çeşitli bitki türleri oluşmuştur, gibi yarı bilimsellikle ve yarı saçmalıklarla inkârcılığın yolunu açmıştır. Oysa bilim der ki; “hiç bir şey kendiliğinden var olamaz, var olan bir madde de asla yok edilemez.” Pozitif bilimin bu kesin tespitiyle Bilimsel Materyalizmin tüm teorileri yerle bir olmaktadır.
Komünizmin teorisyeni olan Yahudi asıllı Alman Karl Marks; “din halkın afyonudur” diyerek, insanların pozitif bilimlere yönelmesini arzulayarak, Batini ilimlere (Semavi İlim) kapılarını ka-patmıştır. Masonlar ve komünist materyalistler, aklı ve bilimi insanların dini olarak kabul etmiş-tir. Günümüz bilim insanlarının bir kısmı, dinden mahrum bir ilmin hiçbir işe yaramayacağı ko-nusunda hemfikirdirler.
Darwin; Evrim Teorisi’nde insanların atasının maymun olduğu tezini ortaya atmış; tezinin yüzde yüz doğru olduğunu da savunmamıştır. Ne var ki; bilimsel kılıflara bürünen bir takım insanlar, Darwin’in bu tezini bilimsel bir gerçeklik gibi ortaya koyarak, çeşitli ülkelerde ders kitaplarına kadar taşımıştır. Böylece; kutsal kitaplarda adı geçen insanların ilk atası Hz. Âdem’in (a.s) inkâr edilmesi planlanmıştır.
Yüce Allah (c.c.) Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde insanoğlunun düşünmesini, aklını kullanmasını ve ilim yapmasını emretmiştir. Her ne kadar İslam düşmanları, İslam’ı akla ve ilme karşıymış gibi göstermeye çalışıyorlarsa, bu beyhude bir çabadır ve inkâra götüren kötü bir yoldur.
İslam’ın akla ve ilme nasıl değer verdiğini; İslam’ın emirlerine uyarak çeşitli alanlarda buluşlar yapan İslam âlimlerini kısaca hatırlayalım:
İslam-akıl ve düşünmek:
-“Ve (yine) kendilerine; ‘İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin’ denildiğinde; ‘Düşük akıllı-ların iman ettiği gibi mi iman edelim?’ derler. ‘Bilin ki, gerçekten asıl düşük akıllılar kendileridir, ama bilmezler” (Bakara Suresi-13)
-“Siz Müslümanlar, onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü Al-lah’ın sözünü işitiyor, akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı” (Bakara Suresi-75)
-“İman edenlerle karşılaştıklarında; ‘iman ettik’ derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki; ‘Allah’ın size açıkladıklarını Rabbiniz katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (Bakara Suresi-76)
-“Ne zaman onlara; ‘Allah’ın indirdiklerine uyun’ denilse, onlar; ‘Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulunduğumuz şeye (geleneklere) uyarız’ derler. Peki, ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler.” (Bakara Suresi-170)
-“İnkâr edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip; duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli haykıran bir hayvanın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dil-sizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler” (Bakara Suresi-171)
-“Temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki, sakınırsınız” (Bakara Suresi-179)
-“İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar ki; akıl erdiresiniz” (Bakara Suresi-242)
-“Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir” (Zumer Suresi-9)
İslam ve İlim:
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz, çeşitli vesilelerle İslam-ilim ilişkilerini şu sözleriyle izah etmiştir:
-“Nerede ilim varsa, orada Müslümanlık vardır. Nerede ilim yoksa orada kâfirlik vardır”
-“İslamiyet, ilmin ta kendisidir.”
-“İlim Çin’de de olsa alınız”
-“Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz, çalışınız”
-“Bilerek yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir ve şeytanın bir âlimden korkması, cahil olan bin abidden korkmasından daha çoktur”
-“Ümmetimin âlimleri, Beni İsrail’in Peygamberleri gibidir”
-“Allah-ü Teâlâ bir kimseye iyilik etmek isterse, onu dinde âlim yapar ve ona doğru yolu ihsan eder”
-“İman çıplaktır, örtüsü takva, meyvesi ilim, süsü hayâdır”
-“Göklerde ve yerde olanlar, âlim için istiğfar ederler”
-“Kıyamet gününde üç kısım kimseler şefaat ederler: Peygamberler, sonra âlimler, sonra şehitler”
-“Allah-u Teâlâ’nın cehennemden Azad ettiklerine bakmak isteyen, ilim talebesine baksın! Nefsim yedi kudretinde olan Allah-ü Teâlâ’ya yemin ederim ki, bir âlimin kapısına giden ilim talebesine her adımı için Allah-ü Teâlâ bir yıllık ibadet sevabı yazar ve Allah-ü Teâlâ’nın cehennem ateşinden Azad ettiği kullarından olduğuna melekler şahitlik eder”
-“Ya Ali! Ya âlim ol veya ilim talebesi ol! Yahut da dinleyici ol! Dördüncüsü olma, helak olursun!
İslam Âlimleri: (Zahiri bilimler)
İslam terbiyesiyle yetişen insanlar arasından, ilme ve fenne hizmet eden pek çok Müslüman bilim insanı yetişmiştir. İslam âlimlerinden bazılarını hatırlayalım: Abdüsselam; Pakistanlı bir fizik bilginidir. Nobel Barış Ödülü’nü almıştır. Ahmed Bin Musa; astronom ve mekanik bilimiyle uğraşmıştır. Sistem mühendisliğinin öncülerindendir. AK Şemseddin; İstanbul’un manevi fatihi-dir. Fatih Han’ın hocasıdır. Pastör’den önce mikrobun varlığını keşfetmiştir. Ali Bin Abbas; gü-nümüzden bin yıl önce kanser ameliyatını yapmış, kılcal damar sistemini keşfetmiştir. Ortaçağ’ın en büyük hekimlerinden olan Hipokrat’ın doğum olayı görüşlerini, ortaya koyduğu bilimsel tez-lerle çürütmüştür. Ali Bin İsa; Göz hastalıklarında ilk eser veren Müslüman bir bilim insanıdır. Ali Bin Rıdvan; batı dünyasına ilk tedavi metotlarını öğreten Müslüman bir bilim insanıdır. Ali Kuşçu; Astronomi ve matematik biliminde çığır açan Müslüman bir Türk bilim insanıdır. Batta-ni; Dünyanın en meşhur yirmi astronomundan biridir. Trigonometrinin mucidi, sinüs ve kosinüs tabirlerini de ilk telaffuz eden Müslüman bir bilim insanıdır. Beyruni; dünyanın dönmekte oldu-ğunu, Ümit Burnu, Amerika Kıtası ve Japonya’nın varlığını ilk kez iddia eden ünlü bir İslam âli-midir. Kristof Colomb’dan tam beş yüz yıl önce Amerika Kıtası’nın varlığını söyleyen Beyruni, matematik, jeoloji, coğrafya, tıp, felsefe, fizik ve astronomi gibi bilim dallarında eserler yazmıştır. Bitruci; Kopernik’e öncülük eden astronomi bilim adamı olarak tarihe geçmiştir. Cabir Bin Ef-lah; Ortaçağın en büyük matematik ve astronom bilim adamı olarak tarihe geçmiştir. Çubuklu güneş saatinin mucididir. Cabir Bin Hayyan; atom bombasının parçalanabileceği fikrini ilk orta-ya atan İslam bilginlerindendir. Kimyanın fikir babası olarak tanınır. Cahiz; dünyada ilk kez hay-van gübresinden amonyak elde eden, zooloji ilminin öncüsü Müslüman bir bilim insanıdır. Ebu Kamil Suca; Avrupa’ya matematiği öğreten ünlü bir İslam bilginidir. Evliya Çelebi; Büyük Türk seyyahı ve meşhur Seyahat Name’nin yazarıdır. Ebu Maşer; dünyada ilk kez Med-Cezir olayını keşfeden ünlü bir İslam bilginidir. Farabi; ses yansımasını (eko) ilk kez fiziki yönden açıklayan büyük İslam bilginlerindendir. Fatih Sultan Mehmet Han; havan topunun ve yivli top mermile-rinin mucididir. Hazerfen Ahmed Çelebi; ilk kez uçan bir bilim insanımızdır. Bu Müslüman Türk mucit, aynı zamanda planörcülüğünde öncülüğünü yapmıştır. İbni Sina; ‘doktorların piri’ unvanına sahiptir. Bilim alanında yazdığı tüm eserler, Avrupa üniversitelerinde tam altı yüz yıl boyunca temel kitap olarak okutulmuştur. Hastalık yayan organizmaları (mikrop) tespit ederek Pastör’e öncülük etmiştir. İlk kez civa ile tedavi yöntemini bulan İbni Sina, aynı zamanda fizik, jeoloji, zooloji ilmiyle de uğraşmış; ilaç yapımı ve dış belirtilere göre teşhis yöntemlerini de geliş-tirmiştir. İbni Türk; Cebir biliminin temellerini atan ünlü bir Türk bilginidir. Piri Reis; Kristof Colomb’dan önce Amerika Kıtası’nın varlığını haber veren ünlü bir Türk denizcisidir. Günümüz-den dört yüz yıl evvel dünya haritasını çizerek, coğrafya ilmine olağanüstü katkı sağlamıştır. Günümüz bilim insanları, yüzyıllar önce çizilen bu harita karşısında şaşkınlık içindedir. Mimar Sinan; ‘Sanat Dâhisi’ olarak tarihteki yerini almıştır. Dünyanın pek çok coğrafyasında birbirin-den değerli yüzlerce mimari eser yapmıştır. Günümüz mimarları, Mimar Sinan’ın asırlar önce-sinde yaptığı muhteşem eserler karşısında parmak ısırmaktadır. Uluğ Bey; Astronomi ve trigo-nometri biliminde çığır açan ünlü bir Türk bilim adamıdır.
Görüldüğü gibi, İslam Dini gerçek bir ilim, sanat, düşünce ve bilim dinidir. Ortaya çıktığı günden beri hiçbir zaman düşünmeyi, ilim yapmayı ve bilimsel çalışmaları yasaklamamıştır. İslam âlim-leri sadece pozitif bilimlerde çığır açmamış; Kur’an, hadis, tefsir, fıkıh, kelam ve içtihat konula-rında da pek çok dini eser ortaya koymuştur. İslam âlimlerimizin eserleri günümüze kadar ulaşmış; tüm İslam coğrafyasında temel dini bilgiler kitapları olarak okunmaktadır. ‘Bâtıni İlim-ler’ âlimlerinden olan Mevlana, Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaşi Veli, Abdülkadir Geylani, Yunus Emre, Taptuk Emre ve Veysel Karanî gibi İslam âlimlerimiz, Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında çok büyük katkıları olmuştur. Yüce Allah (.c.c.) bu gönül sultanlarımızdan ve İslam âlimlerimizden razı olsun.
21.09.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.