- 876 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Geçenlerden
Alaca bir karanlık. Korku filmlerinden öğrendiğim bütün replikler aklımdan geçiyor. Tanıdığım herkesin yüzlerini maskeliyorum. Sırım gibi kadınlar, irikıyım erkekler, gürbüz çocuklar bambaşka görünümlere bürünüyorlar.
Bunu yapmam sahiden gerekli mi peki? Psikiyatristime böyle sorunca, aynı cümleyi on kez tekrarlamışdı: (iyileşmen için evet gerekli) Ama çok sancılıydı ve korkulası. Bir boş sandalyeye, tanıdığım herkesi teker teker oturtup onlarla konuşacakdım. İstediğim bazı şeyleri kayıt altına da almalıydım. Bu da iyileşebilmem içindi sanırım.
Her gün yarım düzineden fazla sakinleştirici hap yutmakdansa, böylesi daha cazip gelmişdi ilkin. Daha önce görüşdüğüm diğer psikiyatrlara benzemeyen ve farklı çözüm önerileri de ileri süren birinin düşüncelerini yabana atmayı istemeyişim de bu kararımda etkiliydi. Evet yapacakdım. Tek sorun, hangisinden başlayacağımdı.
Bir arkadaş toplantısında beni ıssız köşelerde sıkıştırmayı deneyen ve babamın en yakın ahpabı olan adamdan mı, yoksa bir oğlan doğuramayışının acısını sürekli benden çıkartan annemden mi başlamalıydım? Ben farkında olmadan büyüyüp serpilen göğüslerimi dikkatle seyreden öğretmenimin bunu tüm kızlara yapıyorum sana mahsus bir şey değil diyerek gerçekleştirdiği tacizi örtmesini kabullenişimle nasıl yüzleşeceğim? Sırf boyum onlardan uzun diye benimle sevgili olmak istemeyen oğlanlar, sigaraya başladığımı anladığında dudaklarımı çakmakla işaretleyen babam, yüzmeyi bilmediğim için bir türlü havuza giremiyorum diye ablamın beni paylayışı, çiçekleri sevmediğim için sürekli aşağılanışım, opera sanatcısı olmak istedim diye dayımın beni fahişeliğe yeltenmekle suçlayışı, terkedilişlerim, uğradığım haksızlıklar, gördüğüm sahte yüzler kaygılarım, hamile kaldığımı öğrendiğimizde sevinmek yerine beni dikkatsizlikle itham eden kocam, sırf kadın olduğum için benim üst düzey yönetici sıfatı taşıyamayacağımı düşünen bürokratik engelleyiciler.
Korkdum şimdi. Dört bacaklı bir ahşap sandalye tüm bunları nasıl tartıp halâ ayakda kalmayı becerebilecek ki? Sevgili psikiyatristim kusura bakmasın ama, o sandalyeye acıdığım için bile bunu yapmakdan cayabilirim. Ya da kendim kadar sağlam bir sandalye bulurum. Belki güvenilir bir omuz. Omuz dedim de; Aslında şimdiden yüklerimi atmaya başladım. Gidip şu sağlam sandalyeyi bir an önce edinmeliyim. Yoksa bir kırk beş yıl daha birikecek ve sanırım o zaman yaşadıklarımı taşıması için yalnızca bir tek sandalye yetemeyecek...
YORUMLAR
Açılım çok geniş...Sadece terapinin yeterli olacağı düşüncesine de katılmıyorum. Öyle geniş boyutlu rahatsızlıklar var ki kanımca ilaç kullanımı da gerekli. Evet, bir arada yürütülebilir tedavi aşaması; hem bireysel ya da grup terapisi ama ilaçların da iyileşmeye katkı sağladığı bilincindeyim.
Ahkam kesmek değil amacım ama şu da bir gerçek ki psikologlar ve psikiyatristler hep çelişirler bu noktada. Hep ama hep danışmanlar, terapistler ilaca ön yargı ile yaklaşır.
Doktor değilim ve ne yazık ki psikoloji eğitimimi de yarım bıraktım ama serotin isimli bir maddenin eksikliğinden kaynaklanmamakta mı bazı psikolojik sorunlar ? Bazı vakalar var ki tek başına terapi asla yeterli değil.
Tüm ilaçların yan etkisi elbette var ama bireyin hayatına ket vuruyorsa yaşadıkları terapist ne dereceye kadar yeterli olabilir ki...
Tabii ki danışanın ve danışmanın iş birliği ve gelişen güven duygusu da büyük bir artı.
Bu demek değil ki tek başına ilaç tedavisi etkili olacak. Sanırım ikisi de birbirini tamamlamakta.
Saygılarımla...
camlisoy tarafından 9/22/2014 1:55:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fırat Avcı
Gerçekten çok merak ettim ve merak edince de sorarım, sorunları masaya yatırmak, geçmişi anmak veya uzman yabancı biriyle konuşmak( insanın hiçbir samimiyeti bulunmayan, duygusal bağı olmayan, belki de kendisinden daha az zeki ve daha az bilen ) nasıl bir çözüm oluşturabilir ki hayatına dair? Geride bırakmak insanın kendi zihninde ise ve geçmiş geleceği ister istemez etkileyecek sözü net ise çözüm gerçekten nerede ?
Yazı enfeste, geçenlerden nasıl bir pay çıkarmalıyız kendimize ben anlamıyorum gerçekten ! Uyku hapı ya da depresyon ilacı kullanımını desteklediğim için söylemiyorum bunu; herkes yaşamış olduklarına artı ve eksileriyle katlanmak zorunda diyorum sadece yok kaçışı işte.
Teşekkürler
Saygılarımla
Fırat Avcı
Aslında insan ile ilgili meslekler yapanların yaşam deneyimleri çok derinlikli olmalı. Anlıyorum ve hıhılarla dolu görüşmelerin kimseye bir faydası olamaz. En zengin yaşam deneyimi, vaka zenginliği kuşkusuz. Eğer işini severek yapıyorsa bir de karşınızdaki, görüşmelerin faydalı olacağı neredeyse kesin. Tabi danışanın da kendisini vermesi, yardımcı olması gerekli. Önyargılar en zoru. Halen deli doktoru olarak tabir edilen psikiyatristler, bu anlamda epeyce sıkıntılılar. Ben de kendi görüşlerimi ifade etmeliyim sakıncası yoksa bu konuda:
Bir kere ruhu anlamak, insanın fizyolojik problemleri dışındaki konularda hüküm vermek katiyen bir doktorun işi olmamalı. Zira doktor, tedavi edici yöntemleri geliştirip uygulayandır. Öncesinde önleyici hizmetler de sunar ya, bu biraz daha cılızdır tedaviye nazaran. İlâç tedavisi, belirli durumlar için evet. Ancak kesinlikle görüşmelerle desteklenmeli. Yoksa teskin edicilikden öteye geçemez ilâçlar. Yorucu ve güven gerektiren böylesi süreçler için, karşısındakine uzun zaman ayırabilecek kimseler gerekli. Son dönemin trendi performansa dayalı sağlık sisteminde bu pek mümkün değil. Psikoloji alanı, böylesi destekler için daha verimli. Tıbbi tanı koyma işi, belli kriterlere bağlanmış. Uluslar arası normları var. Fakat bunlar da eksik. Kişilik envanterleri, yüksek çözünürlüklü diğer envanterler tam açıklayamıyor her durumu. Bu yüzden deneyim ve gözlemler çok önem taşıyorlar.
Bu başlı başına bir yazı konusu belki. Vaktinizi almayayım. Yazıdan ne almanız gerektiğine gelince: Hep birileri bir şeyler alsın diye mi yazarız ki? Bilemedim şimdi ben. Farklı düşünce yapılarının bu alana bakışını konu alan bir dizi düşünmüşdüm ya, sanırım genel kanı buna lüzum olmadığı yönünde. Açık ve net eleştiriniz için teşekkürler.
İpekyildiz
Benim size bu konu ile ilgili kendi görüşümü sunmam niye size böyle bir yazıya lüzum olmadığını düşündürdü anlamadım ancak samimi biçimde yöneltilen sorulara biraz alıngan yaklaşıyorsunuz demeliyim ki bende anlamalıyım o zaman bu platformda zıt görüşlere ya da anlamaya çalışmaya yönelik sorulara hiç gerek yok.
Teşekkür ederim açık ve net olan, bilgilendirici yanıtınıza
Saygılarımla
Oy!...
Hayatın bin bir türlü meşakkatine kaplandım,
envayi çeşit insanla karşılaştım.
Çok kazıklandım, çok pusulara düştüm.
Ama,
bir şekilde hayat devam etti,
bir şekilde tebessüm derlemeyi becerebildik hayattan.
Şimdi,
okuyorum da bu yazıyı,
çok canım sıkılıyor, hayretlere düşüyorum av buçuk.
Kadın olmak,
zor zanaat dostlar.
Ve,
yaşadıklarını cesurca kaleme almayı becerebilmek.
En azından,
böyle bir yeteneğe sahip olmak güzel şey.
Bir bukle mutluluk kaynağı işte.
Yazar,
hayatın realitesini,
gerçekten çok sade ve anlaşılır bir üslupla dile getirmiş.
Çok etkileyici idi.
Fırat Avcı
İnsan ne tuhaf yaradılış özeliğine sahip, onca derdi, karmaşayı ve çarpıklığı akıl süzgecinden geçirip yaşamda yön bulmaya çalışıp, hayat’a tutuna bilmek için akıl sağlığını koruma mücadelesi veriyor.
Derin düşünüldüğünde aslında insanın masumiyet çabaları adına ne hazin bir durum.
Yazınız hayranlıkla okudum sizin gibi bir yazarın yazılarını okumak, okuyucu için büyük bir şans ve ben o şansa sahip olduğum için çok keyifliyim.
İyi ki varsınız benim kıymetli dostum.
Kaleminize yüreğinize sağlık.
Saygı sevgi selamlarımla.
Ah Fırat, ne güzel bir öykü bu, bir an o Psikiyatrisin karşısına ben oturdum ve düşündüm.
tüm sorunlarımı bir sandalyeye anlatmak...
yok yok! o sandalye dayanamaz ve ortasından çatlar, sen getir hapların hepsini birden yutalım. uyuyunca unuturuz belki :(
tebrikler, saygımla