Obsesif bir gencin kaleminden..
Hayat her zamanki gibi bir kargaşa alemiydi lakin düzenler ve prensipler üzerine kurulu.. Yaşım henüz oldukça genç fakat dur durak bilmeden benden iki kat hızlı gelişen takıntılarım var.
Paylaşmak istediğim onca şeye rağmen, yolumu kesen haraççılarım (takıntılarım) var. Ne ’ben’ olmama ne de ’yeni bir kimliğe’ bürünmeme izin vermeyen..
Hayat denilen bu yolculukta; sevmek istedim, sevemedim çünkü korktum. Zaten sevseydim de onu izlemek yerine kırışık gömleğine takardım. Onunla muhabbetin demini bulmak yerine saatinin tik taklarını sayardım. Onun gülüşünde kaybolmak yerine dudak kıvrımlarına takardım. Ay ışığı gibi parlayan gözlerine dalıp dalıp gitmek yerine masanın örtüsünün yamukluğuyla ilgilenirdim. Sevebilirdim, çok sevebilirdim ama izin vermedi haraççılarım.
Sonra gezip eğlenmek istedim, ama o da olmadı. Çünkü uyulması gereken planlar, sıraya koyulmuş eylemlerim vardı.
Saatlerden hep nefret ettim. Çünkü asla yarım ya da çeyrek geçen vakitlerde bir işin başına geçemedim illa tam olmalıydı.
Belki de sevdiğimin çok beğeneceği ellerim olabilirdi ama olmadı. Çünkü beynim ellerimi sudan ayırmama izin vermiyordu. Ve sonuç; pul pul dökülen deriler..
Düşünmekten nefret ettim! Her saat, her dakika, her saniye beynimin bir şeye takılı kalmasından yoruldum. Bu bir hastalık değil, olsa olsa ızdıraptı.
En kötüsü de beni benim gibi bir obsesifden başka kimse anlayamazdı. Çünkü obsesif olmayanlar her yaptığını 3 kez kontrol etmenin, sürekli tedirgin olmanın, gözlerini uzaklardan ayırdığında takıntılarla buluşmanın ne demek olduğunu bilemezlerdi!
-Merve YILDIRIM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.