- 877 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BEN MALİYE BAKANI MIYIM Kİ ÇALARKEN ZEVK ALAYIM
Mustafa Kemal Paşa ile 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan kutlu ve onurlu heyetin içinde olan, ilk Sağlık Bakanımız, 4. Başbakanımız, aynı zamanda ömrünü halk sağlığına ve milletine hizmete adayan, tifüse karşı hazırladığı aşı ile tıp literatürüne geçen, bu aşıyı 1. Dünya savaşında Alman Ordularının kullanmasıyla şöhret bulan ve aynı aşının Kurtuluş Savaşımızda da kullanılmasıyla takdir toplayan Altın Kuşağın önemli ve önde gelen bir temsilcisi olan Dr. Refik Saydam (1881-1942) memleketin durumunu özetlemek için, tarihe mâl olan bir özeleştiri yapmıştı “A”dan Z’ye her şeyimiz bozuktur” diyerek.
Daha eskilere gidecek olursak, Fatih Sultan Mehmet döneminde;
Eline altın alıp varsan efendi gel buyur derler
Eğer elin boş varsan efendiyi uyur derler
diyerek idari ve yargısal görev üstlenmiş olan kadıların kamu görevi yaparken neleri öne aldıklarını, bugünlere aktaran Andelîbî’ye ve Fuzuli’ye kulak vermemiz gerekecek
Selâm verdim rüşvet değildür deyu almadılar.
diye serzenişte bulunan Fuzuli’de o dönemdeki toplumsal düzenden rahatsız olduğunu “Şikâyetname” olarak bilinen bir üst düzey yönetici olan nişancıya hitaben yaklaşık 500 sene önce yazdığı mektupta dile getirmiştir.
İnsan sormadan edemiyor: 500 seneden bugüne olumlu anlamda ne değişti acaba!?
Buyrun size Neyzen Tevfik. Herkese aklından geçeni değil de ağzına geleni söyleyen, bütün dertlerini, sitemlerini neyi ile paylaşan hiçkimseden hiçbir beklentisi olmadığı için dünyayı hiçe saymış bir söz üstadı bir beyitinde
Aldıkça al, daldıkça dal, çaldıkça çal,
İstersen ver yüz arzuhâl, ne sorgu var, ne suâl!...
diye feryad u figan etmişti. Fakat nafile bu ülkede sistem kendini asla silkelemez, sorgulatmaz. “ölen ölür kalan sağlar bizimdir.” Marmara Depreminde 50 bine yakın insan öldü, daha dün Soma’da bir işçi katliamı yaşandı 301 işçi öldü/öldürüldü Çalışma Bakanı yeni hükümette yine Çalışma Bakanı, Musul’daki konsolosluğumuz basıldı 49 yurttaşımız kaçırıldı akıbeti meçhul.. Dışişleri Bakanı Başbakan yapıldı.
Bu ülkede her devir kendi hırsızını ve arsızını yaratır. Dün lâle devri bugün de sülâle devri devam eder gider. Bu topraklar nice mazlumların devran dönüp güç, otorite ellerine geçtiğinde üç gün sonra zalimleştiklerine şahit olmuştur..
Şairler yaşadığı dönemin tanıklarıdır. Tarihi resmi tarih yazıcılarından değil şairlerden öğrenmek gerekir elbette..
Maliye Bakanının yolsuzluklarının ayyuka çıktığı dönemde şair Neyzen Tevfik’e sormuşlar:
- Üstad Ney çalarken keyif alıyor musun diye.
Neyzen:
- Ben Maliye Bakanı mıyım ki çalarken keyif alayım demiş.
YORUMLAR
Ne güzel yazdınız.
Haklılık payınız çok yüksek.
Eskiye bir şey diyemeyeceğim de,
şu anki nesli,
45 günde koskoca eğitim fakültesinden mezun olan eğitimciler yetiştirdi.
Böyle eğitmenin, böyle öğrencisi olur işte.
Umarım anlatabildim.
turhansahin
benim eşim de onlardan birisi
şu müslüman ne çekiyor bir bilseniz.
kabak bile 45 günde yetişmiyor
siz kalkıp 45 günde öğretmen yetiştiriyorsunuz.
İşte bizim Milli Eğitim anlayışımız böyle,
"insan yaşadığı yere benzer." o yerin suyuna toprağına
eğitim sistemine benzer.