İKTİSADİ EGEMENLİK -İLKESİ - I/1
LOZAN GÖRÜŞMELERİ...
Geçenlerde can dostum, hocam, Sami Biberoğulları’nın engin tarih bilgisi karşısında ukelalık yapıp, 2. Mahmut, 1. Mahmut’dan daha hayırlı işler yapmıştır, deyince, hocam, "Kemalciğim, BaLta Limanı Anlaşmasını unutma," diyerek beni ters yatırmıştı. Neticede ben İktisat eğitimi almış ve bu dalda kendini yetiştirmeye gayret etmiş bir muhasebeci emeklisiyim; tarihle olan aşkım ise çok okumaktan ibaret. Balta Limanı anlaşmasını da biliyordum elbet, ama o sohbetimiz esnasında unutmuştum işte, yoksa 2.Mahmut’u övmek değil, boğmayı tercih ederdim.1838 yılında İngiltere ile yapılan bu anlaşma ticari alanda İngiltere’ye (ve daha sonra İrlanda, Fransa gibi 8-9 ülkeye daha) Kapitilasyonlar yoluyla Osmanlı Devletini sömürme yolunu açmıştır. Detay merak eden dostlar, ’arama motoru’ ile Balta Limanı maddesine ulaşıp detayını okuyabilirler. Burada bizi ilgilendiren bu anlaşmanın detaylarından çok, içerdiği bir madde; o maddede ise Türklerin, kapitilasyonlardan tek taraflı olarak vazgeçemeyeceği, yazılıydı.
İşte, 20 Kasım 1922’de başlayan Lozan görüşmeleri esnasında karşımızdakiler bu maddeyi ortaya koyarak, "Kapitilasyonlar bizim hakkımız, söke söke alırız" diyerek ısrarla direndiklerinden, görüşmeler 4 Şubat 1923’de kesilerek heyetimiz Ankara’ya dönmüştü.
ONDAN SONRA;
Kenan Işık üstad hızla iyileşmeye başlamış, şükürler olsun. Onun sunduğu KİM MİLYARDER OLMAK İSTER, yarışmasındasınız ve 15 bin TL.lik baraj sorusunda karşınıza, "Kurtuluş Savaşı sonrası yapılan Lozan görüşmeleri esnasında, görüşmelerin 4 Şubat 1923’de sekteye uğramasının ekonomik nedeni aşağıdakilerden hangisidir?" diye bir soru çıksa, daha şıklar yazmadan, eminim, yüzünüzde bir tebessüm belirecek ve Kenan Işık bunu fark edip, "tebessüm ediyorsunuz; galiba bildiğiniz yerden geldi," diye espri yapacaktır...ATATÜRK, kapitilasyonları Adana çiftçilerine bakın nasıl anlatmış: "Devletler şimdiye kadar bize şu ve bu mesailde alâyişli esaretle bizi felce uğratıyorlardı. Önceden beribize bazı şeyleri vermiş gibi, bizim bazı haklarımızı tanımış gibi vaziyet alırlar, hakikatte ikisatta elimizi kolumuzu bağlarlardı. Bu esarete katlanan rical memnundu. Çünkü zahiren azametli bir İstiklal temin etmişlerdi. Fakat hakikati halde milleti manen hufrei meskenete atmışlardır.Bunlar iktisadi mahkumiyeti gayri mudrik bedbaht hayvanlardı." Atatürk bu sözleriyle Ekonomik Bağımsızlıktan vazgeçilemeyeceğini göstermektedir (16.03.1923-Adana Çiftçileriyle 16 Mart 1923 tarihli konuşma, ASD II, s. 127. )Atatürk, Lozan görüşmeleinden çekilip gelen heyet karşısında Kurtuluş Savaşı mağluplarının bu kapitilasyon direncini kırmakta kararlıdır. Derhal askeri tedbirleri almaya başlar. Ve, İstanbul, Boğazlar,Trakya ve Irak sınırlarında savaş hazırlıklarına başlar. Çanakkale’deki birliklerimizi İngilizlerin çok yakınına sevk eder.Sadece askeri tedbirlerle yetinmez; görüşmelerin yapılamadığı o sürecde İZMİR İKTİSAT KONGRESİNİ düzenler.O’nun bu tedbirleri karşısında Batı Türkiye’yi yeniden görüşmelere davet eder. Ve, görüşmeler 23 Nisan 1924’de yeniden başlar. Neticede Lozan Anlaşması belgeleri 24 Temmuz 1924 de imzalanır. 24 Ağustosda da TBMM’de onaylanarak yürürlüğe girer.
ONDAN SONRA;
sonuç olarak diyebiliriz ki, bu kapitilasyon denilen şeyler ne kadar önemliymiş ki, muhatap ülkeler inatla, son ana kadar onlardan vaz geçmemek uğruna mücadele verirler. Yorum siz değerli okur dostlarımın...
YORUMLAR
Sevgili Kemal.
Bu bölümde konu bilimsel bir hal almaya başladı. Mesela Lozan görüşmelerini, bu görüşmelerin nasıl ve neden kesildiğini sonra tekrar nasıl başladığını ve bir antlaşmayla sonuçlandığını iyi kötü tarihe ilgisi olan herkes bilir de Atatürk'ün çiftçilere Adana'da yaptığı konuşmayı herkes bilmez. Bu gibi ayrıntılar önemli. İleriki bölümlerde bunlara daha çok yer vermelisin.
Evet kapitülasyonlar o kadar önemliydi ki Lozan'a gönderilen heyete iki konuda kesinlikle taviz verilmemesi söylenmişti: Ermeni Yurdu konusu ve kapitülasyonlar.
Bu arada..Henüz memleket daha gerçek manada kurtuluşa ulaşmadan İzmir'de bir İktisat Kongresinin yapılmasını, orada alınan kararlara Misak-ı İktisadi dendiğini ve bu kararların önemini de pas geçmemelisin. Çünkü Misak-ı İktisadi de en az Misak-ı Milli kadar önemlidir.
Haydi kolay gele.
Selam ve sevgilerimle.
Kemnur
Yabancılar en küçük çıkarları için sonuna dek mücadele veririler.
Ya şimdiki biz..
Çok kolay bırakıyoruz elimizdekileri.
AB' ye gireceğiz diye vermedikleri taviz kalmadı.
Geçmişimiz de elbet önemli ama içinde bulunduğumuz durumlar beni çok üzüyor.
Bu uyum yüzünden tarım ve hayvancılığımız geriledi.
Sanıyorum artık dışardan gelen paralar gelmiyor ve yeniden üretim ekonomisine dönülecek.
Tebrik ve saygılarımla..
Kemnur
glenay
Altı ok filân da kalmadı.
Allah yardımcımız olsun..
İlgi ile okudum yazıyı.
Önemli konular bunlar.
Gerçi o devletlerin Kapitilasyonardan, sadece Atatürk'ün bu manevraları sonucu vaz geçmediklerini biliyoruz.
Musul gibi çok hassas bir konu var bu anlaşmanın imzalanma aşamasına erişmesinde.
Neyse...
Konumuz bu değil şimdi.
Madem iktisat diyoruz ve konuyu tarih boyutu ile irdeliyoruz,
sizden bir ricam olacak efendim.
Ben, Tarabzon'un Akçaabat ilçesinde doğup büyüdüm.
İlçemde, Fener burnunun Kareyel rüzgarını kesmesi nedeni il, Akdeniz iklim kuşağına benzer, nispeten sıcak bir iklim hüküm sürmektedir.
Bu nedenle de tütün tarımı yapılır.(Eskiden yapılırdıi şimdilerde yapılmıyor artık.)
Reji isminde bir şirket vardı. Bu tütün işlerine o bakardı.
Gerçi benim zamanımda bu şirket yoktu ama, alışkanlıkla hala tekel işletmesine Reji deniliyordu ilçede.
İlçe nüfusunun %75 i bu iş yerinde çalışırdı. Babam da orada memurdu benim.
Biraz araştırdım bu Reji şirketini.
İlginç durumlarla karşılatım.
Tam sizin ihtisas alanınıza giriyor bence.
Bu konuda da bir yazı yzasanız diyorum.
Devletin borcunu ödemek için,
Tütün, tuz, içki gibi üretimlere el koymek, yok pahasına üreticinin elinden almak.
Kaleminize yakışır bir konu olacaktır bence.