- 576 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
S U L T A N N A V R U Z - 5 -
S.N- 30 -
S U L T A N N A V R U Z
B Ö L Ü M : V
Akşam biraz geç yattığı için Sultan Navruz mışıl mışıl uyuyordu. Erkenden kalkan an nesi, ninesi ve halası bir yandan ocağı ateşlemenin ve bir yandan da sabah namazını vakti geçmeden eda etmenin telaşı içindeydi. Haliyle evde çok gürültü oluyordu amma, Navruz duymuyor, bir türlü uyanmıyordu. Geç yatan çocuk elbette geç kalkıyordu.
Çocukların sabah namazına kalkamayacağını sezinleyen dedesi, uyandırmak için; “ Navruz oğlum, evlatlarım sabah namazı vakti geldi. Yaradan’ın yarattığı bütün canlı, can sız varlıklar, kuşlar, kurtlar, hayvanlar, bitkiler kalktı ve melekeyle kıbleye yöneldi”.
“Aklı selim Mümin kullar ise; içinde şeytan barınan nefsini terbiye etmek, şeytanı öldürüp yok etmek ve en önemlisi günün rahmetinden, bereketinden, helal rızık dağıtımın dan faydalanmak, istifade etmek ve yeri göğü inleten yakarışı ile duaları kabul ettirerek Al- lah’ın koruması altında olabilmek amacıyla sabah namazına kalktılar. Yüzleri ve kalblerini kıbleye dönüp Hakk’kı zikire daldılar. Haydi bizler de kalkalım. İbadetimizin hayrı ve fazileti nin azalmasına neden olmadan ve vakti geçmeden namazımızı kılalım. ” dediğini Navruz ve Hasan duyunca çok tatlı olan ve şeytanın verdiği ağırlık nedeniyle büyük küçük herkesi mahmurlaştıran sabah uykusundan bir başka heyecanla uyandılar.
Gördüğü rüyada yaşadığı sıkıntılar sonucu üzerinde örtülü yorğanı ayağıyla tepele- yerek kenara atan Navruz bir başka heyecanlandı. Hasan’ı yanında görünce o’na canı gönül den sımsıkı sarıldı. Sarılmanın gerçek mi, yoksa rüyamı olduğunu anlayamadı bile. Benliğin de ve ruhunda oluşan travma hal ve hareketiyle, peş peşe ve seri şekilde nefes almasına ve gözlerinin içinin boncuk, boncuk buğulanmasına yansıdı. Konuşamaz oldu.
Navruz halen gece gördüğü rüyanın etkisindeydi. “Yaşamında böyle bir imtihanla karşılaşmanın zorluğunu düşündü ve en iyisinin; “Her daim Hakk’kın sınavına hazır olunma sı gerektiğine kanaat getirdi.”
Bunun üzerine yataktan kalkmadan kendine “Namus Sözü” verdi. Bundan böyle dedesinin söylediği ve yaşayarak gösterdiği üzere tüm vakit namazlarını farz olan vaktinde kılacak ve Farzın gereğini noksansız yerine getirecekti. Bu nedenle de her sabah dedesiden önce sabah namazına kalkacaktı.
Hatta “Halife Hz. Ömer (ra) Hazretleri Mekke’de suikaste uğrayıp yaralandığı va- kit, tedavisini yaptırmadan önce ve yarasından kanlar akarken namazı terk etmemişti. . ../…
S.N-31-
Çünkü emanet olarak taşıdığı ruhunu sahibine teslim etmeden önce üzerine farz olan nama zı kılmadan ve rabbine olan borcunu ödemeden ruhunu teslim etmek istememişti. Namaz borçlusu olarak rahmete ermek istemediğini” bir vaaz esnasında duymuştu. Bu sözler kulak larında çınlıyordu
Navruz’da bundan böyle iki eli kanda olsa ve önündeki işi bırakıp namaza niyetlenme si sonunda ölüm getirse bile canını kurtarma yollarını değil, namazı vaktinde kılmayı tercih edecekti. Bu fani alemde namaza, hiçbir şeyi değişmeyecek ve Yüce Mevlaya ameli salih bir kul olmak için ahiretin toprağına ve yalancı nimetlerine meyletmeyecekti. Yüreğinde Yara - dan aşkından başka sevgiye yer vermeyerek Hakk’kın dostu olmak için bedenen, fikren ve maddeten çaba harcayacaktı.
Bu halisane duygular içinde yatağından ok gibi fırlayarak kalkan Sultan Navruz uyku lu mahmur gözlerini ovuşturarak ocakta ateşin üzerinde saç ayağı üstünde duran ibriği kap tığı gibi dedesinin yanına ulaştı. Abdest almaya çalışan dedesi, abdestten önce Navruz’un saçını sevecenle okşadı. Sevgisi ve şefkatini gösteriyordu…
16 - EKİM - 2008 / AFYON
Süleyman YILDIZ
Lemos 5303
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.