- 484 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Masal..
Hava soğuktu o gece. Rüzgarın uğultusu, yanmayan sokak lambaları, insanların umarsızlığı arasında kaldırımın en uç köşesinde yürüyordum. Çok kızdığı o sigara yine aç karnına dudaklarımda, içinde ne olduğunu içten içe merak ettiği ama bir gün cesaret edip de soramadığı o "Hayat" dolu çantam da sırtımda.. Aşina olduğum sokaklarda gündüzden sarhoş düşüncelerimle giderken O’na doğru, bir elimde telefon tereddüt içindeyim. Zaman bilinmezliğinde ya çok geç kaldıysam? Ya yine benim için endişelenmesine neden olduysam?
Her adımda biraz daha yaklaştıkça O’na, sanrı oluyor göğsümün hemen üzerinde.. İçimde hapsolmuş biri özgür kalmak istiyor gibi.. Telefonumun tuşlarına gidiyor elim.. Bir yandan emin olmak isterken, diğer yandan onun nefret dolu düşünceleri geliyor aklıma, tedirgin olup çekiyorum elimi.. O sırada karanlığın içerisinden bir kadının elinden tutmuş, pembe elbisesinin içinde, bana doğru paytak adımlarıyla yürümeye çalışan, bukle saçlarının melteme ahengiyle, gözlerindeki zümrütlerin ışıltısı bana ışık olan bir çocuk belirdi.. Bakışları bana yöneldiğinde duraksadım.. Yürümeyi unuturcasına.. O saniyeler çok uzun geldi bana.. Bir süre sonra o meleğin bakışları elinden sıkıca tuttuğu kadına yöneldi. Cimcime tam yanımdan geçerken, o an annesi olduğunu anladığım o kadına şöyle dedi; "Anne, babam neden beni hiç özlemiyor? Özlemiş olsa şu an yanımızda olmaz mıydı?".
Kanım dondu. Hiç yaşamadığım bir duygu doldu yüreğimin karamsarlığına.. Olduğum yerde durdum.. Arkamı dönemedim.. O sırada annesi; "Özlemiştir elbet Masal! O seni çok özlemiştir hemde. Ama çok uzakta şimdi baban. Bir gün göreceğiz elbet." derken sesi incelmişti.. O sırada buğulandı birden gökyüzü.. Ağlamaklı oldu bulutlar..
Olduğum yerde dakikalar sonra kendime gelebilmiştim o sözlerden sonra. Farkında olmadan adımlarım hızlanmış, gözlerim yaşarmış, sigaram sönmüş, O’na doğru yola koyulmuş bir halde buldum kendimi.. Çok geç olmaması umuduyla.. Söz verilmiş Hayat’lar uğruna.. Kapısına geldiğimde saatler benim için saniyelerden farksız ilerlemeye başlamıştı. Ne orada olduğumu söylemek istedim, ne de orada olduğumu görmesini. Öylesine.. Ne yaptığımı bilmiyordum. Niye yaptığımı bilmiyordum. Ben hiçbir şey bilmiyordum o sıra. Tek derdim başka gözyaşı düşmesin o gül yüzlerden. Yarım kalmasın başka Masal’lar, yaşanılması gereken Hayat’lar..
Oradayım.! Hiç gidemeyecekmiş gibi. "Saracak benliğimi" beklentileri de yanı başımda..!
’ Veled..
YORUMLAR
Hani,
kahramanımızın aheste aheste akıp gittiği ''o'',
çok ilgimi çekmedi sözün doğrusu.
Ancak,
o küçük çocukla ortak yaşadığı kısacık zaman dilimi,
inanılmaz etkileyiciydi.
Buğulana bulutlar, ağlamaklı olan gök yüzü...
Nefisti.
Müptezel Saplantısı
Aheste aheste "O"na gitmekten ziyade aslında ortada bir korku var..
Gönül rahatlığıyla değil, Ona bir an önce kavuşma umuduyla değil..
Korkarak, kaçarak..
Ama işte herşeyin başında karakterimizin karşısına çıkan o "Masal" belki de bir avuntu sürecidir.. Ya da Tanrı'nın bir laneti.. Onu görememek uğruna..