- 435 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
araştırma hastahanesi- ard. öyk. yeniyazım-394
" Kurban sen söyle. Hastalığı temerküz etti. Ferman yazsan kar etmez. Sabahnan kalktık babamın boğazı bismillah böyle sağ yanı davul olmuştu. Tersine dönderdi boynunu. Düzüne oynatmasına mümkünat yoktu. Anam, babamı tanıyamadı. Bu herifte kim? der gibi bir müddet koyun gibi süzdü babamı.
Süzüldüğünü anlamaz olur mu? "Gülüş kız benim, ben!" dedi.
- Babanın o lahtine... ağır şeyler söyledi. Ayıptır yeniden dercetmek uygun düşmez. Anam ağır lafı işitince kendine geldi. Yav ben zanmıştım da... gibi gönülalan şeyler zırtlattı.
Babam çok acı çektiğinden anamı eybir azarladı. İncelesen sonuç buraya hulul eder. Boğazı şişti. Dizinin kalemi çözüldü. Adımlayamıyordu.
Afedersin ördek veriyoruz altına. Anam veriyor tabi. Ben Gagaç köyden evliyim. İtkızı bir yudum su vermedi babama. Lazımlık versin değil ki?"
Dert yandığı adam akrabasıydı. O yüzden faş ediyordu. Mahreme aitleri paylaşmada sakınca görmüyordu.
" ... Kars’a Halis Bey’e gittik. İstersen gitme. Babam haylamış Halis Bey’e illam. Sıkı mı gitmeyesin. Zavotcudan süt parası aldım. Ne kadar aldımsa aldım. İflahımızı kestirdik; kadar’ı aldım.
Zavotcu: " Al istersen fazla verem. Yeter ki, gavat baban’a birşey olmasın." dedi. "Yeğenim aklan bişey getirme babanla aramızda şakalaşma hukuku var. "diye muhkemledi. "Zaten aklım başımda değil. Şok geçiriyormuşum. Zavotcu laf geçirmiş, oralı değilim. Allahıma, dinime!.."
Karşındaki sinli adam ağlar vaziyet dinliyordu.
" Halis Bey kenara çekti beni. Baban işitmesin dedi. Ciddi bir şey yok. Hiç Erzurum’u gördün mü? Yok demişim. Benim kendimden haberim yok babası rahmetlik... iyi öyleyse demiş: Erzurumu gezersin oğlum, Gezerken bir de Araştırma hastahanaesine uğrayın. Geçiyordum uğradım yaparsınız. Tahlilleri var onları yaptırırsınız. Doktor bey: Bilmem kim’e... o da muayene etmiş olur." dedi. "Ama okumuş çelebi adamın hali başka: Babama gavat, mavat demedi. Zavotcuyla, hekimin arasında seviye nasıl yüksek he mi?"
Birkaç masa vardı. Masalarda oturanlar artist gibi dinlemiyormuşluk yapıyor. Halbuysa dinliyorlar. Hem de: ’Ey dingoş bulmuşuz’ dinleyelim havasındalar.
El oğluna güman ne mümkün efendi?
" ... Araştırmaya taksi tuttum. Taksici çok para alacak ya. Anlamadım abi kulağımda cihaz vardı, dedi. Bizi umumhanaya götürmesin mi? Babam canlandı yerinden herife seğirtti. Oğul bizim o hayımız mıydı?" dedi!
Taksici yemin- tillah, kulağımda cihaz var, sağırım. İşitemedim, dedi.
Taktikmiş. Doğru üzerinden mahsusen yaparmış. Araştırmaya eski umumhananın ordan yeni Boğazköy’ün böğründen indik. Ne istediyse verdik.
Sıkar! Erzurum’da taksiciye dediğini vermeyecen? Verdik gül gibi liraları.
Hastahanada Biloş’un kızını aradım. Hemşiredir. Kocası doktor. Kendisi doktor beyin; Pakistanlıymış. Sağolsun babamı yatırttı. Ertesi günü bölüm doktoruna görsettiririm dedi. Bana da bir iki ilaç yazdı... genç doktorlar git al dediler. Yerini tarif ettiler, neresi bil?
Umumhanaya yine gitdim. "
Dinleyenler:
- Girdin mi?
- Teessüfler kahvene sakinleri, ben o hayda mıyım? dedi
- Koyun can hayında kasap piğ aktarma derdinde. dedi akrabası ihtiyar.
- Hele devam et, kurban... ne güzel anlatıyor he mi?
Bizimki:
" ... babamın kanını tahlile götürdüm. Estağfurullah babamı götürdüm. Hemşire parmağını deldi. Kanını iğneyle aldı. Saat verdi, değerleri kağıda yazıp vereceğiz dediler.
Başka bölüme gittim. Yollandım dersem doğru demiş olurum. Babamın sidiğini istediler. Elimdeki bu bardak’ın içinde çay kadar bir sidiği götürdüm."
Çay bardağı elinde, çay açıktı. Açık sarı renkli çay bardağın yarısından artıktı. Sağ elin avucunda ağzına getirip ileri sürüyordu bardağı. Babasının sidik meselini aynı bardakla çekince: Ben dahil herkes içtiği bardağın içindeki sarı çay bardağı babasınınkiyle yanılsamaya uğradık.
O bardağın, o bardak olduğuna yaldandık.
Bardağı: Ağzından ileriye çekti, elin içindeyken: Babamın a ha böyle bardak kadar sidiğini verdik. dedi.
Bardağı ağzına getirince durdu.
İçse babasının sidiği, içmese sidiği içmemiş olacak ki, zimnen sidiği mevcut kılmıştı.
Bu hatayı kabahat etmiş oluyordu. Farkına varmaya başlamıştık. Bizlen kendi de sanallaşmadan uyandık.
Kirman dayı yetiştirdi lafı, gözün yamanlık görmesindi:
- Bardağı iç ola iç!.. yabancının değil babanın sidiğidir.
yalçıner yılmaz
29-01-2011 gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.