- 1509 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
"hangi telinde asılı kaldı, yüreğim gözlerinin"
"hangi telinde asılı kaldı, yüreğim gözlerinin"
Bu akşam bildiğin bütün cümleleri susacağım sevgili. İhanetinden korkuyorum kelimelerimin. Ya ele verirse seni sevdiğimi. Ya anneme ne derim sonra? Ya gözlerin de giderse bir gün...
Bir şairden öğrenmiştim; "bir çocuğun gördüğü düştür barış" derdi. Öylesine sevdim ki.
Sevgi nedir? Ne zaman hükmünü yitirir? Düşlerimin temelini oluşturuyorken o liseli bakışların, kaç yıl geçmiş üzerinden, alıp gözlerini gidişinin. Hükümsüzüm; hiç bir dersten geçemedim bunca yıldır. Yüreğimin kırıklarından hep ikmale kaldım.
Gidersen. Gidersem. Gidersek...
Ne kadar korktuysak, o kadar üzerimize geldi sustuklarımız. Sustuk. Elimizle dokunduk zamanın mahrem yerlerine. Çocuktuk; hoşumuza gitti, kemirilmiş dudaklarımızdaki birbirimize ait tuzun hikâyesi. Sonra otobüslere küstük sevgili. Ya bir akşam sustuklarımızı duyarsa. Alıp götürürse seni...
Duyduklarımızdan mıydı, yoksa söyleyemediklerimizden mi, hüzünlü sevişmelerimizin doğurduğu bu sevimsiz ayrılık. Kime çektiyse, bir türlü içime sinmedi işte. Sevmiyorum desem, o da olmaz ki. Bir yanı sana ait bu yalnızlığımın.
Hayatımızdan ne çabuk yırtıp attık; hatıra defterlerinin adımıza ayrılmış kalbimizden beyaz sayfalarını. Oysa bütün gizemini orada koruyordu aşk. Yüreğinin çizgisiz yalnızlığında, el yazımın tutku dolu çaresizliğini hatırlıyorum da hâlâ. Ya anlarsan diye sabahı bulan korkumu. Ne olur, anla diye, biçare suskunluğumu... Seni seviyordum. Sahi, hiç görmedin mi gözlerimde? Gördün, anladın. Yine de sustuk, değil mi sevgili?
Bir otobüs geldi sonra. Ne kadar korktuysak o kadar yakın. Haziran’dı. Verilecek hiçbir hesabı kalmamış yorgun yolcular gibi. Aramıza yılları döküyordu gidişin. Ve ben hangi kente gitsem, susuşlarını topluyordum yüreğinin...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.