- 1040 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANNE SUDE KAYBOLDU!
O gün hava oldukça sıcaktı.Evin içi bunalttığından bahçeye inmiştik küçük kardeşim Yakup’la.Birlikte vakit geçirirken birden Yakup "Abla ben sokağa çıkmak istiyorum deyince elinden tutup bahçe kapısından sokağa doğru yürümeye başladım.Sokak, çocuk doluydu.Neşe içinde cıvıl cıvıl oyunlar oynuyorlarddı.Firdevs Teyzenin evinin önündeki merdivenlerde oturanları görünce şaşırmıştım.Çünkü daha dün orada oturmamaları için onlara bir sürü bağırmış hatta biraz kabaca konuşmuştu.Ablalık havliyle uyardım:"Çocuklar oradan çekilin bak sonra Firdevs Teyze size kızabilir!"dedim.Güldüler işgüzarca"Kızdıralım da kızsın o zaman!" dediler.
Başladılar hep bir ağızdan o günün hit türküsü "Eminem" türküsünü söylemeye:
"Parmağında yüzükler kolunda bilezikler
Kız sana dolanayım
Oy oy Eminem
Nedir bu güzellikler
Nedir bu güzellikler...
Çocuklar cümbüşü başlatmıştı...Sokağın dört bir yanından sesi duyup gelen çocuklar halkaya katılmışlar ortadakiler şıkır şıkır oynuyor, ıslıklarla birbirlerini coşturuyorlardı. Bu sesli koroya Firdevs Abla’nın müdahalesi gecikmemişti tabi.Kadın kapıyı hışımla açarak sert ve kaba sesiyle onları bir güzel azarladıktan sonra ağzına geleni saymış ve derhal eşiğinden ve kapısının önünden gitmelerini aksi halde onlara günlerini göstereceğini parmağını sallaya sallaya söyleyivermişti.Bizim yaramazlar elbetteki onu ve sözlerini kaale almamışlar ve onu kaale almadıklarını daha coşkun tavırlarla ve danslarla göstermişlerdi.Büyük çocuklardan cesaret alan küçüklerde onların önüne geçip ağızlarıyla icra ettikleri çifte telli müziği eşliğinde kırıta kırıta danslar etmeye başlamışlardı.İçimden bir ses bu köylü kadının artık son raddeye geldiğini ve acı bir intikam planıyla geri döneceğini söylemekteydi ki...Kadın, hışımla açtığı kapıdan koca kovayla göründü...Evet, o su dolu kovayı bir anda kapı eşiğinde oynayan çocukların üzerine boca etmişti.Çocuklar neye uğradığını şaşırmış bir anlık duraksamadan sonra birden bire manzara görülmeye değer hale gelmişti...Sıcaktan bunalan çocuklar suyla serinlediklerini anlatan kesik sözlerle keyfe devam ediyorlardı. Oh oh canıma değsin!Oh oh canıma değsin!...Doğrusu durum oldukça vahimdi.Firdevs Abla saçlarını yolmak üzereydi.Size buradan gidin diyorum niye gitmiyorsunuz?Sizi Annelerinize söyleyeceğim!Siz görürsünüz!...Tehditler bitmek bilmiyordu.Çocuklar ise gülüşüyor gülüşüyor ve "Bir çuval da selam söyle diyorlardı.
Az sonra yemek vakti gelmişti ve herkes Annesinin sesiyle evine doğru yol almıştı.Biz de Yakup’la eve gittik.Evde bir eksiklik vardı.Evet, Yakup bile fark etmişti bu durumu.Abla yok! dedi.Kim yok? dedim. Sude Abla yok! dedi sonra.Evet, sahiden de yoktu Sude. Anne’den soralım gel! dedim.Annem daha lafım bitmeden:"Yok görmedim sizinle değil miydi? diye sordu Annem."Yok değildi! "dedim.Komşuya soralım belki oraya gitmiştir! dedi Annem.Zili çaldım sabırsızlıkla sordum:"Şükran Abla Sude sizde mi?" "Yooo biz de değil" cevabını alınca iyice korkmaya başladık.
Annem dükkana Babama haber verdi.Babam dükkandan koşa koşa eve geldi.Bütün evi aradık.Sokaklara döküldük.Komşularla beraber Rızaiye Mahallesini alt üst ettik.Sonra Okul bahçesine gitmiş olacağı aklına geldi Babamın baktık yoktu.Komşumuz ise Devlet hastanesinin bahçesine bakmamızı önerdi.Orada da yoktu.Allah’ım çıldırmak üzereydik.Nereye gider bu çocuk? Benden bir yaş küçük yani on yaşındaydı...Ağlaya ağlaya eve döndüm.Vah vah ne yaparım ben kız kardeşim olmadan? İnsan kız kardeşsiz nasıl oyun oynar ki? Komşular teselli verdiler bize.Üzülmeyin! Polisi ararız şimdi.Mutlaka bulunur! dediler.Ben su içmek için mutfağa doğru giderken yatak odasına giden Yakub’a gözüm takıldı.Annemin odasında ki yüklükten oyuncak arabalarını çıkarıyordu.Birden perdenin kıpırdadığını fark ettim.Koşarak yüklüğün çiçekli basma perdesini elimle açtım.Aman Allah’ım! gözlerime inanamadım. Sude yorganların üstünde mışıl mışıl uyuyor...Koşarak Anneme babama haber verdim.O kadar sevindiler ki kahkahalarla gülmeye başladılar. Sude’nin olan bitenden haberi yoktu.Uykulu gözlerle etrafında ona bakıp katıla katıla gülenlere baktı ve sonra tekrar yorgana gömülüp yattı.O günden sonra Sude defalarca kayboldu ve biz defalarca onu aradık ve her arama sonunda onu aynı yerde bulduk...Sude yüklükte uyumayı çok seviyormuş meğer...
Ayşe Ciplioğlu Kaş