- 418 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
FİLİSTİN'DE DİRENİŞİN ÖYKÜSÜ
"Gözleriyle Filistin kollardaki göğüslerdeki dövmelerle Filistin, adıyla sanıyla Filistin. Düşlerin Filistin’i ve acıların ayakların bedenlerin ve mendillerin Filistin’i, sözcüklerin ve sesizliğin Filistin’i ve çığlıkların. Ölümün ve doğumun Fiilistin’i taşıdım seni eski defterlerimde şiirlerimin ateşi gibi.!"
Böyle anlatıyor çekilen acıları Mahmud Derviş "Filistin Dervişinin Türküsü"adlı şiirinde. Mahmud Dervişlerin, Abu Salma’ların, Yaser Arafat’ların ülkesi Filistin...
Filistin yine acılar içinde. Halkı ise yine ayakta. Boyun eğmeyen insanların yürekliliğiyle tüm dünyaya insanlık onurunun dersini veriyorlar. Kendi yurtlarında özgürce yaşamanın kavgası veriyor Filistinliler. Buna karşın İsrail siyonizminin işğalci, baskıcı uygulamalarıyla karşı karşıyalar. Zulmün en acımasızı yaşanıyor"yurtsuz" insanların güzel yurdu Filistin’de. Orada yaşananlar televizyonlarda gösterildikçe, gazetelerde yazıldıkça, tüm insanların yüreği Filistin... Filistin... diye atıyor. Ülkemizde de Filistin’de yaşananlara karşı olağan üstü bir ilğive duyarlılık var. Filistin halkıyla çok güzel bir dayanışma ağı örülüyor. Farklı düşüncelere sahip akınlar, çevreler,insanlar, Filistin halkıyla dayanışmaya katkıda bulunuyorlar. İsrail siyonizmine ve onun yanındaki emperyalizmine ksrşı nefretlerini dile getiriyorlar. Tv haberlerinde, Filistinlilere yapılanları gören yurttaşlar zulme karşı tepkilerini belitiyorlar.
Bu denli güncel ve yakıcı olan Filistin sorunu, oldukça eski bir geçmişe uzanıyor.Emperyalist güçlerin Filisti topraklarına göz dikmeleri 1. Dünya savaşına rastlar. Savaş sonrası, Filistin’de bir sömürğe yönetimi kuran İngiliz emperyalizmi, siyasetlerle işbirliği yaparak, Yahudilerin bu bölgeye yerleşmesini sağladı. Bu uygulama giderek genişledi ve yayıldı. Tüm arap halklarını tehdit eden bu gelişmeye karşı ilk direniş 1920 yılında görüldü.1922’de Filistin, Birleşmiş Milletler tarafından Büyük Britanya’nın manda yönetimine verildi. İngiliz mandası, İsrail devletinin kurulduğu 1948 yılına kadar sürdü.
Bu yıllarda İngiliz emperyalizminin yerini ABD emperyalizmi alıyor ve Ortadoğu’da konumu güçlendirmek üzere siyonislerle işbirliğine giriyordu.
ABD’nin desteği ile kurulan İsrail, saldırgan politikasıyla, bölgede emperyalizmin jandarma görevini üstleniyordu.
Artık Filistinliler için rahat ve huzur yoktu. Emperyalizmin "böl ve yönet" politikası, bölgede etkisini göstermiş.Arap ülkeleri kendi aralarında birbirine düşmüştü. Bir yandan siyonizmi gidrek güçlenen ve yayılan işgali, öte yandan biri biri peşi sıra çıkan savaşlar, Filistinlilerikendi yurtlarından ediyordu.
Gerici Arap şeyhleri, krallar ve tutucu çevreler emperyalizmle işbirliğine girerken yurtlarının işğaline sesiz kalmayan Filistinliler 1948’den itibaren kendi direniş hareketlerini örğütlüyorlardı. Ayrı ayrı gruplar halinde yürütülen çalışmalar 1964 yılında Filistin Kurtuluş Örgütünün kurulmasıyla, tek bir çatı altında birleşecekti.F.K.Ö’nün çabalarıyla, Filistin sorunu artık uluslar arası bir sorun haline geliyor ve tüm dünyanın gözleri Filistin’e çevriliyordu.
Filistin artık insanlığın tüm yüreğinde kanayan bir yaraydı.
Filistin direnme hareketi, Camp Davit anlaşmasının yol açtığı sorunlar, daha sonraları Lübnan’ın terk edilmek zorunda kalması gibi olaylarla, zaman zaman gerilese de yine F.K.Ö’nün önderliğinde emperyalizme ve siyonizme karşı Filistin halkının atan yüreğiydi.
Filistin halkı, emperyalizme ve siyonizme karşı direnişini her alanda sürdürürken kültür- sanat cephesinde de önemli adımlar atıldı. Bir yanda 1948 işğalinden sonra yurtlarından ayrılmak zorunda kalan sanatçılar dışarıda sürgün edebiyatı oluştururken, Filistin topraklarında da anonim bir edebiyat doğdu. İşğalci güçler tüm basın araçlarını topladıkları halde, Filistinli edebiyatçıların yaratıcılıklarını engelleyemediler.
Onların şiirleri, öyküleri dilden dile, elden ele dolaştı. Düğünlerde türkü, cenaze törenlerin de ağıt oldu.
1960’lı yıllarda ortaya çıkan Maumud derviş, direniş şiirinin simgesi oldu. O’nu Semih El Kasım, Hanna, Abu Hanna, Mahmud Desuki gibi şairler izledi.Filistinli sanatçılar yanlızca, ürün vermekle kalmadılar, direniş örğütlerinde debirer militan olarak görev aldılar. Pek çoğu kıyıma uğradı, zindana düştü. Hatta öldürüldü. Ama onlar yaratıcılıklarını, halkalarının direnişine adadılar. Bombalar arasıda tüm Filistinlilerin umut ışığı oldular.
Emekçisiyle, sanatçısıyla, çocoğuyla, genciyle,yaşlısıyla, kadınıyla,erkeğiyle,bütün bir Filistin ayakta direniyor. Baskıya işğale, zulme, soykırıma karşıdirenişinin destanını yazıyorlar.
Tüm uluslar arası antlaşmaları çiğneyerek insanlık onurunu ayaklar altında ezen İsrail siyanisleri, soykırım ve insanlık suçu işlemektedir.İsrail’in işğalin altında bulunan topraklarda Filistinlilerin sürgüne gönderilmesi, yrgısız tutuklanması, mallarına el konulması, işgencelere haksızlıklara uğraması artık günlük uygulamalar halini almıştır.
Dünyanın gözü önünde yapılanlara seyirci kalmamaları ve göz yumulmamalıdır.
Filistin’in güzelim insanları kendileri ve yurtları için direnirken, aynı zmanda, insanlık değerlerinin üstün gelmesi için de direniyorlar. Onları bu savaşımda yanlız bırakmayalım. Filistin’le, Filistin halkıyla dayanışma bayrağını yükseltelim. Evet! direnişin türküsü söyleniyor Filistin’de. Bu türküye kulak verelim, yürek verelim...