MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

• 1 Eylül 2014 Pazartesi 22:42:33

ALNIMDAKİ ÖZGÜRLÜK YAZISI: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Düşünce selime kâğıtlar bent olamaz. Hiçbir yaratılmış özgürlüğüme ket vuramaz. Başım dik, alnım açıksa; ufuklar “Yarınlar senin!” diyorsa eğer alınyazımda Mustafa Kemal Atatürk yazdığı içindir.
Her sabah güne Onun sıcacık tebessümüyle başlıyorum. 23 Nisan sevinçleri taptaze dimağımda. Çocukluğumun en mutlu yanı o günler… Dünyada çocuklarına bayram armağan eden tek liderin güvenli kanatlarını hep üzerimde hissettiğim o günler… Mustafa Kemal’i anlamanın ilk adımı, çocukları Onun gözünden görebilmektir.19 Mayıs coşkusuyla doluyum bugün. Çocukken içime işleyen güven, benimle birlikte büyüyor. Her sabah sınıfa girdiğimde “Ey Türk Gençliği” diyen Ata’mın sözünde gözündeki değerim, yarınlara dair ne kadar korku ve karamsarlık varsa siliyor bir anda. Ata’mın öncülük ettiği insanlığa mazhar olan zaferlerimizin kulaklarını çınlatıyorum. 30 Ağustosun kavurucu güneşinde ”Zafer bizimdir!” diye haykırıyorum geçmişi yâd ederek içimi ısıtırcasına. Cumhuriyet resmi olarak baş kaldırıyor haksızlığa, adaletsizliğe, ilkelliğe… Var olduğum müddetçe her günüm 29 Ekim… “Cumhuriyet’i biz kurduk Onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz” diyen Ata’mın güvenini boşa çıkarmayacağıma dair aklım ve yüreğim şahitliğinde söz veriyorum. Ben ve benim gibi düşünenler sözümüzü tutmalıyız! Onun ve emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin başını öne eğdirmemek, semalardan istiklalimizi yere indirtmemek için.
Yitirmeyeceğim tek hediyem, doğmadan yıllar önce Mustafa Kemal tarafından bahşedildi bana. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Ona Milli Mücadele Dönemi’nde yüz sekiz gün ev sahipliği yapmış olan şühedalı topraklarda Sivas’ta gözlerimi açtım dünyaya. Refah içinde yetiştim. Kulağıma ramazanda iftar vaktini vurgulamak için atılan top seslerinin haricinde savaş aleti sesi gelmedi. Sevdiklerim gözlerimin önünde kasıtlı olarak öldürülmedi. Kimse bana sen “Niye Müslümansın, niye Türkçe konuşuyorsun?” demedi. Okula gitmeme kimse karşı çıkmadı. Günümüzdeki fabrikanın, sanayinin, ulaşımın temellerini Koca Adamın yıllar önce atması neticesinde istediğimi aldım, giydim, istediğim gibi seyahat ettim. Milletvekili olacağım dediğimde hiç kimse “Elinin hamuruyla erkeğin işine karışma.” demedi. Diyemezdi de zaten. Çünkü kadın erkek eşitliğim, seçme seçilme hakkım, yıllar önce verildi bana. Ve birçok şey daha… Mustafa Kemal dışında hangi baba yüzünü göremeyeceği evladına bu denli iyiliği layık görebilirdi ki?
Bizi biz yapan, bütünleştiren emsalsize kulak vermeliyiz. Çünkü verdiği onca mücadele, ettiği yüzlerce kelâm, yaptığı onca ilke ve inkılâp, kurduğu bu devlet tarih kitaplarının sayfa sayısını çoğaltsın diye değil. Boşuna değil. Bizim için, kuşaklarımız için… Düşünme eylemi eşliğinde Onu anlamayı idrak edebilmeliyiz. Her birimiz vatan haritasının noktalarıyız. Mustafa Kemal’le doluyuz, haritamız ışıl ışıl… Bir nokta sönerse kaybeden biz oluruz, kaybeden geleceğimiz olur. Bunun bilincindeyiz.
Mustafa Kemal’i tam manasıyla anlamak saç teline iğne batırmak kadar zor… Çocuk yaştan itibaren babasız geçirdiği ömrünün noksanlığını, istiklal ve istikbal uğruna ölümle karşı karşıya geldiği o anları, harpteyken askerinin karnını doyuramama endişesini, doğruyla yanlışı ayıklamaya çalışırken gözüne uyku girmeden sabahladığı o geceleri, başarılarından sonraki sevincini, hayatın ona ayrılan kısmın son demlerinde ölümle pençeleştiği o vakitleri ve birçok şeyi daha kaçımız anlayabilirdik ki? Biz Onun 57 yıllık hayatından payımıza düşeni alsak yeterli olacaktır.
Mustafa Kemal’i anlamak:
“Düşünceden gönüle yol açabilmektir.”
“Savaşı bile ancak barış için gerektiğinde meşru görebilmektir.”
“Evrenin sonsuzluğunda anlamlı bir damla olabilmektir.”
“Onun yaptıklarının üzerine yenilerini koyabilmektir.”
.
.
.

Özümüzü yitirmeden insanlığa yakışacak biçimde ilime, fene, yeniliklere daima aç olmalıyız. Kendimizi asla yeterli görmemeliyiz, zirvesi olmayan başarılara koşar adım yürümeliyiz. Kutup yıldızımız olan Mustafa Kemal’in fikirleriyle, öğütleriyle aydınlanarak doğruya ve güzele yönelip zamanı zayetmemek şartıyla çaba sarf etmeliyiz ki Modern ve Laik Türkiye Cumhuriyeti zinde kalabilsin.
Mustafa Kemal’i doğru anlayıp yalansız anlatmak koşuluyla öyle bir anlayıp anlatmalıyız ki yüzyıllar boyunca insanlar üzerinde domino taşı etkisi yaratsın. Ondan ona, ondan ona… O’nu işte bu şekilde insanlara aşılayarak ölümsüzleştirmeliyiz.
Yüreğimin bir köşesi 10 Kasım matemini esir almış sanki. Gözümden akan yaşlar insanlığımın bereketi. Ve bir noksanım var her şeyden fazla olan. Cümlelerimin öznesinin bedeni eksik. Onadır ağlamalarım, özlemim. Onu göremeyişimedir sitemim, burukluğum. Böylesi anlarda “Ağlama Türk kızı sen kudretlisin” diyorum kendi kendime. Tesellim sözlerim değil geçmişe ve geleceğe olan inancım.
Sen huzurla uyu kudret meşalem kızın, evlatların vazife başında. Bizler geçmişin sahibi, geleceğin emanetçisi, muhafızıyız. Senden arda kalan hiçbir şeyden ödün vermeyeceğiz…

Dünüm seninle aydınlandı, bugünümün ışığı sensin. Sen bende hüküm sürdüğün müddetçe aydınlığım yerini karanlığa terk etmeyecek. Bütün dünya bunu böyle bilsin!

"VİLDAN YALÇIN"