METİN AKDENİZ ŞİİRLERİ ÜZERİNE BAĞLAM VE ANALİZLER
Metin Akdeniz, yeni bir akımın öncü şairidir fakat bir tanım koymaktan zorlanıyorum. Nazım Hikmet’in toplumcu-gerçekçi yanını ve Ahmed Arif’in kendine has lirizmini andıran çalışmalarını gıpta ile izliyorum.
Ben çaylak bir şiir toplayıcısı olarak Metin Akdeniz’i “Best Toplumcu-gerçekçi” tanımına uygun görüyorum.
Çünkü Şair, gür seslidir…
Her kelimeleri slogandır…
Çünkü O halkçıdır
Ve Hümanisttir…
Yaşamı iyi analiz ve gözlemleyerek, yürekten geldiği gibi hiçbir erozyona mahal vermeden olduğu gibi dizelere aktarır. Şiirleri ve deneme yazıları bence bir ezberi bozmuştur; klişe sözlere, kokuşmuş aşkla işi yoktur çünkü teknolojinin yarattığı sanalizmin gölgesinde yeşeren her aşk çokça fuhuş kokusu veriyor hale gelmiştir öyle ise aşk temalı şiirlere ara verelim. Ben daha önce yazdığım tüm aşk temalı şiirleri yaktım.
“Bir kadının karnını paylaşmaktan gelmeyi şiir sanıyordum
Dudaklarına gülme izni vermeyen dünya
Kocaman ağzıyla bağırırdı:
Muhafızlar!
Şu hayalleri alın götürün buradan” M.AKDENİZ
M.Akdeniz’in çalışmalarındaki kararlığı, umut direngenliği ve şiir etkileyiciliğinden garabete olan her okura uyanma atakları hissi verir. Günümüzde insan değerinin parayla ölçüldüğü bir demde bu şiirler insanın, insani boyutunu ele alır. İşte burada şair, bu dizeleri okuyan herkesin bir “Devrimci olunabileceğini” sezdirir. Şiirin ana teması: Hayat -hayal – insan, şiirin hamuru imge-betimleme ve şık vurgularla şiiri harmanlamaktır.
Devekuşların çıkardığı tozlu fırtınalı günlerde böyle bir şairin okunması insanı bir nebze olsun sağaltıyor.
Deve kuşlardan yapma bir kalabalık ordu
Tozu dumana katıp geliyordu!
Önlerine ne düştüyse yakıp yağmalıyordu
Şiir bahçesindeki şairleri gövdesinden koparıyorlardı!
Bir yandan da kitapları yakarak… D.Poyraz
M. Akdeniz’in şiirlerinden, okurların fark edemedikleri bir özeliği ise nakışlı betimlemeler ve göz nuru ele emeği imgeleri beni her zaman esrik etmiştir.
“Bedenime saplanmış ölümlülük çivisine
Gelen geçen paltosunu asıyor
Sonra hepimiz Google’ın paltosundan çıkıyoruz
Ellerimizde inanmadığımız öykülerle”
“Şiirin dibine yolculuk” adlı aynı şiirindeki bir iki dize daha:
“Batıdakiler Kürt kilimlerini evlerinin duvarına asar
Ama Kürtleri evlerinin yakınlarında görmek istemezler”
Şiirin finalinde olduğu gibi:
“Ellerim cebimde ağzımda sokak çiğnerken
Bir gün bir kitap beni okudu
Kitabın hayatı değişti
Satış rekorları kırdı kömür gözlü çocukların topunu çalan o yüzyıl
Rüyamda kendimi tahtaya kaldırılmış
O çocuklardan biri olarak görürüm bazen
ve
Otur! Sıfır! Diye azarlayıp
Türkçemle alay eden o devlet”
Tüm şiirlerinde bir başkaldırı vardır ve adeta “isyan”ın bulaşıcı olduğunu bize sezdirir. Olumsuzluklara her zaman tepkisi serttir fakat dizelerinde nezaket içinde dilendirir.
Tüm dünya insanları kucaklayan bakış açısı onu evrensel bir şair olduğunun kanıtıdır; bazı şairler gibi ırkçı, milliyetçi, totaliter rejine yandaş, öfkelenince ağzından zehir salyalı sözler çıkmaz ve asla dizelerinde yer vermez. Çünkü insanın, insanlık kriterine öz saygısı vardır, ki doğru olan da budur.
Bence şiir hayal olduğu kadar gerçekçi olma özeliği de olmalı ve sanırım şair bunu şiirlerinde bize gösterir. Şair, gerçek ile hayal zıtlığı değil gerçek ile hayalin uyumundan eserlerini harmanlamayı çok iyi yapıyor. Bu da şairi, en iyi şair yapar. Bir başka özeliği “Hayat ve insan” ilişkilendirmesiyle toplumsal olumsuzlukları ironi vurgularla sahibine(Toplum bozuculara) göndermeler yapar.
Hece ölçülü şiirlerin çok geride kaldığı bir dönemde hece şiirleri yazmak herkesin harcı değil fakat yazmaya çalışanlar kendilerini fazla kasmalarına, zoraki ölçü tutturayım derken şiiri berbat etmektedir. Ayrıca aşk temalı şiirler artık eskisi gibi ilgi görmüyor sanırım çünkü aşk yedi yaşındaki çocuğun ağzında sakız olmuştur. Aşk, artık “yatağa atmak” deyimine eş değer tutulmaya başlamıştır çünkü sanalizmin* popüler kültürlülüğünden yozlaşmıştır.
Bence edebiyat bir hayal bahçesidir ve edebiyatçılar her zaman güzelliği, erdemliği, insanın insan olma özeliklerini ön planda tutarlar. Yazar/ Şairler o yüzden kırılgandır, önemsenilmesi ister bir de gören gözetendir.
M. Akdeniz; tüm Şiilerinde adrenalini yüksek dizeler görülür çünkü umutsuzluklardan bile umut yeşertir. Hiçbir şiirinde karamsarlık yoktur her şiiri insanı ayağa kaldırtıyor ve coşku uyandırır.
"hadi sen git, beni anlamak seni kızdıracak yine" M. Akdeniz
İyi ki seni anlamadık, seni anladıkları gibi fırtınalar kopacak! Bizim yaşadığımız B u dünyada herkes birbirlerini tanısa sanki kıyametler kopacak neden mi? Biri sürekli bağırıyorsa, zümrelere gerçeği anlatıyorsa, edebiyatın, kelamın karanlık yerlerde veya mecazi yollarla gizleniyorsa orada bir hakikat vardır ve çoğunluk bunu anladıkları zaman korkmaya başlayacaklardır. Çünkü bilmek artık birileri hata çoklarımızı korkutuyor!
"sevgili huzursuzluk! Ortalıkta anlamsızca
dolaşan sözcüklerimi uyutuncaya kadar
müsaitsen sana küfredebilir miyim biraz?" M. Akdeniz
Küfür etmenin en nazik şekli bu olsa gerek, müsaadenle ben huzursuzluğa değil huzursuzluk veren her f/aktöre küfür etmek isterim. İşte şiir budur. Bir kelimesi bin anlam çağrıştıran şiir budur, sağlam, vurucu sözcüklerle(vurucu tim) tam onikiden vurmak buna derim.
Günümüzde türdeşlik etmek huzursuzluk veriyor, anlaşmazlık kalp kırıyor ve artık anlamaktan, anlaşmaktan korkmayan bir toplum yaratmanın tam zamanı
“incinmiş sözlerin üstüne basarak
gölge temizleyicileri gelir; ellerinde iki harfli bir bıçak
ve yeryüzünü yumuşatmak için kullanırlar
üzülmüş adamların resimlerini” M.AKDENİZ
İyi bir düş bence kendini küllünden yaratmaktır yani iyi düşlerle kendimizi buluruz bir bakıma... Peki, herkes iyi düşler kurar mı? Kesinlikle hayır iyi düşler kuran bence en iyi yazan yazardır/şairlerdir. İyi bir düş geleceğe dökülür çünkü gelecek ancak iyi düşlerle olunabilir. Mesela Aya çıkma düşleri insanı Aya çıkarmıştır, denizin dibinde tatlı su ile tuzlu suyun karışmadığını gören bir bilim adamı Müslüman olmuştur çünkü her bilim adamın gerçek ve iyi düşleri vardır; yarınlara iyi bir gelecek için...
Metin’ kardeşimin şiirleri nerden nereye bağırırsa bağırsın (içeriği) geleceği ve iyi düşler kurmamızı sağlıyor çünkü farklı biçemleri, tekniği şiirin felsefi boyutu çok boyutlu olmakla birlikte çok da anlaşılırdır çünkü herkesin anladığı dilden fakat herkesinde işine gelmediği için zordur; bir bakıma onlara göre sakıncalıdır oysa İsyanın bulaşıcı olduğundan habersizdirler. "İsyan bulaşıcı" dememin nedeni bu bulaşıcılıktan herkes kaçar duyarlı iken duyarsızlaşır. Oysa İSYAN da bir haykırmanın, bir bayrağın dalgalanmasıdır...
İyi şiir(realist) yazmak ve iyi düşler kurmak bence bir onurdur; insanın, insanca yaşama özetir bir bakıma...
Sorgulayan, sorgulatan dizelerle şiir bence "RÜYA TOPLAYICISI" tüyosu insanın düşlerle insan gibi yaşanılırı ve hakikatin asla yenilemeyeceğini çağrışımı yaptı benden...
Edebiyatımıza gelince popüler kültürlüğün karıştığı bir izlekten okuyor görüyoruz.
“dudakların bir zamanlar sığınma talebimdi
şimdiyse sık sık götürüldüğüm yabancılar bürosu”
Çünkü içsel
Çünkü felsefi
çünkü ironik
çünkü tekniğiyle, estetiğiyle şiir yakında uzakta gürül gürül akıyor ve yüksek sesle okunuyor şiir…
herkesin sis olacak zamanı
ve çürümüş bir sandalı vardı
kendi bataklığına park edilmiş” M. Akdeniz
Ve son olarak M.AKDENİZ’ i yorumlamak o kadar zor ki çünkü bu yazdıklarım okyanustan bir tas su almak gibiydi.
“Bu ülke 20liraya kitap pahalı diye almayıp, 50liraya fal baktıranların ülkesidir”
Metin Akdeniz’in “Kayıp Kelimeler Krallığı ve Jan” adlı iki şaheser şiir kitapları yayınlanmıştır.
Deman POYRAZ 23-08- 2014
YORUMLAR
en büyük korkum ondan bi gün şöyle bi şeyler okumak; "sevgili sonsuzluk! Ateş etme! Sen lügatımı kötürüm kelimelerle doldurduğundan beri şiir yazmaktan VAZGEÇTIM ve şiirlerimi katlayıp naftalin kokulu ahlak bekçilerine bırakıp sondan bir önceki veda dudağında umut yüklü vagonları seyretmeye gidiyorum"...
Neyse... o kendini nasıl ifade ederse etsin, bence o en çok "korkusuzluğun azmettiricisidir"...
Iyi ki varsınız, sizde, sayın Akdenizde...
DemAN
Selamlarımla
Sevgili Deman Ronahi kardeşime teşekkür ederim
Hoş bir sürpriz oldu böyle güzel bir yazıya konu olmak. Kendimi aynada görmüş gibi oldum. Yüreğine sağlık kardeşim.
sevgi ve ve saygılar...
Vergilius and Plotia tarafından 8/24/2014 1:47:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
DemAN
Her daim yolun açık olsun Yoldaş...
Güne yakıştırdığım yazıların başında geliyordu...kişi görmek istediği gibi algılarmış...
o misal benimki de.
İstedim ki herkes okusun bu haklı ve elit emeği...
Yazan ve yazdıran her iki dost yüreğe saygı sevgi ve selamları bıraktım...
Ve tabiki masmavi kurdalemi...
Nujin.N. Demir (İlyada) tarafından 8/24/2014 8:05:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
DemAN
selametle kalın
Tarzini ve duruşunu cok beğendigim bir isim Metin Akdeniz.. Acıdan damitilmiş ince ironiyi şiirine ustalıkla yedirebilen sayılı şairlerden... kendini toplum ve felsefeyle yoğurmuş koca bir yürek..
Teşekkürler adını ve sanatını bir kez daha zikretmemize vesile olduğunuz için..
Selâm ve saygımla. .
Şairin kendiyle ve meselelerle derdi olmalı. En çok kendine muhalefet etmeli .
toplum bireyler oluştuğuna göre kendine seslenen birey topluma da seslenmiş demektir.
Bir şairin başka bir şairi anlamaya ve anlatmaya çalışması nasıl da takdir edilebilir bir şeydir zatımca bilemezsiniz.
Bu tarz yazıları ayrı seviyorum.
DemAN
Bir şair olarak değil fakat bir okuyucu olarak Metin'i anlatım, umarım onu anlatabilmişimdir.
Metin, yeni çağımızın gerçek şairlerindendir eğer tanıtımı iyi yapılırsa Türk edebiyatında hakettiği yeri bulacaktır.
Sevgi, saygılarımı gönderiyorum efendim
Şimdi sayfana baktım okumuşum fakat uzun zaman netten ayrı kaldığım için ve hafızam da zayıf olduğu için unutmuştum. Bunları yazmadan önce keşke bu söyleşiyi tekrar okumuş olsaydım çünkü Metin Akdeniz her övgüyü ve takdiri hakeden bir şiir emekçisidir.
Teşekkürler Meselci...
Deman Ronahi tarafından 8/23/2014 5:51:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
=Daha önce Metin AKDENİZ ile yaptığım söyleyişiyi olduğu gibi
burada da paylaşmak istiyorum:
Metin AKDENİZ’i tanımak, şiirde yolculuk yapmak için doğru yerdesiniz. İYİ OKUMALAR.
meselci: Öncelikle Merhaba Metin Abiciğim. Edebiyat için, okurlarınız için bize değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim. İlk sorum (klasik olsa da) şu olacak: Sizi tanıyabilir miyiz birkaç cümleyle?
Metin AKDENİZ: Şiir denen güzel varlıkla tanıştıktan sonra sözcüklerin gücünü anlamış bir şiir emekçisiyim. Bugün (20 Ocak-doğum günümdür-duyurulur) 43 yaşına girdim. Hayatla erken, edebiyatla geç tanıştım. Tatvan’da doğmuş biri olarak Manisa’da yaşamak gibi bir mozaik’in içinde insanları anlamaya çalışıyorum. Çok sevdiğim güzel sanatlar(resim) dan kovulup hiç sevmediğim ekonomi okumakla neler kaybettiğimi anladığımda, kendimi kamu kurumunda çalışan bir emekçi olarak buldum.
meselci: Sevgili AKDENİZ, ne güzel bir günde sözleşiyoruz. Bu benim için büyük bir sürpriz oldu. İyi ki doğmuşsunuz, iyi ki varsınız aramızda. ’Hayatla erken, edebiyatla geç tanıştım’ dediniz. Bunu açabilir miyiz?
Metin Akdeniz: Çocukluğum rençberlikle geçti, işçi bile demiyorum, o zamanlar biz tarım işçileriydik. Bitlis’ten yeni gelmiştik. 4 yaşında olmak ve bir tek kelime Türkçe bilmemek. Manisa’nın Alaşehir ilçesinde bir köyde, çiftliklerde çalışmaya başladı annem babam. Onlar hiç genç olmadılar. Ben de biraz büyüyünce, eve katkı olsun diye onlarla beraber çalışmak zorunda kaldım. İşi biraz abartıp en iyi çapa çeken ben olacağım derdim, iyiydim de. Kısa zamanda kas yaptım. Okul hayatımı da buralarda tamamladım. Sonra İstanbul ve Sahil yerlerine yolculuklar yapıp oralarda çalıştım. 20 yaşımdan beri okuyorum. İlk kazandığım paraları dünya klasiklerine yatırdım. Babam çok kızmıştı. O gün bugündür okuyorum. Birkaç siyasi gözaltım hariç önemli şeylerle karşılaşmadım. Ve edebiyatdefteriyle 2009 da tanışmakla birlikte şiire merhaba dedim. Burada ilk yazdıklarım hatta son 2 yıla kadar yazdıklarım buram buram arabesk kokan şeylerdi. Şimdi onlara baktığımda kendime ufak da olsa saygı duymaya başladım bugün yazdıklarımla ve tabi ki edebiyat defterine.
meselci: Anladım. Ve çok duygulandım hayatınızdan sunduğunuz emek dolu kesitlerden. Baktığımızda her şairin öz geçmişi sıkıntılarla dolu. Şimdi izniniz varsa şiiri konuşalım. Yüreğinizde şiir ne anlam(lar) ifade ediyor?
Metin AKDENİZ: Şiir benim için var olmakla aynı anlamda, var ol ki yok edilmeye çalışanları yaşatmak için bir kıvılcım olasın. Şiir soru sormaktır, eylemin projesidir. İntihar tamircisidir. Yaşamdır. Şiirin sadece duygular üzerinden yola çıktığına inanmıyorum. Ama duygunun temel olduğu gerçeğini saklı tutuyorum. 30 yıl önce şiir başkaydı şimdi başka. Şimdi bilgi denen faktör şiirin bütün manevralarını değiştirdi. Duygu-aşk-ayrılık-yenilgi vs. bunlar hala şiirde var. Ve hep olacak ama bunları şiire yaslarken şiirin çökmemesi için bilgi, felsefe, toplumsal duyarlık, ironi, empati, müzik, sinema ve bütün güzel sanatlarla kurulan bağlar sağlam olmalı. Bunlar olmayınca şiir hep öksüz kalacak. Ayrıca şiir olmazsa bu saydıklarım da eksik kalmış olacak. Şiir devrimdir. Şiir Edip Cansever’dir.
meselci: Sevgili AKDENİZ, şiire dair ne şahane tanımlar bunlar. Şunu da çok merak ettiğim için soruyorum. Bir şiir yüreğinizde nasıl hasıl olur? Hemen mi yazarsınız, yoksa günlerce mi sürer bir şiiriniz noktalanması? Yani ilham perileriniz yardım sever mi?
Metin AKDENİZ: Herhangi bir zaman sınırlamam söz konusu değil. Ama şiir üzerinde bir proje gibi çalışıp araştırmalar yaptığımı söyleyebilirim. Bazen bir sözcük, kavram veya isim için sayfalarca araştırma yaptığımı bilirim. Bu da iyi şiirin ortaya çıkmasın için gösterdiğim gayrettir, okuyucuya olan saygıdır. İlham perisi diye bir şey olduğuna artık inanmıyorum. İnsan kalbi yaşadıkları, okudukları ve dünya görüşüyle yazar.
Yani bana göre öyle.
meselci: Haklısınız. BOHEMYA adlı şiirinizden alıntığım kısım şöyle:
Bu coğrafyada kurtlar öldürmek
Koyunlar birisinin peşinden gitmek istiyorlar
Cinayet yarışlarında burnu kanayan ilgisiz kalabalık
Kulağı çürümüş, et kokan kalabalık
Çocuklarını öldürmeye gönderen kalabalık
Kirli savaşları dolar savurarak alkışlayan kalabalık
Sam amcanın perişan kuyruğuyla savrulan iktidarların
Kıçını milli duygularla onurlandıran kalabalık
Sorulara koşan atların kaldırdığı toza karışırken anlam
Gökyüzünü bir iple bağlayıp götürdüler
Bize kalan; rezil bahislerin uğultusunda delicesine yazmak
Yani, çıplak bir tepeden uçma hissini koynuna alıp
El yazması bir tebessümle kanatılmak sonsuza.
Bu coğrafyada yaşamak neden zor olmuş? Duyarsızlar çok mu etrafınızda? Daha iyi yaşamak adına insanlar ne yapmalı? Şiirinize paralel düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Metin AKDENİZ: Bu coğrafyada yaşamak zor, evet. Zorluğun kirlenmiş, çürümüş siyaset ve adalet anlayışından kaynaklandığını düşünüyorum. Birbirine düşmüş halklar bundan sonra nasıl birbirini sever bunun yollarını bulmalıyız. İktidarların rant uğruna göz yumduğu kirli bir savaş 30 yıldır yaşanırken ülkemizde, çocuklarını askere gönderen halk, öbür halka nefret beslemeye başladı. Yani savaşı zenginler çıkartır, yoksullar ve emekçiler çatışır ve ölür, kısaca budur. Ama biz emekçiler, yoksullar sürüklendiğimiz tuzağı görür ve ona göre tepkimizi kargaşaya sebep olanlara verirsek, eminim ki barış ve güzel günlere ulaşılacak.
meselci: Şiirde ya da edebiyatta koyduğunuz, hedeflediğiniz bir nokta var mı?
Metin AKDENİZ: Şiirde şu an nerede olduğumu biliyorum. Nerede olmak istediğimi de biliyorum. Öncelikle bir edebiyatçı değilim. Ama nerdeyse tıkanmış olan şiire yeni damarlar, yeni söylemler, yeni argümanlar kazandırmak için elimden geleni yapacağıma inanıyorum. Kalıcı olmak istiyorum. Hiçbir zaman laf olsun diye yazmadım. Bundan sonra da şiire ve yazıya olan büyük saygım nedeniyle her yazdığım şiir, deneme ve öykünün edebi değer kazanması için hiçbir özveriden kaçınmayacağım. Bunu yaparken de özellikle yarın çocuklarımız bize şu soruyu sorduklarında; baba bugünler için ne yaptın?
Bu soruyu huzurla ve gururla yanıtlamak istiyorum. Benden utanmayacakları bir adam olarak anılmak istiyorum.
meselci: Yayınlanmış kitabınız var mı? Bundan sonra kitap bastırmayı düşünüyor musunuz?
Metin AKDENİZ: 2011 yılında “Kayıp Kelimeler Krallığı” adında bir şiir kitabım çıkmıştı. 2. Kitabım yaklaşık 2 ay içinde çıkabilir. Sadece kapak çalışması kaldı. Bir aksilik olmazsa KİBELE yayınevinden çıkacak inşallah.
meselci: Özellikle takip ettiğiniz yazar/şair var mı?
Metin AKDENİZ: Takip ettiğim yazar ve şair elbette ki var. Şöyle ki, listem kabarık, kitaplarını ve eserlerini okuduğum Türk-Dünya yazar ve şairleri çok. Kitaplarını bulamıyorsam netten mutlaka dedektif gibi çalışır dokümanlar elde ederim. Ama roman okumayı neredeyse bıraktım. Çok özgün şeyler olmadığı sürece, ki şu an elimde Vergillius’un Ölümü(Hermann Broch) adlı kitap var. Sevgili Nevin (Wewin) yollamıştı, sağ olsun. İnanılmaz büyülü sözcüklerle(Ahmet Cemal) Türkçeye çevrilmiş. Yarısına geldim. Dil çok ağır olsa da bitmesini istemediğim bir kitap. Nihayetinde bir şairi anlatıyor. Bunun dışında en çok zaman ayırdığım şey felsefe.
Edebiyat defterinde; düşünce olarak, dünya görüşü olarak ayrı kutuplarda olsak da şiirlerini ve yazılarını en çok beğendiğim İbrahim Feyzullah Yalçın’dır. Bana göre o özellikle şiirde kendi devrimini yapmıştır. Yazdıklarının incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
meselci: Günlük hayata dönelim. Edebiyat dışında Metin AKDENİZ nelerle uğraşır, neler yapmaktan hoşlanır?
Metin AKDENİZ: Haftanın 5 günü çalışıyorum. Akşamları evdeyim, dışarı çıkmam genellikle. Ailemle vakit geçiriyorum. Cumartesi pazarları spor yaparım. Futbol sahası evimin karşısında zaten. Bunun dışında futbolu çok seviyorum. Sağlıklı bir Galatasaraylıyım. Maçlarını mutlaka izlerim.
Buraları kırsal, harika bir doğa var. İstediğinde kendini dağların koynuna bırakabiliyorsun. En sevdiğim şeylerden birisi arkadaşlarla tepeye çıkıp kente yukarıdan bakarken, ateş etrafında oturup sohbetler yapmak.
meselci: Manisa nasıl bir yer? bu şehir ruhunuza hangi duygularla seslenir?
Metin AKDENİZ: Manisa, kozmopolit bir yer. Özellikle Doğu’dan yoğun göç almış büyük bir il. Ben Alaşehir ilçesinde yaşıyorum. Üzüm memleketi. Türkiye’nin yüzde 60 üzüm üretiminin yapıldığı yer. Uçsuz bucaksız üzüm bağları, inanamazsınız. İstanbul’dan bir arkadaşım geldi. Üzüm bağlarını görünce şaşırıp kaldı. Burada güneş hiç batmaz. Kışında bile insanlar gömlekle dolaşabilir. Her ne kadar siyasi olarak biraz baskı altında kalsam da burayı seviyorum. Doğayla iç içesiniz. Ama memleketimi de çok özlüyorum.
meselci: Son olarak aşağıdaki kavramların sizin için ne ifade ettiğini bir iki cümleyle söyleyebilir misiniz?
Metin AKDENİZ:
Hayattaki en büyük korkunuz: Anlaşıla-mamak.
Mavi renk: Eskiden özgürlüktü-şimdi kendini renk sanan bir unutulmuş.
Bayılarak dinlediğiniz şarkıcı ve nedeni: Bethoveen-5.secret…nedeni: huzur ve içsel yolculuk.
Yalnızlık: Benim pasaklı kontesim-şiirimin esas oğlanı.
Güvercinler: Ülkemin halkları.
Aşk: Sonsuzluk.
Dostluk: Aşkın kardeşidir.
Şiir: Varoluş-sorular gezegeni.
Gece: Şirin ham maddesi.
Cömert YILMAZ: Hayatımda tanıdığım en kişilikli insanlardan biri.
Ve Edebiyatdefteri.com: Sözcüklerimin yurdu.
meselci: Sevgili AKDENİZ sorularımı(zı) içtenlik cevapladığınız için şahsım adına ve edebiyatdefteri.com bütün üyeleri adın çok teşekkür ederim. Var mı son söylemek istediğiniz bir mesaj? Yolunuz bir ömür açık olsun ayrıca.
Metin AKDENİZ: Bana böyle bir imkanı verdiğin için ben teşekkür ederim. Bütün Edebiyat Defteri üyelerini seviyorum. Arada kırgınlıklarımızın olduğu arkadaşlar da oldu. Bunlar geçici, sonuçta asıl olan şiir kardeşliğidir. Güzel ve mutlu bir Türkiye, savaşsız bir dünya adına herkese sevgi ve selamlar yolluyorum.
---BİTTİ---
Mehmet Selim ÇİÇEK
31.01. 2013
DemAN
Çok iyi bir söyleşi çıkarmışsın.
İki güzel yüreğinize bin selamlarımla