OSMANLI DEVLETİ, 1299’ DA VE OSMAN BEY TARAFINDAN KURULMAMIŞTIR.
DENEME, bir yazı türü olarak, YAZARIN BİR KONU HAKKINDAKİ ÖZGÜN FİKİRLERİNİ YAZDIĞI YAZILARA denir. Yani, bu yazılar, makale, araştırma, inceleme yazıları gibi ‘kaynakça’ belirtmeyi gerektirmez ve yazının içeriği yazarın kendini bağlar. Amaç, okuru özgün fikirlerimizle etkilemek ve ikna etmektir. Bunun faydası ufkumuzu genişletmesi ve alternatif düşüncelerle beynimize jimnastik yaptırmasıdır.
Deneme hakkındaki bu kısa bilgiden sonra meraklısına TÜRK BOYLARI ile ilgili bir bilgiyi de aktarayım. Osmanlı soyunu anlamamıza yarayabilir.
Oğuzhan’ın Günhan, Ayhan, Yıldızhan, Gökhan, Dağhan, Denizhan adlarında altı oğlu vardı. Bunlardan Gün, Ay, Yıldız hanlar sağ kolu teşkil ederlerdi ve bunlara Bozoklu denirdi ve diğer üç oğlu da sol kolu teşkil ederlerdi ve onlara da Üçoklu denirdi. Oğuzhan’ın altı oğlundan her birinin dört boyu olup hepsi yirmi dört boydu. Oğuz aşiretleri bu Bozoklardan ve Üçoklardan gelmişlerdi. Bunlardan Bozoklar, orduda ve şölen denilen ziyafetlerde sağ tarafta bulunup muayyen derecelerine göre yer alırlardı. En başta Günhan’a mensup boylar gelir ve bunlar da derecelerine göre sıralanırlardı. Keza Üçoklar da orduda ve şölenlerde Han’ın solunda yer alırlardı. Bunlarda da başta Gökhan boyları gelir ve tertip sırasıyla diğerleri ve boyları yer alırlardı. Bütün boyların yırtıcı kuşlardan ongunları (mensup olduğu boyun indinde mukaddes sayılan hayvan) ve yiyecekleri etin muayyen bir yerinden söğük yani şölen denilen ziyafetlerde yiyecekleri etin muayyen parçaları (et payı) vardı. Oğuz menkıbelerinde Kaan (veya Han)’ın söğük’ü baş ve uca (sırt) denilen sırt eti yan filotadır.
Oğuzhan’ın her oğlundan her birinin dört boyu derece sırasıyla şunlardan müteşekkildi:
Günhan’ın Kayı, Bayat, Elkaevli, Karaevli;
Ayhan’ın Yazır, Düger, Dodurga, Yaperli;
Yıldızhan’ın Avşar, Kızık, Beğdili, Kargın;
Gökhan’ın Bayındır, Biçne, Çavundur, Çepni;
Dağhan’ın Salur, Eymür, Alayundlu, Üreğir;
Denizhan’ın İğdür, Bunduz, Yıva, Kızık
Türklerin Anadolu istilası başladıktan sonra Oğuz boyları da buraya gelerek yerleşmeye başladılar. Bunların Anadolu’da yerleştikleri mahalleri gösteren birçok köy, nehir ve mahal isimleri bugün de o adlarla zikredilmektedirler. Fakat bu boylar ve onların kolları toplu bir halde olmayarak parça parça ve muhtelif tarihlerde Anadolu’daki mıntıkalara dağıtılmışlardı. Oğuzhan’ın kardeşleri ve amcaoğullarından Oğuzlara düşman olarak Uygur, Kankli, Kıpçak, Ağaçeri ve Ayferi boyları da vardı. Şimdi gelelim asıl konumuza:
Oğuzhan’ın büyük oğlu Günhan’a bağlı Kayı boyundan dört yüz çadır halkı, İlhanilerin (Moğolların) yüksek hakimiyeti altındaki 1.Alaüddin Keykubat tarafından, Ertuğrul Bey liderliğinde Ankara’nın batısındaki Karacadağ’a, tam da Rum sınırına yerleştirildiklerinden itibaren, oraları yurt edinmişlerdi. Ertuğrul Bey, Ertuğrul Bey’den sonra yerine seçilen oğlu Osman Bey ve hatta Osman Bey’in yerine seçildikten sonraki ilk yıllarında oğlu Orhan Bey, Anadolu Selçuklularına bağlı bir uc beyliği olan topraklarını genişleterek himayelerine giren insanların sayısını arttırmakla meşgul olmuşlardı. Bu süreç bir beylik olarak geçirilmiş ve DEVLET OLUNAMAMIŞTIR…
Ayyuka çıkan taht mücadeleleri nedeniyle Anadolu Selçukluları iyice zayıf düşmüş ve İlhanlıların elinde adeta oyuncak olmuştu. Bu durumdan istifade eden Osman Bey, 1299’da, Anadolu Selçuklu hükümdarlarına karşı bağımsızlık ilan ederek serbestçe hareket etmeye başlamışdı. Bu vesileyle Bilecik’i zapt ederek Uc beyliğin merkezini de buraya nakletmişti.
Tarihi kaynaklar bu durumu ve dolayısıyla 1299 tarihini OSMANLI DEVLETİNİN KURULUŞU olarak kabul etmektedirler.
Oysa, devlet olarak kabul edilmenin olmazsa olmaz şartlarından ilk üçü: kendi paran olması, devlet teşkilatının kurulmuş olması ve kendine bağlı topraklarda bağımsız olunmasıdır.
Osmanlı Uç Beyliği varlığını sürdürebilmek için İlhanlıların yüksek hakimiyetini tanımak ve o devlete vergi ödemek zorundaydı. Ayrıca kendine has bir parası yoktu ve Anadolu Selçuklu Devletinin, Bizanslıların ve diğer ülkelerin paraları kullanılmaktaydı.
1324 Şubat’ta Orhan Bey Osmanlı beyi olduğunda Osmanlı beyliği İlhanilerin yüksek hâkimiyeti altında bulunmayı sürdürüyordu ve her sene İlhani hazinesine muayyen bir vergi vermekteydi. Orhan Bey’in İlhanilerin Anadolu umumi valisi büyük Şeyh Hasan ve onun vekili Eredna ile dostça münasebetleri vardı. Bu durum ona daha bağımsız davranma imkanını sağlıyordu.
1326’da BURSA zapt edilip BAŞKENT yapıldıktan bir yıl sonra, (1327’de,) Orhan Gazi, İlhanlıların yüksek hakimiyetini reddederek, hükümdarlık alametinden olarak, Bursa’da kurdurduğu kendi darphanesinde ilk Osmanlı akçesini (yani, gümüş sikke) kendi adına kestirdi. (Bu sikkenin bir tarafında kelime-i şahadet ile ilk Müslüman halifeleri olan Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin isimleri ile diğer tarafta da Orhan bin Osman ve basıldığı yeri gösteren Bursa ismi ve daha altında da siyakat rakamı ile üç adedi ve kenarlarında da paranın basılmış olan 727 senesi ve bir de Osmanlıların mensup oldukları Kayı boyu damgası vardı. Bursa yeni binalarla süslenerek şarkın en güzel şehirlerinden biri haline getirildi ve camiler, hastaneler, çarşılar, meydanlar yaptırdı.)
Orhan Bey esaslı bir kurul vücuda getirmek istediğinden artık aşiret usul ve kaidelerinden ayrılarak bir DEVLET MAHİYETİNİ teşkil etmek yolunu tuttu. İdari, adli, askeri teşkilat yapmak zaruretini hissetti. Osmanlı ordusunun atlı akıncılardan ibaret oluşu yüzünden istenilen sonuçların elde edilmesi gecikiyordu. Bursa kadısı Cendereli Kara Halil öncülüğünde daimi ve esaslı yaya ve atlı kuvvetlerinin (müsellem) teşkiline geçildi.
Yani?...
Yani, OSMANLI DEVLETİ, 1327’de devlet olabilme kurallarını yerine getiren ORHAN BEY tarafından kuruldu.
Bu durumda Osmanlı Padişahlarını 36 olarak belirlemenin de yalnış olduğu ortaya çıkar. Doğru rakam 35’tir.
Osmanlı hanedanına Ertuğrul beyi ve Osman beyi ilave ederek 37 rakamıyla da ifade edebiliriz, fakat bunlardan ilk ikisinin BEY olduğunu, PADİŞAHLIĞIN ise ORHAN beyden itibaren başladığını unutmamalıyız...
*
YORUMLAR
Pek çok tarihçinin dile getirdiği ve tarihe ilgi duyan ya da branşı tarih olan pek çok kişi tarafından kabul gören bir durumdur bu yazdıkların..İşin doğrusu da budur aslında. Her ne kadar devletin adı Osmanlı Devleti olsa da kurucusu Osman Bey değildir ki Selçuklu Devletinin durumu da budur. Devletin Kurucusu Tuğrul Beydir ama Devlet Selçuk Bey'in adıyla anılır.
Güzel, açıklayıcı ve doyurucu bir yazıydı. Kutlarım.
Selam ve sevgilerimle.
Kemnur
Osmanlı Devletinin kuruluş tarihi ve padişahların sayısı çok da önemli değil bence.
Ama,
gerçekten hoş ve aydınlatıcı bir çalışma okuduğumu belirtmeliyim.
Yazarın üslubu gerçekten çok akıcı ve sürükleyici idi.
Bu boylar konusuna getirdiği açıklık,
kafamızdaki karışıklığı aydınlattı.
Güzel bir çalışmaydı.