- 2091 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BERK BEN ,GAY`ım
BERK BEN,GAY’ ım
BERK BEN, GAY’ım
Yazardan;
Yaşamım boyunca her konu ile ilgim oldu ama bu dünyadan , bu alemden , bi haber gelmişim bu güne kadar. Daha önce yazmış olduğum “ Homo “ isimli öykü ne yazık ki , benim sadece gözlemlerim ve tesadüfi olarak bir komşu çocuğumuzun hayatı ile ilgiliydi. İçinde oluş nedenleri pek bulunmuyor, onların ruhsal durumunu anlatmaya, haklarını korumaya ve gerçek duygularının ne olduğuna pek inmiyordu.
Bir hanım arkadaşımın sınıf arkadaşı olan Berk ile önce telefonda tanıştım. Bana bu konuda yazabilmem için yardımcı olabileceğini söyleyince de, onunla Taksim ‘de buluşarak tam üç buçuk saat sürecek olan Gestapo sorgusuna başladım. O kadar olgun ve anlayışlı idi ki, her soruma sabırla cevaplar verdi. Bir üniversitede öğretim görevlisi olduğu için çok bilinçli ve dopdoluydu. Bu yüzden öykünün büyük bölümünü onun ağzından yazdım.
Hayatımda hiç bu kadar açık konuşan , sevgi ve hoşgörü dolu birisi ile konuştuğumu hatırlamıyorum. Apaçık, dupduru ve dosdoğruydu. Verdiği mesajlar , çok olgun insanların , çok kendini aşmış gönüllerin, hayatı gerçekleri ile kabullenmiş kişilerin cevaplarıydı.
Bu olaya gözlerimizi kapatmak yerine ; bir gün size de lazım olabileceğini düşünerek kabullenmeyi, ben daha isabetli buluyorum. Bakalım okuduğunuz zaman duygu ve düşüncelerinizde değişmeler olabilecek mi, sağ duyunuzla tarafsız empati yapabilecek misiniz?
E. Y. O.
Ah Volkan Ağabey ah ! Henüz altı yaşında bir çocukken senin mahallemize gelip gitmeni bekler, ne olduğunu bilemediğim bir iç güdü ile peşine takılıp çarşı ,pazar dolaşırdım. Hala daha o küçücük yaşta ki çocuğun gerçek duyguları neler di bilmiyorum.
Erkek çocuklarının o kaba oyunları , kavgacı ve bağırış dolu halleri, beni onlardan hep uzak tutmuştur. Kızlarla evcilik oynamak, oyuncak bebekler, ev eşyaları daha çok ilgimi çekmiştir.
Ailem durumumu , kabullenmişti sanırım. Bana bu konu ile ilgili olarak tek kelime söz söylememişlerdir. Ben kadın rolünü üstlenmek isteyen pasif bir gay ım . Erkek kıyafetleri şimdilik yine de favorim. Kadın parfümü kullanır, geceleri çok hafif ruj sürerim. Güçsüz ve çelimsiz olmaktan mutluyum. Kollarım, ellerim , tırnaklarım bir kadınla boy ölçüşecek kadar ince ve güzeldir.
Erkekte ; kısa saç, uzun boy, kirli sakal hoşuma gidiyor. Bıyıktan hoşlanmıyorum. Koyu buğday ten ve kumral saçlar , sorumluluk taşıyan birinde birleşirse , ona bayılırım doğrusu.
Aksi gibi bu güne kadar karşıma hep sorumsuzlar, vurdumduymazlar çıktı. Hem de en seçmelerinden. Onları çok hoşgörüsüz ve eğitimsiz buluyor, onlar adına üzülüyorum. Hayatı anlamamış, yaşamın sırlarından uzak zavallılar.
Henüz on yedi yaşındayken, yirmi yaşında bir erkekle ilk ilişkimi yaşadım. O güne kadar çok canımın yanacağını düşünerek uzak durduğum cinsel hayatım lise öğrencisiyken başladı. Ama bana ilk yalan söyleyen , beni ilk kullanmaya kalkan da o oldu galiba. Aile zoruyla genç yaşta evlendirilmişti ve bana bunu söyleyemiyordu. Öğrendiğimde terk ettim onu.
Çıplak vücudumu aynada seyretmeyi çok seviyorum. Bazen mastürbasyon da yaparım. Hayal ettiğim erkeğin sorumluluğunda olmak bana büyük haz verir. Onun toplumdan hiç çekinmeksizin kolunu boynuma atarak sokakta benimle dolaşmasını hayal ederim hep.
Kulampara dediğimiz insanlardan , gay larla uğraşanların çoğunun iç dünyalarında eşcinsel olduğunu , süratle pasif gay lığa kaydıklarını biliyorum. Başlangıçta bu durumu hep inkar ederler ama sonunda bir başka aktifin kolunda çok görürüz onlardan bazılarını . Bunlardan özellikle cahil olanlarından çok zarar gelir bizlere. Gasp, dayak, hırsızlık, dolandırıcılık gibi ne kadar bela varsa , hepsini görebilirsiniz. Bizlere karşı her yaptıkları haksızlığı hak ettiğimizi düşünerek kendilerini bir de haklı ve mutlu hissederler. Bana yapılan bu tip haksızlıklara hiç cevap vermem. İçime akıtırım göz yaşlarımı , onlara bile hissettirmeden. Gelecek zararların tümünü gülümseyerek kabul ediyorum, bu cenabet dünyada.
İnsanın bu türünü görünce, tabiatı ve hayvanları daha çok seviyor, özellikle kedi ve köpekleri çok daha yakın ve anlayışlı buluyorum. Kızlar bu konuda oldukça anlayışlılar.
Çıplak kadın görmek, bir şey ifade etmiyor bana. Fakat güçlü bir erkeği seyretmek bile haz veriyor insana. İlişki sırasında penisim ereksi yon haline geçebilir ve çoğu kez boşalabilirim. Meni içinde az da olsa sperm var. Bunları şimdiye kadar hiç kimse ile paylaşamamıştım, ilk defa anlatma ihtiyacı duyuyorum.
Erkek arkadaşımın benim için kavga etmesinden gurur duyabilirim ama ona bir zarar gelecek diye de korkarım doğrusu. Yapımda sertlik ve kavga yoktur zaten. Erkeğime yemek yapmaktan , onun çamaşırlarını yıkayıp ütülemekten ve sonunda , ondan içten gelen bir teşekkür almaktan çok hoşlanırım. Yaşıtım veya benden az daha büyük olan erkekler tercihimdir. Bu arada , ben otuz yaşındayım.
Bir üniversitede öğretim görevlisi olarak , oldukça önemli ve zor bir derse giriyorum. Okul hayatım çok başarılı bir öğrenci olarak geçmiştir. Öğrencilerim durumumu biliyor ve bana saygı duyuyorlar. Giyim tarzım, konuşma şeklim , bazı hareketlerim gay olduğumu ortaya koyuyor. Ben durumumu kabullendim ve çok memnunum. Yeniden dünyaya gelsem, tercihim yine gay olmak olurdu.
Tek üzüntüm ruhsal olarak yalnız öleceğimi bilmek ve hala insanlara güvenmeye devam etmekten kendimi alamamak. Güvenilir , erkek gibi bir erkek bulmak ne zor. Keşke kemik ölçen, kas ölçen , kolesterol ölçen bir alet gibi ; karakter ölçen, güven ölçen ,insanlık ölçen bir alet de olsa. Belki daha az yanılırdık.
Son sevgilimden, çok büyük bir darbe alarak ayrıldım. Ona pek çok bankadan kredi çekerek vermiştim. Aynı evde yaşıyor, aynı sofrayı , aynı yatağı paylaşıyor, aynı banyoyu kullanıyorduk da , neden maddi imkanlarımız ayrı olsundu ki. Paramı da versem, ne değişirdi diye düşünmüştüm. Maaşımı göstererek ayrı ayrı bankalardan epey kredi çektim. Üç ay düzenli olarak ödenen taksitler, birden ödenmemeye , yatırılması gereken diğer ödemeler yatırılmamaya başlamıştı. Sonrasında ise artık o yoktu. Evin kirası, eşyaların taksiti ve kredi borçlarımla beni bırakıp , çekip gitti. Artık telefonlarımı bile açmıyor. Onun, benim gibi gay ları dolandırarak geçimini sağladığını duydum. Bu daha çok üzdü beni. 2400 TL. maaş alıp, 250.000 TL. borç altında iseniz kurtuluş yolunuz olabilir mi, gülmekten gayrı. Yine de bu kazığı atıp marifet yapmış gibi dolaşan sevgili dostum; hayata küsmedim, seni ve diğer insanları seviyorum, dersimi almamışçasına denemeye, bu kusur ile yaşamak zorunda olanlara gülmeye devam edeceğim.
CD nedir bilir misiniz? CD lerin kılık kıyafet, saç, ayakkabıları kadınımsı olur. Konuşma, yürüyüş, hareketler erkeksidir. Bunlar hem erkeklerden , hem de kadınlardan hoşlanabilirler.
Travesti: Her şeyi ile kadına uyarlıdır. Hormon hapı alırlar, bu yüzden göğüsleri gelişmiştir. Penis henüz kesilmiş değildir.
Transseksüel: Penisini vücuduna dik olarak boylu boyunca kestirip, hayaları da dahil olarak içeriye bükülerek vajina oluşturmuştur. Bu epey zor ve tehlikeli bir ameliyat olabilir. Derinlik ancak beş- altı santim olabilmektedir. Bu yüzden kendileri de ilişkiden tatmin olamamaktadırlar. Ayrıca boşalma olmadığı için rahatlamaları ve sinir sistemlerini düzenlemeleri çok zor olur. Kadın uzvundaki klitoris bunlarda yoktur.
Eşcinsellik ne tıbbi, ne de psikolojik bir hastalıktır. Altı- yedi yaşlarında fark edilebilir. Epey geç ortaya çıkanları da vardır. Tedavisi yoktur ve ancak ölümle kişi bundan vaz geçebilmektedir. İnsanlar hem erkeklik hem de kadınlık hormonları taşırlar. İşte bu dengenin vücut içindeki bozulması gay ve lezbiyenliği, daha sonrada gelişmiş türlerine geçişi sağlar.
Bir gay evinde yalnız kaldığında öncelikle aynaların karşısından ayrılamaz. Sürekli kendisini seyrederek , kraliçenin o olduğuna inanır. Yalnız kalmış gay ların, travesti olmaya yönelmesi daha çok görülmektedir. Gay lar sanatsever insanlardır. Antik çağlarda görkemli ve güzel olan erkek vücudu konu olarak bu yüzden sık sık işlenmiştir. Erkek estetiğin en güzel ürünüdür.
Sağ kulağa takılan küpe , gay olmayı, sol küpe ise heteroseksüelliği ifade eder. Gay lar , en çok yeşil rengi severler. Ayrıca gök kuşağı renkleri , simgeleridir. Renkli çizgili çoraplar, ayak bileğini açıkta bırakan dar pantolonlar, nemlendirici sürülmüş dudaklar, bazı anahtarlıklar, yüzükler, atkılar gay ların gizli işaretlerini taşımaktadır. Gay lar kolları kapalı ve kollarını sallamadan yürürler.
Türkiye’ de açığa çıkmayı kabullenmiş gay ların sayısı % 10 civarındadır. Bu oran Avrupa’ da daha yüksektir. Osmanlı’ da, esnaf statüsü aldıkları ve pezevenklerinin olduğu kitaplarda yazılıdır.
Üniversiteler Arası Gay ve Lezbiyenler Topluluğu (LEGATO) bizleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir kuruluştur. Epey gelişmiş etkinlikler düzenleyerek birliğimizi pekiştirmeyi sağlayan guruplar oluşturmaktadır.
Sonuç olarak pasif bir GAY ım ve bu tutkum ,içimdeki her güzel şey, pişmanlık, dönüş, keşkeler olmaksızın sürüyor.
Son söz: İşte dostlarım onlardan biri ile hayatımda ilk defa böyle teferruatlı bir şekilde konuşarak , sizlere daha önce benim yaptığım gibi uzak durarak değil de , bütün açıklığı ile konuşarak bir şeyler anlatmaya çalıştım. Onları hor görmek yerine hoş görmek, tanrının yarattığı her canlıyı sevmekle de alakalı olsa gerek. Kabullenmek asla onlarla ilişkiye girmek demek değildir. Sadece içinizdeki o gizli kalmış duyguların , sizi terk etmeyen ürküntüsünü , öfke ile karıştırarak ve onları yererek üzerinizden atmaya çalışmayın. Unutmamalıyız, tekerlek gibi dönen dünyanın içinde, hem onlar , hem biz ve sevdiklerimiz, yaşamaya devam ediyoruz.
Büyük depremde kaybettiklerimize rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dilerim.
E.Yaşar Ovalı 17 .08 .2014
YORUMLAR
Sürekli üstü örtülen, dışlanan, aşağılanan insanların hikayesini konu aldığınız için teşekkür ederim.
=> Eşcinsellik ne tıbbi, ne de psikolojik bir hastalıktır. Bu tercih sel güdü, altı- yedi yaşlarında fark edilebilir. Epey geç ortaya çıkanları da vardır. Tedavisi yoktur ve ancak ölümle kişi bundan vaz geçebilmektedir.
"Tercihsel" sözüne itirazlar olacaktır (Sözün size ait olmadığının, sizin sadece aktardığınızın farkındayım). Eşcinsellerin en üzerine basarak söyledikleri nokta durumlarının bir tercih olmadığıdır. Bunu American Academy of Pediatrics de şu açıklamasıyla destekler: "the current literature and most scholars in the field state that one's sexual orientation is not a choice; that is, individuals do not choose to be homosexual or heterosexual."
Kaleminize sağlık. Saygılarımla.
kukurikuu
Uyarınız için teşekkür ederim, gerçekten Berk Beye bu konuda tenkitler gitmiş. Bu yüzden o kelimeleri yine onun ağzından düzelteceğim.
Saygılarımla
Serhat BİNGÖL
Çok kıymetli İlhan hocam merhaba
Yaşar beyin kaleme aldığı ve toplumun maalesef üzerinde çok fazla bilgisi olmadığı yâda en azından ilgili olmadığı eşcinsellik hakkındaki yorumunuzu okudum.
Sizin eşcinsel yaşam biçimleri ile ilgili yorumunuzun en belirleyici bölümü olan,
(- => Eşcinsellik ne tıbbi, ne de psikolojik bir hastalıktır. Bu tercih sel güdü, altı- yedi yaşlarında fark edilebilir. Epey geç ortaya çıkanları da vardır. Tedavisi yoktur ve ancak ölümle kişi bundan vaz geçebilmektedir. -)
Açıklamanızı okuyunca bu konuyla alakalı fikir paylaşımında bulunmak için Yaşar beyin ve sizin hoş görünüze sığınarak bilgi ve düşüncelerimi aktarmak isterim fakat yorumunuza hemen katılmak deki çekincem, dostumuz yaşar beyin aynı yazıyı ikinci kez yayınlamasını yorumumu protesto tavrı olarak algılamamdır. Dolayısıyla Nazik teşekkür cevabını yazınca böyle bir düşüncenin hükmü de ortadan kalkmıştır.
Eşcinsellik gibi hassas bir konu bizlerin üzerinde konuşup, tamam çözdük biz bu işi deyip bir kenara kaldıracağımız kadar basit bir konu olmadığı noktasında mutabık olduğumuzu düşünüyorum. Zaten Yaşar beyin ilk yayınladığı yazısına yaptığım yorumumda da konunun karmaşıklığına ve hassasiyetine vurgu yapmaya çalıştım.
………………………
İlhan hocam; İnsanı anlatan çeşitli kaynaklardan okunup öğrenilen bir konuyu sizde iyi bilir siniz ki bu yorum köşesine sığdırmak çok kolay değil. Âcizane bildiğim kadarıyla üzerinde bazı değerlendirmeler yapacağım. Eşcinsellik türü eğilimler cinsel kökenli ruhsal hastalıktır.
Cinsel kökenli sorunlar, genetik biyoloji ve Psikoloji biliminin yanında gerektiğinde üroloji ve nöroloji alanındaki uzman bilgisinden de istifade edildiği tıp doktorlarının konusudur,. Eşcinselliğin türevleri olan homoseksüellik, biseksüellik, heteroseksüellik vs gibi Çinsel sapmalarda dolayısıyla cinsel kökenli psikolojik rahatsızlıklar sınıfına girer ve tıbbın müdahale alanıdır.
Yani başka meslek guruplarının ilgi alanına girmez en azından tedavi amaçlı.
Bu tür cinsel sapmaları yaşayan insanlarda görülen intihar eğilimlerinin sıklığı ve tedavi gerektirecek kadar alkol ve uyuşturucu kullanmaya yatkın kişilik hali ruhsal rahatsızlığın somut örneği olduğunu okuduğum kitaplarda belirtilmiştir. O kitaplar tıp fakültesinin çeşitli branşların da eğitim görmüş isimlerinin önünde prof Dr. Yazan konunun uzmanı insanların kaleme aldığı kitaplardır.
Kaldı ki o kitaplarda,
Eşcinsellik gibi karmaşık cinsel eğilimlerin tedavisin de bu sorunu yaşayan bireyin bu gün uzman doktora gidip yarın normal cinsellik sürecini yaşamaya başlar gibi bir iddia söz konusu da değildir. Ancak zaman ve sabır isteyen ve müdahale edilebilir bir durum olduğu anlatılır.
Burada en önemli! durum tabi ki böyle bir tedavide ast olan bireyin ruhsal olarak olumlu yanıt vermesi bilinç altı veya bilinç üstü kararlığıdır. Yoksa elbette bu tür bir psikolojik soruna başka hiçbir şekilde çözüm getirmek mümkün değildir.
Böyle bir istisnanın dışında
Yüzlerce binlerce insan ( ruhsal durumuna göre) kısa yâda uzun soluklu tedavi sonrasında sağlıklı cinsel yaşam sürdüreceği bir hayata geçiş yapmıştır.
‘’Bu konuda gençlik yıllarımda biri okulumdan, bir diğeri de semtimden olmak üzere tedavi gören ve olumlu neticelenen iki vaka olmuştur. Yazı uzun olacağından o örneklerin detayına girmeyeceğim.’’
Bu durumun tedavisi yoktur, mezara kadar gider, ölümle biter, falan türünden bir iddia o kişinin kendini kandırmasıdır çünkü böyle bir savunma sorunu yaşayan insanın durumunun ne kadar kronikleştiğini gösterir.
Dahada önemlisi bu tür konularda bilimsel araştırma yapmadan böylesine hassas bir konuda kesin fikir sunmak hele bunu yüzlerce binlerce insanın okuyacağı bir platformda sunmak delikanlı ve hanımefendi adayı genç nesiler açısından ciddi bir sorumluluk gerektirir. Bu yazıyı önemsememin temel noktası budur. Yorumunuzda İngilizce olarak aktardığınız American Academy of Pediatrics yaptığı açıklamanın cevabını da bu uzunca yazının satır aralarında bulabilirsiniz. Ama yinede yazının sonunda Türkçe haliyle üzerinde kısaca durabiliriz.
Devam edelim,
Bu tedavi sürecinde çeşitli testler ilaçlar vs gibi birçok çalışmaların yanında yapılan en önemli şeyse uzman doktorun piskiatrik yöntemlerle bireyin saplantılı ruh halinin çözünürlüğünü sağlamasıdır.
Psikolojik rahatsızlıklarda (genetik uzantısı da olabilen şizofreni gibi sinir hastalıklarının) dışındaki ruhsal rahatsızlıkların kökeninde bireyin çocukluk dönemine dayanan (korku)kaynaklı oldukça karmaşık ruh halleri yatar. Bireyin çocukluk çağında çevresel etkilenme veya ebeveynlerinin çocuğa uyguladığı ruhsal baskı çocukta içe dönüklük nesnel veya sosyal oluşumlardan korkmasına ve kaçmasına sebep olduğu gibi Çinsel dürtülerini tanımlama güçlüğü çekmesine de neden olur. Bu pasif ruh hali hemcinslerini oynadığı aktif oyunlardansa nispeten daha durgun olan kız çocuklarının oynadığı evcilik türünden oyunlara ve oyuncak bebeklerle oynama eğilim göstermesine neden olur.
Bu durum tam tersi nadiren de görülse kız çocukları içinde geçerlidir yine korku kaynaklı karmaşık ruh haliyle bu kez de kız çocuğu güçlü olmak adına erkek çocuklarının vurdulu kırdılı oyunlarına ilgi duyar. Ancak bunda önemli bir faktör olarak soyaçekimin de etkisi vardır.(soyaçekimin etkileşimi başlı başına bir konudur.)
Ana konudan devam edelim;
Cinsel sapmalarda temel olgu edilgin kavram olan korkudan kaynakla (pasifliktir.)
Birde bu olumsuz durumu kız yâda erkek çocuğun, anne ve babasının takdirini kazanmasına neden oluyorsa bu ruhsal yapı ilerleyen süreçte cinselliği de içine alan kronikleşecek cinsel kökenli psikolojik rahatsızlığa dönüşümün ilk ayağını oluşturabiliyor.
Bu nedenle konunun uzmanı olan doktorlar ailelere çocuğun cinsiyetine göre davranmalarını önemle vurgularlar.
Sonuç olarak erkek bedeninde yaratılışı itibariyle kadının cinsel tatmin hislerini oluşturacak beyine bağlı sinir uçlarını harekete geçirecek bir yapı yoktur ama kişi varmış gibi kabullenme çabaları gösterir zaten olayın psikolojik tedavi gerektiren sürecide o noktada başlar.
Nadiren de olsa İleri yaşlarda cinsel eğilim sapmaları da yine çocukluk dönemine bağlı bastırılmış cinsel kökenli psikolojik rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık küçük çocuklarla veya hayvanlarla cinsel ilişki kurma isteği şeklinde de kendini göstere bilir.
American Academy of Pediatrics yaptığı ve İngilizce olarak aktardığınız yazıda ( güncel edebiyat alanında birçok bilim adamına göre kişinin cinsel yönelimi kendi tercihidir. Değil devlet ve farkı yapı belirlemez. Diğer bir deyişle bireyin homoseksüel veya heteroseksüel olması kendi tercihidir.)benim kırık dökük İngilizcemle bu türünden bir çeviri çıkıyor.
İlhan hocam; Buna kimsenin bir itiraz yok âcizane bende uzunca yazıda bu tercihin psikolojik kökenini anlatmaya çalıştım. Tabi daha anlatılacak bir yığın ayrıntıyı es geçerek. Örneğin cinsel ilişki esnasın da kadın ve erkeğin cinsel bölgesindeki sinir uçlarının beyne gönderdiği elektro dalgalanmalarının yarattığı orgazm farlılığına giremedik. Çünkü o konuların en kısa özeti bile bu yazıdan çok daha uzun olur.
Genelde yazı veya yazıya yapılmış yorumlara verdiğim cevapların uzun olmasından dolayı muhatabımdan özür dilerim ancak bu kez öyle yapmayacağım çünkü konunun hassasiyeti gereği yazı çok kısa bile kaldı.
En derin saygı ve sevgilerimle.