18
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2483
Okunma
Diyaframdan Sevmek
zaman acıktırıyor insanı sevgilim
artık eskisi gibi değmiyor yağmurlar
bulutlar çiçek açmıyor
pencerelerde sabun köpüğü çocuklar
sabrın kifâyeti sizlere ömür
bakma dik yürüdüğüme
son tebessümünü de bozdurdum dün
biliyorum
aradığın cevap olamadım hiçbir zaman
ama hiç de gocunmadım kaygılarından
belki biraz fazlaca sevdim beklemeyi
suçlu bendim elbet
benzetemedimse sana kendimi
şimdi kabul ediyorum
sadece heyecandı
oligarşik bir çıkmazda anarşist üyeliği
hangi sarnıca doldursan almazdı zâten
hâlâ önümde kürek çekiyor
hiç çıkarmadığın o kırmızı dudaklı abiye kostüm
seni çıldırtan dik yakalı inadım
o çifte kavrulmuş tesâdüfler
ama sende kabul et
bunca yılı silkelemek kolay değil bir çırpıda camdan
ve sen
ve özlem
düşlerimin birinci derece asâleti
bastıramadığım o kan şekeri
cevaplayamadığım sorular
hep senindi
sendi...
yine de dirisin
efektif bir sembol gibi
hâlâ işe yarıyor gözlerinin kandırma kuvveti
düşünüyorum da
firkete iğneler bile ayrılık gücünden besleniyor
gece bekçilerine ücretlerini gündüz ödüyorlar
hani diyor bâzen işte insan
gecenin biri
yine seni düşünüyorum
aklımda cümlelerden linç ezgileri
evet yine yüzünde söndürdüm gözlerimi/özlemimi
çoktan uyumuş olmalı çocuklar
polisler ellerinde fener
karanlığı uyandıranları arıyorlar
hasret diyorum en korunaklı ambar
kıyamadığın ne varsa dolduruyorsun içeri
izâfi bir pas payı hicretinle
süresiz zehir ticareti
ki tâlihi paspas edip dilinde
içiyorsun sürekli
öyle işte
zamanla öğreniyorsun
biriktiriyorsun dudağında
"unutmak yoktur alışmak vardır"
tipi cümleleri
çaktırmadan belli etmeden
...miş gibi
geçmişe diyaframdan seslendiğini
insanın asıl
sevdiklerini terk edemediğini değil
terk edemediklerini sevdiğini!
ToprağınSesi
Şiiri okur okumaz bir arkeolog heyecanı sardı ruhumu.Bir şiire kazı çalışması yapmak bilirim ki incitebilir, yanlışlıkla eserin görünmeyen bir yerinden bir yerini incitme tehlikesini taşıdığını ya da şiirin o gizemli büyüsünü yok etme gibi bir tehlikeyi de taşıdığını bilirim.
Bunun farkındayım ama gerek şairinin dostluğuna duyulan güvenden gerekse şiir adına belki başkalarınca karanlıkta kalmış zerre bir noktayı aydınlatabilmek adına yapıldığının serinletici ve esenlik verici gölgesi altında yolculuğuma başlayayım istedim.
Diyaframdan Sevmek ’ şiiiri gecenin bir vakti şiir öznesinin, şairin öznesinin ( anlatıcının ) bu şairin kendisi de olabilir, anlattığı başka bir kimse de biz sadece anlatıcı olarak geçmek istiyoruz.Nihayetinde özneden çok onun anlattığı önemlidir malum şiirde.
Şiirimizin ağırlıklı duygusu geçmişte yaşanılan bir sevdanın, hayata insanlara genel anlamlarda da bazen değen yansısıyla birlikte yarattığı derin özlem ve hüzün.Şiirin ana temelini bu duygu ve düşünce oluşturmuş.
Unutamadıklarının penceresinden bir gece vakti bakan anlatıcının, kendi yaşadığı özel tarihiyle birlikte bulunduğu hayata dair , sevilene dair bilincine doğru yapmış olduğu yolculuk sonrası tanzimler, etikenlendirmeler, ayrıştırmalar, adlandırmalar, itiraflar dün ve bugün zaman boyutlarında sanki çekmece dolu bir odaya girilmiş de elinde binlerce resim sevgiliyle birlikte geçirilmiş olan geçmiş zamana dair, hepsiyle teker teker konuşup sonra ilgili çekmecesine koyup tekrar kapatması gibi ...
Biliriz ki geceler, pek çok şairin değişik şekillerde algılayıp, duyumsadığı hatıraların, acıların uyandığı vakitlerdir.
Şiirin öznesi, ilk bölümde hal arzında bulunmuş.Eskisi gibi hayata bakışılamayışının mesela ’ bulutların çiçek açmayışı " gibi özgün bir imgeyle eski coşkun imkansızlıkların yerine getirelemediği yine gerçekle bire bir uygun yağmurların ıslatmayışı gibi bir anlatımla artık doğal olanların olması gerekenlerin bile yoksunluğu dile getirilmiş.Ağır çok ağır bir hüzünle başlamış.
Doğasal verilerden hem halet-i ruhiyesinde oluşturduğu semboller yaratarak, hem de gerçek olağan görüntülerini yansıtarak yararlanmış.
ikinci bölümde anlatıcı, birinci bölümdeki hal anlatımının nedenlerini ve şu an bu nedenlerin kendisinde uyandırdıklarını anlatmış.
Sevgiliye karşı samimi olarak söylenen itirafın ve kendini buna iten mazeretlerin vicdana yüklenmiş sesi vardı bu şiirde.Titriyor anlatıcının sesi.Sevgiliye duyulan sevginin harflere yansısı derin ve silinmez olarak resmen kazınmış.Diğer yandan kendiyle de başa çıkamayan bir özne.Ne sevgileden geçmiş ne de kendini değiştirebilmiş.
Bunda ne kadar aciz kalmış olduğunu, sağlığının bile bozulmasına engel olunamadığını " bastıramadığım o kan şekeri " dizesinden anlaşılmakta.
Kendini değiştirmeyi istediğini ama değiştirememiş olmayı, yani sevginin istediği şekilde, sevgiliye benzeyememiş olmanın şu an yaşanılan acıların müsebbibi olduğunu açıklamış.Açık açık da yazmış anlatıcı ben suçluyum kabul ediyorum demiş.
" suçlu bendim elbet
benzetemedimse sana kendimi
şimdi kabul ediyorum
sadece heyecandı " dizeleriyle bu açık, net, samimi bir anlatımla dile getirmiş. Sadece heyecandı ...bir heyecan, bir gece vakti bir insanı böylesi derin duygulara itebiliyorsa anlatıcının heyecana kattığı anlamın derinliğini ve yansal genişliğini tasavvur etmek için dahi olmak gerekmiyor.
Ayrıca biliriz ki şiirdeki sözcükler, dilsel olarak kullanılan birimler her zaman parmaklarıyla gösterdiği şeyii kastetmezler.Şiirin boydan boya ve yatay olarak yapılan ilişkilendirmelerden anlaşılabilir çoğu zaman ne demek istediği.
Ve bütün hissedilenlere rağmen acıya, itiraflara, özlemlere rağmen sevgiliye duyulan bu heyecanın diri kaldığı, silinmemiş olduğu son iki bölüme kadar devam ediyor.
Son iki bölümler de , tıpkı bir mektuba son verir gibi anlatıcı devam etmiş... " öyle işte " diyerek
Bütün bu hallerin; yalnızlığın, yaşanılan duygu ve düşünce gelgitlerinin, suçların, samimi itirafların sonucunda, varmış olduğu muhasebe sonucunu " unutmak " duygu değeri altında kayıt altına almış. ironik bir dille
"unutmak yoktur alışmak vardır"
tipi cümleleri
çaktırmadan belli etmeden
...miş gibi
geçmişe diyaframdan seslendiğini
derken, aslında alışmış olmanın unutmamayı sağladığı kanısının ne kadar yanlış olduğu insanın gerçekten alışmaya dayalı bir unutmamak yaşamadığına inandığını....Ki gece uzamında geçmişe dönen yalnız anlatıcının sevgiliye duyduğu derin özlemden kaynaklı bir durumda alışmanın etkisinin zayıf olduğunun altını çizilmiş.
Ve son bölüm , Vurucu darbe son dizede gelmiş...sözcelem de değiştirimli anlatımla .
Mecbur kalınandan çok, aklın ve duygunun özgür iradesiyle gerçek hayatımıza hükmettiği gerçeğinin altı çizilmiş.
" insanın asıl
sevdiklerini terk edemediğini değil
terk edemediklerini sevdiğini! "
Zamanların ve ötelerinin bir araya getirildiği ; geçmişten, bugüne değin uzayan yolculuk sonrasında gövdenin gölgeyle bir hizaya getirildiği ağır ağır, hüzünlerin, acıların, olmuşların, izlendiği bir fragman sonu bir şimşeğin gözleri görmeyecek hale getiren o ışıltısını fark ederiz. UnutamamakUnutamamak...bütün acıların suçlusu...
Çivileyelim desek duvara ustam, görünen o ki duvar da yok değil mi...unutmamakla birlikte tüm duvarlar yitmiş yerinden :(
Temasal olarak bende uyandırdıklarını bana söylediklerini böyle geçtikten sonra şiirimizin sanatsal yönüne de kısaca değinmek isterim.
Şiirimiz başlığını, şiirin içinde geçen bir dizesinden almış.Çoğu şairimizin kullandığı bir tekniktir .Şiirin ana temine de son derece uygun bir özge anlatımla kısa , akılda daha kolay kalması muhtemel olabilecek düzeyde , farklı ve özgün.
Şiirimizin sesine bakar isek
artık eskisi gibi değmiyor yağmurlar / yine de dirisin efektif bir sembol gibi / gece bekçilerine ücretlerini gündüz ödüyorlar /
aklımda cümlelerden linç ezgileri / geçmişe diyaframdan seslendiğini /polisler ellerinde fener- karanlığı uyandıranları arıyorlar
İç seslerin yansısının vurduğu imgelerle gerek yalnızlık ve özlem duygusuna gerekse gece zamanı ve geçmiş uzamına ışık tutmuş şiir öznesi bu imgeleriyle.
Aşkla yaşamı eş anlamlı tutmanın, sevgili paydasında mutluluğun alt ses olarak varlığını öylesine net duyurmuş ki şair.
biçimine baktığımızda ; imgesel teknikle açık anlatım yolu tercih edildiği görülmekte.Baştan sona bir kompozisyon mantığı güdülmüş.Şiirin girişi duygu ve hal anlatımı sonrası buna iten nedenler, sonuçları ve bugün...ve final kısmında ise butün duyulanlardan sonra varılan kanaat .
Gecenin bir yarısı bir yandan yalnızlık ve özlem duygularıyla yoğunlaşan şiir öznesi diğer yandan sevgili karşısındaymış gibi monografi tek yanlı bir konuşma yoluyla anlatmış duygu düşüncelerini.
Bu tür ifadeye, yoğunlaşılan duygunun sembolik, biçimsel bir göstergesi olarak bakabiliriz. Şiir öznesi gecenin, yalnızlığın ve özlemin duygularıyla öylesine dolmuştur ki artık sevgili karşısındaymış gibi senli - benli konuşmaya başlar...
* suçlu bendim elbet / ama sende kabul et / öyle işte /
Sayın hocamın, dize şair yönünü de bilmekle birlikte, bu şiirde birbirini arkalayan, takip eden bir anlatım tekniğini uyguladığını görüyoruz.
İmgeyi ve göstergeyi dengeleyen hassas duruşuyla birlikte sözü kalabalığından ayıklayan önceliğini görmemek imkansız şiirimizde.
Bu da dizeyi önceleyen şiirlerine yakın bir duruş sergiliyor.
Behçet Necatigil bir şairin şiir hayatı boyunca üç burçtan geldiğini belirtir.Bunlar gurbet burcu, hasret burcu ve hikmet burcudur.
Ne güzel, doğrulayan bir örnekti üstadın bu cümlesine.
Dilim döndüğünce, şiir bilgim ve görgüm elverdiğince yaptığım kazı çalışması sonucunda diyorum ki ; derinlere ulaştıran hüznüyle birlikte, sanatsal yanının güzelliğe katkısını duyumsamanın kıvancını yaşadım.
Teşekkür ederim edebiyat adına, sanat adına , kendim adına çok teşekkür ederim emekleriniz edediyete dek varolsun dilerim.
Şiirin ışıttığı nice güzelliklere.