‘’Bir Paket Victory’’ Aşkım
Hava sıcak, insanlar soğuk bu aralar! Umudum havanın yakın bir zamanda soğuması, insanların insanlara ısınmasıdır. Yeni açtığım kaçak Victory sigarasından bir tane yaktım. Elektrikçiye doğru yürüdüm. İçeri dalıp müşteriyle pek ilgilenmeyen elektrikçiden Hes marka 100*2.5 bir paket, 100*1.5 kablodan bir paket, buat, priz kutusu, dirsek vb. elektrik malzemesi aldım. Adam alaylı şekilde, ‘’Sigorta da ekliyorum, dört adet. Bir 16 Amperlik, ikisi 25 amperlik, biri 32 Amperlik! Kaçak akım rölesi alacak mısın?’’ dedi.
‘’Kaçak akım rölesi bi halta yaramıyor, sürekli sigorta atıyor takınca! Burası Avrupa değil. Neden tüm koşulları eşit ayara getirmeden Avrupa’ya özeniriz ki?’’ dedim ülkemizin saçma kanunlarından yakınıyormuş gibi.
107.25 lira karttan çektirdikten sonra malzemeleri alıp çıktım. Saat 17.00’ye yaklaşıyordu. Koşar adımlarla durağa gittim. Güneşin yakıp kavurduğu durağa oturmak yerine az ilerdeki yeşil alana gittim. İkinci sigaramı yaktım, çimenlerin üzerine tinerciler gibi yayıldım.
Beşe beş varken ileriden çarşaflı bir yaşlı kadın, yanında da çok hoş giyinmiş o kadar da güzel olmayan bir genç kız göründü. Yaşlı kadın ağzının gözükmemesi için savaş içindeyken, yanındaki genç kız sıfır kollu elbisesi ile sıcaktan şikayetçiymiş gibi bana doğru geliyordu. Onlar da durağa oturma niyetinde değillerdi. Tam dibime kadar gelip dut ağacının dibindeki kaldırımın kenarına oturdular. Gölgelik hoştu, kızın yüzüne renk gelmiş, yanındaki kadın peçesini indirmişti. Ansızın genç kız 180 derece dönüp dikkatlice bana baktı, yüzünde bir tebessüm belirdi.
Bende bir şaşkınlık hali ortaya çıktı. Üstüme başıma baktım. Yine aynaya bakmadan mı evden çıkmıştım? Üstümde bir anormallik aradım ama bulamadım. Aklıma arkadaşlarımın dedikleri geldi. ‘’Cumali nereden buluyorsun böyle ilginç tişörtleri?’’ Üstümdeki tişört dikkatini çekmişti büyük ihtimalle. Tehlike işareti olan sarı bir tabelanın üstünde uyuyan bir çubuk adamın (Z harfleri göğe doğru yükseliyor) o kadar da ilginç olmadığını, artık bu tişörtü giymeyeceğimi içimden geçirdim.
Aniden ablamın yakın bir zamanda dedikleri aklıma geldi: ‘’Cumali gözlerini aççç! Artık sana kız bakmayacağım! Kendin bul!’’
Bu çok da güzel olmayan hoş köylü kızı (sözde) bana iki defa daha 180 derece dönerek bakarsa kalkıp kaldırımın kenarına oturacağım! Birkaç dakika geçmemişti ki kız bir kez daha dikkatlice baktı. Yüzümü diğer tarafa çevirmek zorunda kaldım. Aklıma saat geldi. Bu belediye otobüsü nerede kalmıştı? Ayağa kalkıp şoför muavini yeğenimi aradım, otobüsün nerede kaldığını sordum. Cevap şöyle oldu: ‘’Aklın nerede amca! Beşte değil, beş buçukta geliyoruz Kapalı’nın oraya!’’ Telefonu kapatınca genç kız bir kez daha baktı. Gittim yaşlı kadının soluna oturdum. Genç kız diğer yanda. Aniden yaşlı teyze,’’ Oğlum, Keban Belediye otobüsü kaçta geliyor?’’ diye sordu gülümseyerek. Aynı ayda genç kız da bana gülümseyerek bakıyordu (dozunu yükselmişti).
Genç kıza bakarken ‘’Teyze saat beş buçukta geliyormuş. Ben de yanlış gelmişim. Henüz erken,’’ diye cevap verdim. İçimden iyi ki erken gelmişim. Bu işte bir hayır var işte… Üçüncü sigaramı yaktım. Sohbetimiz bitmişti. Genç kız saç kremi ile de yıkadığını düşündüğüm hoş saçlarını düzeltiyormuş gibi yapmaya başladı. Arada bir bana bakıp tebessüm ediyordu. Henüz ötesine geçememiştik. Yoğun şekilde hoş saçlarına baktım. Parmağına yüzük yerine taktığı siyah bez parçasının ne anlama geldiğini, niçin taktığını düşündüm.
Diğer taraftan otobüse binince güzel bir yer kapıp nene ile kız binince yer vermeyi hayal ediyordum. Öyle olsaydı hoş olacaktı. Belki Elazığ Merkeze bağlı hangi köyünden olduklarını soracaktım. Veya başka bir şey. Aslında hiçbir şey de sormama gerek yoktu. Kız o kadar güzel değildi ama çok hoştu! İyi bir insan olduğu yüzünden hiç eksik olmayan tebessümünden belli oluyordu. Allah kahretsin kızın yapısı buydu! Devamlı tebessüm ediyordu. Bana özellikle gülümsememişti… Dikkatlice yaşlı kadına baktım. Yaşlı kadının da yüzünde tebessüm asılı duruyordu her zaman.
Allah kahretsin onlarca erkek o tebessüm yüzünde kıza yanaşmıştı geçmişte belki de. Kendimden iğrendim. Doksan derece döndüm diğer tarafa. Kıza bakmayacaktım. Aa, diğer yanımda çok güzel ama hoş olmayan bir kız varmış! Hangi ara yanıma oturmuştu ki? Hayır, güzel kız hoşuma gitmemişti. Üç beş dakika geçti böyle. Yola doğru bakıyormuş gibi diğer tarafa döndüm. Saçları ile oynayıp bana doğru, aslında ayakkabılarıma bakıyordu.
Zaman daralıyordu… Saat 17.30 yaklaşıyordu. Ama ikimizin de aynı otobüsü bekliyor olmamız hoşuma gidiyordu ve şimdilik bu bana yetiyordu. Belki kendisine olmasa bile annesine yer verecektim. İkimiz de ayakta birbirimizin ayakkabılarına bakacaktık.
Bir dal Victory daha yaktım.
Zaman geçti. Ve belediye otobüsü geldi. Kalktım. Acele ile belediyeye atladım. Bizim Elazığ’da Kapalı durağındaki Kebanlılar her zaman davar gibi binerler otobüse yer yapmak için. Ben de davar gibi bindim! Ama söyleyin niçin? Tabii ki pek de güzel olmayan hoş genç kızın annesi için bir yer kapmak için.
Bir yer buldum oturdum. Hesap tutmadı. Başka bir yaşlı kadın dibime kadar geldi. Kalktım ona yer verdim. Onları aradım, bulamadım otobüsün içinde. Henüz otobüs hareket etmemişti. Dışarıya, kaldırıma baktım. Genç kız tek duruyor, içeriye doğru bakıp gülümsüyordu. Annesini otobüse bindirip inmişti demek ki. Annesine gülümsemeyi bırakıp bana baktı. Alaylı alaylı tebessüm etti. Aklım neredeydi?
Hesap tutmamıştı. Biraz düşününce Victory marka sigara paketimi oturduğumuz yerde, yeşil alanda unuttuğumu anladım. Sanırım genç kız onu anlatmak istiyordu. Veya onun çok ötesinde bir şey. Otobüs hareket etti. Dünyam yıkıldı.
Moralim bozuldu. Kız otobüse binmemişti, sadece durağa kadar eşlik etmişti. Yaşlı kadın az ileriye oturmuştu. Hangi köyde ineceğini merakla bekledim. Ve düşündüğüm yerde, Kozluk köyünde indi kadın. Hemen eve gelip Google Eart’ı açtım. Köyün jeopolitik konumunu, geçim kaynaklarını, köy çeşmesini, bağlarını inceledim. Facebook’ta köyün grubuna istek gönderdim. Fotoğraflarını tebessümle inceledim. Tonlarca fotoğrafta yüzlerce genç kız yüzüne hevesle baktım. Hayır, o aralarında yoktu. Yorum yapmamıştı fotoğraflara. Film veya roman olsaydı bu olay, yorum yapmaması doğaldı. Ama bu gerçek hayattı, neden yoktu?..
Bundan sonra Elazığ’a giderken Kozluk köyü durağında olacak… Bilmiyorum aşk bu mu? Sizce aşk bu mu?
Umarım bir gün genç kız Kozluk durağında otobüse biner, ben yer veririm kıza. Bir arazi almayı düşünüyordum bu ara, Kozluk’a yoğunlaşmamda fayda var… Öf hava çok sıcak, insanlar çok soğuk!
Vesselam!
YORUMLAR
Daha Victory sigarası var mı? tebessüm ile ilgili söylediğiniz çok tutarlı ve güzeldi. aşkın yüzde ellisi tebessüm menşelidir diyebiliriz sanırım. pek de abartı sayılmaz.