- 1334 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DEMET MAYDANOZ- TANIK (SON)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hakim, adamı dinledikten sonra keskin bakışlarıyla salonu gözden geçirdi. Bu koltukta kaç yıldır çalışmakta olduğunu saymıyordu artık. Ne kadar kendi kendine şikayet etse de, bir türlü veda edememişti. Masasına gelen her dosyada farklı bir hikâye vardı. Son zamanlarda artan şiddet mağduru kadınları gördükçe, adaleti sağlamak, doğru kararı vermek de zorlaşmıştı artık. Görünüşe bakılırsa basit, kırgınlık sonucu açılmış bir davaya benziyordu. Avukatlara söz vermemesinin nedeni de buydu zaten. Davacı ve davalılar düşüncelerin daha iyi anlatabilirlerdi. Gerçi davalının avukatı sanki biraz bozulmuştu ama zararı yoktu. Hiçbiri ona karşı terslenmeye yeltenemezlerdi. Onca yılın deneyimi ve bilgisi vardı karşılarında. Oturuma yarım saat ara verdi ve odasına gitti. Pencereleri sonuna kadar açtı. İçerisi kokmuş gibiydi. İçeri dolan temiz hava ile kendine gelmişti sanki. Masasından kalktı; misafir koltuklarından birine oturdu. Hâkim kimliğinin karşısında tıpkı bir misafir gibi boş koltuğa kilitledi bakışlarını. Acaba, onu nasıl görüyorlardı? Kendi düşünceleri onu gülümsetmişti. Şu anda kapıdan biri girse ne düşünürdü. Saatine baktığında neredeyse aranın sona ermek üzere olduğunu anlayarak odadan ayrıldı.
İçeri girdi. Salon bıraktığı gibiydi. Sadece daha önce görmediği bir genç kız vardı. Davacının avukatı söz istedi.
- Sayın Hakimim, davalı ve davacının çocuklarından birinin tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz.
- Uygundur. Çok uzun olmamak kaydıyla.
- Peki efendim.
- Anlat kızım. Anne ve babanla birlikte mi yaşıyorsun. Ayrılmalarındaki sebepleri senin gözlerinden seyredelim.
Kız sıkılgan bir tavırla ayağa kalktı. Önce Hakime dikkatle baktı. Hakimin yüzü sert, aynı zamanda babacandı. İlk kez girmek zorunda olduğu duruşma salonu onu boğuyordu. Üstelik, tanıklık da çok sıkıcıydı. Neyi anlatacaktı ki ! Biri annesi, diğeri babasıydı. Elmanın iki yarısından birini kayırmasını istiyorlardı. O ikisini de çok seviyordu. Sonuçta uzun yıllar süren bir evliliğin bitmesi söz konusuydu. O ve kardeşleri mutsuz olmamışlardı. Ne değişmişti de bu hale gelmişlerdi. Bir türlü anlayamıyordu şu yetişkinleri. Söze nereden başlayacağını kestirmeye çalıştı zihninde. Öyle kelimeler kullanmalıydı ki bu ayrılma olayı tamamen ortadan kalkmalıydı. Özenle kelimeleri evirdi çevirdi beyninde.
- Sayın Hakimim, bu boşanma olayını onaylamıyorum efendim. Anne ve babamın kendilerine göre haklı ve haksız oldukları taraflar var. Biz mutlu sayılabilecek bir aileydik. Çocukluğumuzdan bugüne kadar her ailede yaşanılan sorunlar bizim evimizde de yaşandı. Doğruları konuşmazsam, Türk adaletine ihanet etmiş sayılırım. Doğruluğu, dürüstlüğü, vefayı ben ailemden kazandım. Yani annem ve babamdan. Bana ve kardeşlerime çok iyi ebeveyn oldular. Geçim sıkıntısıyla boğuştuklarına şahit oldum. Fakat birlik içinde hareket ettiler, bizlere hissettirmediler. Anne ve babalarıyla sorunlar yaşadılar. Sonra ortak çözüm yolu buldular. Şimdi ise sonuca bakınız efendim. Biz onlardan çok fazla bir şey istemiyoruz. Sadece birlikte kalmak istiyoruz. Bizim hiç mi hatırımız yok efendim onların kalbinde. Anne ve babama sesleniyorum. Bizi mutsuz edecek bir karar almayın lütfen. Sayın hâkimim onları boşamayın. Onlar birbirlerini deliler gibi seviyorlar hala. En canlı şahidi de benim. Boşamayın onları. Başka da bir diyeceğim yoktur. Türk Adaletine güveniyorum.
- Otur kızım. İşte başka söze de hacet yok zaten. Söylenecekler söylendi. Pırıl pırıl bir genç yetiştirmiş bir aile benim karşıma geliyor. Çok yazık ! Yaz kızım:
Davacı ve Davalı taraflar duruşma salonunda dinlendi. Ailenin ortak çocuklarının tanıklığı ile olayın sadece kadın ve erkeğin birbirine olan kırgınlıkları neticesinde dava açıldığı,
Dava öncesi yaşanan şiddet olayının da bu nedenle meydana gelmiş olduğu, davalı tarafından ifade edilmiştir. Mahkemelerin yoğun çalışma şartları göz önüne alınarak davanın bu gibi basit nedenlerle artmasına mahal vermemek için reddine,
Olayın tekrar vukuu halinde davalının yani erkeğin sebze tarlasında ücretsiz çalıştırılmasına;
Olayın tekrarı halinde davacının yani kadının ücretsiz olarak aşevinde aşçılık hizmetinde görevlendirilmesine karar verilmiştir. Dava reddedilmiştir.
Zabıt katibesi ilk kez böyle bir metni yazmanın şaşkınlığıyla mücadele ederek yazısını tamamladı. Salonda bulunanlar şaşkındı. Hakim, yerinden kalktı. Kıza seslendi. Kız sevinmişti.
- Al kızım bu çocukları, doğru evinize götür. Ha aklıma gelmişken, eve gider gitmez hemen güzel bir tatil ayarla ve gönder bu çocukları tamam mı? Ben de sana güveniyorum.
- Teşekkür ederim efendim. Söylediklerinizi yapacağım. Türk adaletine güvenmekle hata etmemişim efendim.
Sert adımlarla duruşma salonundan çıktıktan sonra odasına uğramadan evine gitmek üzere adliye binasından ayrıldı Hakim. Hayat ne kadar garipti. Sonra ilk kez böyle garip bir karar yazdırdığı aklına geldiğinde gülümsedi kendi kendine. Yine doğru kararı vermişti. İçindeki huzurla evine gitmek üzere yola çıktı.
BİTTİ
12.08.2014 BOLU
NERMİN KAÇAR
YORUMLAR
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Sevgili Nermin, öyküyü anlamak için başa döndüm de okudum. Her bölümü diğerinden güzel, akıcı, ders verici bir öykü.
Tebrik ederim, kalemin susmasın.
sevgimle
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Çok güzel bir hikaye.
Ben köfteciye göndermiştim onları, siz ise sebze tarlası ve aş evine...
Olsun...
Sonuç aynı kapıya çıkıyor.
Bu hikayede, alınacak çok ders var aslında.
Aile içindeki küçük kırgınlıkları büyütmemek gerekli.
Şu anda bile,
kendi hayatımızda böyle sevimsizlikler yaşıyor olabiliriz.
Şapkamızı önümüze koyalım, rotamızı huzur istikametinde çizelim.
Kutlarım yazarını,
konu ve akıcı anlatımından dolayı.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Merakla beklediğim güzel bir son olmuş.
Keşke tüm hakimler bu hakim gibi doğruyu yanlıştan ayırabilseydi...