Yazma Nedenleri ve Romantizmin Gereksizliği
Yirmi dört gündür yazmıyorum ve ben yirmi dört gündür yaşamıyorum. Aklımda oluşan karakterlere isim verememek, onların zihninde dolaşamamak, onları öldürememek oluşturduğum karakterlere karşı işlediğim en büyük suç. Yirmi dört gündür karakterler dans ediyor beynimin ücra köşelerinde. Dışarı çıkmak istiyorlar, onları serbest bırakmamı bekliyorlar. Dönüşü olmayan bir yoldur yazmak işte bu yüzden. Bir gece kapı çalıp Mathilda’nın karşıma çıkma duygusu, yazmaya devam etmemi sağlıyor. Aslında Mathilda ilk oluşturduğum günden beri ölü bir karakter. Bir gece kapı çalıp Mathilda’yı karşımda görürsem, korkmam gerekiyor galiba. O sadece, dört harfle yazdığım ‘’öldü’’ kelimesiyle beni korkutacak bir karaktere büründü. Yazmak böyledir işte.
Gelelim romantizm konusuna. Recaizade Mahmut Ekrem ‘’Her güzel şey şiirin konusu olabilir’’ derken şiirin konusunu genişletmeye çalışırken, aşk üzerine yazan yazarları da eleştirmiştir. Geçmişteki ve günümüzdeki denemecilere yapılacak en büyük saldırı ise aşkı işlenebilecek tek konu olarak görmeleri üzerinden olabilir. Mahmut Ekrem Galatasaray Lisesinde hocalık yaptığı zamanlarda öğrencilere yeni sanatlar öğretmiş, daha iyisini elde etmeleri için çalışmıştır. Hiçbir öğrencisinden Namık Kemal’in kitaplarını takrir olarak istememiştir. Romantizm konusuna bağlanabilecek güzel bir konu. Günümüzü düşünecek olursak, en iyi edebiyat öğretmeni dediğimiz kişi bile bizi ezberci eğitime sürüklemektedir. İçimizdeki ışığı görmekten çok bizi, adını dahi unuttuğum bir sınava yetiştirme çabası içerisindeler. Sanat yoksunu bireylerin meydana geliş evresi de bilgi yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. Edebiyata ilgi duyan insanlar bir şeyler karalamaya başladıkları zaman söz sanatlarından, edebi yaklaşımlardan yoksun olduklarının farkına varmaktalar. Ve ilerleme kat edebilecekleri sanat olarak gördükleri ‘’afili kelimeler’’ ise onları romantizm noktasında birleştirmekte. Romantizmden Realizme geçen yazarları incelediğimizde, iki dönem arasında yazarların kendilerini geliştirdiklerini bariz bir şekilde görüyoruz.
YORUMLAR
Birden kendi edebiyat öğretmenimi hatırladım. Sorsanız Türk Edebiyatındaki bütün gelişmeleri günü gününe bilen, fakat bir kitap veya şiir sohbeti açmak istediğimde işim var diyerek kaçan birisiydi. Bir de kendilerini edebiyatçı olarak tanıtmaları yok mu...