- 584 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İlk Karşılaşma 'Romanımdan Bir Kesit'
Hastane kapısının önündeki kaldırımda oturuyordum, etrafa biraz göz gezdirdikten sonra sigara paketinden sigara çıkardım. Dudaklarıma yerleştirmiştim ki-
çakmağıyla beliriverdi..
’’Çok incesin..’’ dedim,
’’Her zaman öyleydim..’’ dedi.
’’Burda olmamız çok garip. Olabileceğimiz onlarca mekan varken.’’
’’Evet’’ dedim, ’’Ama ilk kez burda karşılaşmamız daha da garip..’’
Gülümsedi..
’’Evet’’ dedi, ’’İnsan hayatının aşkıyla ilk kez nerde karşılacağını seçemiyor.’’
’’Hayatının aşkı değilim, hayatının bir parçası bile değilim.’’ dedim, sigaramdan derin bir nefes alırken.
’’Yanılıyorsun, yazmaya kalksam kalemin küfredeceği cinsten seviyordum seni.’’
Sigarayı baş ve işaret parmağımın arasında gezdirip uzaklara baktım. Ayrılanlar neden hep seviyordum der ki? Seviyorsan neden ayrıldın? Dürüst ol ve
sevmiyordum de !
’’Peki.’’ dedim, ’’Seviyordun, sevmeyen bendim, ayrılanda... Üzgünüm..’’
’’Dalga geçme’’ dedi, ’’Neden ayrıldığımı biliyorsun. Okul için şehir dışına gidecektim ve bilirsin, uzak mesafeli ilişkilerin sonu hüsran.’’
’’Sevmek için aynı havayı solumak mı gerek?’’dedim, ’’Keşke söyleseydin, ben seni uzaktanda severdim..’’
’’Bizi birbirimizden ayıran kilometrelerce yol varken nasıl birlikte olabilirdik ki? Bir gün mutlaka aşılmaz mesafeler bizi farklı yollara sürükleyecekti.
Hiç değilse birbirimiz hakkında kötü şeyler düşünmeden ayrıldık.’’
Güldüm..Söyleyecek sözüm yoktu çünkü o lanet bir şehir farkını takacak kadar acizdi..
’’Ben aramızdaki mesafeleri haritada olduğu gibi küçültürdüm. Baksana! İstanbul ve Ankara arasında sadece iki parmak mesafe var!’’dedim
’’O kadar iyisin ki,’’ dedi, ’’ Seni hiç bir zaman haketmedim. Seninle aynı havayı solumaya öyle taktım ki, aslında tam yanımda olduğunu unuttum..
Gittiğimden beri sana ait herşey yanımdaydı. Bana yazdığın mektuplar, şiirler, en sevdiğin parfümün.. Kokusunu içime çektikçe sanki yanımdaymışsında,
sarmaş dolaşmışız gibi hissediyordum. Sonra gökyüzüne bakıyordum ve Onunla aynı gökyüzünün altındayız , aynı güneşle güne başlıyor, aynı yıldızla
geceyi sonlandırıyoruz. Öyleyse neden sınır tanımayan aşkıma mesafe bir sınır olsun ki? derdim..
Düşünmek için öyle çok vaktim oldu ki.. Dilimden bir an olsun keşkeleri silip atamadım. Beynim ve kalbimle olağanüstü bir cenke tutuştum ve kalbim
seninle ilk buluştuğum yere gitmemi söyledi. Sigarasını dudaklarının arasına almış, seni bekleyecek, git özür dile ondan aptal! dedi.
Güldüm..
’’Belki sonunu uydurmuş olabilirim ama hoş olmadı mı?’’
o sırada oturduğumuz yerin önünde bir ambulans durdu. O anın öncesine dek onunla ayrılmanın, beni terkedip bir daha hiç gelmemesinin dünyadaki en büyük
sorun ve benim dünyanın en şansız insanı olduğumu sanardım. Ama hayat bazı insalara diğerlerinden daha büyük sorun veriyor ki ; kendi probleminin
aslında ne kadarda küçük olduğunu anlayasın diye. Bazı çocuklar istedikleri oyuncak alınmadı diye ailelerine kızarken,
bazıları yere tebeşirle annesinin resmini çizerek uyuyor..Bazı insanlar kilolarından şikayet edip diyet yaparken , bazı insanlar açlıktan ölüyor...
Bizim ayrılınca ağlamamız buna göre çok bencilce değil mi?
Tüm bu kargaşadan sonra kendimi silkeledim. Dünyadaki en şansız kişi değildim, şanslıydım çünkü hayattaydım.. Ve sağlıklı..
’’Dalıp gittin.’’ dedi. O sırada kendi bencil dünyamdan ve hayatın adaletsizliği hakkındaki derin düşüncelerimden kendimi soyutlayıp ilgimi ona verdim.
’’Ne kadar şanslıyız değil mi ? Yaşıyoruz .. Bundan iyi ne olabilir?’’
’’Evet’’ dedi, ’’Yaşıyoruz.. Yada yaşamaya çalışıyoruz...’’’
Uzun bir sessizliğin ardından.
’’İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?’’dedim.
’’Tabi.’’ dedi, ’’Hastane hakkında yazı çalışmam vardı ve hemşirelerin başlarını ağrıttığım için beni kovdular ki- yardımıma sen yetiştin.
Merhaba güzel bayan, ben bu hastaneyi gezerken bana hoş sohbetinizle eşlik edermisiniz acaba demiştim ve sende git başımdan demiştin.
’’Başıma geleceklerin farkındaymışcasına..’’ dedim.
’’Evet’’dedi, ’’Bu yüzden karşı koyulmaz karizmama dayanamayıp mesaj attın!’’
’’Ödevden kaç aldığını merak ettim!’’ dedim.
’’Tabi , hep öyle derler.’’
’’Sahi, kaç aldın?’’
’’Ödev değildi ki, kız tavlamak için yapıyordum ve ağıma bir sazan takıldı...’’
Güldüm..
Onun en çok bu yönünü özlemiştim. Ben üzüntülüyken benimle birlikte o acıyı hissediyor -veya- hissetmeye çalışıyor. Ondan sonrada beni neşelendirmek için
her türlü muzipliği yapıyordu. Beni güldürüyordu.. Onu seviyordum...
’’Sanırım gitme vakti geldi’’ dedim,
’’İyi olur.’’ dedi, ’’Kaldırımda oturmaktan kalçam acıdı.’’
’’Masraftan kaçıp, beni cafeye götürmezsen olacağı budur.’’
’’Bu romantik anı bozdun, tebrikler..’’
’’Teşekkür ederim bayım. ’’
’’İstersen seni ben bırakıyım, evin durağa yakın zaten.’’
’’Gerek yok, kendini daha çok alıştırma.. Sonra çekip gidince yalnızlığı gerçek anlamıyla yaşıyorum..’’
Birşey demedi, diyemezdi de zaten, yüzü yoktu buna. O günden sonra bir kaç mesajın dışında hiç görüşmedik. Beni güldürmesi ve beni mutlu etmesi hoşuma
gidiyordu. Ama her an çekip gidicek ve beni yalnız bırakacak hissi beynimi kemirirken ona tekrar geri dönemezdim..
Görüşmek istedi ama kabul etmedim. Çünkü biliyordum, onu görünce tekrar aşık olacaktım; ona alışacaktım ve onsuz yapamıyorum derken o hoşçakal bile demeden
gitmiş.. Bir daha bu yükü kaldıramazdım, gücüm yoktu. Zaten ay bile geçmeden Ankara’ya taşındı, ondan sonra onu hiç görmedim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.