- 565 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TİYATROCU BERTOLT BRECHT
1898-1956 yılları arasında yaşayan Alman piyes yazarı ve şairi Bertholt Brecht, tıp öğrenimi görmüş;Birinci Dünya Savaşı’na katılarak bir hastanede görevlendirilmiş ve savaştan sonra ünlü tiyatro adamı Max Reinhart’ın yanında çalışmaya başlamıştır. Brecht, 1922 yılında Klerst ödülünü alarak, edebi alandaki yeteneğini genç yaşta göstermiş ve kabul ettirmiştir.Savaş sonrası dışa vurumculuğunun en büyük ustalarından biri olarak kabul edilen Brecht, ’yeni bir dram çağının havarisi’olarak tanıtılmıştır. Brecht ilk piyeslerinde, gerçekçi ögelerle dışa vurumcu ögelerin birbirine kaynaştırıldığı ve yazarın balad formunu tiyatroya uygulamak istediğini görürüz. Bu yapıtlarında belli bir gerçekçi anlayış vardır. Ama bu gerçekçilik, akılsal gerçeklerle akıl dışı gerçekleri bir bütün halinde vermek isteyen yeni bir anlayıştır ve örneğin İbsen’in anlayışından farklıdır. Bundan ötürü, sanatçının ilk yapıtlarında, bilim açısından saptanabilen olayların dile getirilmesinin yanı sıra yazgıdan ve şeytansal güçlerden de söz açıldığı görülür. Bununla birlikte, özellikle propaganda yapıtlarında, yazarın benimsemiş olduğu fikirleri seyircisine kabul ettirmek istediği de görülmektedir.
Brecht, ünlü Çek yazarı Haşek’in Aslan Asker Şvayk adlı romanını sahneye uyguladıktan sonra, 1927 yılında Mann ist Man adlı komedisini yazmış ve daha sonra baş yapıtı sayılan Üç Kuruşluk Opera, adlı piyesini vermiştir. Filmi de çevrilen bu yapıt, Brecht’e kısa zamanda dünya çapında ün kazandırmıştr. Brecht bu yapıtını İngiliz yazarı John Gay’in Dilencinin Operası adlı yapıtından yararlanarak yazmıştır. Sosyalist dünya görüşünü benimsemiş olan ve Nazizme kesin olarak cephe alan Brecht, 1933 yılında yurdunu terk etmek zorunda kalmış;uzun süre Sovyet Rusya’da yaşayarak Das Wort adlı Nazi aleyhtarı bir dergi çıkarmış, daha sonra 1941 de Amerka’ya gitmiş ve ancak 1948 yılında Almanya’ya dönmüştür. Gorki’nin Ana adlı ünlü yapıtından yararlanarak aynı adı taşıyan piyesini 1935 yılında yazmıştır. Daha sonra Galileo Galilei,Sezua’nın iyi insanı, Şvayk İkinci Dünya Savaşında, Bay Puntila ve uşağı Matti, Kafkas tebeşir dairesi adlı piyeslerini ve çeşitli şiir kitaplarını yayınlamıştır.
Brecht, yirminci yüz yıl tiyatro sanatının en büyük temsilcilerinden biridir. Eski halk şiir geleneğinden ve şekillerinden yararlanarak yazdığı şiirleriyle olduğu kadar, sanat felsefesi konusundaki inceleme ve deneyimleriyle de, dünya çapında etki yapmıştır. Sosyalizmi benimsemiş bir sanatçı olan Brecht, kapitalist bir toplumda içinde, bu toplumun yarattığı haksızlık ve adaletsizliklere suç ortaklığı yapmadan yaşamanın olanaksızlığını ileri sürmüş ve bundan ötürü sanatçının halkı hayaller ve aldatmacalarla avutacak yerde;içinde bulunduğu hayatın yarattığı sorunları bildirecek ve sorumluluğunu duymasını sağlayacak nitelikte yapıtlar vermesi gerektiğini ileri sürmüştür. Özellikle tiyatro alanında, seyirciyi hayallere sürükleyerek avutan ve gerçek dünya ile ilişkisini kesen yapıtlar yerine;sarsıcı, rahatsız edici;sorumluluk ve bilinç aşılayıcı yapıtlar vermek gerektiğini savunmuştur. Brecht’in örneklerini sunduğu bu yeni tiyatro anlayışına epik tiyatro denir. Epik tiyatroda, seyirci bir gözlemci olarak tutulur, ama aynı zamanda belli bir takım yargılar vermesi de istenir. Ayrıca seyirciye bir dünya görüşü sunulur ve telkin yerine kanıtlarla ve tanıtmalarla çalışılır. Yine epik tiyatroda, seyircinin duyguları işlenip geliştirilir ve belli gerçekleri kavramasını sağlayacak biçimde kullanılır;sahnede gördüklerini incelemesi sağlanır. İnsanoğlunun bilinen bir varlık olarak değil, incelenen bir konu olarak alınması;değişmeyen bir yaratık olarak değil her an değişikliğe uğrayan bir kişi olarak sunulması;seyircinin merakının oyunun sonu üzerinde değil de seyri üzerinde toplanması;kurgu tekniğinin egemen olması;olayların eğriler halinde ve sıçramalı bir şekilde geliştirilmesi ve sonunda insanların düşüncesini içinde bulundukları toplumsal koşulların belirlediği ve aklın egemen olması gerektiğinin sezdirilmesi Brecht’in epik tiyatrosunun temel özellikleridir. Bu tiyatro anlayışı her şeyden önce, seyirciyi etkilemek, dünya hakkında ona doğru bilgiler ve duygular aşılamak amacına yönelmiştir. Bundan ötürü, Brecht’in sanatında, geniş anlamda propaganda ve siyaset söz konusudur. Ama sosyalist bir sanatın temellerini atmak isteyen Brecht, bunu yaparken, çoğunlukla görüldüğü gibi kalıplara ve hazırlop sonuçlara düşmekten kaçınmasını bilmiştir. Gerçeği bütün canlılığı ve tümlüğü içinde ele alıp canlandıracak dünya görüşünün sağlamlığını bu canlandırma üzerine kurmak istemiş ve bunda başarıya ulaşmıştır. Brecht’in yapıtı kapitalist düzenin ve düzenin yarattığı insan hayatının ve ilişkilerinin keskin ve isabetli bir betimlemesi ve dünyayı değişikliğe uğratmak gerektiği hakkındaki düşünce ve inancının canlı ve etkileyici bir şekilde dile getirilişidir.
Brecht’in yapıtlarının bir çoğu, ölümüne kadar karısı Helene Weigel ile birlikte yönettiği ünlü tiyatro topluluğu Berliner Ensemble tarafından sahneye konulmuş ve epik tiyatro anlayışı bu topluluğun temsillerinde en gelişmiş anlatımını bulmuştur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.