OLUMSUZ DÜŞÜNME SANATI-1
Duvarlara elimi sürterek lavaboya gittim, yüzümü yıkadım, aynada suratıma baktım. Karşımda duran yüz, bende tiksinti uyandırdı. Elimi yumruk yapıp aynanın ortasına vurdum. Yüz, yüzlerce parçaya ayrıldı. Yüzlerce parçaya ayrılan yüze, sıcacık, koyu kanların aktığı sol elime bakıyor, hıçkırarak ağlıyordum. Sıra dışı bir davranış, bana daha önce hissetmediğim duygular hissettirecek bir şey yapmaya karar verdim. Kulağımı kaşıdım, elbiselerime baktım. Ağır, kibar hareketlerle soyunmaya başladım. Önce siyah kazağımı çıkardım daha sonra beyaz, askılı, biraz da eski atletimi… Bunları yere, duşun altına serdim kibarca. Daha sonra kot pantolonumu ve iç çamaşırımı çabucak çıkardım. Bunları da güzelce yere serdim. Artık çırılçıplaktım. Beyaz tenim biraz üşüyordu. Tenimin ince kıvrımlarına, kıllı bölgelere, kuytu yerlere ve apış arasına baktım. Bu halimle büyük gurur duyuyor, tahminlerin dışında kalacak şeyler düşünüyor, bedenimi soğuk fayanslara yapıştırıyordum. Benim gibi canlılara insan mı diyorlardı? Saçım, kıçım, ellerim, burnum kollarım, dudaklarım, göbeğim, bacaklarım, parmaklarım, kıllarım, şeyim ve iç organlarım vardı ama normal bir insan değildim; çünkü beynim yoktu.
Yere, elbiselerin üstüne, oturdum. Belimi soğuk fayanslara dayadım, ellerimle dizlerimi kendime doğru çektim. Ayak parmaklarımı oynatıp bir kahkaha patlattım. Tam bir kaçık olmuştum işte! Tımarhane kaçkını, soyu kurumak üzere olan varlık! Yan tarafımda duran lavabonun musluğundan damlayan suyun sesi beni çılgına çevirince ayağa kalkıp tepemde duran duşun soğuk su musluğunu açtım ve bedenimi sıktım. Nefesim tükenecek gibi oldu. Buz gibi su beyaz tenimden aşağıya coşkuyla akıyor, başım soğuk suyun etkisiyle zonkluyordu. Her yanım taş kesilince bir an öldüğümü zannettim. Hayır, hâlâ yaşıyordum. Ölmeye hiç niyetim yoktu. Kalbimin delice attığını ve akan suyun sesini duyuyordum. Korkumdan, kötü halimden, tükenmişliğimden altıma işedim. Çişim suya karışıp gidiyordu. Kulaklarımdaki uğultu kesilmişti tuhaf bir biçimde. Köşede duran plastik kovayı alıp duşun altına tekrar geldim. Kovayı ters çevirdim, üstüne oturdum. Soğuk su tepeme yağmaya devam ediyordu. Her tarafım kaskatı kesilmeye başlayınca yüreğimde bulanık bir korku hissettim. Beynimi sanki iri, pis, aç böcekler kemiriyor, kopardıkları her parçayla beraber her yanım sarsıldıkça sarsılıyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.