- 891 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
ZENGİN MİYİM, YOKSUL MU?
Radyoda, televizyonda banka reklamlarımı görüyorum sürekli. “Sadece kimlik numaranızı mesaj olarak bildirin size kredi verelim” diyorlar. Aslında borç işinden korkarım ama şeytan dürttü bir seferinde, “Nasılsa ihtiyacım da var, toptan alır yavaş yavaş öderim” dedim.. Artık kredi kartı olmayana taksit de yapmıyorlardı, evde de birikmiyor. Hani derler ya “Acın koynunda çörek durmaz diye” öyle bir şey işte. İlk rastladığım bankanın numarasını alıp hemen mesajla kimlik numaramı verip heyecanla beklemeye başladım. Be Allahsızlar! Biraz heyecanın tadını çıkartaydım bari. İki dakika içinde cevap geldi, isteğiniz onaylanmamıştır diye. Hoca misali “Ya tutarsa” diye teker teker tüm bankalara mesaj gönderdim yanıt yine aynı. Hırs olmuştu içimde kredi meselesi. Üşenmedim maaş aldığım bankaya gittim, şahsen görevli memurla görüştüm. Durumumu anlatıp kredi almak istediğimi söyledim. Aldığım cevap dumura uğrattı yeniden.
- Maaş miktarınız kredi çekebilmek için yeterli değil, geçinme sınırının altında.
Hayda! Ne demekti şimdi bu? Yıllardır bu maaşla ben 6 çocuk büyütmüşüm, okutmuşum. Devlet yeterli diye bu miktarı reva görmüş. Çocukların ikisi evlenmiş, ikisi işe girmiş üstümden yükü kalkmış. Evde üç kişi kalmıştık, ödemeyi gözüm kesmese ister miydim hiç? Bankaların gözünde yoksulmuşum.
En küçük oğlum okulda başarısız bir öğrenciydi, haylaz ve tembel diye nice dayaklar yedi öğretmenlerinden. Sonra birisinin aklına geldi de rehberlik merkezine gönderdi. Yapılan testlerde zekâsının yetersiz olduğunu, öğrenmekte güçlük çektiğini söylediler. Devlet hastanesinden de rapor çıkarttırdılar, zorunlu eğitim diye ilköğretim diploması verip gönderdiler. Okumuyor, bari çalışsın dedik, yapabileceği sınırlı işlere girdi çıktı, bazen ücretini bile alamadı da en önemlisi hiç birisi sigorta yapmadı. İsteyince de işten attılar. Bir zorunlu sigorta meselesi çıkarttılar her ay ödememiz gerekirmiş. Çalışmıyor çocuk, onu da ben ödemek zorunda kalıyorum. Yeşil kart çıkarttıralım dedim. Gidip başvurdum. Verilen cevap olumsuzdu. Eve giren maaş onun sigorta borcunu ödememiz için yeterliymiş. Üstelik adıma emlak da görünüyormuş.
Emlak da emlak olsa! Rus harbi zamanında dedelerimiz Anadolu’ya yerleşince devlet arazi vermiş. Tapu diye bir şey yok. Gözü açık akrabalar kullanmışlar yıllardır, halen de kullanmaktalar. Onlar bizim de hakkımız olduğunu kabul etmiyor olacaklar ki payımıza düşen parayı vermiyorlar. Ayrı ayrı tarlalarda yüzlerce hisseden birisi bana düşen, miktarı belli değil, değeri belli değil. Adamlar zaten ekip biçiyorlar, hissemizi satın da almıyorlar. Niye alsınlar ki zaten kullanıyorlar. Mahkemeye başvurayım dedim avukatla görüştüm, “Mahkeme yıllar sürer üstelik masrafın, alacağın miktarın çok üstüne çıkar” dedi. Devlet tapu çıkartacak diye hemen hemen on yıldır bekliyoruz, henüz çıkmadı. Hani tapu olsa belki satabiliriz. Bana faydası olmayan emlâğın zararını çekiyoruz yani. Bankaların yoksul diye kredi vermediği, devletin zengin diye oğluma yeşil kart çıkartmadığı, hatta “düşük düzeyde zekâ geriliği engel sayılmaz” diyerek geçimini sağlayacak maaş bağlamadığı ben neyim şimdi? Zengin miyim, yoksul muyum? Kararı siz verin artık.
YORUMLAR
Maalesef bu devirde gayri menkulun varsa akarı bol olacak. esnaf olmayacaksın, işçi olmayacaksın. İpe sapa gelmez birisi olacaksın. Yan gelip yatacaksın devlet baba verir vermez mi diye bakmayacasın nasıl olsa 6 ayda bir seçim gelir san bir geçim kaynağı kömürün, gıdan paran içine siniyorsa tabiki