Zahmet Etmişsiniz Ya...
Not: Bu yazı, yağmurdan sonra bir belediye otobüsü durağında oturur bir vaziyette kaleme alınmıştır.
.................................................
Bu kadar şeyin hepsi benim için miydi! Sırf ben bu durağa geleyim, şu oturağa oturup da defterimi çıkarayım, ve duygu- düşüncelerimi yazabileyim diye koskoca bir durak yapılmış.
Yazdıklarımı görebileyim diye bir ışık dikilmiş, karşımdaki iki tane tek şeritten müteşekkil karayolunun ortasına. Işığını defterimin üzerine cömertçe ve karşılık beklemeksizin, ve beni de sorgulamadan döküyor.
Hiçbir şey sıradışı gelmesin ve içimde ıssızlığın verdiği bir huzursuzluk olmasın diye önümden vızır vızır arabalar geçiriyliyor. Göze hoş gelen far ışıkları da cabası...
Sırf ben bir nebze temiz hava alayım ve hayatım devam ettirebilmek amacıyla biraz daha oksijen alayım diye arkama koskoca bir orman konulmuş.
Yağmuru sevdiğimi de bilyor bunlar ya, onun toprakla birleşmesinden ortaya çıkan mis koku burnuma doluyor. Ben üzerine basacağım giye, gökler kaldırımların tozunu sildi.
Karşı kaldırımdan da insanlar akıyor. Hepsinin bir yere yetişmesi gerekiyormuş gibi acele ettiklerine aldırmayın, aslında hepsi bana rol yapıyorlar. Anlamayacağımı zannediyorlar, fakat ben onların yalnızlık çekmeyeyim diye görevlendirilmiş figüranlar olduklarının farkındayım.
Karşımda, sol tarafta da nadide bir üniversitemizin hastanesi var. Bana bir şey olursa hemen müdehale etmek için bekliyorlar. Tedbir için şimdilik diğer hasta taklidi yapan insanlarla ilgileniyormuş gibi yapıyorlar.
Sağda solda lokantalar, çayevleri var. Sırf ben acıkırım, bir şeyler yemek-içmek isterim diye yapılmışlar. Para talep ettiklerine bakmayın, rol icabı hepsi, hepsi oyunun bir parçası. Benim verdiğim para onların bir işine yaramaz ki zaten. Onların para birimi aslında değişik. Figüranlara ücretlerini bağlı bulundukları şirket ödüyor. O para da, benim işime yaramaz.
İşte... Otobüsüm de geliyor. İnanmıyorum ya! Sırf ben bir yerden başka bir yere yolculuk yapabileyim diye, kocaman lüks bir otobüs yapılmış, deposuna yakıtı doldurulmuş, direksiyonuna bu iş için eğitim almış bir şöför geçirilmiş. Hatta 15- 20 tane de figüran insan var, yolculukta bana eşlik etmek için binmişler galiba.
Hey Allahım ya... Her şey çok güzel, kendimi öemli biri gibi hissettim. Ne diyeyim. Zahmet etmişsiniz...
YORUMLAR
Sanırım burada yazmam gerekiyor bu konuyu:
aldıkları vergiler kullandıklarımız yanında hiç bir şey kalır, mesela bireysel bir yol inşa etmemiz imkansız, benim bakış açımdan ise, onlar da rollerinin bir parçası, ne yapacaklar benim paramı da, geçmez ki orda...!
Sadece biraz daha kıymet bileyim diye alıyorlar cüz'i bir miktar...
:)
Ne de olsa, kıymet verdiklerimizin değeri genelde onları kazanmaya harcadığımız emekle doğru orantılıdır.
:) Edebiyat, anlaşma sanatı...:)