- 1000 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Ömür Arkadaşlık - Giriş
Akın 17 yaşında, lise ikide Bakırköy’de bir kolejde okuyor. Ailesinin durumu iyi, araba, harçlık, sıfır sıkıntı. Laren adındaki sınıf arkadaşına aşık ama bir türlü açılamıyor.
Levent 18 yaşında Akın’ın kolejden arkadaşı ilk ve orta okulu Kartal’da beraber okudular. Levent haylazlığından atılınca lise 1 sınıfında, başka bir okula gitmek zorunda kaldı şimdi Rahmanlar’da bir kolejde lise ikide okuyor. Müzmin bekar. İlişkilerden korkuyor. Günübirlik takılmayı tercih ediyor.
Mehmet 18 yaşında, doğma büyüme Kasımpaşa’lı. Bir meslek lisesinde son sınıfta okuyor ama annesinin zoruyla yoksa okumayacak. Müjgan diye bir kız arkadaşı var 2 senedir beraberler. Evlenmeyi planlıyorlar.
Akın ailesinin taşınması nedeniyle yatılı olmak zorunda kaldığı okula adapte olamadığından Bakırköy’deki okula ikinci dönem kayıt yaptırmanın üzüntüsüyle gitmek istemeye istemeye yeni okuluna gitmişti. İlk günün o inanılmaz baskısı, uzun yıllardır beraber okuyanların arasında yer edinme kaygısı daha bir çekilmez kılıyordu yeni okulunu. Yeni sınıfında ilk ders her ne kadar bir çırpıda geçsede işte kimsenin ne yapacağını bilemediği ilk tenefüs gelip çatmıştı.
Nereden geldin, nerede oturuyorsun, neler yaparsın? gibi bir çok soruyla karşı karşıya kaldığında, cevapları düşünerek verirken Müjganla göz göze geldiler. Müjganda başka bir okuldan geldiği için ikiside aynı durumdalardı. Müjgan kızların arasında Akın erkeklerin arasında kurbanlık koyun gibi bir bir soruları cevaplarken, ikisininde tek arzusu tüm öğrencilerin aksine ders zilinin çalmasını duymaktı. Nihayet ders zili çalıp herkes yerlerine geçtiğinde Müjgan’da Akın’da rahatladılar. Firesiz bir tenefüs geçmişti. Bırakılan ilk intibalar fena da değildi hani.
İkinci tenefüs geldiğinde Müjgan hemen Akın’ın yanına gitti ve sohbet etmeye başladılar. Müjgan’da Akın gibi ailesinin taşınması nedeni ile farklı bir okula gelmişti ve uzun süredir okuduğu okuldan ayrılmanın üzüntüsünü ve tepkisini barındırıyordu yüreğinde.
Oradan buradan sohbet ederken Müjgan ve Akın sanki uzun süredir arkadaşmışcasına bir hava yakaladılar. Artık tenefüslerde sürekli bir araya gelir oldular. Zaten okulun ikinci günü Müjgan ve Akın aynı sırayı paylaşmaya karar verdiler ve bir arkadaşlığın temeli atıldı.
İkisininde yeni taşındıkları yerlerde, yeni okullarında arkadaşları yoktu. Haftasonları herkes kendi büyüdüğü yerlere, kendi arkadaşları ile vakit geçirmeye gidiyordu. Okulda ise Müjgan’da Akın’da ayrılmaz bir ikili haline gelmişlerdi. Tenefüslerde yemeklerde sürekli beraber vakit geçiriyorlar ve akşam eve giderken aynı minibüse biniyorlardı.
Müjgan’ın Mehmet adında bir sevgilisi vardı. Telefon konuşmalarında sürekli Akın’la yaptıklarını , konuştuklarını anlatıyordu Mehmet’e. Haliyle Mehmet içten içe bu Akın adındaki çocuğa bileniyor, kıskançlık duyguları başlıyordu.
Bir gün Akın ve Müjgan okuldaki son dersin boş olması sebebiyle erken çıktılar. Akın’ın isteği üzerine beraber bilardo oynamaya gittiler. Akın bilardo oynamaya çok düşkündü. Müjgan’ın pek alakası olmadığından bilardoyu öğrenmesi gerekiyordu önce. Akın o gün Müjgana bir çok bilardo temel bilgisini öğretmeye çalışmıştı.
Akşamki rutin telefon konuşmalarında bunu Müjgan’dan dinleyince Mehmet deliye dönmüştü. Bilardo oynamayı öğrenen hatun modunu düşününce Mehmet bir anda fırtınalı bir duygu seli ile Müjganla kavga etmeye başladı. Kıskançlık ve hiddet en üst düzeyde Müjgan’a bağırıp çağıran Mehmet Akın’la tanışmanın ve Akın’a Müjgan’ın yalnız olmadığının öğretilmesi vaktinin geldiğine karar verdi. Ertesi gün Müjgan’ın okuluna gitmeye ve Akına bir boy göstermeye karar verdi Kasımpaşa’lı Mehmet.
Mehmet sürekli vücut geliştirme ile ilgilenen fit ve kaslı bir vücuda sahipti. Cevval, atakan ve yeri geldiğinde agresiflikten kaçınmayan haşarı bir mizacı vardı.
Oysa Akın; Müjgan ne zaman Mehmet’in kıskançlıklarından şikayet etse veya Mehmet’in verdiği tepkileri anlamadığını söylese; Mehmet’in tarafını tutuyordu ve Mehmet’i savunuyordu hiç tanımadığı halde. Akın’da Maltepe’de büyümüştü, babasından ve etrafında gördüğü delikanlığı her daim korumaya çalışırdı. Akın’ın kitabında erkek arkadaşı olan kıza bakmak zaten yoktu ve düşünülemezdi. Akın en savunmasız en çaresiz anında Müjgan’la aynı durumda oldukları için ve Müjgan’la birçok ortak noktaları olduğu için sarılmıştı Müjgan’ın arkadaşlığına.
Öğle tenefüsü zili çaldığında Akın Fenerbahçe geyiklerini yaptığı arkadaşları ile hararetle konuşurken Müjgan’ın onu çağırdığını duydu. Döndüğünde sınıfın kapısında, kendisinden biraz kısa ama fit, yakışıklı bir genci gördü. Tahmin etmişti bunun Mehmet olduğunu. Müjgan Akın’ı eliylede işaret ederek çağırıyordu. Mehmet’in kaşları çatık, biraz gergin bir hali vardı. Akın ise kafasında en ufak bir art niyet olmadığı için hemen yanlarına gitti ve Mehmet’e elini uzattı. Çok samimi ve içten bir şekilde " Müjgan’ın anlattığından daha sağlammış tipin hoşgeldin kardeşim." dedi.
Mehmet kafasında kurdukları ve Akın’ın yaklaşımı ikileminde kalmış ve biraz afallamıştı. Halbuki direk Akın’a sorgusuz sualsiz dalarım planları ile gelmişti okula.
"Memnun oldum, bende adını çok duyuyorum senin Müjgan’dan bir tanışayım diye geldim." diyebildi sadece Mehmet.
Akın bunun üzerine "Sizin konuşacaklarınız vardır, okul bitişine kadar buralardaysan, çıkışta bir cafeye gidelim, birşeyler içelim." dedi ve arkadaşlarının yanına dönmek için hareketlendi.
"Olur bakarız." diyebilmişti Mehmet. Şaşkındı her haliyle. Geceden beri kendini kurduğu, her türlü kavgaya hazır olduğu ve sonradan itiraf edeceği gibi üzerine bıçak bile alarak geldiği okulda Akın’ın bu umursamaz, dostça yaklaşımı bocalatmıştı Mehmet’i.
Müjgan hemen "Bak gördün mü? Hiç öyle kıskanılacak bir durum yok ortada, söylemiştim sana" dedi ve yanağına bir öpücük kondurdu Mehmet’in.
Mehmet akşamı beklemeden gideceğini söyleyerek Müjgan’a ayrıldı okuldan kafası daha da karışmış olarak.
Haftasonuna kadar rutin okul hayatı devam etti. Müjgan bu sırada Akın’ın ilk günden beri hayranlıkla seyrettiği Laren’le arkadaş olmaya çalışıyordu, Laren’le Akın’ın arasını yapabilmek için. Sonuçta Müjgan, Mehmet, Akın ve Laren çok iyi bir arkadaş grubu olabilirlerdi.
Laren uzun boylu, esmer kıvırcık saçlı çok güzel bir kızdı. Ama aklında erkek kız ilişkilerine dair hiçbir şey barındırmıyordu. Tüm motivasyonu ve konsantrasyonu bir sonraki sene girecekleri üniversite sınavına yönelikti. Daha ikinci sınıftan dersaneye gidiyor, haftasonları özel derslerle bu çalışmaları destekliyordu. Okuldada en yakın arkadaşları Esma ve Asya ile sürekli testler çözüyor ve yarışıyordu. Bu rekabetin onların iyi okullara girmelerine yardımcı olacağını düşünüyordu.
Laren’in babası Laren 12 yaşındayken evi başka bir kadın için terk etmişti, iki ablası ve annesi ile birlikte yaşıyorlardı. Erkeklere olan güveni hiç oluşamadan yıkılmıştı. Bir iki masum yazlık yakınlaşması haricinde herhangi bir ilişki girişimi olmamıştı.
Akın’da daha önce hiç aynı kızı 3 günden fazla düşünmemişti, hercai bir yüreği vardı. Levent gibi bir arkadaşının olmasıda bu duruma etkendi. Levent’le bir şekilde görünmeyen bir rekabet vardı aralarında. Kendi çapında hızlı bir çapkın bile sayılırdı.
Cuma günü Müjgan sabahtan heyecanla Akın’a "Dün akşam Mehmetle konuşurken süper bir fikir geldi aklımıza"dedi."Ben senin Laren’e olan ilgini anlamıştım ona ve oda yarın seni ve Laren’i onlara balık rakı yapmaya davet etmemi söyledi" diyerek ekledi.
Akın heyecanlanmıştı bu duruma. Yeni okulundan arkadaşları ile birşeyler yapacaktı. Eski mahallesine gidip vakit geçirmek için onca yol gitmeyeceğine vede yeni çevresinin yavaş yavaş oluşmaya başladığına sevindi. Öte yandan Laren ile ilk defa okul dışında vakit geçirecekti. Bu inanılmaz bir yakınlaşma fırsatı olabilirdi. Büyük bir şevkle "Gelirim tabi" dedi. Ama Laren gelecek miydi? En büyük soru buydu şimdi. Müjgan "Laren’i sen bana bırak, illaki gelecek." dedi. Akın hayatında hiç heyecanlanmadığı kadar heyecanlanmıştı.
Müjgan Laren’i tek bulmanın çabası ile Esma ve Asya’dan ayrı bir fırsat yakalamaya çalışıyordu. Ama bu üçlü hiçbir şekilde tenefüslerde ve hatta tuvalette bile ayrılmıyorlardı. En sonunda ders esnasında bir "Seninle konuşmam lazım" yazarak bir kağıt tutuşturuverdi Laren’in eline.
Tenefüste Akın gizli bakışlarla Laren ile Müjgan’ın sohbetini kesiyordu. Heyecan içinde olumlu olmasını diliyordu Tanrı’dan. Ama Laren’in mimik ve jestlerinden pek de umudu kalmamıştı zaman geçtikçe. Ders zili çalıpta Müjgan sırasına Akın’ın yanına döndüğünde "Oldu bu iş." dedi.
Akın anlayamamıştı, hiç olumlu bir iz görmemişti uzaktan bakarken."Nasıl?" dedi Akın.
"Cumartesi öğlen Şişli’de bir profesörden matematik dersi alıyormuş, Esma ve Asya’da birlikte Kadiköy’e gideceklermiş. Bende Kasımpaşa’da erkek arkadaşımın evine tek kız olarak gidemem lütfen dersten çıkınca benimle gel beni yalnız bırakma; bu okulda sizden başka kimsem yok! diye kedi gibi ağladım Laren’e" dedi Müjgan. O an Akın için bir kahraman halini almıştı artık Müjgan. Akın’ın en sevdiği arkadaşı oluvermişti bir anda. Akın heyecan içinde "Allah be!" diye bağırıverdi hocanın sınıfa girdiğini fark etmeden. Okuldaki ilk rezilliği bu oluverdi. Milli Güvenlik dersi hocası sakin bir tavırla "Yunanistanı almaya mı gidiyoruz efendi ne diye bağırıyorsun Allah Allah nidaları ile?" dedi. Akın utangaç bir tavırla özür diledi, "Çok güzel bir haber aldımda tutamadım kendimi hocam." dedi ve kaçamak bir bakışla Laren’in ona bakıp bakmadığını kontrol etti. Laren’in olan bitenden haberi yoktu. Hatta Akın’ın yarın orada olacağını bile bilmiyordu.
YORUMLAR
Çok karakterli dolayısıyla bir çok ilişkinin yaşanacağı bir uzun öykü başladı galiba? Yazara, hayırlısı diyor, devamını bekliyoruz.
gezginera
Yorum ve temenniniz için teşekkürlerimi sunarım.