- 534 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İlk Çağ Metin Çevrilerine Bir Hassasiyet
Sümer dilini, çeviri dili oluşla okumaktan daha çoğu olan sıkıntımız var. O da okunan metne kendi mantığınıza göre anlam vererek, onu cümle haline getirmenizdir. Sümer metnini çözümlediğinizde, çözümleyicilerin ilk karşılaştıkları şey; metinde anlatılan koınunun size göre anlamlı olmayan efsane uyduruk bir anlatıma karşı geliyor gibi olmasıdır.
Bu çevirilerde, has bel kader kendi anlamanıza göre olmayan bir anlatımlarla, anlamı değiştirilmeden bırakılmış bir iki doğru cümle kalabilir. Okunan bu cümlelerin sizde yaptığı bu kıvılcımlaşmayla siz, o günleri anlatan fakat bu günlerde anlamı ve karşılığı olmayan bir iki çok doğru cümle kurabilirsiniz.
İşte bu zaman sizde şafak atar. Ne var ki, elinizde tek veri olan çeviri içinde, bu kez de sorun; devamı cümleler oluşla çevirmene göre anlamlı kılınmış cümlededir. Sizdeki şafak atımlarını sönümletirler.
Size göre, eş deyişle; bugünkü anlama göre cümle haline getirilen anlatımlar, anlaşılmayı daha da zor hale getirirler. Bu kez de bir noktadan anlamaya ve anlatılmaya başladığınız çözüm bölümleri, devamı cümleyi de, çevirmenin anlama ve anlatım dil kalıbıyla çevrilmekle, devamı okumanız, çözümlemenin devamı gibi olmayıp; bambaşka bir sapma gibi yansır. Böylece açıklanır olan anlam, açıklanmaz olur.
Söz gelimi ana baba ifadesinin olmadığı dönemde; “grup ittifak ilişkileriyle açıklanan durumu” siz, ana baba ilişkisi oluşla açıklarsınız. Söz gelimi; An, Ki ilişkisini eşler ilişkisi gibi söylersiniz. Enlil’i bunların çocuğu gibi açıklarsanız; çözümleme, anlam verme dilinizin zamanı bambaşka akar. Oysa Enki ya da Enlil burada ittifakı gruplar tüzelliğinin; melez, tevhitti oluşmasını kodlamaktadırlar.
Bir çevirmen, ittifakları da anlatıyor olabilen, ittifak sonrası mantığına göre anlatılan yazı dili içindeki An ve Ki ilişkili bir metni okuduğu zaman; düşünmelidir. Neyi düşünmelidir? Girişmeler yapan totem dilini, yanlışlıkla ittifak dili yapar olacağını düşünmelidir. Ön ittifakın dilini yanlışlıkla köleci süreç dili yapar olacağını düşünmelidir. Nüans kırılmalarının nasıl anlamsızlıklara dönüşeceğini bilmelidir.
İttifakı süreçle benzeşmezlikler üzerine inşa olmuş olan totem dilini, yanlış anlatımlarla sanki ittifakın kesim noktalı ifadelerini temsil edermişler gibi totem aidiyet dil kalıplarına çevirecektiniz. Yani totem anlama dil kalıpları alan boşluğu üzerine ittifakı çoklu düşünmenin mantık kalıplarını inşa edecektiniz.
Ha keza ön ittifakın dili olan anlam ve anlatımların sözcük kalıplarını da; bu yanılgıyla köleci düzlemin anlam ve anlatım dil kalıplarına çevireceksiniz. İttifak, ittifakına gelenlere yer yön tarzıyla bakacak. Bu günkü dilimize göre yukarı yer, gök yer dedikleri An totem grubuyla, aşağı yer olan kara parçası totem grubu olan Ki totem grubu girişmişlerse. Buradaki An, Ki totem grup adı olup grup tüzel temsilciliğidir.
“Daha hiçbir şeye adı verilmemişken” denen dönem, ittifak öncesi totem grup kolektif bilinci olan dönem olsa gerek. Bir totem grup, diğer gruplarla ilişkili olmadığında; tarif için ada gerek yoktu.
Sadece bir grup kişisinin, kendi aidiyetinden olmaması, ismi karşılayan bilgi olması için yeterliydi. Sizin imanınız dışında olan herkesin; ”gâvur ya da kâfir” olması gibi bir şeydi bu dönemin seçme ayıklaması. Seçme ayıklamalar totem tanımınız üzerinde gerçekleşiyordu.
An ve Ki gibi adlar verilmeye başlanmışsa bu bir gereklilikten ötürü veriliyordu. Totem grupların temaslarından söz etmek ve söz edilmekten ötürü gruplar totem adı alıyordular. İlk anlarda An totem adı, yukarı yer gruplarını belirten isimdi. Ki totem adı aşağı yer grup totem kişilerini belirten addı.
Bunların ittifaka karşılık gelecek söylemleri olan dil anlatımları, çoğu eski totem kaidenin tersyüz edilmesine göre olacaktı. İç cinsel çiftleşme, ittifakı geçiş süreci içindeki değişmelerine uğrayacaktı. Ve dış cinsel çiftleşmelerin meşruiyet ligine dönüşecekti. İttifakın, ilk imanı olan ittifaklardan birisi buydu. Yani An ve Ki totem grupları tarihte ilk kez birbiri arasında meşruiyetlikle çiftleşeceklerdi!
Söz gelimi; bir totem grup içinde sadece An totem anlayış ve temsilciliği varken, ittifak içinde An ve Ki çokluğu, totem anlayışı çoğullaşan totem tutum olarak ortaya çıkmıştı. Grupların birbirine göre cinsel temaslarından yeni ürün, doğuyordu. İlke olarak bu ürün ne An grubuna aitti; ne de Ki grubuna aitti.
Bu tarihsellik An ve Ki grubunun müşterek ürünü olan An-ki; ya da Enki’ydi. Veya bir başka ittifakta da müşterek ürünün adı, Enlil’di. Enlil ya da Anki melez oluşla yeni ürün yeni bir sentezdi. İşte yeni ürün yeni sentezimiz; Enki ya da Enlil’di. Tarihte ilk kez Enki ya da Enlil olan ittifakın melez sentezli ittifakı soylara, Enki ve Enlil’lere; İNSAN denecekti. Enki ve Enlil’ler eski An ve Ki olmayan ittifakın aitliğiydi.
İttifak teması önce ana baba ilişkisi olmayan (bilinmeyen) gruplar arası temas oluşla, gruplar ürünü yeni jenerasyon Enki ve Enlil yansımasını vermişti. Biraz ilerleyen ve bir göbek dönüşle, jenerasyon kaynaşmasına giden sürece göre, melez ve sentez yapının tevhidi; ittifakın İNSANYDI.
İttifakı dönemin seçme ayıklama ilkesi İMAN üzerinde gerçekleşir. İNSAN genel tanımı, Enki veya Enlil oluşla daha özel ittifak tanımıyla ortaya konuyordu. İnsan ittifakın insanıydı. Enki ve Enlil de bu ittifak insanını ifade eden yeni ürünün adıydı. Her ittifakın ayrı ayrı insanı ve insanlarının sentezi olan tevhit hikâyeleri vardı.
İttifakı dil, totem dönem dilini anlatmayacaktı. İttifakı anlatacaktı. Ve ittifak zaman zemininden devinişler yansıtarak ittifak uygarlaşacaktı. İttifakla uygarlık vardı. İttifak; uygarlık üzerinde oluşla, uygarlıktan renkler alışla, yerel kültür nicelemelerine dönüşecekti. Totem dönem sadece kültür dili iken; ittifaklar uygarlık ve uygarlık üzerine inşalı kültürün diliydiler.
Yerel kültür; ittifak için zorunlu olan totem özlü kimi kültürle; yine ittifakın totem iş kollarındaki o işlere özgü, zaman zemin devinmeli; özel bağıntılı çıkarım deneyimlerinin dili olan girişmesini içerir.
Totem özlü kültürden birisi totem kardeşinizi bilmektir. Söz gelimi; yalın totem kardeşlerinizi ittifak içinde bileceksiniz ki onlarla cinsellik yaşamayıp yasağa uyacaksınız. İttifak sentez istiyordu. Kendi totem kardeşinizle cinsellik yasağı bunun için vardı. Cinsellik meşruiyetle temas etmenin bağlacıdır.
Bu yasak ileride daha özel ana baba ve kardeşler arası cinsel yasağa dönüşecekti. Bu yasak yeni ittifakı imanın yasası oluşla yepyeni bir yasasıydı. Totem dönemde yoktu (nasıl olsun du ki!). İttifaklar yalın totem kardeşliği değil, İttifak kardeşliğini öngörüyordu. Yasak bu zorunluluktandı.
Demek ki Enki ve Enlil söylemi, başlangıç anlatımında böylesi bir anlamayı kodlar olmalıydı. Zaten dinlerde anlatılan insan yaratılmasının kodları da ittifakı yemin olan ittifakı iman andını köleci dönem anlatılarının kendisine göre deformasyon yapan anlatımlarına çevirişle, bugüne kadar getirmişlerdir.
Bu nedenle böylesi önbilgiler taşımayan çevirmenlerin çevirileri, çok sıkıntılı ve mitos karakterli olur. Bilgi sapar. Bambaşka boş çıkarımlar yansımasına dönüşürler. Eğer bu kavramlar, şafak atımlarıyla bağıtlanır olursa; yerli yerinde olursa; çözümleme ve anlatım dilinin zamanıyla süreç bambaşka akar.
Şunu demek istiyorum. İnsanlık, Fransız ihtilali dönemine girerken en azından bilinen Dünya ölçekli, sentezci olmuş dil kalıplı, dil kullanımlarının iletişiminde olmanın bir anlam anlatım diline dek kalıplar ortak noktalarının referanslardan hareketle; cumhuriyet ve demokrasi dönemine giriyorlardı.
Yeni kavramlar bu müktesebatlara yeni anlamlar verilerek ya da değiştirilerek oluşturuluyordu. Biz bu dönem envanteri olan dönem kaynaklarına inerek, bu durumu görüp; üstel olanla, geçmişte olanın anlam, anlatım ayrımını bilmekle; evrimsel olanı takip edebiliyoruz.
Oysa insanlık ittifaklar dönemine girerken böyle bir sentezci ortak nokta bilinci ve konsensüsü yokken ittifakı dönem içine giriyorlardı. Dil, kültür vardı. Ortak dil, ortak kültür yoktu. Üstelik totemler arasın da iletişim içinde olan bir dil bile yoktu. Sadece her biri ayrı ayrı uzlaşmaz oluşla kendi grup düzlemine hitap eden; öznel ve nesnelliklerden oluşan grup bilinci aidiyet girişmeleri vardı.
Totem gruplar ittifaklar içine böylesi ayrık totem kültür müktesebatlarının tedirginlikleriyle geldiler. Totem gruplar, totem mesleklerinin ürün takası nedenin; zorunluluğuyla ittifakla bir araya gelirken; farklı totem kültürler zıtlığıyla da tedirginlik içinde ittifakla, bir araya geldiler.
İttifaklar yeni olana anlam vermezden önce, zıt totemi müktesebat olanı, ittifak içinde uyuşturmanın ortak konsensüsünü iman edişle ortaya çıkarıyorlardı. Bu nedenle bu dönem ilişkileri bilinen biyolojik ana baba gibi sosyal ilişkilerle asla açıklanamaz.
Bir sosyal ilişkileri var. Ama bu sosyal ilişki üreten ilişkilerin, özel mülkiyet ilişkisi ve miras paylaşımı olmadığı için özel mülkiyetli düzenleşmeden renk, yansıma ve anlatım belirtmeleri alan bir ana baba biyolojisinin sosyal yaşamı değildi. Bu nedenle ittifakı bağıntıları, bildiğimiz bu tür bağıntılara dökerek yorumlayıp, çeviriler yapıyor olmamız; çok anlamsız kaçacaktır.
Yine özel mülkiyetçi, miras dönemindeki büyük oğul, küçük oğul gibi denmeleri de o sosyo toplumsa düzlemi içinde ki oluşmalardan yansıyan söylemleriyle değerlendirmeliyiz. Büyük, küçük oğul söylemi zaman zemin düzlemine göre giderek gelişen, biçimlenen söylemler olup; bugünkü büyük oğul, küçük oğul olmadığını bilmeliyiz. Burada detaylandıramayacağım şeyleri çok iyi takip etmeliyiz.
Bu nedenle ittifakın bir iman dili vardır. İman dili ittifakı süreci ve ittifakı tarihselliğin seyredişini kodlayan; ilk ittifakı anlatım ilişkilerinin ipucunu ele veren süreç dilidir. İttifaka özgüdür. ilk gün yüzü gören kavramlardır. Bu tür özel ve özgün ifade ediş; inandırılarak kabul ettiriliyordu. İnanmanın kişi üzerinde, inanan kişisini büyüleyen; inanan kişisini paralize eden bir etkisi vardır. İttifakı atalar bunu bilip ittifak içinde bunu kullanır oluyordular.
Daha sonraki yaratıcı ilişkiler içinde Enlil yaratıcı tanrı olarak söyleniyorsa buradaki zaman zemin ve anlam kaymasını iyi takip etmek gerekecektir.
Sümer mitolojisinde insanın tanrılara hizmet etmesi için yaratıldığı anlatılır. Burada vurgu, hizmettir. Hizmette köleyle özdeşleşen lafızdır. Tarihselliğin bu tür söylem dilini kullanması için sürecin köleci mülkiyetli köle hizmetinin verildiği aşamaya gelmiş olmalı ki tanrılarda bu aşamaya göre, görev ya da yaratma girişiminde bulunmaya başlamışlar demektir.
Halbuki, ön ittifaklarda tanrılar olmadığı gibi tanrılara hizmet etme gibi bir kavram, bilinmiyordu bile. Tanrılar; köleci dönemde yöneten, mülkü olan kült merkezindeki irade sahibi efendilerdir.
Hava tanrısı Enlil tanrılara hizmet etmeleri maksadıyla Enki’nin tavsiyesiyle tahıl tanrıçası Aşnan ile sığır tanrı Lahar’ı yaratmıştır! Aşnan buğday üreticisi totem meslekli bir grup gibi durmaktadır. Lahar da sığır üreticisi olan bir başka totem meslekli grupların ittifak içindeki rol model düzenli oluşlarıdır.
Aşnan ve lahar ilerleyen zaman ve zeminin içinde köleci ittifak düzeyine doğru anlamsal ve anlatımsal süreç kaymaları içine girmişler. Yeni doğan köleci sınıfın öznelci köleci melez ittifakın temsilcisi oluşla yeni görevler üslenmişlerdir. Köle insanların zihnen öznelce hazırlanması sembolizminin köleciliğini düzenlemekteler. Köle oluş kaderlerini, kölelere sindirtme operasyonları olmanın sanki ön prototipi dururlar.
Daha açığı Aşnan ve Lahar karekteri ön ittifaka çalışan ittifak insanı iken, ittifakın birinci sınıf efendisi iken. Ortada sınıf yokken, ön ittifakçı yapı içini üretmenin efendisidir.
Gidişat köleci düzene doğru kaymanın uç vermesine başlayınca ilk ittifak temsilciliği içine katılan daha sonraki ittifak grubu temsilcileri olan lahar ve aşnan, katılımlı kurul; köleci düzenle ikinci kez insanı yaratırlar. Birinci kez insan yaratılmakla ön ittifaka uygun süreç ortaya çıkmıştı. Şimdi ilerleyen süreçle köleci sürece uygun, kaderi köle olmak olan insanı yaratmanın sosyo öznel adımları atılıyordu.
Aslında köle kaderli insan düşüncesi birden doğmaz. İnsan yaratılırken Ninmah gibi kimi sarhoş tanrı elinde hasıl oluşla, kusurlu insanlar da yaratılmıştılar. İnsan bu kusurla köle olmaktaydı.
15.07.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.