- 380 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sükût Bombası
“Sükût Bombası” adlı sessiz silah, amerikalı bilim insanlarının nice zamandır üzerinde çalıştıkları özel bir bomba projesiydi. Nihayet 21. yüzyılın ilk çeyreğinde proje başarıyla sonuçlanmış ve bir futbol topu büyüklüğünde olan bomba üretilmişti.
Şimdi seri üretiminin yapılabilmesi için Başkanın onayından geçmesi gerekiyordu.
“Sükût bombası” bir hediye paketi gibi özenle süslenerek başkana takdim edildi. Şampanyalar patlatılarak, alkışlar ve amerikan milli marşı eşliğinde paket açıldı.
Başkana bombanın tüm özellikleri ayrıntılarıyla açıklandı. “wavv etkileyici” dedi başkan şampanyasından bir yudum alarak. Bombanın en büyük özelliği de adı üstünde sessiz olmasıydı. Bir yıldız kayar gibi, ağlara giden top gibi sessizce, derviş sükûtu içinde yol alıyor ve hedefi yok ediyordu. Düşman yok edilirken taş üzerinde taş bırakmıyor, en sağlam dehlizleri yerle bir ediyordu. Tüm patlama anları sessiz bir sinema gibi gerçekleşirken ortaya ne duman ne de toz bulutu çıkıyordu.
Başkan elindeki içki kadehini masaya bırakarak yine; “wavv great, perfect” gibi memnuniyetini ifade eden laflar etti ve ekledi; “ancak bombanın gücünü nasıl göreceğiz”.
Yetkili hemen açıkladı; Bunu da düşündük efendim. 9,15 de şehrimizdeki yüksek bir binaya terörist saldırısı gerçekleşecek. Siz yarım saat sonra ulusa seslenecek ve bunun apaçık bir terörist saldırısı olduğunu, sorumluların vakit kaybetmeden derhal bulunup en ağır şekilde cezalandırılacağını söyleyeceksiniz. Saat; tam 11’de teröristlerin kimlikleri tespit edilecek ve 11 çeyrekte füzeler ateşlenmiş olacak. Böylelikte dünya bizim istihbarat hızımız karşısında bir kez daha şapka çıkartacak.
Başkan kadehi eline alıp almamakta bir an tereddüt etti, havada kalan elleriyle alkış tutarak; ”o halde gösteri başlasın” deyip ekran karşısına geçti.
Gerçektende 15 dakika sonra ülkenin en önemli bir gökdelenine teröristlerce saldırı gerçekleştirildi. Olayda yüzlerce masum can verdi. Başkan kameralar karşısına geçti ve bunun bir terörist saldırısı olduğunu sorumluların inine girilip teker teker yok edileceğini ve bu savaşta üzülerek sivil halktan insanların da can vereceğini belirtti.
Ve sükût bombaları başkanın işaretiyle rampalardan fırlatıldı.
Tüm bunlar olurken dünyanın başka bir ülkesinde insanlar güneşli güzel bir sonbahar gününe uyandılar. İnsanlar karıncalar gibi işlerine gitmek için birer birer evlerden çıkıyorlar, anneler çocukları okullara, kreşlere yetiştirmenin derdinde, Esnaf kepengini açıyor, hasılı bir şehir uyanıyordu.
İlk teneffüse çıkan öğrenciler gördü onları bakın bakın yıldız kayıyor, meteor yağmuru başladı diye sevinçle çığlık atarak.
Oysa onlar şehrin üzerine yağan sessiz bombalardan başkası değildi.
Gerçekten de bombalar sessizce işini yapıyor ve taş üzerinde taş bırakmıyordu. Yalnız şehrin semalarında toz bulutu yükseldi, etrafı yuğun bir duman, sis kapladı. Tüm bu görüntüleri ofiste başkan ve adamları uydu vesilesiyle izlenebiliyordu.
Başkan mühendislere döndü; “bu duman da neyin nesi” dedi.
Mühendisler şaşkın, birbirlerine bakarak; “galiba projemizde ufak bir sorun oldu efendim” dediler.
“Peki gözden geçirilsin” dedi başkan
Oysa sükût bombalarında teknik bir hata yoktu, o duman ve toz bulutu ise çığlık çığlığa ölen masum insanların yüreklerinden gökyüzüne yükselen “ah”lardan başka bir şey değildi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.