- 645 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
rüzgarın tuzakları
. (kapalı bir alan)
boş odada bir hale var. çatının saçaklarını köklerine kadar çevreleyen bitkiler ve sarı yapraklar taşıyor gölgeyi.
dördüncü duvar daha öteye uzanıyor, perdenin can attığığ köşeden daha uzakta. kara geceden ve fabrikanın yerinde durmayan dumanından daha yüksekte.
çatıya karşı, yıldızın yanıbaşında boş odanın yanında şarkı söyleniyor ve son duvarın üstünde ben varım.
ay olmayan bir hale, lamba olmayan bir ışık var, solgun toprakta siyah bir dörtgen ama.
ve bu siyah dörtgen, boş oda.
. (rüzgar)
birisi yola çıkışı haber veriyor. şehir uyuyordu hala, sabah ufukta ağardığında göğe kadar uzanan sokak dışında.
havanın titremeleri işareti size vermeli / düşündüm.
rüzgar yüzünden kapatılamayan pencereden yelkenleri çoktan katlanmış gemiler görülüyor. kanatlar sarkıyor. bir bulut kırılıyor, cam da kırılıyor. yukarıda önce dalgalanan etek ve pantolon altları görünüyor ve daha da yukarıda giden, yürüyerek giden denizciler var.
geri dönmeyecekler.
nasıl çözmeli onların bakışını.
. (yere dağılmış sözcükler)
biri kendisi gibi olmayan başka bir sesle beni çağırıyor. bir gölge kendini korumak için geri çekiliyor, sonra sessizlik uzun bir zaman ve nihayet çocuk ağlayışları.
biri sokakta yere düşüyor, çok yağmur var eski gürültü eliyle büyük şehre geliyor.
bir parıltı sandığım güneş ve ardında bir sesle suyu gülkurusu bir derenin içindeki yeşil ve beyaz söğütlerin altında uyanıyorum.
öyle susamışım ki.